hesabın var mı? giriş yap

  • bu nasıl bir kibirdir aklım almıyor. demek ki karşısına çıkıp yanlışını yüzüne vursak bize de aynını yapacak.
    gidişiniz çok acıklı olacak efendiler. sizin dürüst olanlarınızı dahi iktidar gittiği anda acımasız bir kurt kanunu bekliyor sanki. nefret paratoneri gibisiniz.

  • kahramanmaraş depremi sonrası edit: 2002 sonrası yapıların çok sağlam olduğunu, yapı denetim ve beton kalitesinin arttığından bahsetmiştim ancak bilgileri güncellemek gerekiyor. 2 yaşında binaların yıkılmasını açıklayamıyorum. deprem sonrası hasar tespiti için giden ekipten raporları alacağım ben de gidebilirim o rapora göre görüşümü netleştireceğim.

    deprem gerçeği ile ilgili bir kaç kelam etmek isterim.

    sizleri çok fazla tedirgin edeceğini bilsem de maalesef bildiklerimi aktarma konusunda sorumluluklarım var ne kadar çok insana ulaşabilirsem o kadar iyi.

    1) 2001 ve öncesi inşaatların durumu nedir?

    buradaki süreci 10yıllar için almak daha doğru.

    1970 - 1980 arası dönem: bu dönemde daha çok denizkumu(midye kabuklu) kullanıldı ve beton hazırlanırken granulometri'ye çok da bakılmadan hazırlanmış betonlar. granulometri eğrisi ve su çimento oranıgöz kararı yapılmış harç ile hazırlanmış betonlar. proje ve detayı bulunmayan, ayakta dursun yeter diye düşünülmüş yapılar.

    bir çok laboratuarda maksimum dayanımları 15-19 mpa çıkıyor alınan karot numunelerinin. olması gereken min 25-30 arasıdır istanbul'da.
    bu yapıların ayakta kalma şansı yok. büyük bir deprem sonrasında maalesef çok büyük bir yıkımı yaşayacaklar.

    bu binaların bir çoğu bakırköy, yeşilköy, göztepe üsküdarın bir kısmı, kadıköy bağdatcaddesi vb yerlerde bulunan yapılar. bu yapıların bir çoğunda ruhsat ve avan proje mevcuttur ancak binalarda dayanım gücü kalmamıştır.

    1980-1990 arası dönem: köyden kente göçün olduğu ve varoş bölgelerde gecekondulaşmanın başladığı dönem.

    bu dönemi o dönemin şartlarıyla bir örnek vererek açıklamak istiyorum.
    - başlangıçta köyden gelen ailemiz başını sokabileceği bir yer yapmak istedi ve hazine arazisi, ya da şahıs arazilerine altı dükkan üstü daire bir yapı yaptı. bu yapının üstü genelde kapatılmazdı filizler açıkta bırakılırdı çünkü çocuklar büyüyecek ve üste kat atılması gerekebilirdi. alt dükkan genelde mahalle kültürüne uygun işler için kullanılırdı mesela kağıthane'de çoğu ya marangozdur ya da cila atölyesidir.

    birikimler yapılıp bir 5 sene sonra üstüne bir kat atılır ve çocuk büyüyene kadar kiraya verilirdi. sonrasında yine üstü kapatılmaz belki üstüne kat atılır diye beklenirdi. genelde de yerel seçim öncesinde vatandaş 1 kat çıkar ve 4 -5 sene beklerdi.

    çünkü vatandaş seçim öncesi belediyenin karşı çıkmayacağını, oy uğruna ses etmeyeceğini bilirdi. bu örneğe ait binaların tamamına yakını varoş diyeceğimiz bölgelerde mevcut. bağcılar, gaziosmanpaşa, güngören, şirinevler, esenler, zeytinburnu, kağıthane, üsküdarın bir kısım bölgeleri, ümraniye'nin bir kısım bölgeleri vb. buradaki inşaatların çoğunda ruhsat yoktur. göz kararı bir beton üretimi (el ile karılan japon arabaları ile) ve göz kararı demir kullanılmıştır. çoğu bitişik nizamdır ve bu dairelerden de numune aldığımızda 5 -15 mpa (megapascal) dayanım çıkıyor. en kötüleri de bu binalar bana göre. 1970-1980 arası döneme göre çok daha çarpık yapılaşma yaşanmıştır bu gecekondu vari bölgelerde.

