hesabın var mı? giriş yap

  • jeodezi ve fotogrametri mühendisliği memleketimin en ilginç mesleklerindendir. öncelikle bu mesleği serbest olarak yapmayı düşünen insanların arazide lahovoleyy diye bağırabilirken, belediye ve ya kadastroya girince müdür bey, uzaktan algılama bey diye incelikten kırabilecek esnekliğe sahip olmaları gerekiyor.

    bu meslek dalı halk arasında harita mühendisi ya da kadastro mühendisi olarakta bilinir. genel olarak 5 anadaldan olusur.

    1. ölçme tekniği:

    bu dal ile akademik kariyer yapanlar ve topograf olarak adlandırılan arazi adamları ilgilenir. işin özünde bir noktayı en hassas ve doğru şekilde hangi yöntemle ölçerize kafa yorarlar.

    2. jeodezi

    bu tamamen akedemik bir olaydır ama 40 kilometre kareyi aşan ölçümlerde hemen devreye giren bir durumdur zira yerin çekim kuvveti ve yamukluğu işin içine girer.

    3. fotogrametri
    uydu ve hava fotograflarından harita elde etme işidir. mesleğin en acaip kısımlarındandır. bu işle meşgul kişiler nasada çalışıyorum havasındadırlar.

    4. kamu ölçmeleri

    devlet dairesinde çalışacaksan işte bu onu kapsar. arazi düzenlemeleri, ölçmeleri, hukuk, şehircilik, kadastro

    5. kartografya.

    beyle puşt gibin ipne gibin bir şey olmanızı sağlayan derstir. size her şeyin bir gaz kütlesiyken nasıl dünyanın olduğunu ve haritacılığın temelini en has şekilde veren kısımdır. anlatılmaz yaşanır. devamı jeodezidir.

    bu kadar açıklayıcı bilgi sonrası haritacı nasıl yaşar ne içer ne yer sorusuna cevap vermek gerekirse genel olarak haritacı adam kendi içinde ikiye ayrılır.

    ilk grup büro grubudur. bu insanlar bilgisayar başında yaşar. kullandıkları programını ( autocad, eghas, netcad, microstation) yalamış yutmuş, artık programın kodlarını yazan kişilerin bile bilmediği özelliklerini bulmuş insanlardır. hareketsizlikten genel olarak kilo alma, fıtık ve çeşitli tikleri vardır. sürekli yazma ve hesaplama modunda oldukları için parmaklar, kollar ve favorim gözde seğirmeler olur. boş zamanlarında kanun ve yeni çıkan yönetmelikleri okurlar. kendileriyle tartışmak gereksizdir zira her zaman haklı çıkarlar. esnek olmak zorundadırlar. araziyi kendileri görmedikleri için genel olarak bir hatayı düzeltmek için gerekirse bir gün harcamaktan çekinmezler. bu insanların bir de şantiyeye yollanmış versiyonları vardır. bu insanlar artık 24 saat uyku harici bilgisayar başında oldukları için usb kahve ısıtıcısı ve usb traş makinası yılın icadı gibi görürler. (bu başka bir yazı konusu)

    ikinci grup ise arazi adamlarıdır. bu kişiler yönetmelik, kanun ya da program bilmezler. program ile yapılacak bir şey varsa bunu büro ekibinden isterler. arazi ekibinin yegane işi arazide ölçüm yapmaktır. kışın soğukta, yazın sıcakta çalışırlar. gölge veya sıcak bir oda nedir bilmezler. araziyi kimsenin görmediği şekilde 3d olarak görür bunu 2d olarak kafada kurar ve son olarak ölçmeye başlarlar. normal alım (ölçüm) yaptıkları zamanlar güzel görünür ama bu işin sırtta poligon taşıma, kazma gibi kısımlarıda vardır. alet noktayı görmüyor diye bir ölçümü iptal edemezler bu yüzden gerektiğinde yangın merdiveninden sarkar, gerektiğinde 10m lik istinat duvarının üzerinde yusuf yusuf dururlar, gerektiğinde bir binanın sacının üstünde gezerler. genel olarak çamurlu, sakallı ve yorgun olurlar.

    son olarak istisnalar kaideyi bozmaz tadında bu her iki grup içerisinede giren haritacılar vardır. ( misal olaraktan ben ) bu kişilere gudalist denir. nerde eksik adam varsa oraya yamanır. genel olarak hiç bir konuda tam uzman olamazlar ama her yere gidip durumu kontrol altına alabilecek tecrübeye sahiptirler.

    haritacı adam aç kalmaz. aç kaldım diyen tembel insandır. çalışma yerleri devlette dsi, belediye, kadastro, tapu, tck, iller bankası, maliye, teaş, anıtlar kurulu vb tüm devlet kurumlarında çalışabilirler. özel sektör olarak camia küçüktür. hemen herkes bir şekilde birbirinden haberdar olduğu için staj zamanı iyi bir elemansanız gene iş bulunması zor değildir. bu meslek yapı itibariyle yıpratıcı bir meslektir. sevilmeden yapılmayacak mesleklerdendir. ben büro elemanı olacam, ben arazi elemanı olacam demeniz bir şeyi değiştirmez. olaylar ve durumlar sizin konumunuzu belirler. hiç düşünmediğiniz bir zamanda ve yerde kendinizi beklemediğiniz bir durumda bulabilirsiniz. araziye çıkınca olmaz yerlere girmekten, uyuz itlerden korkmayacak, acaip bir gps ölçümünde allahın unuttuğu bir yerde kurtlar sizin aracınızı arkadan kovalarken sakin olabilecek esneklikte olmanız gerekir.

