hesabın var mı? giriş yap

  • sen çocuğu gecenin bi saatinde yataktan kaldır,,eşyalarını bile almadan apar topar sokağa at sonra o yatak neden bozuk,masada neden su var? çocuk suyunu alamamış çıkmış bi de temizlik mi bekliyorsunuz ?

  • uzun zamandir izledigim en doyurucu program. iyi ki her gun cekiliyor, onu bile beklerken zorlaniyorum, bagimli oldum.

    biliyorum zaten kendi basina cok yeterli ve keyifli; ama biraz daha eglenelim, bir alternatif olsun diye icki icme oyunu haline getirdim *.

    istedigimiz icecegimizi hazirlayip ekran karsisina geciyoruz. asagidaki listedeki durumlar yasaninca da iciyoruz. shot da yapabilirsiniz, arzuya gore. program ilerledikce listeyi guncellemeyi dusunuyorum.

    genel:
    - kizlardan birisi aglayinca
    - gizem veya nur icin 'sen cok guzel bir kizsin' denilince
    - oyuncu, oynuyor musun, oynuyor muyum benzeri kaliplar kullanilinca
    - 'nar cicegi' denilirse
    - 'boyunu kesmis' denilirse
    - seyirciler coskulaninca
    - birileri baskasinin daha once giydigi seyi giyince veya pisti olunca
    - siyah-pembe kombinasyon yapildigi zaman

    nurella:
    - 'sebastian' dedigi zaman
    - masanin altindan nereden geldigi belli olmayan objeler cikarttigi zaman
    - kuslar gundeme gelince

    ivana:
    - 'bunun aynisindan bende de var' dedigi zaman
    - kendine bedava urun kapatinca

    kemal:
    - yerinden kalkip juri onundeki yarismaciya mudahale edince
    - gozlerini kisarak hafif yan donup elini uzatip tarzsin onayi verirse

    ugurkan:
    - 'ben 60'larda ortaokuldayim' derse

    ozlem:
    - 'ya aslinda' dedigi zaman

    program da uzun zaten kafalar iyice guzel olsun.

  • link
    eşi derken bahsedilen bu kişi bir bilim insandır ve adı da özlem türeci'dir. yani tek vasfı uğur sahin'in eşi olmak değildir. ne kadar da kendini bilmez bir üslup

    edit : bunun için gereksiz duyar diyenler olmuş, en basitinden empati kurmanızı öneririm. öyle olunca özlem türeci'nin kariyerine, yaptigi işlere ve şahsına saygısızlık yapıldığının farkına varırsınız belki de

  • muhabere bölük komutanı ve 1 günlük kısa dönem akkrep arasındaki diyalog

    nasıl olduysa ismimiz öğrenilmiştir. öğlen içtimasında

    bk- akkrep hanginiz?
    a- ali veli akkrep, emret komutanım
    bk- buraya gel çocuk (daha sonra öğrendik çocuk seni sevdim demekmiş)
    a- emredin komtanım
    bk- sen bikbikbik görevlerinde sorumlu destek müh olarak çalıştınmı?
    a- evet komutanım (omuzlar hafif gevşedi)
    bk- video konferans sistemlerinde aselsan'a danışmanlık yaptıgın dogrumudur?
    a- evet komutanım (yüze de hafif gevşeme geldi)
    bk- nato tatbikatlarında kullanılan şifreleme cihazlarını biliyormusun?
    a- evet komutanım (biraz daha "heralde yani borumu, mühim adamım ben modunda)
    bk- mcu üniteleri'ne hem ip hem de isdn üzerinden kriptolu sistemler bağladınmı?
    a- evet komtanım (off off malum yer tavana doğru gidiyor, felaket karizma oldu)
    bk- lan bak o kripto cihazlarına yanaşırsan yakarım seni!
    a- emredersiniz komtanım (noluyo lan)
    bk- serserilik istemem ben burda, sadece verilen görevi yapacaksın, anlaşıldımı!!??
    a- emredersiniz komtanım (tööbe tööbe, zıçtık)
    bk- sivilde bildiğin hiçbir şeyi bilmiyorsun, anlaşıldımı?
    a- emredersiniz komtanım
    bk- gözüm üzerinde olacak! geç yerine!!!!
    a- emredersiniz komtanım

    komutan daha ilk günde iki ters bi düz yapmıştır. travmayı atlatmak vakit aldı tabi.

    evet kripto cihazlarının olduğu odaya girmedim bile...