    1990 - 2000 arası dönem: bu dönem 1980- 1990 arası dönem ile benzerlik taşır. genel anlamda eski evlerin üzerine katlar çıkılarak 2-3 katlı gecekondular üzerine kat çıkılarak 6 -7 katlı apartmanlara dönüşmüştür. bu dönemde ancak nervürlü demir kullanımı yaygınlaşmıştır. bu dönemin en temel sıkıntılarından biri bana göre altta bulunan katlarda beton ve demir çok zayıf iken dönem şartlarının düzelmesi ve demir kalitesi ile beton kalitesinin nispeten artması ile zayıf katlar üzerine daha ağır katların yapılması olmuştur.
    bu tür binalarda genelde karot ölçümü için numune zemin bodrum ve 1. katlardan alındığı için 1980 -1990 arası dönem ile aynı sonuçları veriyor numune sonuçları 5- 15mpa arası.

    ancak üst katlardan numune alırsanız 15-20 mpa arası değerler görebilme şansınız oldukça yüksek ancak istanbul için sınır yukarıda da belirttim 25-30 arası olduğu düşünülürse bu binalarda çok zayıf kalıyor.

    2000-2010 arası dönem: bu dönemde yapılan binalar hazır beton ile yapılan, demiri nervürlü binlardır. bu dönemde bana göre müteahhit çalmış olsa dahi çok fazla yıkıma uğrayacağını düşünmüyorum binaların zira genelde statik hesapta güvenli tarafta kalınır. bir dönem sonra yapı denetim de işin içine girdiği için (sanırım 2007 yönetmeliği sonrasında oluyor) statik açıdan bir çoğu sağlamdır diye düşünüyorum.

    2010-günümüz arası dönem: en sağlam yapıların yapıldığı dönem. kaçak binalar haricinde ruhsatlı binaların tamamı ve kentsel dönüşümle dönüştürülen yapıların tamamı güvenlidir.

    şimdi de bir başka hususa değinmek istiyorum o da deprem sonrası

    a) çürük binaların katkat üstü üste binerek yıkılmaları: bunların 1970-1980 arası binalarda olacağını düşünüyorum çünkü çoğu kendi bahçesi olan yapılar ve bu yapılardaki insanları kurtarmak daha kolay olacak. nispeten bu bahçeli evlerin olduğu mühitlerde binalar birbirine daha uzak konumlanmış durumda.
    b) iskambil kağıdı gibi yanyana dayanarak çökmeler: bu binalar genelde 1980 sonrası yapılan yapılarda bitişik nizam yapılarda görebileceğimiz türden yapılar. en korktuklarım da bunlar çünkü ulaşabileceğiniz insan sayısı kısıtlı. binalar çok sık birbirine yapışık. mesela fatih ilçesinde bir yangın olsa itfaiye 2 saatte sokağa giremiyor.

    sokaklar çok dar ve iş makinalarının girmesi şu anda bile mümkün değil. deprem olduğunda yıkıntıların üzerinden geçerek geçmesi gerekecek iş makinalarının. bu da mümkün değil.

    c)zemin sıvılaşması ile binanın devrilmesi; bu tür binalarda yaşanan problemlerde can kaybı çok yaşanmaz belki bodurm ve 1.katlarda olabilir. binanız bir bataklıktaymış gibi zeminin içine gömülür. bu binalar herhangi bir bina olabilir. zemin etüdü raporlarına güvenmek gerekir ancak bu başka bir entry'nin konusu.

