ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
albert einstein
-
dahi anlamındaki dede.
1973 yılı yeşilçam film setinin mola fotoğrafı
iphone pil sağlığı
-
yok çok şarj etme şurada durdur yok şarjını çok tüketme şurada prize tak yok telefonu dikkatli kullan ısındırma cart curt... ebesinin nikahı.
50 bin lira verdiğiniz bir cihazın kölesi olmayın. vurun semeri çalışsın eşek. en kötü 2 - 3 yıl sonra cihazın değerinin %10'una tekabül eden bir maliyetle bataryayı orijinaliyle değiştirirsiniz geçer gider. bu neyin tantanası?
snapchat
-
gonderilen video veya fotograflar kaydedilmiyor dediler ondan sevmistik. yalan dolan konusmuslar arkadas, hepsi telefonda bir yerde duruyor; aramasini bilene.
birdenbire öpüşmeye başlamak
-
başbaşa bir ortamda, yanyana oturmaktasınızdır. sohbetinizin kelimeleri azalmaya, sesleriniz biraz daha gırtlağa inerek çatallanmaya başlar. artık birbirinizin dudaklarına, birbirinizin gözlerinden daha sık bakmaya başlamışsınızdır farkında olmadan ki bunu farkettiğiniz anda süratle kaçırırsınız gözlerinizi gözlerine. ve dudaklarınızı istem dışı ıslatmaya başlarsınız, sanki sizin tahmin etmediğinizi diliniz dudağınıza haber vermektedir. kafalar birbirine biraz yaklaşır, yaklaştığından daha az uzaklaşır, biraz daha yaklaşır ve çok az daha uzaklaşır. en sonunda gözler kapanır, kimse kendini diğer dudağa doğru itmez, ikisini birbirine çeken bambaşka bir güçtür artık. tatlı tatlı, hafif bir şekilde öpüşmeye başlarsınız. dudaklardaki tedirginlik tükürüğe karışmaktadır yavaş yavaş. tatsız hayatın tadının o dudaklarda olduğunu anlar ve daha da tatmak istersiniz. kalbiniz boğazınızda atmaktadır artık. hızlanmaya başlar bir yandan da ona dokunursunuz. o narin boynu tuttuğunuz an karşınızdakinin masumiyeti içinizi titretir. hayatın karmaşıklığına inat, elleriniz saçlarının içinde rahatça dolaşır. artık deli gibi öpüşüyorsunuzdur ve içinizden belki de şu düşünce geçer " bu mutluluk sonsuza kadar sürse ya da şu an ölsem de beni bu tarifsiz huzuruma gömseler keşke"
japonya bayrağını tasarlayan adam
-
üşengeçlikte libya bayrağını tasarlayan adama ilham kaynağı olmuştur ve çırak ustayı geçmiştir.
görsel
düzenleme : festina nickli arkadaşın uyarısı üzerine belirtmekte fayda var, bu bayrak 2011'e kadar kullanıldı.
güncelleme: uçan link
erkeğin kadından hoşlandığını belli etme yolları
-
ilkokul: saç çekmek, kafasına top atmak
ortaokul: hoşlanılan kızın eteğini kaldırmaya çalışmak, kız sinirlenince sırıtmak
lise: derin ve anlamlı olması hedeflenen, ama klasik kesiş hareketinden öteye gidemeyen bakışlar
üniversite: ders notu istemek, beraber ders çalışmayı teklif etmek
ofis ortamı: iş çıkışı yemek yemeyi ya da bi şeyler içmeyi teklif etmek(artık yol yordam öğrenilmiş)
emeklilik: beraber parkta yürümeyi teklif etmek
*
muhteşem yüzyıl
-
dönemin ve dizinin muhteşem yüzyıl olarak anılmasının sebebi; sanılanın aksine kanuni'nin tahta çıkması değil türk kızlarının saraydan gidip yerlerine ruz kızlarının gelmesiymiş...
kanuni'nin torunları olduğumuz konusunda şüphe yok.
ha laz müteahhit ha osmanlı sultanı ikisi de rus görünce çocuğunun anası olan türk'ü şutluyor..
down sendromlu diye bebek aldırtmak
-
haklı ve doğru bulduğum, benim ahlâk kurallarımda yeri olan durumdur.
atiye (dizi)
-
başladınız yine izledim , akşam izlerim bilmem ne. bize ne ulan ne zaman izleyeceğinizden. dizinin konusu ne , oyuncular kim vs onlardan bahsetsene.
kum yığını altında kalan işçinin otopsi raporu
-
doktorun sahte raporuna rağmen takipsizlik kararı vermek hangi vicdana sığar? türkiye vahşileşiyor!
türk gencinin ömrünü mahveden üç şey
-
1) en üretken dönemlerinde inek gibi ders çalışmak zorunda bırakılarak zekalarının eritilmesi. (milli eğitimin insanları bildiğin aptallaştırması)
2) özellikle anneleri tarafından doğru yanlış hemen herşeyiyle gurur duyulması sonucunda aşırı şımarıklık ve kendilerini dünyanın en harika varlıkları sanması. (yeni nesil acaip türk anneleri sağolsun)
3) başkalarında olan şeylerin kendilerinde neden olmadığı sorusunu sorarak herşeyi ve herkesi kıskanarak etrafa bakmaları. (bu da bir üsttekinin bir sonucu)