hesabın var mı? giriş yap

  • gezi parkı ile ilgili son konuşmasını gözlerim gördü, kulaklarım işitti ama bir türlü inanamadım. yıllardır programıyla sabahladığım hınzır, aykırı, cesur, muhalif adam bu değilmiş heralde; ya ben çok yanlış anlamışım ya da kendisi haysiyet kavramını belli bir menfaat karşılığı askıya almış. düşünebildiğim en iyi ihtimal çocuğu ile tehdit edilmiş olması. para karşılığı satılma olasılığını düşünmek gençliğime ihanet olur.

    gelelim %0 ihtimal veriyor olsam da, gerçekten dediklerine yürekten inanıyor olabilmesine, veya kendini bunlara inandırmış olabilme ihtimaline..

    sevgili okan, "hava güzeldi", "tek sebep bu" demişsin.. 31 mayıs cuma akşamı ben arkadaşlarla teras partisindeydim, hava da güzeldi evet. çok eğleniyorduk, mangal + içki + kızlar anlarsın. hiçbir kuvvet beni oradan alamazdı o gece, keyfim yerindeydi; ta ki facebooka girene kadar... taksimde oturma eylemi yapan insanların kafasının gaz kapsülü ile patlatıldığını, tomalar ile havada takla attırıldığını, böcek muamelesi yapıldığını gördüm. gözlerim doldu, sinirden nefesim kesildi, yerimde duramaz oldum, fırladım. insanlar nasıl başka insanları bu kadar kolay yaralayabilirdi? orada göz göre göre demokrasi katliamı yapılırken, benim ve herkesin konuşma özgürlüğünü savunan insanların öldürülmesini nasıl evde oturarak izleyebilirdim? biramı yudumlamaya devam etsem çocuğuma ne diyecektim, nasıl yüzüne bakacaktım ileride? sen nasıl bakacaksın? ona da mı palavra sıkacaksın? eğlenmeye gidiyorlar demişsin, oraya her gidişimde başıma bişey gelirse diye aileme yazdığım notu çalışma masamın üstünde bıraktığımı biliyor musun?

    "ne sizden ne onlardanım, tarafısızım" demişsin.. burada taraf yok okan, yanlışa yanlış diyebilmek var. sen yanlışa yanlış diyemediğin için tarafsın.

    sen mi çok iyi oyuncuydun bu anarşist muhalif adamı oynarken, yoksa biz mi çocuktuk o zamanlar?

    edit: http://www.youtube.com/watch?v=nbuje8kto-i

  • bugün metrobüste gelirken kendisini düşündüğüm sözlük.

    bazen çok eski bir entry'm oylanmış oluyor, "o tarihte nerede ve kiminleydim" diye düşünmeye başlıyorum. o entry'yi yazarken neler düşündüğümü hatırlamaya çalışıyorum.

    sekiz buçuk yıldır buradayım.
    o zaman lisans öğrencisiydim. sözlük'ün yazar aldığını tam da bir sınava girmek üzereyken ablam mesajla haber vermişti, ben de "beni de kaydet, nikim şu olsun" diye cevap yazmıştım.
    şimdi, 4.5 yıllık bir avukat ve taze bir doktora öğrencisiyim.

    o zamanlar okuldan bir sevgilim vardı. sonra 3 tane daha oldu. bu dört sevgiliden başka, bir tane sevgili olduğu sanılan ama aslında olmayan adam, bir tane de tam sevgili olacakken son anda vazgeçen gerizekalı oldu. (düzensiz ilişkileri saymıyoruz.)
    şu anda ise, yine sözlük'te yazar olan ama buradan tanışmadığım bir sevgilim var. şubatta bir yıl olacak.