    şimdi size senaryoyu yazmak isterim. 45-60 sn arasında 7 üstü büyüklükte bir deprem olduğunda kaçacak yeriniz yok. inanın yok.

    size resmi örnekler vereyim hemen mesela kağıthane
    çeliktepe mahallesi nüfusu 32584 toplanma alanı

    http://www.kagithane.istanbul/…tepe-mah-/635/7212/0

    evet yanlış görmediniz kardelen parkı 850 metre kare alan.

    bu deprem anında ilk toplanma alanı peki parkı görmek ister misiniz?

    işte o park.

    kardelen parkı

    diğer park metin taşkın parkı 1100 metrekare alan.

    o da

    metin taşkın parkı

    son toplanma alanı da tuna boyu parkı 346 metrekare.

    o da
    tunaboyu parkı

    bakın burlara 32584 kişi toplanacak. resmi kurumların verdiği veri bu.
    bunu kağıthane meclisinde söylediğimde belediye başkanının bana verdiği yanıt hamidiye mahallesinde onlarca park var onu neden örnek göstermiyorsunuz oldu.

    onu da örneklendirelim hemen.

    hamidiye mahallesi nüfusu 37698.

    pazar yeri parkı 2500 metre kare
    furkan tüzüner parkı 3432 metre kare
    akşemseddin parkı 34695 metrekare
    osman söyler parkı 2845 metrekare
    safa parkı 6927 metrekare
    onur sokak parkı 4433metrekare
    sevgi sokak üstü parkı 3500 metrekare
    aziziye parkı 5270 metrekare
    akasya parkı 2100 metrekare
    fethi okyar parkı 12110 metrekare
    hobi bahçesi 12150 metrekare
    toplamda 89962 metrekare alan.

    kişi başına 2,5 metrekare alan düşüyor.

    bu bile yetersiz iken en iyi mahallenin durumu bu. bu kağıthane özelinde böyle denemez bir çok ilçede bu problemler sıkıntılar mevcut. buradan son olarak şunu söylemek isterim ki. toplanma yerlerini iyi öğrenin evinize en yakın açık alanları tespit edin. aracınızda erzak bulundurun (aracınızda yatmak zorunda kalabilirsiniz ailecek)
    ilk yardım eğitimlerinizi alın. sağlıklı yaşayın.

    sevgiler.
    fatih çelik
    inş.yük.müh.
    kağıthane belediye meclis üyesi

    edit: anlam karmaşası düzeltilmeye çalışıldı.

  • adamın köyünden kendisine çıkan oy rte'ye çıkan oyun yarısı lan. köy diyorum kööööy. aldığı toplam oyun çoğu da zaten chp tabanındandı.

    arkadaşlar türkiye twitterdan ibaret değil, jahrein da kanaat önderi değil. bir büyüyün artık :d

  • bir kız, başka bir kıza (erkek arkadaşı ile birlikte) işkence yapıyor ve erkek arkadaşının o kıza "külodunu indir" demesini normal karşılıyor. inşallah o erkekle evlenirsin sana edebileceğim en büyük beddua bu olur.

    edit: mağdur kız 15 yaşında, fail olan kız 17 yaşındaymış. videoyu çeken şahıs ise 30 yaşındaymış. evet 30 yaşında evli-çocuklu bir adamın 15 yaşında bir çocuğa "külodunu indir" dediği bir video izledik. senin ben sıfatını s... her iddiasına varım ki bu olayı kurgulayan ve böylesine çirkinleşmesine neden olan da bu pedofili sapıktır.

    edit2: mağdur kızın da kendisine bunu yapanlardan pek bir farkı olmadığına dair ikinci haber. anlaşılan şu olaylardaki tek mağdur insanlar bizleriz. böyleleriyle aynı toplumda yaşamak zorundayız. çocuklarımız onlarla aynı kaldırımda yürümek zorunda ve hatta belki aynı okula gitmek zorunda. yine de o 30 yaşındaki sapığın bu olaylardaki rolü diğer hepsinden farklı. hadi bu ikisi hala kanun önünde çocuk sayılır, sana ne oluyor? zaten boşanacaksın ve çocuklarını bir daha göremeyeceksin (yani umarım) yine de bir yerde karşılaşacak olsan nasıl bakacaksın yüzlerine? nasıl bir adamsın lan sen? bu çocuklarla yakınlaşırken onların yetim-öksüz olmasından faydalanıyorsun değil mi? allah senin belanı versin.

