hesabın var mı? giriş yap

  • - sayın başbakanım rica ederim yabancı devlet başkanlarıyla olan toplantılarınızda masaya cüzdan, araba anahtarı ve sigara paketi koymaktan vazgeçin ve şu beyaz çizgili yeşil adidas eşofman altını giymeyin artık...

    - şimdi kardeşine bunlar yakışmıyor mu diyorsun baboli?

    - yakışmadığından değil başbakanım, çok yakışıyor aslında.... (içses: valla sıçtık, işimiz var...)

  • dengesiz davranın. bi "eşşek kadarsın bunu akıl edemiyo musun" diyin bi "el kadar sıpa bana laf öğretiyo".
    kardeşler arasında ayrım yapın. köfteyi diğerine ayırın misal. ve kız olanı erkeğin ayak işçisi yapın. erkek hep çocuk, beceremez olsun. kız da "koskoca kızsın öyle oturma!".
    gereksiz panikleriniz olsun. okuldan yarım saat geç gelirse karakola başvurun.
    onun önceliklerini önemsemeyin. evde koltuk yokken/ fabrikada makina yokken 23 nisan kostümü de ne allaşkına?
    babasını/ annesini ona kötüleyin. e insan çocuğuyla da dertleşemeyecekse artık...
    eşinizi karşınıza alıp onun yanında kana kana kavga edin. hayatla yüzleşsin.
    yaptığı yaratıcı çalışmaları, ödevleri ucuzlaştırın. onu bıraksın da matematik çalışsın sıpa!
    en önemli madde; sizin önceliklerinizi yaşamasında diretin. siz oku! dediğinizde okusun. çalış! dediğinizde çalışsın. evlen diyin evlensin. evlenmesi gerekirken hala okuması şüphesiz ki bize aykırıdır.

  • altı üstü birkaç dakikadan ibaret olan video, hayatım boyunca izlediğim tüm dram filmlerini bir kenara fırlattı adeta. nasıl her şeyi sığdırdın şu yaşına çocuk? tam da oturduğum yerden, "ülke bitti yeaa" dediğim zamanlarda ne güzel çıktın öyle karşıma?

    bu ülke mert'in, mertlerin yüzü suyu hürmetine bitmeyecek.

    gün olacak, tek soruyu sekiz defada anlamayan kazık kadar adamlar, sefa sürdükleri saraydan tıpış tıpış çıkacak. yerlerine mert gelecek!

  • "korona virüs çıktığından beri bir kere bile test yaptırmadım.halen de yapmış değilim.bu virüsün fazlaca abartıldığını; influenza'dan farklı olmadığını düşündüm"

    annesinin durumunun ağırlaşmasına ve iki defa hastaneye gitmek zorunda kalmasına rağmen halen şu zihniyette olmak gerçekten araştırma konusu olmalı.

    diyabet hastası ve muhtemelen yaşı ilerlemiş olan annen belki de şuan aşı sayesinde hayatta.

  • külliyat incelemesine devam ettiğimiz yazarkasa...

    -the talisman * peter straub ile birlikte kaleme aldığı bu mükemmel fantastik romanında king; hasta annesini iyileştirmek için 12 yaşında başka bir boyuta geçen jack sawyer'ın hikayesi. insancıl, fantastik öğeleri çok güzel kurgulanmış bir kitaptır. 2010 yılında sinemalarda da görebileceğiz belki büyük bir prodüksiyonla.

    -skeleton crew * tek kelime ile harika ve gizemli bir öykü derlemesi. özellikle sis adlı öykü başlı başına bir "eser". diğerleri de ondan aşağı değil. fazla söze gerek yok, bu türü sevenlerin okuması lazım.

    -thinner * richard bachman mahlasıyla yazdığı bir romandır bu king'in. obez bir avukat olan kahramanımızın bir çingene laneti ile sürekli kilo vermesini anlatır. kahramanımız acaba bu lanetten kurtulabilecek midir? keyifli bir roman ama bir başyapıt değil.