    o zamanlar balmumcu'da oturuyordum, sonra dört ev daha değiştirdim, şu an istanbul'daki 6. evimdeyim.
    şu andaki en yakın arkadaşlarımın, o zamanlar varlığından haberdar bile değildim.
    siyasi görüşüm de çok değişti. daha doğrusu, o zamanlar siyasi görüş sandığım şeyin aslında "elitizm" olduğunu sonradan fark ettim.

    o zamanlar "yirmi yaşında yaşlanmak" başlığında yazdığım şeylerin, aslında ne kadar arabesk olduğunu demek ki önceden fark etmişim ki entry'yi silmişim. fakat "dünyadan bihaber" de olduğunu 28 yaşında fark ettim.

    sözlük, artık gerçekten eskisi kadar keyifli bir yer değil. fakat benim kişisel tarihim.
    sırf geçmişine kıyamadığın için vazgeçemediğin bir sevgili gibi.

  • temel amacı papagei mıydı kokogei mıydı neydi bir papağanı bisküvilerle beslemektir. bu papağan sonraki ünitelerde almanca öğreniyor, almanca konuşuyordu. "bak papağan bile öğrendi, sen mi öğrenemeyeceksin be meine schön freundem?" mesajı veriliyordu sanırım sübliminal bir şekilde. in der schule, ja. (bkz: lern mit uns)

    bir de sınavlarda "doğru / yanlış alıştırması" anlamı olan, "richtig / falsch übung" bölümü vardı.
    biz 12 yaşındaki bebekler bunu "doğru / yanlış / bilmiyorum" olarak anlamış, bilmediğimiz soruları boş bırakmak yerine "übung :(" yazmıştık.

    o papağan bitirdi bizi, bitirdi!

  • doğum günü şerefine bir anısını anlatmak istiyorum.

    bizim sofa içmiş ankara'da arkadaşlarıyla bir gece. hesabı ödemişler, yeni mekanlara sekecekler, çıkarken biraz geride kalmış bu. arkadan çıkmış, bakmış arkadaşlarının hepsi az ötede bi dolmuşun başında dikiliyor. bizim sarhoş çözmüş hemen olayı, arkadaşları dolmuşu durdurmuş bunu bekliyorlar diye koşmuş dolmuşa, bakmış ön taraf boş, atlamış şöförün yanına ve "kızılay'dan geçiyor mu?" diye sormuş. adam buna bakmış bakmış "abla, bu köfte ekmek arabası yalnız" demiş. bi inmiş aşağıya arkadaşları köfte ekmek yiyor arabanın başında. "arabanın lastikleri bile yoktu lan, takozun üstünde duruyordu" diyor.

  • herifin bir forumda "benim bmw'um var ve hiç bir kız yüzüme bakmıyor, herif honda civic ile hatun içinde yüzüyor" dediği söyleniyor.

    benim de honda civic'im var. elliot'cım sen olayı tam anlamamışsın diyorum. *

  • nba'de tutunamayan oyuncularla alakası olmayan mix tape'ler. nba'e sadece bir oyuncu gitmiştir bu ekipten ve bunun da ismi rafer alston - aka - skip to my lou'dur ve şu anda miami heat takımında yer almaktadır ve geçirdiği başarılı sezonla adından söz ettirmiştir. bu oyuncu dışında başka nba'de oynamış bir oyuncu yer almamaktadır.

    hepsi sokakta yetişmiş yetenekli ve atletik insanlardan kurulu bu ekibin 3. tape'den sonra hatrı sayılır bir hayran kitlesine ulaştığını söylemek isterim.

    oyuncular la ilgili bkz'lar bu başlıktaki daha önce girmiş olduğum entrylerimde yer almaktadır bir tıklayıp bakarsanız bi zahmet ...

  • arefe günü mezarlık ziyareti yaptık. aynı soyadını da taşıdığım akrabamın başında türk bayrağı vardı, mezar taşında da şehit yazıyordu. orada yalnız başına yatıyor. yaş 21. sizin kobaninize de, özgür kürdistanınıza da, barışçıl siyasetinize de üç nokta koyarım...