  • ahmakların güzel haber diye servis ettiği de öğretmenin hastanelik olması.

    olur, herkes kendi adaletini sağlasın, güzel haberler çıkar.

    edit : altlardaki kendini thor sanan embesilleri de sanırsın kendi adaletlerini kendileri sağlıyor. en ufak bir şey olsa karakola gelip zırlayan tipler bunlar. bakın oğlanlar, öğrenci dövmek yanlış, öğretmen dövmek yanlış, sabah sabah buna sevinecek kadar gerizekalı olmak yanlış, gelip burada bunu övecek kadar ibrikçilik yapmak yanlış. şimdi kendi adaletimi sağlayıp alayınıza gireyim mi.

  • aksini iddia eden bir kisiye dahi rastlamadigim dunyada, ortaya cikan sacma bir feminizm atari.

    elbette almak zorunda degilsin. kilo vermek zorunda da degilsin. guzel olmaya calismak zorunda degilsin. toplumun belirledigi "guzel kadin" imgesine benzemeye calismak zorunda hic degilsin.

    tam olarak neye karsi verilen bir mucadele bu, cozemiyorum acikcasi.

    edit: mesaj atan kadinlarin cogu "o zaman neden killi kadinlari begenmiyorsun" diye soruyor. sen killarini alip almamak konusunda %100 ozgursun. ben de hangi tip ozelliklerini barindiran kadinlari begenip begenmeyecegim konusunda ozgurum. bu kadar ahmak nasil oluyorsunuz anlamak mumkun degil.

  • bu zamana kadar en az 50 araç bakmış, bu araçların içinden yalnız 3-4 tanesini beğenmiş ve 2 tanesini satın almış, henüz işin başında ancak hemen hemen tüm çakallıkları görmüş biri olarak naçizane birkaç kelam etmek isterim.

    malum, en ucuz ekspertiz ücreti şu an 500 lira civarında. 10 tane arabaya baksanız 5000 lira eder. haliyle bu parayı havaya vermek canınızı sıkabilir. o sebepten, bildiklerimi ve uyguladığım kontrolleri sizlerle paylaşacağım.

    öncelikle olayın en başından başlayalım. x miktar paranız var ve araç almak istiyorsunuz, bu sebeple araç ilanlarına bakmaya başladınız. sarı site olsun, kırmızı siteler olsun, facebook pazarı olsun tüm ilanlara bakmalısınız.

    ilan bakma aşamasında dikkat etmeniz gerekenler:

    1) araçların bulunduğunuz şehirde yahut bulunduğunuz şehre yakın, çevresi geniş olan insanlar için ise arabalardan gerçekten anlayan dostlarınızın ikamet ettiği şehirlerde olmasına özen gösterin. aşağıda yazacağım maddeler doğrultusunda en beğendiğinizden başlayarak bir liste çıkarın, “bakmaya değecek araçlar listesi”.

    2) hiçbir araca görmeden kapora göndermeyin. kesinlikle yapmayın bunu.

    3) alacağınız aracın piyasasını bilin. kaç para civarında gittiğini aklınızda tutun. örneğin 150-170 bin bandında satılan bir model için ilana 120 bin yazıldıysa o arabadan şüphelenin. aciliyeti ne kadar olursa olsun, kimse sağlam malı yok paraya satmaz. bedava peynir, fare kapanında olur.

    4) öncelikle modelli bir araç alacaksanız, karşı taraftan bir ekspertiz raporu talep edebilirsiniz. ekspertiz rapor tarihinin çok eski olmamasına dikkat edin.

    (ara madde 1: gaziantep, kahramanmaraş, adana, şanlıurfa, hatay, konya gibi şehirlerden araç alacaksanız ekspertiz raporunun güvenilir yerler tarafından çıkarıldığına bakmalısınız. bu iller dökük araçların toplanma merkezleridir. 2 arabadan 1 araba çıkarırlar, eklerler, size hatasız diye satmak isteyebilirler.)