  • (entry'de bir takim ingilizce ifadeler vardir, turkiye'de bazi lise ve universitelerin ingilizce egitim yaptigini hatirlayiniz, yine de dayanamiyorsaniz bu entry'yi es geciniz.)

    gazete haberlerinde "konusan sempanze", "insan diline vakif olan ilk hayvan", "kuslar gramer kurallarini anliyor" gibi haberleri siklikla duyuyoruz artik. yine de bu haberlerin hem cagdas dilbilim hem de etoloji perspektifinden bakildiginda "bos" oldugu bir gercek. genelde bulgular siralaniyor ve bunlarin hayvanlarda dil kabiliyetine isaret ettigi ima ediliyor. ama tabii ki onemli ayrintilar ve asil sorunlar es geciliyor.

    hauser, chomsky ve fitch'e gore dunyamizdaki canli yasami inceleyen uzayli bir varlik kesinlikle iki onemli bulgu ile karsilasacaktir. birincisi, dunyadaki canli yasamin tumu ayni (fizikokimyasal) temellere dayaniyor. ikincisi, dunyadaki canlilarin (bazi basit canlilar disinda) onemli bir kisminda bir sekilde "iletisim" varken, bu canlilarin sadece birinde bu iletisim oldukca karmasik ve digerlerinden farkli temelllere dayaniyor.

    su bir gercek ki eger herhangi bir hayvanda insana ozgu dil kabiliyeti varsa, bu bulgu zihin ve dil hakkinda tum kuramlarimizi degistirecek, tam anlamiyla bir "bilimsel devrime" yol acacaktir. noam chomsky'nin dil anlayisina gore, biyolojik-zihinsel bir organ olan dil bolgesi sadece insana ozgudur, cunku hicbir dogal iletisim sisteminde bulunmayan ozellikler gosterir. bu sebeple, bu zihinsel organa sahip olmayan bir hayvanin insan dilini ogrenmesi mumkun degildir. baska bir sekilde: insan dili, insan biyolojisinin bir sonucudur ve bu biyolojiye sahip olmayan herhangi bir varligin insan dilini anlayabilmesi ve konusabilmesi mumkun degildir.

    o halde baska hayvanlarin dil kabiliyetine sahip olup olmadigi (veya olabilecegi-olamayacagi) en az iki acidan oldukca onemlidir: 1) hayvanlarin bilissel kabiliyetlerinin ne oldugu onemli bir sorudur. 2) hayvanlarin dil kabiliyetine sahip olmasi durumunda chomskyci dil anlayisi temellerinden sarsilacaktir.

    bu yazidaki niyetim hem son yuzyilda bu konuda yapilan arastirmalardan bahsetmek, hem de insan dili ve simdiye kadar gorulen, dilsel hayvan kabiliyetleri (primatlar ozelinde) arasindaki farkliliklarin altini cizmek.

    sunu kesinlikle biliyoruz: primatlar birbirleriyle iletisim kurarlar. bu iletisim gorme, duyma, koku ve dokunma seklinde olabilir. ornegin vervet maymunlari, farkli avcilarin yaklastigini farkli isitsel sinyallerle birbirlerine haber verirler. bu maymunlarla yapilan arastirmalar, kartallar, yilanlar, leoparlar ve babunlar icin farkli alarm sesleri oldugunu gostermistir. boyle bir iletisim sistemine dil dersek eger, o halde vervet maymunlarinda dil vardir. ancak bunu yaparsak insan diline farkli bir isim vermek zorunda kaliriz. "dil"den anladigimiz insan diliyse, vervet maymunlarinin iletisim sistemi dil degildir (sonlara dogru neden olmadigi aciga kavusacak diye umuyorum).

