hesabın var mı? giriş yap

  • bu filmde arena’da bir gergedan ile bir gladyatörün arasındaki mücadele de olacaktı ama maliyetli ve zor olacağı düşünülerek iptal edildi.

    yönetmen ridley scott çok istemesine rağmen yapımcı doug wick maliyetli olduğu için vazgeçirmiş. önce gerçek bir gergedan ile çekim yapmayı planlamışlar ama hayvan eğitmenleri ile konuştuklarında “onlarla çalışmak harika olur ama bir kez başlattığınızda, durduramazsınız” cevabını almışlar. bilgisayar efekti olarak yapmak istemişler ama aşırı pahalı gelmiş yapımcılara. nihayetinde bu sıradışı savaşın karmaşık ve pahalı olacağı anlaşılarak, ridley scott'ın gergedan sahnesi hayalini iptal etmişler.

    filmin extented dvd versiyonunda bu sahneden bahsediliyordu. sahneye dair bir kaç çizim bile vardı;

    ridley scott'ın arenaya üzerinde bir kuş ile giriş yapan gergedan eskizleri:

    görsel

    gergedan ile yapılan dövüşün sahne çizimleri. bu storyboard'lar resimli taslak sanatçısı slyvain despretz'e aittir.

    görsel
    görsel

    ikinci filmin ateşi yakılmıştı geçen aylarda. hazırlıklar başlayacak deniliyordu. ilk filme gergedan sahnesi ekletemedikleri için çok pişman olduğunu söyleyen yapımcı doug wick, devam filmi olacaksa kesinlikle gergedan da olacak demişti yıllar yıllar önce. bekleyelim bakalım, "bu hayatta yaptıklarımız sonsuzlukta yankılanır" diyordu filmde gladyatör. verdikleri sözü tutabilecekler mi?

  • daha bilgisayar öncesi zamanlarda icat edilmiş ve pozisyonu sebebiyle otoriteye sahip kişilerin işinize burunlarını sokmalarını önlemek için geliştirilmiş bir teknik bu.

    joe adında bir tasarımcı keşfetmiş bunu, müşteriler yapılan tasarımda kendilerinin de payının olduğunu hissetmek için grafikere illa ki şunu değiştirelim, bunu büyütelim gibi taleplerde bulunuyormuş.

    joe abimiz bakmış bu böyle olmayacak, reklam tasarımını müşteriye sunarken kendi kıllı kolunu da afişin bir tarafına koymaya başlamış. tabi müşteri kıllı kolu fark eder etmez bu kol burada ne arıyor, bu böyle olmaz diyormuş, joe da özür dileyip çok haklısınız efendim, sizin de gözünüzden hiç bir şey kaçmıyor, bir önceki hayatınızda sanatçıydınız herhalde ayağı çekip sözlerini "o kıllı kolu çıkarıp baskıya geçelim o zaman" ile bitiriyormuş. müşteri bu sayede kendisini işin başında hissediyormuş ve projeye katkısını sağladığı için başka bir şeye karışmıyormuş.

    işte bu yüzden bu tekniğin adı kıllı kol tekniği olarak biliniyor.

    siz tabi kendinizi kıllı kol ile kısıtlanmış hissetmeyin, kendi durumunuza göre uyarlayınız.

  • eğer bir gün kaplan saldırısına maruz kalırsanız hayatınızı kurtarabilecek taktikler. adım adım anlatmak gerekirse:
    1)kesinlikle sırtınızı kaplana dönmeyin. kaplanlar, avlarına arkadan yaklaşmaya alışık olduklarından bu onları daha da cesaretlendirir.

    2)karşınızdaki kaplan muhtemelen daha önce hiçbir insanı avlamaya çalışmadığından yani karşısındaki şeyin gücünü tahmin edemediğinden size karşı ilk başlarda temkinli olacaktır. kaplanın bu bilgisizliğinden faydalanabilmek için de kesinlikle gözlerinizi kaplanın gözlerinden kaçırmayın. kükremelerine aynı şekilde çığlık atarak karşılık verin. yani önce kaplanın özgüvenine saldırın. o yeryüzünün en güçlü yırtıcısı ise siz de yeryüzünün en zeki türüsünüz. özgüveninizi kaybetmeyin.

    3)çığlık atarken elinizi kolunuzu fazla sallamayın çünkü kaplan eğer dövüşün başladığı hissine kapılırsa saldırıya geçer. buradaki ilk amacımız dövüşmeden kurtulmaya çalışmak.

    4)bütün bunlara rağmen artık savaş kaçınılmaz hale gelmiş ise kaplanın ilk hamlesi muhtemelen arka ayakları üzerine havaya kalkarak şu şekilde saldırmak olacaktır. işte o an artık herşey sizin zamanlamanıza kalmış. önce hafif aşağıya doğru yaylanıp ardından şöyle bir aparkat çıkartabilirseniz muhtemelen sizin türünüze yabancı olan kaplan bir adım geriye atacaktır. bu durumda siz de bir adım geriye gidin ve 2. hamleyi yapmayın. olduğunuz yerde kalarak kaplanın gözlerinin içine bakıp hafiften garip sesler çıkartın. bu kaplana "dövüşmek istemiyorum ama senden de korkmuyorum" mesajı verecekitir. bütün yırtıcılar, çok zor ve kaçınılmaz şartlar hariç kendilerini riske atmayı sevmezler. çünkü yaralanmak demek avcılık yeteneklerinin zarar görmesi anlamına gelir ki bu da açlıktan ölmelerine bile sebep olabilir. işte bu yüzden sizin bu tavırlarınız, zaten ne ile karşılaştığını çözememiş kaplanın aklını daha da karıştıracaktır. ve muhtemelen sizi avlamak yerine geyik, yaban domuzu vs. gibi alışık olduğu tatların peşinden koşmak için arkasını dönüp gidecektir.

