ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
her olayda mizahını da gösteren halk
-
(bkz: izahı olmayan şeyin mizahı olur)
cristopher hitchens der ki: "insanın özgürleşmesinin başlangıcı, otoriteye gülme ve onunla alay etme yeteneğidir."
sevmek
-
tam karşımda oturuyor şu an.
aramızda bir haftadır evin orta sahasını parselleyen bilmem kaç bin parçalık bir yapboz var. "la palette bistro" diye küçük bir lokanta manzaralı. bitiremedik. her gün usul usul ekledi parçaları, sabırla. küçük karton parçalarını sanki sever gibi birbirine ekledi. ama bitiremedik. yapbozun kalan son parçası eksik çıktı. üzüntüden öyle bıraktı olduğu yerde, toplamadı. "sevmek", salonun orta yerinde terk edilmiş boş bir "dükkan"ın arkasında duruyor şu an.
elinde bir kitap var, "marifetler". onu okuyor. kitap okumasına o kadar alışığım ki. insanlar sevdiğine çiçek alır, ben yeni kitap kokusu hediye ediyorum ona. öyle bir gülüyor seviniyor ki. şu an elindeki kitabı okurken mesela, hayata dair bütün soru işaretleri siliniyor aklımdan. ona bakıyorum: huzurlu. sadece, geçen trenlerin sesine dönüp bakıyor arada bir, çocuklar gibi.
"koltuğun altında yapbozun o son parçasını bulamayınca dönüp bana baktığın yüz ifadeni özlüyorum."
tam bu cümleyi yazmayı bitirirken kalktı geldi yanıma: "ne yapıyorsun?". iş maillerimi açıp, gereksiz bir şeyler gösterdim. yaptığım işin belki de en güzel yanı bu; meraklısı olmayanın ilgisini dağıtacak sayısız malzemem var. hafif geri çekildi, defansta derinliğin kaybolduğu bu andan faydalanıp "belim ağrıyor" bahanesiyle yönümü değiştirdim, rahat yazabilmek için. sırf sana çaktırmadan, gönül rahatlığı ile şu yazıyı bitirebilmek için:
aramızda sadece bitmemiş bir yapboz kadar mesafe varken bile yine anladım.
seni her an özlüyorum ve seviyorum.
nasıl döndüğü anlaşılamayan dükkanlar
-
açılın ben söyleyim nedenini;
adamın imkanı var, evde oturmak istemiyor, kendisine masrafı fazla olmayan meşgale olarak bir iş yeri açıyor. bu vesileyle tabiri caiz ise karı dırdırından ve işsizlik psikolojisinden sıyrılmış oluyor. bu tip yerler genelde ay sonunda kafa kafaya çıkarlar.
bim'in başarısının sırrı
-
ülkede milyonlarca yoksulun bulunması....
kral tv'deki kliplerle 31 çekmiş efsanevi nesil
ekşi itiraf
-
çok tembe
elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler
lost'tan akılda kalanlar
-
"my name is said jarrah
ı am from iraq
ı am proffesional torturer"
kan grubumu internetten nasıl öğrenebilirim
balığa limon sıkılır mı sorunsalı
-
balığa sıkmışlar limonu
balık demiş ki;
"sık bakalım sık bakalıım limon suyu sık bakalııım" sonra gülüşmüşler falan.
fanny och alexander
-
alışılagelen ingmar bergman tarzını bu filmde de görüyoruz. din ve inanç kavramlarının temelini oluşturduğu ve bunun güzel bir senaryoyla çevrelendiği bir yapımı daha. izlediğim en güzel, en uzun noel sahnesini de içinde barındırıyor. renkler, desenler, motifler o kadar muazzam ki gerçekten hayran kaldım. görüntü yönetmeninin bu marifetine de alkış tutmak gerek sanırım.
her şey bir yana papazın evinde yaşananlar çok acı, bir o kadar da etkileyici. çaresizlik atmosferi sahnelere o kadar iyi yansımış ki her an mistik bir şey olacakmış gibi bekliyorsunuz ekranın başında. buna oranla filmin sonuna doğru ismael'in, alexander'ın aklına girip onunla bir olması da belki de izlediğim en iyi sahnelerdendi. papazın evinde yaşanan olaylar son derece felsefik ve gerilimli. insanın içinin ezilmemesi mümkün değil.
film güzel mutlaka izleyin. özellikle uzun versiyondan izleyebiliyorsanız öyle izleyin..
afyonkarahisar'da alkol yasağı
-
alkolün yasaklandığı ilin adının afyon olması ne kadar da ironik.
olan biten
-
cumhuriyet halk partisi genel başkanı sayın kemal kılıçdaroğlu, bu akşam siz ekşi sözlük yazarlarının sorularını cevaplayacak. gözünüz sol frame'de olsun.