    1930'larda iki arastirmaci bebeklerini yeni dogmus bir sempanze ile beraber buyutmeye basladilar. niyetleri, insan ortaminda buyuyen ve dil egitimi alan bir sempanzenin insan diline vakif olup olamayacagini anlamakti. bu sempanze (gua), 16 ay icinde 100 civari kelimeyi anlamaya basladi. bu sayi 16 aylik ogullarindan oldukca fazlaydi, ama gua hicbir zaman bunun otesine gecemedi. bebekleri bir zaman sonra "i mean what i say" ve "i say what i mean" arasindaki farki anlarken, gua iki cumleyi de asla anlayamadi. bir dili anlamak, tek basina kelimlerin anlamlarini anlamaktan ote birseydir.

    viki adinda bir sempanze de cok sayida kelime ogrendi, hatta bazi kelimeleri (buyuk zorlukla) telaffuz etmeyi basardi (mama, papa, cup, up). bundan oteye gidemedi.

    sempanzelerin telaffuz icin gerekli fiziksel zayifliklari oldugu anlasildi. insanlarin agiz ve bogaz yapisina sahip olmadiklari icin kelime telaffuz etmelerinin cok zor oldugu anlasildi. bu, sempanzelerin aslinda insan dilini anlayabileceklerine, fakat konusma icin gerekli olan fiziksel kosullara sahip olmadiklari icin konusamayacaklari hipotezine yol acti. bundan sonra sempanzelere amerikan isaret dili ogretilmeye baslandi.

    1960'larda washoe adli bir sempanzeye amerikan isaret dili ogretildi. bu ogretim sureci bircok acidan sagir cocuklarin egitimine benziyordu: washoe her zaman isaret dili kullanan insanlarla birlikteydi. isaret dili washoe'ya "ogretildi", lakin sagir cocuklar isaret dilini zorlu bir egitim olmadan edinirler. konusmayi ogrenen cocuklar gibi.

    4 yasina geldiginde washoe 85 isaret biliyordu (bazilari: fazla, yemek, ver, anahtar, kopek, sen, ben, washoe, cabuk). washoe'nun onemli bir ozelligi bu isaretleri birlestirip kullanmis olmasidir: bebek benim, sen ic, cabuk saril, cicek ver, daha fazla meyve gibi. (bkz: washoe) (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/washoe_(chimpanzee))

    ayni yillarda sarah adli bir sempanzeye yapay bir dil ogretildi. sarah, manyetik bir plaka uzerindeki farkli renkli bloklari kullanarak iletisim kuruyordu. oyle ki kucuk kirmizi bir kare "muz", mavi bir dortgen "armut" anlamina geliyordu. sarah'nin onemli bir ozelligi soyut bazi kavramlari ogrendiginin iddia edilmesidir: ayni, farkli, degil, soru gibi.

    koko adli bir gorile isaret dili ogretildi. bir kac yuz isaret bilmenin yaninda koko da washoe gibi bu isaretlerden bir kompozisyon olusturabiliyordu: yuzuk icin "parmak kolyesi" gibi. koko hakkinda onemli bir iddia da dilsel sakalar yapabilmesi: isaret diliyle kafiyeler olusturdugu iddia ediliyor. (bu entrydeki iddialar hakkinda oldukca supheci olsam da: (bkz: koko/#2167025)) (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/koko_(gorilla))

    nim chimpsky adli bir sempanzeye oldukca titiz bir calisma ile isaret dili ogretildi. 4 yil sonra 125 isaret biliyordu ve iki yil icinde iki isaretten olusan 20.000 "cumle" kurdugu kayitlara gecildi. kisa zaman icinde nim'in bundan ileri gidemeyecegi anlasildi. az sayidaki uc isaretli cumleleri hicbir zaman yeni bilgi vermiyordu: play me nim, gibi. en uzun cok isaretli cumlesi suydu: give orange me give eat orange me eat orange give me eat orange give me you. diger cok isaretli ornekler: "nim eat nim eat", "drink eat me nim", "me eat me eat", "you me banana me banana you". acik oldugu uzere bu cumlelerdeki isaretlerin cogu gereksiz ve bu cumleler dil ogrenen cocuklarin ilk cumlelerine benzemiyor.

