ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yufkacıya kaçan eltiler
-
utanın lan ekşiciler. elin yufkacısı 2 kadını birden ayağına kadar getiriyor, siz yıllardır buradasınız bi kız düşüremediniz hahhahahahha
tanım: garip eltiler.
kapıyı bornozla açmak
-
zor bir eylemdir. anahtarla daha kolay açılır zannımca.
tatil yöresi migros'u
-
akşama doğru mayolu ve bikinili insanların kumlu ayaklarla doldurduğu migros türü.
derya büyükuncu'dan michael phelps'e adamlık dersi
-
keşke michael phelps de karşılığında derya büyükuncu'ya yüzme dersi verseymiş.
amatör kümede futbolcu olmak
-
bir tane var arkadaşımız. 35 yaşında yedek sağ bek. ve yıllardır yedek sağ bek. ama ısrarla her antremana gidiyor.. halı saha maçlarımızda da " ben top oynuyorum", "antremanım var" diyerek kendini sakınıyor, " ben bugün ilerde oynayayım" diyor. ertesi gün maçı varmış..
bir gün hele " çok hırsladım, amatör kumede oynadığım gibi oynayacağım" demişti... o gün yedek soyundurduk. amatörde öyle oynuyor çünkü..
fikret orman
-
geldiğinden beri yıldırım demirören'in pisliğini temizliyor.
borçlarla başladı, statla devam ediyor, en son dün de liverpool meselesini halletti.
yıllar sonra editi: ellerim kırılaydı da şunu yazmayaydım. efsane başladı, kestane bitirdi. beşiktaş tarihinde süleyman seba gibi yâd edilme şansını kendi elleri ile itti.
on bira yın mezunu
tomris uyar
-
turgut uyar’la evlenmeden önce cemal süreya ile büyük bir aşk yaşamış; hatta bir süre birlikte yaşamışlar ama fazla sürmemiş ilişkileri. cemal süreya her gittiği yerden mektuplar yazarmış tomris uyar’a ama bir öfke anında hem kendininkileri hem de onunkileri yaktığı için yazışmalarından örnek kalmamış geriye.
“1966 sonu 67 başı; dergide de, özel hayatlarında da yol ayrımına gelirler. r.tomris, turgut uyar’la evlenir, ankara’ya gider. papirüs’ü desteklemeyi oradan sürdürür. cemal süreya’nın yolu ankara’ya düştüğünde onları ziyaret eder ama beraberlikleri sırasında birlikte dolaştıkları mekanlara, beyoğlu’ndaki kahvelere, lokantalara adım atmaz. onun bu ruh halini tomris uyar şöyle anlatıyor:
‘beni bıraktı ama rahat edemedi. ona göre bana sahip olunamazdı. senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak, dedi ve doğrusu hiç yazmadı.’ ”*
okullarda ücretsiz yemek verilmeli mi
-
devlet çocukların belli saattlerde bir yerde olmasını zorunlu hale getiriyorsa (bkz: zorunlu eğitim) onların ihtiyaçlarını da karşılamalıdır. her devlet okulunda yemekhane olmalı çocuklar düzgün diyetlerle beslenmelidir.
yurt dışında oy verme oranının %5 olması
-
bu yurtdisindaki insanlar hakkinda yurticindeki herkesin bu kadar bilgi sahibi olmasi goz yasartici. valla bravo.
oncelikle, oy vermek icin randevu alma gerekliligi ve bunun getirdigi zorluklari [bu yuzden egitim duzeyinin cok daha yuksek oldugu abd gibi ulkelerde yasayan turk vatandaslarinin oy verme orani, almanya gibi ulkelerde yasayan ve egitim seviyesi cok dusun turk vatandaslarinin oy verme oranindan daha yuksek zira randevu alma islemi bu insanlar icin pek de kolay bir is degil] vesaire bir yana koyalim.
yurtdisinda oy verme islemi, turkiye'deki gibi herkesin yasadigi sehirde yapilmiyor. turkiye cumhuriyeti temsilciliklerine gideceksiniz. bu da ornegin abd'nin bati yakasindaki eyaletlerde (washington'dan, alaska'ya, colorado'dan hawaii'ye kadar) yasayan herkesin los angeles'a gitmesi demek.
kafanizda canlanmamis olabilir, bahsettigim mesafeler soyle.
- hawaii'den los angeles ~4000km.
- alaska'dan los angeles ~4000km
- denver-colorado'dan los angeles ~1400km
simdi bu mesafeleri istanbul'a uygulayalim
- istanbul'dan madrid 2800km
- istanbul'dan berlin 1750km
- istanbul'dan londra 2500km
umarim mesafelerin buyuklugu hakkinda bir fikir vermistir. avrupa ozelinde, zaten gurbetci adam bu kadar yol tepecegine gider turkiye'de oy verir (sinir kapisinda)
sahsen ben los angeles'a nispeten cok daha yakin olan san francisco'da yasiyorum. kalktim oy kullanmaya gittim. oncelikle haftasonu san francisco'da bulunmak zorunda oldugum icin mecburen bir is gunu izin almak zorunda kaldim. ayni sekilde yine hemen donmek zorunda oldugum icin araba ile degil, ucakla gittim. bunun oteliydi, araba kiralamasiydi, yeme icmesiydi $1000 civarinda para harcamam gerekti. ıki kisi icin $1500 diye dusunun. ben gittim bu parayi harcadim ve oyumu verdim. ama herkesten bekleyemem.
bu baska ulkelerde ayni hesaplamalara yol acmiyor olabilir, her ulkenin karakteristigi farkli lakin hangi ulke olursa olsun, kalkip belki de mahallenizde oy kullanmak gibi bir is olmadiginin farkinda varmalisiniz.
il deserto dei tartari
-
(bkz: dino buzzati) hayatın tek bir kere yaşanılabileceğini, bu nedenle bir ömürü en iyi değerlendirmek geretiği öğütünü veren sarsıntıcı öykü. kitaptan alınan mesaj: abuksubuk korku veya hayallere kapılıpta gerçek hayatı yaşamayı unutma. önüne gelen küçük büyük şansları değerlendir. yaşa. (bkz: life is yours live it)
çocukken uydurarak söylenen şarkılar
-
enigeci vokkey
enigeci vokkey ayem okkey heni
yupin hilda yubecdabba
essumuuuut kriminı
en büyük komedyeni kemal sunal olan ülke
-
çıtayı çok yükseğe koymuş olan ülkedir.