hesabın var mı? giriş yap

  • 1980 yılında 19 yaşındaki new yorklu bobby üniversiteye başlıyor. daha ilk gününde, kampüste karşılaştığı insanların kendisine gülümsediğini ve "yaz tatilin nasıl geçti" diye sorduğunu görünce, önce "buradaki insanlar ne kadar sıcak kanlıymış" diye düşünüyor. ancak herkesin ona "eddie" diye hitap etmesi biraz kafasını karıştırıyor. sonradan ortaya çıkıyor ki, doğumda annesinden ayrılan ve bir aileye evlatlık olarak verilen bobby'nin meğer eddie adında bir ikizi varmış ve o da başka bir aileye evlatlık olarak gitmiş. bu iki kardeşin 19 yıl sonra birbirlerini tesadüfen bulmaları tabii olay oluyor ve gazeteye haber olarak çıkıyor. asıl büyük sürpriz, david adında başka bir gencin gazetedeki haberi görmesiyle başlıyor. haberdeki fotoğrafa bakan david "aa bunlar ne kadar da bana benziyor" diyor ve diğerleri ile buluşmaya gidiyor. evet bildiniz, kardeşler ikiz değil üçüzmüş. daha önce sadece yerel basınla kısıtlı kalan haber, iş üçüze dönüşünce tüm ülke çapında patlıyor. üçüzler haber bültenlerine, talk show'lara çıkıyor, dergilere kapak oluyor. önceleri bu şan şöhretin tadını çıkaran, gençliğin de etkisiyle zevküsefaya kendilerini bırakan üçüzler, daha sonra ailelerinin araya girmesiyle neden doğumda birbirlerinden ayrıldıklarını araştırmaya başlıyorlar. ve korkunç gerçekle yüzleşiyorlar. seyir zevkinizi bozmamak için bundan sonrasını anlatmayayım, ne kadar az bilirseniz o kadar iyi, ama filmimiz asıl bu noktadan sonra başlıyor.

    ingiliz belgesel yönetmeni tim wardle kişiliğimizi oluşturan faktörler üzerine etkileyici bir yapıma imza atmış. üçüzlerin inanılması zor ama gerçek hayat öykülerini aktarırken, etkili araştırmacı gazetecilik yeteneğini güçlü bir hikaye anlatma becerisi ile birleştirmiş. ilk dakikaları haber bültenlerinin sonlarında verilen "ilginç haberlerle dünya turu" tadında ilerleyen film, yavaş yavaş bol katmanlı bir psikolojik gerilime dönüşüyor. en sonda ise üçüzlerin üzücü hikayesi yüreğimizi burkarken, sevgi dolu bir ailede yetişmenin, duyarlı birer anne-baba olmanın müthiş önemini daha derinden anlıyoruz. işte o anlarda türkan şoray'ın "sevgi neydi, sevgi emekti" sözleri kulaklarımızda çınlıyor.

  • öykü serter: bugün nereye gidiyorsun tuğçe?
    tuğçe: canım çok sıkıldı. sevgilime dışarı çıkmak istediğimi söyledim, dans edeceğim bir yerlere gidelim dedim. dans etmek istiyorum.
    kemal: biliyorsun biz dans etmeye gideceğim diyenleri burada dans ettiriyoruz. müzik verelim.

    (abe kaynana n'aptın bize n'aptın bize eşliğinde garip bir dans sergilenir.)

    saykodelik lan bu program.

  • (bkz: balkon)

    arkadaş sen nasıl rahat düşkünü,açık hava sevdalısı bir adamdın ki balkonu buldun? hiç mi korkmadın bunun altına da destek falan koymadık ama yıkılır mı acaba diye? pencere neyine yetmedi aq?

  • gün gelir hepsini elinin tersiyle itip; "gidelim deniz kenarında bir yer alalım üzümümüzü kendimiz yetiştirip şarap yapalım" diyen kadınla evlenirsin.

    not: iyi ki varsın!

  • ateizmi çökerteceğim derken yanlışlıkla allahı alet ile gözlemlenebilir bir şeymiş gibi göstermişler.
    aptallık böyle bir şey herhalde.
    bunlara kalsa kızılötesi ışınlar, radyo frekansları falan hep allah.
    işte bunlar hep allah.

  • - iyi günler, nasıl yardımcı olabilirim?
    - x tarihindeki biletimi iptal ettiğimde, iade ücreti ne kadar oluyor onu sormak için aramıştım.
    - tabi kontrol ediyorum bilgilerinizi... efendim iade ücreti olarak 7.25 tl veriyoruz.
    - 7.25 ??? peki ben iptal ettirirsem, bilet başkasına satılacak değil mi?
    - tabiki efendim.
    - iyi güzel. şimdi ben o uçuşu gerçekleştiremeyeceğim ama biletimi de iptal ettirmiyorum...

    ulan paranın hepsini verin demiyorum, hatta hiç vermiyoruz deseniz onu da anlarım da; 7.25 ney lan? alenen testis geçiyorlar azizim.

    büdüt: overbook diye bir muhabbet varmış, gelmeyenin biletini satıyorlarmış son dakika. online check-in yapmayanı siksinler.

  • işlettiği kırtasiyeye 'selam' diye giren gence 'aleyk' diye karşılık veren rahmetli dedemi hatırlatır.

  • bu kişiyi aşı yaptırmaya ve hastanede doğum yaptırmaya ikna etmek doğaya müdahaledir.

    bırakınız yapsın. doğal seleksiyonun işleyişine karışmayın.

    zayıf olan elensin.

    aşılar yüzünden zayıf olanlar hayatta kalıyor. zeka özürlüler çocuk doğuruyor. bende bundan sonra aşıya karşıyım anasını satayım.

  • çarşaf amk çarşaf. ninja gibi sokaklarda gezmek zorunda bırakılan, ezilen kadınların en çirkin kıyafeti.
    sonra burka amk iyice rezalet iyice beter, bunu kadına giymek zorunda bırakan tüm erkeklerin allah bin belasını versin.
    ayrıca kafaları alien kafası haline getiren o iğrenç türban bağlama şekli seni de unutmadım, senin de amk.

  • millet tekbire saldırmıyor, insanlar canlarıyla uğraşırken o esnada kendilerini yırtarcasına tekbir atanları eleştiriyor.

    ayrıca ne düşünürseniz düşünün amk bir de size mi açıklama yapacağız lan. rahatsız edici hareket yapmasın kimse bizler de burada konuşmayalım. olay bu kadar basit.