ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"beni anam kimin için doğurduysa gelip alsın lütfen"
yaran başlıklar
fetö ile olan bir anını yaz
-
bir keresinde ak parti seçim standının önünden geçmiştim.
emrah serbes
-
şu an yaptığı şeyi takdir edelim öncelikle. ama ya kaza anında alkollüyse? şu an gecikmiş olarak bu suçu itiraf etmesi neye yarayacak? alması gereken cezadan daha azıyla geçiştirilecek.
tekrar söylüyorum, itirafı kesinlikle takdiri hak ediyor ama soru işaretlerini kaldırmaya yetmiyor.
edit: tek şeytanın avukatlığını yapan ben değilmişim neyseki. herkesin aklına aynı sorular gelmiş.
edit2: diğer detayları öğrenince ortada takdirlik bir durum da gözükmüyor. cezası neyse çeksin. yazıklar olsun kendisine.
mesajınız var yeşili
-
sözlükten koca bulduğum zaman yatak örtüsü takımımı bu renk almayı planlıyorum.
öptüm.
(bkz: #81434981)
unutulmayan üşenme eylemleri
-
kariyer.net'te dolanırken çok güzel bir iş ilânı görüp "aaa başvurayım lan şuna" dedikten sonra, başvuru için gerekli olan ön yazıyı hazırlamaya üşenip vazgeçmek.
yıllardır bu ön yazı sikinin ne işe yaradığını merak eder dururdum, demek ki benim gibileri kafadan elemek içinmiş lan.
(bkz: öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler)
satrançtaki inanılmaz mantık hatası
-
mantık hataları içinde inanılmaz mesajlar verir. bir şah'ın aslında bir piyon kadar vasfı olduğu, ülkeyi genelde vezirlerin yönettiği, atların kulağına fısıldadığımizda saçma hareketler yapabileceği, kalelerin çapraz saldırılarda top atmak suretiyle karşılık veremeyeceği, gibi...
mucize doktor
-
sabahtan beri izliyorum hala kutsi çıkmadı. bu nasıl doktorlar lan.
theed
-
star wars episode i the phantom menace filminin sonundaki kutlama sahnesinden görülebildiği kadarıyla mimarî olarak konstantinopolis'ten bir hayli esinlenildiği anlaşılan naboo başkenti.
bu esinlenmenin coğrafî değil mimarî olduğunu hasseten belirtmek gerekiyor. zirâ; şehrin en büyük yapısı olan kraliyet sarayı, bir uçurumun kenarına inşa edilmiş. ne var ki bu sarayın kuzey cephesinde kalan ve şehrin ana yolunun saraya giriş öncesi bağlandığı kraliyet meydanı, etrafı kubbeli tapınaklar ve binalarla inşa edilmiş görkemli augustaion forumu'nu anımsatıyor. kraliyet sarayı'nın ise aya sofya ile mimarî anlamda büyük ölçüde benzeşiklik gösteriyor olduğunu dile getirmek pek de yanlış olmayacaktır.
theed'in en meşhur çocuğu diyebileceğimiz darth sidious'un gençliğinde gittiği theed üniversitesi'nin de devasa kubbesi ve rotunda tarzına ciddi şekilde kayan binasıyla konstantinopolis'in meşhur senato binasına selam çaktığını ifade etmekte bir beis görmemekteyim.
darth maul'un ilkin qui gon jinn ve ardından da obi wan kenobi ile çarpıştığı plazma üretim tesisiyle kraliyet meydanına paralel parnelli müzesi de yine rotundavâri dış mimarisi ve görkemli bizanten tipteki kubbeleriyle birlikte theed kenti üzerinden sarih bir şekilde doğu roma imparatorluğu'nun başkenti konstantinopolis'in* muhtemelen altın çağı diyebileceğimiz m.s. 6'ncı ilâ 11'nci asrı arasındaki görkemine atıfta bulunulduğu anlaşılabilir.
filmin en sonundaki meşhur kutlama sahnesinde de antik roma mimarisinden esinlenilmiş olduğu anlaşılan ve üzerinde eski naboo liderlerinin heykellerinin yer aldığı ve konstantinopolis'in meşhur mese yolu'nu andıran şehrin ana yoluyla kraliyet meydanını birleştiren zafer takını, takın hemen sağında bulunan ve ciddi ciddi myrelaion kilisesi'ni andıran mimarisiyle dikkat çeken binayı, kraliyet meydanının saraya bağlandığı ve törenin en sembolik anı olan gungan ile naboo halkı arasındaki barışın resmiyete döküldüğü merdivenlerin aya sofya'nın eski merdivenlerini anımsatmasını da dikkate aldığınız takdirde hakikaten öykünmeye varan bir esinlenmeden söz etmemek mümkün değilmiş gibi görünüyor.
3 haziran 2018 fenerbahçe seçimli genel kurulu
-
hala gsliler ''bizim kongre çok iyi, herkes saygılı'' falan diyor. ulan 20 yıllık diktatörlüğü yıkmak kolay mı amuğa koyduklarım.
ülken için ölür müsün
-
bir terör örgütünün şehir yapılanması ile görüşmeye başlarsınız. insanı etkilemek üzerine görevlendirilmiş kişiler sizi bir eylem bombacısı yapar ve ülkeniz için, ezilen halkınız için öleceğinize inandırılırsınız. ölürsünüz, bir bok değişmez.
terör örgütünün karşısındaki bir yapılanmada bulunursunuz. polis, asker ve benzeri mesleklerden birini seçersiniz. yine insanı etkilemek üzerine görevlendirilmiş kişiler sizi bir savaşın içine gönderir, halkınız bu terör belasından kurtulsun diye çatışıp ölmeniz emredilir. çatışır ve ölürsünüz, bir bok değişmez.
çünkü bu düzeni değiştirmek istiyorsanız, yaşamak için mücadele etmeniz gerekir.
ülkem için ölmeyi düşünecek kadar romantik bir aptal olmadım hiçbir zaman. ölüm sihirli bir değnek değil. bu ülke için bir şeyler yapmak istiyorsanız ilk önce yaşamayı öğrenip, yaşatmayı öğretmek zorundasınız. toprağı, hayvanı, suyu, ağacı, meyveyi, çocuğu, çiçeği, sevgiyi, sağlıklı bir insanın omurgası olan saygıyı... bunlar yaşarsa ülke yaşar.
italya denince akla gelenler
-
roma'da yemek yediğimiz minik bir restaurantta arkadaşıma "burda herkes türke benziyor. şu arkandaki adama bak, bildiğin allaaan konyalısı" dememle birlikte adamın masaya gelip "aaa siz de mi konyalısınız yoksa?" demesi. kibarlığıyla ezmesi, kemkümlerime ve bize her yer konya gibi salak bir espiriyle sıvamama bile gülmesi.
italya denince aklıma yerin dibine girdiğim bu sahnenin gelmesi çok acı.
sözlükçülerin gittiği ülkeler
-
(bkz: bugüne kadar içine sıçtığım sözlükler)
edit: başlık başa.
başlığın ilk hali bugüne kadar gittiğim ülkeler idi.