  • 6 yaşındaki çocuğunu yabancı dil eğitimine yollayıp dünyayı daha iyi okuyabilmesini sağlamak yerine kuran kursuna yollayan ailedir.

    kur'an kurslarında ortaya çıkan o kadar haber varken halen bunları umursamaz.

    kaldı ki 6 yaşında bir çocuğun soyut düşünme boyutu halen yeterli değildir. o çocuğa yapılan bu yüklemeler onu kötü hale getirebilir. hadi çok muhafazakarsın diyelim, e orada kötü bir hoca çıksa çocuğa alttan alttan ışid zihniyetini verse ne olacak? 6 yaşında bir çocuğun beynine çoğu şeyi yerleştirirsin ve onlardan kurtulsa bile ruhunda yaralar oluşur.

  • oda kirasının yanı sıra çocukları için "haftada 5 gün, günde 2 saat eytim" isteyen bir dallamanın ilanını kabul etmekle başlayacak kölelik. önce sana vermek lazım sayın amk ev sahibi.

  • kendisi ile birlikte toplamda bölgede 12 benzer yapının bulunduğuna dair haberler yayınlandı geçen sene. birbirlerine oldukça yakın megalitler bunlar. kazılar hala devam etmekte ve muhtemelen yıllarca daha sürecek. şuana dek çıkarılan bulgularda (bkz: karahantepe) ve (bkz: sayburç) dikkat çekiyor. özellikle karahantepe'de bulunan ana kayaya oyulmuş insan başı hayret verici. görsel üstelik bu yapının göbeklitepe'den birkaç bin yıl daha eski olduğu oraya çıkarıldı. yani artık en eski diye adlandırılan yapı göbeklitepe değil karahantepe gibi gözüküyor.

    buradaki t şeklinde sütunların göbeklitepe'den farkı üzerindeki oymaların insan figürleri barındırması. göbeklitepe'de çok detaylı hayvan figürleri ve süslemeleri var. burada ise kaftan giydiği düşünülen insan figürleri söz konusu. t harfli sütunların yanısıra fallus yani erkek organı şeklinde yine ana karadan oyulmuş dik sütunlar da var. görsel ve bu odaya "akıtılması" için kullanıldığı düşünülen bir de oyuk var görsel akıtılan şey su mu, kan mı? bilinmez.

    sayburç'ta ise durum daha farklı, henüz çok küçük bir kısmı kazılabildi çünkü modern bir yerleşimin yani köyün tam ortasında bina yapımı aşamasında temel atılırken fark edildi burası ve burda da yine ana karaya oyulmuş kabartmalar mevcut. kabartmada bir eliyle yine fallusunu tutan bir adam mevcut - insan figürü. ve iki tarafında da hayvan figürü var. görsel

    dediğim gibi bunun gibi kazılmayı bekleyen toplamda 12 tepe söz konusu.

    işi daha da ilginçleştiren şey ise günümüz teknolojisi kullanılara yer altına bakıldığında daire şeklinde ortaya çıkan odalardan 10-15 oda kadar daha olduğu bulundu. fakat bunu daha da ilginçleştiren şey o dönemde insanların aniden bu yapıların üstünü örtmeye karar verip çakıl taşları ve toprakla hepsini doldurup üzerlerini tepe şeklinde kapatmaları. böyle bir kararı neden verdiler henüz kimsenin bir fikri yok.

    neden yapıldığına dair ibadethane ya da ritüel alanları fikri ilk başlarda mantıklı gelmiş olsa da kazılar devam ettikçe şöyle bir durum çıkıyor ortaya:

    bugüne dek tarih hep avcı toplayıcılıktan tarıma/yerleşik hayata ve dolayısıyla hayvancılığa geçildiği bununla birlikte ibadethane/inanç kavramlarının daha sonra oluştuğu yönünde bir kronolojik bakış açısına sahipti. fakat göbeklitepe ve diğer tepeler incelendiğinde daha eski ve erken gelişmiş bir medeniyetin avcı toplayıcı topluma bilgilerini aktarmış olabileceği daha mantıklı bir yaklaşım gibi görünmekte. yani inanç, inanış, ibadet, mesaj, bilgi aktarımı için yapılmış olabilen bu megalitleri birileri avcı toplayıcı insanlara öğretti. uzaylılar vs demiyorum tabii ki - fakat yerel insan topluluklarından daha ileride/zaten erken gelişmiş bir medeniyetten gelen insanların aktarım yapması durumu akla yatkın. hali hazırda o bölgede yaşayan toplum bir sabah uyanıp böyle bir yapı inşaa etmeye karar vermiş olamaz diyor konuyu inceleyen uzmanlar. bu da hem tarihsel kronolojik bakış açımızı tamamen değiştirecek bir buluş gibi duruyor; hem de sandığımızdan çok daha gelişmiş medeniyetlerin çok daha eski zamanlarda var olmuş olabileceğine işaret ediyor.

    diğer bir konu da özellikle göbeklitepe'de şuana dek yüzeye çıkarılmış 4 daire şeklinde odanın birbirleri arasında da birkaç bin yıllık zaman farkı olması. ilk yapılan daire ile 4.daire arasında binlerce yıl çıktı karbon testlerinde. insanlar yeni odalar yapmaya bin yıllar içinde devam etmiş yani. mevcut olanı kullanmak ya da geliştirmek/üzerine koymak yerine yeni odalar yapmaya karar vermişler. hemen yanlarında toprağın altında duran 10-15 oda daha gün yüzüne çıkarıldığında onların yapılma zamanı ve yeni bilgileri aç gibi bekliyorum ya.

    kazıların yapılması keşke daha da hızlandırılsa dedirtiyor insana.