hesabın var mı? giriş yap

  • eğer kendilerine başvurmadan önce yaptığınız şey google'da hastalık belirtileri aramaksa; doktorlardır.
    biraz da haklılar tabi. nihayetinde doğru teşhisi kendimiz de koysak, tedavi için doktora ihtiyacımız var.

    bir defa böyle gittim ben, işte "efendim ben gelmeden biraz araştırdım, muhtemelen böyle böyle bir şeyler var" filan dedim. demez olaydım. hem iyi bir fırça yedim hem de doktor hanım benim koyduğum tanıyı boşa çıkarmak için elinden geleni yaptı. nihayetinde google haklı çıktı tabi.
    işte bu da haliyle doktorlarda komplekse neden oluyor.

  • (bkz: kenar)

    arkadaşım anlatmıştı, ortaokulda sınıf arkadaşının soyismi kenarmış. hoca ne zaman tahtaya birşeyler yazsa birkaç kişi çıkıp "hocam göremiyoruz, kenara kayar mısınız? hocam biraz kenara kaysanız?" diye başlarlarmış. yazık.

  • yeni otobüslerinde öndeki koltukla arada 1 metre boşluk bırakmışlar. önceden bacaklarımızı sığdırmanın tek yolu dizlerimizi burnumuza değdirmekti. şimdi kulaklığı tvye takmak için uzatma kablosu gerekli. öndeki adam koltuğunu 180 derece yatırınca artık dansöz gibi kucağınıza yatmıyor siz de alnına para yapıştıramıyorsunuz haliyle. çok rahat ve modern olmuş ama nedense laz bir müteahhit gibi ulen bu boşluklara 10 tane koltuk sığardı ne müsrif adamsın kamil demekten kendimi alamadım.

  • sarıyer demirciköy mezarlığında ikindi namazından sonra gerçekleşen olay..
    39 yaşında kalp krizi sonucu vefat eden arkadaşımızın cenazesinde 11 yaşındaki oğluna, son kez görmesi için babasının yüzünü gösterdiler. haliyle çocuk babasının ölüsünü görür görmez kıyameti kopartıyor..
    ondan sonra imam olacak lavuk "rabbim bize taşıyamayacağımız acılar verme" diyerek dua etmeye başladı. be yavşak sen bir çocuğa ömrü boyunca taşıyamayacağı acıyı verdin.. bırak babasını canlı hatırlasın çocuk, ne gösteriyorsunuz ufacıcık çocuğa babasının ölüsünü? sen mesleğin gereği her gün ölü görebilirsin sana göre normal bir şeydir de, çocuk ulan bu çocuk..

    ilkokul 5'e geçtiğimizde abi kardeş 2 sınıf arkadaşımız boğulmuştu, annemi dinlemeyerek cenaze evine gittim arkadaşlarımı son defa göreyim dedim. 10 yaşımdan 14 yaşıma kadar arkadaşlarımın yüzleri gözümün önünden gitmedi, her gece gözümün önüne geldi.. şimdi o çocuğu düşününce kalbim sıkışıyor resmen.. umarım benim yaşadığımı yaşamaz..

    çocukları öldürmeyin...
    çocuklara ölü göstermeyin...

  • bolulu teyzenin mantarı için: - "çok güzel. fransa'da bunu şaraplı lüdon sosu ile yaparlar." teyze: - "o da güzel olur."

  • doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış.
    bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokağa çıkamazmış.

    kar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kurkunu giyer ve koy meydanına gelirmiş.

    yanında da en yakın yardımcısı haso. ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış:

    “-ula hasso, ahali bakiy mi?”

    hasso yanıtverirmiş:

    “-evet ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakir.”

    ağa çişiyle karin üzerine imzasını atarmış, “abdullah cizrelioğlu” sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:

    “-hala bakirler mi lo?”

    “-he ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkışlirler.”

    her sene ayni tören sürermiş. aradan 7 yıl geçmiş. ağa yine kar tuttuktan sonra çıkmış koy meydanına.

    sormuş hasso’ya:

    “-ahali bakir mi?”

    “-he ağam bakirler, kopekler, kediler bile camdadir.

    ağa adini yazmaya başlamış “abdullah” diye. “cizreli” demiş ki, kalakalmış, çünkü yas gereği prostat.

    halka rezil olmak var..alçak sesle hasso’ya sormuş:

    “-bakirler mi?”

    “-he ağam bakirler de, sen ne diye durdin ki ogle?

    ağa çaresiz

    “-ula gel yanıma, arkanı don ahaliye, tamamla sunu.” diye emretmiş.

    hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın
    kulağına eğilmiş :

    “-ağam..” demiş haso..,

    “-kırk yıldir kafama vurdin salak dedin, sırtima vurdun aptal dedin. he bu kulun okumayı yazmayı sökemedi ki, ucunu tut da yazının devamını sen yaz…

    yanımızdakileri eğitmezsek, tutacağımız gün yakındır.

  • bir süredir detaylı bir inceleme yazayım istiyordum, anca vakit bulabildim. aşağıdaki yazı yer yer oynanış hakkında spoiler içerecektir, hikaye hakkında spoiler yoktur.