    5) ekspertiz raporunda yazılan notlara muhakkak bakın. öncelik sırasına göre şaseler, direkler (a, b, c sütunu da denir), podyelerde hasar veya işlem var mı dikkat edin. motorda yağ yakma, üfleme, suya yağ ya da yağa su karışma var mı onlara bakın. tabii notlarda yazıldıysa.

    6) ekspertiz raporu aklınıza yattıysa 5664’ten aracın hasar kaydını sorgulayın. alacağınız arabada ağır ya da yüksek hasar kaydı olması, değerini düşürecektir.

    7) araç hasar kaydını sorguladınız ve sonuç olumlu, sıra ptt’den km sorgulamaya geldi. aracın plakasını girerek km sorgusu yapın. km sorgu verileri, aracın muayene yapılan tarihlerdeki km rakamlarını gösterir. eğer bu rakamlarda, yıl ilerlemesine rağmen düşüş var ise, arabadan uzak durun.

    8) ekspertiz raporunu istediniz, hasar ve km sorgusu yaptınız, her şey tamam. ilan sahibini arayın ve araca bakacağınız zamanı netleştirin.

    aracın başına geldiniz, yapmanız gereken iş kaporta kontrolü.

    (ara madde 2: arabanın muayene zamanını, ruhsattaki sahibinin kim olduğunu, ruhsattaki yakıt türü ile araç yakıt türünü, ruhsattaki şase no ile araç şase nosunun tutup tutmadığını kontrol edin)

    9) araca muhakkak gündüz bakın.

    10) araç kaportasında çürük, boyasında kabarma ya da çatlama var mı bir bakın. boyada kabarma/kusma varsa altta bir çürük olduğunu, çatlama varsa da o bölgenin macunlu olduğunu anlarsınız.

    11) araca uzaktan baktığınızda kordonları, çizgileri birbirini yakalıyor mu dikkat edin. çamurlukta başlayan çizgi, kapılardan geçerek arabanın kıç kısmına kadar dümdüz ilerlemelidir. eğer çizginin/kordonun seyahat istikameti doğrultusunda derinliğinde yahut çıkıntısında ya da düzlüğünde bir abukluk varsa, abukluğun bulunduğu yerde/parçada işlem vardır.

    12) aracın boyasında dalgalanmalar var mı dikkat edin. araç etrafında gezerek gezdiğiniz kısımlarda öbekler halinde boyada dalgalanma ya da boya yansımasında karıncalanma görürseniz o gördüğünüz kısımda işlem mevcuttur.

    13) aracın kaportasında işaret ve orta parmaklarınızın tırnakları ile tıktıkıtıktıkıtıktıkı diye ritim tutturmak suretiyle eski kaporta/boya ustalarının boyaölçer icadından önce yaptığı gibi macun kontrolü yapabilirsiniz. eğer bu tıktıkıtıktıkı sesleri bir bölgede, diğer yerlerden daha farklı geliyorsa kıllanın. *

    14) aracın dış kaportasına baktınız. beğendiniz. şimdi sıra çamurluklara ve diğer hareketli parçalara bakmaya geldi. bu hareketli parçalar (kapılar, bagaj kapağı ve kaput) ve çamurlukları tutan vidalar bulunur. vidaların üstünde anahtar izi var mı bir bakın. eğer var ise, o parça sökülmüştür ya da değiştirilmiştir.

    15) baktığınız parçaların boyalarında alttan farklı bir renk çıkmış mı siz yine de bir kontrol edin. eğer çıkmışsa o parça değiştirilmiştir. * eğer bu farklı boya rengi tüm parçalarda mevcutsa, araç rengi değiştirilmiştir. tabii değişen araç renginden şüphelenmeniz gerekiyor, belki araç change (yani mevcut araca bir başka aracın şase numarasının kopyalanması) yapılmıştır. eğer ardışık parçalarda aynı renkler çıkıyorsa, araç ekleme olabilir. kapı fitillerini açıp punto izlerine bakın. puntolar birbiri ile eş mesafede aynı derinlikte mi, dikkat edin.

