hesabın var mı? giriş yap

  • alışıldık bir durum. şu sıralar işyerinde bulamamalarına da alışmaya çalışıyorum. güvenlik görevlimiz, kuryeyi üst kata yönlendirip diğer ziyaretçilerle ilgilenmeye başlamış. kurye kaşla göz arasında "alıcı adreste bulunamadı" etiketini yapıştırıvermiş bankoya. bereket ki güvenlik görevlisinin alnına yapıştırmamış.

  • insanlar artık devlet memurlarına "yatarak kazanıyorsun" demeye devam ederse yakında hekim, öğretmen bulamayacak. taşı taşa sürtüp ateşi yeniden ehlileştirmeyi öğrenirsiniz artık.

  • çocukluğumun idolü, çizgi filmlerin rock star edasında gezinen arızalı adamıdır terry grandchester. kendisi daha sonraları, rastgeldiğim her erkekte bir terry aramamın da baş sorumlusudur. bir neslin böyle adamlara ilgi duymasını sağlayan bu terry kişisi, şeker kız candy'nin ikinci büyük aşkıdır, ve hatta denilebilir ki, anthony'den daha büyük bir aşktır candy için. anthony, ılık esen bir meltemse, terry, ortalığı toza dumana katan bir kasırgadır. candy her ne kadar başlarda, "hayır hayır ben anthony'i seviyorum hala" gibilerinden diretse de, perşembenin gelişi çarşambadan belli olduğundan, bu ikili tabii ki birbirlerine aşık olur. terry, tam kendisinden beklenildiği gibi, pek ehl-i namus bir kızımız olan candy'i ateşli bir şekilde öper ve ekran başında televizyona yapışmış bizleri şok eder. (en azından ben olmuştum ve bu durumu ciyak ciyak bağırarak anneme haber vermeyi uygun görmüştüm). hemen arkasından, candy, terry'e "ben senin bildiğin kızlardan değilim" dercesine bir tokat yapıştırınca, iki arada bir derede kalınmıştır. o yaşın naifliğiyle, bir erkeğin bir kızı öpmesi "çok ayıp" kategorisine girmekte, bu yüzden, aferin kıza, terry yamuk yaptı diye söylenilirken, içten içte, "ah keşke candy'nin yerinde ben olsaydım" denilmekte ve ikilemden ikileme koşulmaktadır. böylece kaotik adam terry grandchester, bize küçücük halimizle böyle bir ikilem yaşattırmayı da başarmıştır.

    seneler sonra, kanal d, tekrar candy'i yayınlamaya başlar (yaş 27'dir bu sırada). ve farkedilir ki, terry grandchester, aradan geçen yıllarla, büyüsünü, çekiciliğini yitirmemiştir, hala her erkekte bir miktar terry'lik aranmaktadır, bulunamayınca, eli boş kalınmaktadır. tabii küçük bir fark vardır. meşhur öpüşme sahnesinde, candy'e "terry'e kalkan eller kırılsın" diye bağrılmakta ve artık açık açık "candy, sen su katılmamış bir salaksın, ben senin yerinde olacaktım ki" diye hayıflanılmaktadır.

  • babasını 1992 yılında kaybetmiş biri olarak, az önce facebook'ta rastladığım ve her nedense bana ilginç duygular yaşatmış babadır.
    fotoğrafına yorum yapılan eleman da 26-27 yaşlarında.
    acaba babam yaşasaydı facebook hesabı alır mıydı?
    fotoğrafımın altına da "gururumsun" diye yazar mıydı?
    adam, ne cep telefonu gördü; ne interneti bildi...
    hayat garip, sadece sisli puslu bir iki sahnesi hatırlanan eski bir siyah beyaz film gibi.

  • adı duyulmamış olmasına rağmen kendini bir google veya apple sanan bir firma tarafından verilmiştir.

  • adini fransa'da orne sehri yakinlarindaki soligny-la-trappe nahiyesinde bulunan la trappe manastirindan almistir.

    trappist adiyla bilinen bu kesisler, zamaninda cistercian tarikati reform gecirirken, bircok noktanin fazla gevsetildigine kanaat getirerek, eski ve agir kurallara bagliliklarini korumus, bu sayede ayri ve daha kati bir cistercian tarikati kolu durumuna gelmislerdir.

