hesabın var mı? giriş yap

  • sanıldığı gibi insanlara alkolü unutturmayı amaçlayan bir oluşum değildir (zira alkolizm tedavi edilebilen bir hastalık değildir, ömür boyu kontrol altında tutulması gerekir. bir kere alkolik olundu mu bir daha hiçbir zaman kontrollü içmek öğrenilemez. bu yüzden 15-20 sene içki içmese bile hala alkolik diye tanımlanırlar).

    bir alkolik, alkolik olduğunu unuttuğu an diğer insanlar gibi dozunda içebileceğine yani sosyal içici olabileceğine kendini inandırır ve içer. bu yüzden alkol ve alkolizme sürekli vurgu yapılır bu oluşumda. unutmamak ve unutturmamak için. ve şunu da belirtmek gerekir ki bu insanların canları içmek ister sürekli. bazı zamanlar az, bazı zamanlar çok ama hep ister. fakat içmemeyi seçerler. her gün, her dakika sınavdadırlar bu anlamda ve başarıyla geçerler bu sınavı. "canım da istemiyor zaten abi" gibi bir yalan söylemezler. çok isterler fakat içmezler. kuşkusuz bu "canım da istemiyor zaten abi" yalanını söylemekten daha takdire şayan bir davranış biçimidir.

  • zico zamanında türk ligi yavaş. avrupada takımlar çok hızlı oynuyor. onları yenmenin tek yolu oyunu yavaşlatmak.
    biz yavaş oyunda ne yapacağımızı biliyoruz ama onlar bilmiyor demişti.
    sonuçta adam fenerbahçeyi ucl'de çeyrek finale taşıdı.

    harbi o adamı neden gönderdiniz.

  • benim bir kedim var. öyle kaprisli ev kedilerinden değildir. sizi görür görmez yere atar kendini, açar karnını ve bekler. ister ki sevilsin, okşansın.
    bazı günler bakar ki gelip onu yerde seven yok, kalkar oturduğum koltuğa gelir. önce boynumun arkasına burnunu sürter, saçlarımı koklar ve hoppp diye kucağıma atlar. çok da güzel mırlar, açar motoru tor tor tor...
    severim ben de kedimi, o kadar zahmet etmiş, ayıp olmasın derim. ama o sırada başka bir odaya gitmek isterim. karnım açtır mutfağa gitmek isterim, hava sıcaktır duş almak için banyoya gitmek isterim. isterim de isterim!
    peki kediyi o mutlu, huzurlu ortamdan çıkarmak onu üzmeyecek mi derim içimden. daralırım, kalbim sıkışır.
    düşünürüm ve sonra yavaş yavaş sevginin şiddetini arttırırım. dokunulmasını sevmediği yerlerine dokunur, koltuktaki yerini daraltırım.
    önce bir afallar, sonra bana kızar, bazen pati atar hatta dişlerini de kullanıp şiddetin dozunu kaçırır ve bir hışımla kucağımdan atlatıp kaçar.
    "gitme" derim ama gider.
    ilişkileri bu tek kelimelik cümle ile bitiririm ve benim bitirdiğimi kimse anlamaz. bana kızan olmaz.
    bu yöntemi ben keşfetmedim, bir zamanlar keşfedenin kedisiydim.

  • akp ve mhp oylarıyla daha fazla halk ekmek büfesi açılmasının engellenmesi üzerine imamoğlu'nun 40 minibüsü mobil büfeye dönüştürerek yaptığı manevradır. aklıma ikinci bahar dizisinde restoranı elinden alınıp ortada kalınca seyyar büfe açan ali haydar geldi. o da kanı bozukların hakkından böyle gelmişti. hey gidi... imamoğlu'nun tiviti: https://twitter.com/…glu/status/1347803801114218503