    -different seasons * bir öykü kitabı. içerisinden "rita hayworth and the shawshank redemption" adlı bir hikayeyi sinemaya bol ödüllü olarak veren değerli bir kitaptır. filmin adı "the shawshank redemption"dur ve morgan freeman ile tim robbins'in nefis oyuculuklarıyla tüm zamanların en iyi filmlerindendir. bunda king'in katkısı yadsınamaz.

    -night shift * kısa ve gizemli-doğaüstü hikayelerle bezeli süper bir öykü kitabı. tek atımlık, bir gecede biter kasılırsa biraz. king üslubu denen tarzın en belirgin olduğu ilk dönem kitaplarındandır. yeri ayrıdır.

    -four past midnight * iki kitap halinde basılmış orta karar bir gerilim-korku kitabı. öykülerden oluşmuştur. the langoliers ve secret window secret garden adlı kısa öyküleri film olmuş başarılı öykülerdir.

    -nightmares and dreamscapes * 24 kısa öyküden oluşan tüyler ürpertici bir kitap. 90 sonrası en başarılı king eserlerinden. hikayelerde karamsarlık ve çaresizlik ana öğe olarak işlenmiş.

    -it* çocukluk dönemlerinde gizemli ve kötü bir olay yaşayan bir grup arkadaşın, gördükleri hayaller sonucu tekrar buluşması ve gizemli bir palyaço ile yaşadıkları karanlık hikaye, geri-dönüşlerle birlikte harika anlatılmış. ergenlik döneminin başlarında okutulmaması tavsiye olunur, hakkaten mükemmel bir romandır. filmi de yapılmış ama romanın büyüsünü yansıtmaktan çok uzak kalmıştır.

    -the eyes of the dragon * tatlı bir çocuk masalı gibi, ama büyükler için. king bu romanı kızı henüz küçükken onun isteği ile yazmış. kansız ve melodrama yakın senaryosu ile king' in en yumuşak romanı. kara kule serisi ile ciddi bağlantılar içerir. açıkcası çok başarılı bulmadım.

    -misery* ücra bir yerde ciddi bir trafik kazası geçiren bir yazarın, hayranı olan bir kadın tarafından kurtarılması ve... işte o ve kısmını allah kimsenin başına getirmesin . kesinlikle kahramanla birlikte soluk soluğa kalacaksınız. muhteşem bir gerilim.

    -the tommyknockers * bir gün bir kasabaya bir şey düşer. daha sonra kasaba halkı yavaş yavaş değişmeye ve garip davranışlar sergilemeye başlar, kahramanımız da bu olayların peşinden gider. klasik king vurdumduymazlığı ile kaleme alınmış nefis bir roman daha. fazla hareket beklemeyin ama "merak" ve "gerilme" duygularını yaşayacağınızı garanti edebilirim.

    -the dark half * theddeaous beaumont adlı bir yazar şiddetli baş ağrıları çekmeye başlar, hastane kontrollerinde milyonda bir görülecek bir rahatsızlığı olduğu ortaya çıkar. evet, beaumont bir yamyam ikiz vakası ile karşı karşıyadır. gerisini anlatmayayım siz okuyun. finali göz kamaştırıcıdır diyebilirim. ama romanın geneli biraz sıkıcı.

    -needful things * bir kasabaya yabancı ve gizemli bir adam gelip bir tuhafiye dükkanı açar, o dükkanda bulunan sizin için özel şeylere sahip olmak için çok çabalamanız gerekmektedir ancak. gizemli ancak biraz durağan bir kitap, ama yine de başarılı. sinemeya da uyarlanmış ve gizemli yabancıyı donald sutherland canlandırmıştır. fena değildir.