    öncelikle, serinin bütün oyunlarını ortalama ikişer üçer defa dönem dönem oynamış birisiyim. her ac oyunun artı ve eksi yönleri mutlaka vardır, ben de kendimce ac mirage'da gözlemlediklerimi paylaşacağım.

    oyunu hem hikaye hem haritadaki tüm görev ve kontratlar, her bölge 100% olacak sekilde bitirdim. toplam oynadığım saat 24, çok kısa.

    oyun cıkmadan yaklasık 1 ay once ac valhalla'yı tekrar oynayıp bitirmiş soyle bir hafıza tazelemistim. genel olarak ac valhalla için fanların tepkisi, oyunun bir suikastçilik oyunundan neredeyse cıkıp ismiyle alakasız bir açık dünya oyununa dönüşmesi olmuştu. açıkçası her ne kadar eksikleri de olsa, benim için origins, odyssey ve valhalla çok güzel vakit geçirdiğim, hikayesini heyecanla takip ettiğim oyunlardı.

    mirage'a dönüp bakıyorum şimdi, dümdüz bir oyun oynamışım. son 3 oyunda eklenen bir çok mekanik kaldırılmış, köklere dönüyoruz, parkur ekliyoruz diyerek oyundaki çeşitlilik iyice azaltılmış. kimsenin oyundaki fazlalıklardan, ekstra etkinliklerden şikayeti yoktu aslında, şikayet edilen şey bu etkinliklere fazla odaklanıp suikastçilik temasından uzaklaşmış olmaktı.

    önceki üç oyunda kıtalar, adalar, ülkeler, bölgelere ayrılmıştı harita ve görevler, bu oyunda ise tek bir tane bağdat şehri ve bunun mahalleleri var. haritayı ilk açtığımda kendi kendime 'başka bölgeler de vardır ya, ilerde açılır' demiştim halbuki.

    silahlara ve zırhlara değinmek istiyorum mesela. ac origins'deki o bol çeşitli silah mekaniklerini bu kadar köreltmeleri hayret edilesi gerçekten. oyunda toplam 6-7 kılıç var o kadar, hiç o gear chestleri açasım gelmedi oynarken, ne çıkacağı belli çünkü içinden. bir de son 3 oyunda bir tane event npc'si vardı, reda isminde, kontrat yapıp bu arkadastan haftalık havalı eşyalar satın alırdık, bu da yok bu oyunda.

    görevlere gelecek olursak, o kadar tekdüze ki yani... su korunaklı korumalı yere git, sunu öldür, sunu cal. göreve baslamadan ne yapacağımı ezbere bilmek benim hoşuma gitmiyor.

    order of the ancients sistemi epey bir değişmiş, eskisi gibi ufak ufak ipucları bulup, alt rankdaki kişileri öldürüp baştaki kişiyi ortaya cıkartma hala bir nebze var, ama görev haritamsısını gören tüm arkadaşlar bana hak verecektir. bir de önceki oyunlarda order'in başındakiler gerçekten mevki sahibi, tepesindeki kişi ise genelde oha dedirtecek kadar yüksek mevkide biri oluyordu. bu oyunda ise daha çok bağdat şehrinin mahallelerine çöken, buralarda sorunlar oluşturan minik mafyaları çökertiyor gibi hissettim.

    çok fazla gereksiz yeni görev tipleri eklenmiş. mesela nadir kitap toplama, ödül olarak çok basit şeyler veriyor. keza engima denilen ipuclarından hazine bulmaca, kıyafet boyası veriyor. yani sapsarı altın renkte haritamda gösteriyorsan bunları ödülleri de cezbedici olmalıydı.

    hikayenin önceki hikayelerle bağlantısı yahut heyecan verici, ac lore'u ile alakalı, en ufak alakası yok, senaristler çok kötü bir iş yapmışlar.

    skiller yani yetenekler inanılmaz sadeleşmiş ac valhalla'ya kıyasla. bu daha mı doğru daha mı yanlış olmuş takdir sizlerin. ben çok daha detaylı bir skill tree'yi tercih ederdim.

    token sistemi eklenmiş, buna benzer bir olay onceki oyunlarda da vardı. özetle tüccarlar, paralı askerler, müzisyenler ve alimlerden olusan npc'leri, kendi classlarına has tokenler ile bir yerlere sızmak için, bazı sandıkları açmak için yahut bazen de rüşvet vermek ve dikkat dağıtmak için kullanabiliyorsunuz. buraya kadar çok güzel geliyor kulağa, ama oyunu bitirdiğimde bir sürü fazla tokenim vardı ve ben bu npc'leri belki 1 kere falan kullandım görevleri yaparken. öyle süs gibi duruyorlar haritada bence.

    güzel yanları yok mu? elbette var, birazda onlardan bahsedip yazımı bitireyim:

    bağdat çok güzel tasvir edilmiş. her yerde bir canlılık var. çöl ortamı ve sapsarı renkler bi süre sonra sıkıcı hale gelmeye başlıyor, fakat çevre tasarım olsun, sesler, arapça dialgolar, npc'ler olsun ben başarılı buldum.
    yeni eklenen tool sistemi çok hoşuma gitti, suikastler, sızmalar için çeşitlilik veriyor bizlere.
    bağdat ve o dönem hakkında gerçek bilgiler veren historical site alanları var. onlar da hoşuma gitti, keyifle okudum.

    velhasıl, oynanır mı, oynanır elbette. fakat beklentiyi yüksek tutmamakta fayda var.