hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye cumhuriyeti'nin polis devletine dönüştüğüne başka bir örnek. "biraz insancıl olun, bu millet ödüyor sizin maaşlarınızi" diyen bir kadına bağırmak, terbiyesiz diye hakaret etmek düpedüz umursamazliktir, görevini kötüye kullanmaktır. umarım insanların aklı başına çok geç olmadan gelir.

  • 27 subat 2015 galatasaray sai k. erciyesspor maci basligi altinda suna benzer bir entry okumustum:

    "diger takim taraftarlarinin unuttugu bir sey var: son haftalarda galatasaray ile sampiyonluk yarisina girerseniz kaybedersiniz. icinde galatasaray'in olmadigi bir sampiyonluk yarisini herkes kazanabilir ama boyle bir yarista gecilmek galatasaray'in genlerinde yoktur."

    bunlarin yazildigi tarih 22.haftaya tekabul ediyor; ligin bitmesine daha 12 hafta var.
    simdi yeniden bakacak oldum o entry'ye ama yazar ya hesabini kapatmis ya da ucurulmus.
    ne diyeyim, takimimi benden daha iyi tanidigi icin kutluyorum kendisini.

  • karadeniz'e röportaja gelen gazeteci çiftçi temel'e sorar:

    g: bu inekler ortalama kaç litre süt veriyor?
    t: hangisi? beyazı mı, siyahı mı?
    g: beyazı...
    t: 10 litre...
    g: peki siyahı?..
    t: 10 litre...
    g: peki neyle besliyorsun bunları?
    t: hangisini? beyazı mı, siyahı mı?
    g: beyazı...
    t: otla besliyorum...
    g: peki siyahı?
    t: onu da otla besliyorum...
    gazeteci iyice dellenir. neden peki sürekli hangisi, hangisi diye soruyorsun? zaten cevaplar aynı...
    t: çünkü siyah olan benim de ondan...
    g: haaa... peki beyaz olan kimin?
    t: o da benim...

    debe editi: ünlü şovmen cem yılmaz'ın bir gösterisinde dediği gibi: nereden bileyim, o fıkralardaki adamların gerçek olduğunu...

    edit: bu fıkra mükerrerdir...

  • güney koreli yönetmen joon ho bong'un (the host, snowpiercer, okja) bu sene cannes film festivali'nden en büyük ödül altın palmiye ile dönen filmi. film, tıpkı bir önceki sene aynı festivalde yine altın palmiye alan shoplifters gibi, bir bodrum katında yaşayan işsiz ve yoksul bir ailenin hikayesi ile açılıyor. ve yine tıpkı shoplifters gibi bir kara komedi tadında başlayıp, ağır bir trajediye evriliyor. yoksul ailenin dört üyesi teker teker sahte kimliklerle zengin bir ailenin yanında işe giriyorlar. bir parazit gibi zengin ailenin yaşamına ortak olup, işleri yoluna koyduklarını düşünürlerken, beklenmedik bir gelişme planlarını alt üst ediyor.

    joon ho bong senaryosunu da kendi yazdığı parasite'da, shoplifters'dan farklı olarak, aile içi bağlardan ziyade, modern kore'de sosyal adaletsizlik ve sınıf çatışmasının yıkıcı etkisine odaklanmış. bir festival filmi olmasına rağmen, parasite'ın bong'un en "erişilebilir" filmi olduğu söylenebilir. kore'de tüm zamanların en çok seyirci toplayan filmi olması sürpriz değil. gerçekten de, ilginç bir hikaye daha ilk dakikadan itibaren seyirciyi avucunun içine alıyor, yönetmenin akıcı dili sayesinde sonuna kadar da bırakmıyor. filmdeki tüm karakterler iyi yazılmış ve o karakterleri canlandıran tüm oyuncular da çok iyi işler çıkarmışlar. eğer kore sinemasına (daha da genellersek uzak doğu sinemasına) mesafeli yaklaşanlardansanız, parasite bu farklı lezzetlerin dünyasına adım atmak için iyi bir başlangıç noktası olabilir.

  • bakın puanlama sistemi ile anlatacağım ;

    erkek : ortalama bir üniversite okumuş, kıdemli mühendis, 15.000 tl geliri var, tipi, boyu ortalama, espri yeteneği ortalama, ortalama genel kültürü var, ortalama model arabası var, kirada tek başına oturuyor, instagramda 163 takipçi; 7 puan verelim

    kadın : lise sonrası devam etmemiş, bir işe girip bir çıkıyor, sabit geliri yok, ailesiyle yaşıyor, ortalama boy, ortalama güzellik, genel kültür ortalama altı, instagramda 761 takipçi. ; 4 puan verelim

    7 puanlık erkeğimiz, 4 puanlık kız ile tanışmak için mesaj atar. ancak 4 puanlık kızımız, 7 puanlık erkeğin profilini inceler, 'ay bu hadsiz ne cesaret bana mesaj atıyor' diye düşünür. mesaja cevap bile vermeye tenezzül etmez. tanışma gerçekleşmez.

  • entelektüel bi' insan. evde pijamasıyla otururken "yaşanmışlık" diyor ve aniden boynunda bi' fular belirip kendini cihangir'de bi' kafede kahvesini yudumlarken buluyor. mucize. evet.