    -gerald s game * bir adamla bir kadın dağ başında bir kulübede romantik bir kaçamak yaparlar, kadını fantezi olsun diye yatağa kelepçeleyen gerald abimiz sevgilisinin panik olup tekmelemesiyle kalp krizi geçirip hakkın rahmetine kavuşur. kadıncağız da olayın şoku ile eve bir köpeğin geldiğini görür, aç bir köpek ve gerald'ı yemeye başlar, daha sonra olaylar gelişir. bana en sıkıcı gelmiş king romanıdır diyebilirim. olay örgüsü düz görünüyor ama karışık ve pek sürükleyici değil. yine de psikolojik gerilim sevenler bir baksın derim.

    -dolores claiborne* roman kahramanı doloresin ağzından yazılmış bir anı kitabı gibi. inanılmaz sıkılmıştım ve king'in bitiremeden yarım bıraktığım iki kitaptan birisi. seveni de çok, filmi de yapıldı ama ben sevmedim, bırakalım seven anlatsın. gerald's game ile bağlantılar içermekte olduğunu da söylemeliyim.

    -insomnia * çok fazla uykusuzluk çeken ralph adlı bir dedenin hafif şizofrenik gibi duran macerası. bir sevgi romanı tadındadır. içinde metafizik öğeler de barındıran bir roman. şiir gibi akıyor diyebilirim, keyifle okunacak bir kitap. kurgusu çok başarılı. ve kara kule ile diğer romanlardan karakterleri de içinde görürseniz şaşırmayın derim.

    -rose madder * kocasından kaçan bir kadının hafif kaçık öyküsü. beni pek sarmadı ama sizi belki sarabilir. yavan bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

  • izlerken sinirden dişlerimi sıktığım video. aşçı doğru olanı yaptı ama yarıda bıraktı. öldürene kadar boğmalıydı. köpek ayıldıktan sonra kaçarak uzaklaşıyor. biraz ileride küçük bir çocuğa saldırmayacağı ne malum. o yüzden fırsat bulmuşken öldürülmelerinde fayda var.

  • bu iktidara %50 oy veren bir ülkeden başka nasıl bir cevap beklenebilir ki zaten. aferin size. aferin.

  • insanlara olayın ciddiyetini hissettirmektir.

    2008 krizinde, o dönem çalıştığım şirket (ki kendisi türkiye'nin enn taşşaklı holdinglerinden birinin lokomotif şirketidir, bunu patron şirketi olmadığını özellikle belirtmek için yazıyorum) hızla düşen hammadde fiyatları sebebiyle on milyonlarca dolar zarara uğramıştı. hatta sonrasında ciddi bir küçülmeye de gitmek zorunda kaldı.

    bu kriz şirketi vurmaya başladığında alınan tedbirlerden ilki ne oldu biliyor musunuz? idari binanın ortasındaki çay standında bulunan meyve / bitki çaylarını kaldırmak ve sadece (sallama) siyah çayları bırakmak... şaka gibiydi.

    bir kaç gün sonra fabrikanın müdürüne direkt "allahaşkına kaç kuruş kârınız olacak?" diye sordum... o da bana "ne kârı? amaç kâr değil, çalışanların işlerin yolunda gitmediğini hissetmelerini, gerçekten anlamalarını sağlamak" dedi.

    efendim bu pandemi konusunda da işler yolunda gitmiyor. sebebi hükümetin parayı öncelikli tutan boktan politikaları biliyorum.. ama diğer bir sebebi de insanların umursamazlığı. işte bu 9-5 yasağı da umursamazlığı sorgulatıyor, insanların kendilerine biraz çeki düzen vermesini sağlıyor, "iş ciddi yav" dedirtiyor.

    bu sayede de 1 ay içerisinde yarı yarıya azaltılabiliyor vaka sayısı.

  • arada bir bizim kahveye gelirdi. kendi halinde efendi bir insandı. nasıl böyle bir şey yaptı hala aklım almıyor.

  • olmayan abartmadır.

    manchester united, manchester united’dır. bu takımı ingiltere’de yenmek her daim abartılmayı hak edecek ve tarihe yazılacak bir harekettir.

    not : fb