    bir de dezavantajları vardır meslekten gelen. konu olarak avrupada jeodezi ve fotogrametri bölümünden 5 üniversite bölümü çıkarmışlardır. alan konu olarak bu kadar geniş olunca asla tüm konulara tam anlamıyla hakim olamazsınız. bu yüzden her zaman kıvırmaya hazır bir insan olursunuz. bilmediğiniz bir şey karşınıza çıkınca bilmiyorum yerine zaman kazanmak için genel, yuvarlak cümleler kurmak nefes almak kadar kolay hale gelir. üstünüze ve başınıza dikkat etmemeye başlarsınız zira araziye ne zaman çıkacağınız belli olmaz ve gittiğiniz zaman kesin çamur olacaktır. büroda iseniz bütün gün orada olduğunuz için kime kendimi beğendirecem diyerek evde çalışan insan gibi hareket edersiniz.

    son olarak okumak mesleği icra etmekten daha zor olan ender bölümlerdendir. iş hayatına atıldıktan sonra bir çok iş jeodezi sınavını vermekten daha kolay gelir insana.

  • bankalar ile çalışan, master ve visa ile anlaşması olan şirketimize visa denetmeni gelmiştir, gıcık bir adamdır, şirket binasını a'dan z'ye inceler, en üst katta yemekhane ve büyük teras bulunmaktadır, yemekhanenin terasa açılan kapılar cam kapıdır.

    denetmen sorar: bu kapılar geceleri kilitleniyor mu?
    bizim güvenlik amiri: hayır kilitlenmiyor,
    d*: bu terasa teröristler ya da hırsızlar helikopter ile inebilirler kapını kilitli olması gerekmekte.
    g.a.*: adamlar terasa helikopter ile inip kapılar kapalı diye geri mi dönecekler?
    d: mavi ekran.

  • şu debe'ye giren entryisi önce gg gerekçesiyle silindi. sonra bu entryi aynı başlığa tekrardan yazınca, çaylak yapıldı.

    sözlüğe akp'li, dinci kayyum mu atandı? yoksa gg'lik hiçbir şeyi olmayan entryi kim, ne diye siler?

  • geçtiğimiz hafta çinili fırın'ın önünden geçerken marmara üniversitesi ülkücüleri'nin iftar yemeğini bu mekanda düzenlediklerine şahit olmuştum. mekan bayraklarla donatılmıştı ve teşkilat içeride iftar yapıyordu. muhtemelen bu fotoğraf da o yemekten sonra çekilmiştir.

    yani demem o ki, bu haber diye ortaya saçtıkları ifrazat, dezenformasyondan başka bir şey değil.

    mide bulandırıyorsunuz, daha fazlası değil.

  • üniversitedeyim. ramazan ayı, bir yandan sınavlara girip çıkıyorum bir yandan oruç tutuyorum. zorlanıyorum ama kış zaten, günler kısa öyle geçip gidiyor. bir gün herkesin dersi var ben evde tek başıma oruç açıcam. eve giderken bir ekmek aldım, zaten o kadar param var.

    evde ne var ne yok bilmiyorum çünkü sınavlar var yoğunuz. eve girdim buzdolabında bir tabak zeytin buldum. bir tepsi aldım ekmeği koydum yanına da bir tabak zeytin, ezanı bekliyorum. bir yandan da kendimi avutuyorum, en azından zeytin var diye.

    oturduğumuz apartman öğrenci olduğumuz için bizden pek de hoşlanmayan insanlarla dolu bir yer. hatta ev sahibimiz bile arada gelir odaları kontrol ederdi çaktırmadan. neyse tam oturuyorum, kapı çaldı. bir teyze geldi, daha önce hiç görmedim girip çıkarken tanımıyorum o yüzden. elinde bir tepsi "öğrencisiniz evladım yemeğiniz denk gelmemiştir belki" dedi, çekti gitti. elimde tepsi kalakaldım. ne açlık kaldı ne oruç. oturdum, bir yandan yedim bir yandan ağladım.

    iyi insanlar var, hala varlar. inandıkları, ırkları, hayatları ne olursa, nasıl olursa olsun, varlar. inşallah biz de seneler sonra bir gün tebessümle hatırlayacak insanlar bırakmışızdır arkamızda.

  • pahalı ürünleri savunan insanları ortaya çıkararak şaşırtan fastfood zinciridir.

    babacım ben "pizza yemek için sms bekleyen adam"dan bahsetmiyorum. sen zaten herşeyin promosyonunu yakalıyorsundur, hayatta küçük heyecanlar yaratıp bununla gurur duyuyorsundur. o başka bir yetenek. ben normal bir insandan bahsediyorum; hani canı pizza istedi, karnı aç, giriyor yemek sepetine, canının istediği pizzayı sipariş verecek, haftasonunu beklemeyecek, birazdan yiyecek.. hani o pizzanın yanında 30 tl yazıyor. mevzu sen değilsin yani, heyecan yapma.

  • vanilyanın fazla konulmasıyla alakalı olabilecek durumdur.
    vanilya kekteki yumurta kokusunu kırmasıyla bilinir lakin keke sertlik kazandırır. trabzon vakfıkebir ekmeği yapıverebilirsiniz :'(