    (bkz: strict observance)

  • gezi'nin yıl dönümünde bu fotoğrafı paylaşmış. emri vereni zaten biliyorduk, destekleyenleri de teker teker not ediyoruz. gezi üç yaşında arda, gezi büyüyecek; ali ismail hep on dokuzunda, berkin hep on dördünde kalacak. ve sen hangi takımda oynarsan oyna büyüyemeyip küçüleceksin.

  • binlerce yıldır var olan ormana, ağaca, kuşa bile milliyet yüklediler. sizin sosyalist kamuflajlı , terörist ve faşist kafanıza sokayım…

  • yaşadığınız yüzyılın en güçlü imparatorluğunda bir veliaht şehzade olduğunuzu düşünün , halkın sevgisine mashar olmuş , ordunun başa geçmesini istediği , devlet adamlarının gözünde geleceğin hünkarı olduğunuzu . annenizin babanız tarafından hor görüldüğünü .babanızın sizi sevgisinden mahrum ettiğini .üvey kardeşleriniz taht yarışında size rakip olamayacak kadar zayıfken ,onlar zevki sefa içinde yaşarken ,sizin hep çalıştığınızı ama babanızın onları takdir edip ;sizi görmediğini düşünün .babanızın en yakın arkadaşını üvey anneniz uğruna katlettiğini ve o üvey annenin şimdi sizin kellenizin peşinde olduğunu düşünün .
    tüm bunlara rağmen çadırınıza “baban seni katledecek” diye uyarı mesajları gelmişken .bırakın padişah olmayı hayatınızı kurtarmak için , gözü yaşlı annenizi sevindirmek için padişah olma şansını deneyip arkanızda olan ordunun desteğiyle oracıkta iktidarı ele geçirip padişah olabilecekken , babanıza olan sevginiz ve sadakatiniz devletin bekası için canınızı verebilecek olmanız yüzünden boynunuzu yağlı ilmiğe uzatıp o çadıra girip babanızın emri ile onun gözleri önünde can verdiğinizi düşünün .
    sizin bu sadakatiniz karşınsında adı muhteşem olan adaleti ile nam salmış babanız katliniz izleyip ardınızdan devletin bekası diye atıp tutar , oysa bilmez ki sizi katlederek devletin geleceğini ateşe atmıştır.
    şimdi tüm bunların ışığında siz düşünün kim muhteşem , kim adaletli. mustafa’nın beş yüz yıldır sönmeyen ışığı karşısında cihan padişahı muhteşem süleyman’ın karanlık yüzü görünüyor mu ?

  • taraftari,ozhan canaydin anisina yapilan saygi durusunda alkislamistir, bu yuzden elestirilmektedir.

    sanki elestirenler, lisedeyken, saygi duruslarinda "pipih pipih" diye alttan alttan gulmedi. adamlar ezeli rakibinin baskanini, alkisliyor. protesto etmek, alay etmek,olumunu kutlamak, farkli olmak amaciyla degil, can-i gonulden alkisliyor.

    ben de galatasarayliyim. cogunuzdan da fazla galatasarayliyim.

    ezeli rakibinin eski baskaninin vefati uzerine,tesislerinde ve lokallerinde bayraklarini yariya indiren, taraftari bassagligi pankartlari acan ve mac oncesi alkislayan bu kulubun yoneticilerine ve taraftarina tesekkur ediyorum.

    28 mart'ta da bu inceligin karsiligini vermemiz gerektigini dusunuyorum.

  • başıma sıkça gelen bir durumdur. oldukça ilginizi çeken bir konu üzerinde okuma yapmaya başlamışsınızdır. bak ben hiç bu açıdan düşünmemiştim, hay allah ya, çok doğru yerlere değinmiş dersiniz ve birden olan olur. dahi anlamındaki da ayrı yazılmamış, soru eki olan "misin" kelime gövdesinden ayrılmamıştır. işte o zaman size değişik gelen şeyleri dile getiren yazar, sizin için sümüğünü balon yapan bir bebeye dönüşmüştür. bunu sık yaşıyorum. içimde uyanan merak, okumamı heyecanla istese de bir nevi hastalık olan diğer imlacı taraf; yeter lan daha de nerede birleşik ya da ayrı yazılır bilmiyor diyen taraf galip gelip merakımı öldürür. üzücü bir durum, bunu harflerin yerleri karıştığında veya yanlışlıkla eksik yazıldığında hissetmem ama o "da" ayrı olmalı, soru eki gövdeden ayrılmalı, yalnış diye yazılmamalı arkadaş. ayıp oluyor ama.