    nim ile ilgili bir baska ilginc durum da, isaretle konusmasinin genelde bakicilari tarafindan motive edilmis oldugudur. nim'in cumlelerinden sadece %12'si kendiliginden ortaya cikmistir (spontane degildir) ve isaretlerinin %40'i bakicisinin isaretlerinin tekraridir. bu noktada bir durup nim'i dil ogrenen cocuklarla karsilastiralim. cocuklar buyudukce buyuklerini taklit etmeleri azalir, cumle uzunlugu ve karmasikligi artar, ayni zamanda dil kullaniminda daha yaratici olmaya baslarlar. bu durumlarin hicbiri nim icin gecerli degildi. (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/nim_chimpsky)

    en ilginc vakaya, yani kanzi isimli erkek bonobo'ya geldik. inaniliyor ki kanzi isaret dilini ogrenmenin yaninda iki yasindaki bir cocugun gramer kabiliyetine erismisti. isaretleri birlestirerek daha once hic gormedigi durumlarla ilgili yorum yapabilmekteydi. buna ek olarak arzularini isaretlere dokebilmekteydi. bununla ilgili cok ilginc ornekler var; daha sonra yazma niyetindeyim. (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/kanzi)

    buraya kadar primatlarin yapabildiklerinden bahsettim. simdi de bu etkileyici performansin neden hala primatlarin insan diline vakif olabilecekleri tezi hakkinda supheci olmamizi gerektirdiginden bahsedeyim.

    insan dilinin bazi ozellikleri:

    1) ozyineleme (recursion): insan dillerindeki cumle sayisi sinirsizdir! bu basta cok da onemli gelmeyebilir, ancak bu ozellik insan dilini diger butun dogal iletisim sistemlerinden ayirmaktadir. chomsky'ye gore insan dilinin en onemli ve essiz ozelligi "ozyineleme"dir. bu ozellik bir dogal dili bilen herkese sinirli sayida elemanla sinirsiz anlamli cumle kurma olanagi vermektedir. ornegin:

    "babamin babasinin babasinin babasinin babasinin babasinin............ babasi"

    bu orguyu sonsuza kadar tekrarlayabilirsiniz ve her tekrar anlamli bir butun olusturur. genelde sikildigimiz ya da nefesimiz kesildi icin pratikte sonsuz cumle diye birsey yoktur, ancak onemli olan insanlarin bu kapasiteye sahip olmalaridir. ozyinelemeye baska bir ornek:

    "denizin kiyisindaki ormanin icindeki agacin altindaki kayanin yanindaki....................karinca"

    su anki bilgimize gore hic bir hayvan bu sekilde ozyineleme yapamamaktadir. kuslarin ve balinalarin bazi sarkilarinda bu tarz yapilar oldugu iddia edilse de bu iddialara cok sayida karsi arguman vardir. iddia edilebilir ki hayvan dillerini insan dilinden ayiran en onemli ozellik budur. her ne kadar vervet maymunlarinin cesitli durumlar icin farkli sinyalleri olsa da, bu sinyalleri ozyineleme kullanarak yeni bir sinyal olusturduklari gorulmemistir. halbuki insan dillerinin yaratici kullanimiyla daha once bu dunyada hic soylenmemis bir cumle kurmaniz prensipte mumkundur.

    tekrarliyorum: ozyineleme insan dilleri ve hayvan dilleri arasindaki en buyuk ve en onemli farktir. henuz ozyineleme iceren bir hayvan dili gorulmemistir. ozyineleme kullanarak bir cumle olusturabilen hayvan gorulmemistir. bunlarin gorulmesi halinde hayvanlarin insan dilini ogrenemeyecegi tezine en agir darbe vurulmus olur (ayrica chomskyan dil anlayisi coker).

    (ozyineleme matematik icin de oldukca onemli bir kavramdir. hayvanlarin aritmetik konusunda sinirli yetenegi olmasi da ozyinelemenin olmayisina baglanmaktadir. ornegin bir primat 5'e kadar olan sayilari ogrenebilir ancak bu sayilarin primat icin temsil edilis bicimi bir cocuktan oldukca farklidir. primat icin sayilar birbirlerinden ayri ve sinirlidir. "sayi dogrusu" kavramini ogrenmis bir cocuk icin ise sayilar hem birbirlerine baglidir hem de ust siniri yoktur.)