    (ara madde 3: kaporta dışı kontroller
    1- camlar orijinal marka mı, değil mi kontrol edin. sadece ön cam değişmişse kabul edilebilir, taş sıçramıştır, bir şeyler olmuştur. ancak kapılarda değişen camlar varsa, orada bir darbe almış olması olasıdır.

    2- farlar ve stop camları araç markasını taşıyor mu kontrol edin. çoğu marka, üstünde kendi markası yazılı far ve stop camı kullanır. önde veya arkada sağ ya da sol olarak tek taraflı değişen cam varsa o kısımda darbe olması olasıdır)

    (ara madde 4: taksi çıkması riski- baktığınız araç başka markalardan ucuz bir sedan (egea, linea, megane, symbol, taliant, c-elysee, 301 gibi) ise, taksi çıkması olma riski taşır. 10 yaşa kadar bir aracın döşemelerinin yenilenmesi çok normal karşılanmaz. döşemeler orijinal olmalı. direksiyon simidi, vites topuzu gibi yerler anormal derecede aşınmış kaymak gibi olmuş mu ona bakın. araç kaportasında köşe yerlere ve girinti-çıkıntılara dikkatlice bakın. ne kadar iyi boyanmış yahut sarı kaplama ne kadar dikkatli sökülmüş olursa olsun, böyle yerlerde sarı sarı kalıntılar bırakacaktır.)

    şimdi sıra motor kontrolünde.

    16) araç motoru yeterince soğuduysa, radyatör kapağını açın ve soğutma sıvısına bir bakın. sıvı üzerinde sarımtırak, mayonezimsi köpükler var mı, ya da sıvıya parmağınızı daldırdığınızda elinizde yağ kalıyor mu diye kontrol edin. eğer bunlardan biri var ise müjdeler olsun, araç suya yağ karıştırıyor, uzaklaşın.

    17) aracı çalıştırın, biraz ısınsın. ardından yağ çubuğunu çıkardıktan sonra gaz halatını çekmek suretiyle arabaya gaz verin. (gaz halatının nerede olduğunu bilmiyorsanız, yahut gaz halatı diye bir organın varlığını bile duymadıysanız* araç sahibinden içeriye oturmasını ve gaz vermesini isteyin.) eğer gaz verildiği esnada çubuktan egzoz dumanı gelirse, egzoz kokusu gelirse, çubuk kanalından yağ sıçratırsa uzak durun. motor, kartere egzoz gazı kaçırmaya başlamıştır. (not: bazı motorlarda çubuktan yağ sıçratma standarttır. mesela opel ecotec motorlarda bu normaldir. yine de istisnalar kaideyi bozmaz.)

    18) araç çalışır vaziyette ve rölantide iken yağ kapağını sökün çıkarmayın. yağ kapağı dişlerinden kurtulmuş vaziyette iken motor, yağ kapağına vakum yapıyor mu diye kontrol edin. sağlıklı çalışan bir motorun yağ kapağını fırlatmaması, kendine çekmesi gerekir. (ki bu kontrolü çoğu motor ustası bile yapmaz. benim gibi kıl alıcılar ve işini aşkla yapan ustalar yapar.)

    19) araç yine çalışır vaziyette, araç sahibi direksiyon başında iken siz de aracın arkasına geçiyorsunuz. araç sahibinden arabaya gez verip çekmesini isteyin. yüksek devir gaz verdikten sonra gazı kesince, egzozdan duman atıyor mu bir bakın. beyaz dumanla beraber yoğun şekilde su geliyorsa motor conta yakmış ve su sızdırıyor olabilir. mavi duman geliyorsa araç yağ yakıyordur, sorun piston sekmanlarında ve/veya blokta olabilir. kara duman geliyorsa araca yazılım atılmıştır*, ya da motorun tam hava alamamasında veya farklı başka bir sebepten kaynaklı zengin yakıt karışımı yakıyordur. beyaz, mavi ya da siyah, duman olmasın.

    motor kontrolünü de tamamladık. sıra sürüş testine geçti.