    2) karmasik sozdizim: insan dilleri cok sayida karmasik sozdizim kurali icerir. bir cumledeki elemanlar birlestirip bozulabilir, cumle icinde hareket edebilir, cumlenin sonundaki elemanin cumlenin basindaki elemana bagli olmasi gibi durumlar olabilir. soru cumlelerinde harekete basit bir ornek:

    "duygu bought a book"

    "what did duygu buy?"

    hicbir hayvan dilinde insan dilindeki sozdizimsel karmasikligin eseri yoktur.

    3) hiyerarsi: insan dillerinde cumleler hiyerarsik yapilar olusturur. oyle ki, bu yapilarin nasil olusturuldugu cumlenin anlamini degistirebilir. su cumleye bakalim:

    "yapay koyun tuyleri insan sagligina zararlidir"

    bu cumlenin iki okumasi olabilir. sagliga zararli olan yapay koyunlarin tuyleri ya da koyunlarin yapay tuyleri olabilir. bu iki okumanin farkli sozdizimsel yapisi vardir. birinde "yapay koyun" birliktedir, buna "tuy" eklenir, digerinde "koyun tuyleri" birliktedir, basina "yapay" eklenir. yani bu cumle iki farkli durumu ifade etmek icin kullanilabilir ancak iki cumle de gorunurde ayni olacaktir. "gorunurde" diyorum cunku bu iki cumlenin sozdizimsel yapilari farklidir; aslinda farkli cumlelerdir (farkli onermelere karsilik gelirler).

    saniyorum buna benzer bazi basit yapilari hayvanlarin olusturabilmesi gibi bir durum var, ancak bu basit ornek insan dilindeki karmasik hiyerarsiye biraz haksizlik ediyor. bu yazinin icinde bile cok daha karmasik yapilar var kesinlikle ve okurken efor sarfetmeden bunlari cozdunuz. hayvanlarin bunu yapabildigi durumlar cok enderdir.

    4) kendiligindenlik: hayvanlarin performansina sasirirken genelde atladigimiz bir nokta su: bu hayvanlar bu performansi gosterebilmek icin aylar suren zorlu egitimlerden gecmekteler. dil ogrenen bir cocugun aksine hayvanlar "egitiliyorlar" (ilk dilini ogrenen bebeklerin egitildikleri tezi oldukca zayif bir tez. ebeveynler sistematik bir sekilde bebeklerin/cocuklarin hatalarini duzeltmiyor. dil cocuklar tarafindan "ediniliyor", "ogrenilmiyor"). hayvanlar cocuklarina isaret dilini ogretmiyor ve kendi aralarinda konusmuyorlar. bir insansa dil ogrendigi anda bir anlamda bir patlama yasiyor. surekli konusuyor ve dili yaratici bir sekilde kullanma egilimi gosteriyor. bu tur olaylar ornegin isaret dilini bilen hayvanlarda gerceklesmiyor.

    (bunun digerlerine gore daha onemsiz bir fark olduguna inaniyorum. hayvanlarin dili bu sekilde kullanmamasinin pekala baska sebepleri olabilir. kendiligindenlik, tek basina hayvanlarin insan dilini ogrenemeyecegi anlamina gelemez diye dusunuyorum. yine de insanin dil kullanimi ve hayvanin dil kullanimi arasinda onemli bir farka isaret ediyor.)

    sonuc: insanlarla hayvanlar arasindaki farklari (aslinda bu ifade bile oldukca komik, insan hayvan degil de nedir?) degerlendirme siklikla insan merkezcilige ve sovenizme yol acabiliyor. "hayvanlarin zihni yoktur", "hayvanlarin bilinci yoktur" gibi onermelere oldukca uzagim. cogu hayvanin zihni olduguna neredeyse eminim, bazilarinda da bilinc olduguna inaniyorum. ayrica descartes ve teistik dinlerin etkisi sonucu hayvanlari "asagi" goren, ruhlari olamayacagina inanan, makina gibi olduklarini dusunen geleneklerin kesinlikle karsisindayim. bunlari soyluyorum cunku "hayvanlar insan diline sahip olamaz" demeye getirecegim ancak bunu bu saydigim dusunce kaliplari icinde yapmadigimi soylemek istiyorum.

    hayvanlarin, ozellikle primatlarin dil konusunda gosterdikleri performans kesinlikle etkileyici ve bu konunun insan dili, insan zihni, hayvan zihni gibi konularda anlayisimizi genisletecegine inaniyorum. bu sayede evrenin bizim icin henuz oldukca karanlik olan bir bolumunu (zihin) kismen de olsa aydinlatmis olacagiz.

    yine de bu bulgular gosteriyor ki insanin dil kabiliyeti, hayvanlarin dil kabiliyetinden oldukca farkli. eger dilden herhangi bir iletisim sistemini anliyorsaniz evet, hayvanlar dile sahiptir. ama insan dilinin baska hicbir dogal iletisim sistemiyle benzerlik gostermeyen ozelliklerini dusundugumuzde bence daha ilginc olan soru su: hayvanlar insan diline vakif olabilir mi? bugune kadarki bulgular isiginda bu soruya verebilecegimiz cevap ise "hayir". hayir, cunku insan dilinin kendine ozgu bazi ozellikleri var, oyle ki bu ozellikleri cikardiginizda dil, dil olmaktan cikar. ve oyle gorunuyor ki hayvanlar bu ozelliklere vakif olamiyorlar. her ne kadar koko'nun yuzuk icin "parmak bilezigi" demis olmasi oldukca etkileyici olsa da, bir hayvan "dun beni gormedigin icin sana kizginim" ya da "golun yanindaki agacin altindaki tasa gidelim" demedigi surece hayvanlar insan dilini anlayabilirler/konusabilirler diyemeyiz.

    ha belki ilerleyen yillarda dil ile ilgili anlayisimiz gelisir, chomsky paradigmasinin disina cikariz, bazi hayvanlarin ozyineleme yapabildikleri ortaya cikar, o zaman bu tezi tekrar degerlendirmemiz gerekir.

    kaynaklar:
    fromkin, rodman, hyams; an introduction to language (2007)
    stephan, achim; "animal concepts" (1998)

    (bkz: akilli hans etkisi)

  • fiyatı bu yıl 60 usd civarında seyreden petrol türü.

    brent ham petrol, iskoçya’nın shetland havzası adıyla tanınan kuzey denizi’nde brent petrol sahası’nda denizden çıkarılmaktadır. royal dutch shell şirketi tarafından işletilen olan bu petrol sahası günümüzde kullanım ömrünün sonuna yaklaşmaktadır. bölgede yaşayan bir kuş türü olan ingilizce’de brent goose (yosun kazı) olarak adlandırılan kuşun adı tüm bu petrol arama sahası için kullanılan ortak isimdir. ayrıca “brent” adının petrol arama sahaları olan broom (oseberg), rannoch, etive, ness ve tarbert isimlerinin baş harflerinin kısaltması olduğuna dair de kaynaklar bulunmaktadır.

    petrol piyasasında geçerli olan ve rafineriler tarafından kullanılan petrol türleri üçe ayrılmıştır. bunlar brent, wtı ve umman petrolüdür. dünya üzerindeki petrol anlaşmalarının üçte ikisi brent petrol üzerinde gerçekleşmektedir.

    aslında dünyada yüzlerce petrol fiyatı vardır. her ülkenin çıkarttığı petrolün özellikleri farklı olduğu farklı fiyatları olduğu gibi teslim noktalarına göre de fiyatalr çeşitlenir.

    örneğin bugün 'kuwait export blend' petrolünün fiyatı 57,62 usd iken meksika isthmus petolünün abd batı sahili teslimat fiyatı 56,34 usd ve hardisty light isimli kanada petrolüyse 48.01 usd.

  • google girip mikrofona tıklıyoruz sonra mikrofona 3 defa "kışlık lastik, kışlık lastik, kışlık lastik" diyoruz sorun çözülüyor.

  • -kırmızı yarra yering.
    +maalesef efendim..
    -o zaman beyaz yarra yering.
    +o da yok maalesef..
    -gidin bulun..amınıza korung..