    21) sürüşünüz esnasında aracı kaldırmada (manuel araçlar için), yoğun titreme var ise, patinaj yapacak kadar fazla gaz vermenize rağmen araç patinaj yapmıyorsa, sürüş sırasında 3./4./5. viteslerde gaz vermenize rağmen hızlanmasında anormal bir yavaşlık yahut araç bağırmasına rağmen gitmiyorsa, müjde! baskı balata son demlerini yaşıyor.

    22) araç rölanti halde iken rölanti seviyesi bir düşüp bir yükseliyorsa bir sıkıntı vardır. egr valfinden tutun, gaz kelebeğine kadar bir sürü sebebi vardır ve sanayideki sanatkâr ustalarımız genelde bu sıkıntıyı tek seferde çözemezler. uğraşırsınız.

    23) motorda tekleme, gaz yememe falan varsa bu bir sorundur. bujiler, buji kabloları veya ateşleme bobini gibi ateşleme aygıtlarından biri yahut birkaçı arızalı olabilir.

    24) sürüş esnasında araba sağa sola çekiyor mu bir bakın. çekme var ise rot ayarı bozuk olabilir, aks kafası sorunlu olabilir, amortisörlerden biri patlak olabilir yahut tekerlerde asimetri olabilir. (tekerlerde asimetriyi kontrol etmek için araçtan inip, ön tekerler ile bu tekerlerin çamurlukları arasındaki mesafeyi arasına parmaklarınızı sokara ölçebilirsiniz. sağ ve sol tekerlerdeki çamurluk mesafesi birbirinden farklıysa, asimetri vardır.)

    25) eğer araç belli bir hızdan sonra titriyorsa balans ayarı bozuktur, lastiklerden biri arızalıdır ya da jantlardan biri yamuk olabilir.

    26) sağa, sola dönüşlerinizde amortisörlerden lokloklok diye ses geliyorsa, sesin geldiği amortisör patlaktır. amortisörler ön ya da arka şeklinde, sağ-sol takım olarak değişmelidir.

    27) aracı sürerken kasislerde, çukurlu tümsekli yollarda ön kısımdan tıkırtı benzeri sesler geliyorsa ön takımda sıkıntı vardır. biraz uğraştırabilir.

    bonus madde 1) araba karbüratörlü lpg’li ise hem lpg’de, hem de benzinde çalışıp çalışmadığını kontrol edin.

    bonus madde 2) lastikler yeni mi, kabak mı kontrol edin. şu an en ucuz takım lastik 5000 lira. yazık değil mi? *

    ***
    evet, kontrollerimizin sonuna geldik. boya ve kaporta kontrolümüzü elimizde boyaölçer olmadığını farz ederek yazdım, boyaölçeriniz varsa zaten kullanmayı da biliyorsunuzdur.
    ***
    bu yazdıklarımı 100.000 lira ila 120.000 lira bandındaki nispeten ucuz araçlar için (ne günlere geldik yarabbi!) uygulayabilirsiniz. yüksek meblağlardaki arabalar için muhakkak kendiniz bir ekspertize gidin.
    ***

    yeni aracınız şimdiden hayırlı uğurlu olsun, kazasız belasız sürünüz efenim.

    2 ay sonra gelen edit:
    100.000-120.000 lira bandındaki "ucuz" araçların artık 150.000 liraya kadar gideri var.
    en düşük ekspertiz ücreti de 500'den 850'ye çıkmış. 1000 deyin ağzınız yorulmasın.

    4 ay sonra gelen edit:
    o ucuz araçları şöyle 170.000 bandına kadar çıkarın. ekspertiz ücretine de 1500 deyin. :(

    6 ay sonra gelen edit:
    ucuz araçları 200.000’e kadar çıkarabilirsiniz arkadaşlar. maalesef…