ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eser yenenler
-
yarın tüm pişkinliğiyle "zaten ekşi sözlük yazarları rererörörö" şeklinde tweet atacak olan kişi.
oyuncu değil. komik değil. sempatik de değil. bi aralar 12-16 yaş arası kız çocuklarının severek gösterilerini izlediği biriydi sadece.
allah değil de acun "yürü ya kulum" dedi kendisine bu sefer.
kılıçdaroğlu tuvaletleri ne ara temizledin
-
hahahah ya ülkenin en üst noktasındaki adamın ettiği lafa gel. ülke, ülke diil 3-b resmen amk.
antarktika'da 2015 orucu'nun iptal olması
zen
-
taoculuk ve konfüçyüsçülük ile birlkte çin'in 3. sac ayağı olan budizm'in mahayana koluna mensup bir "yaşama sanatı". çin'in diğer sac ayakları ile de harmanlanarak, gittiği ülkelerdeki kültürlerle de etkileşerek bu günkü konumuna gelmiştir.
zihnin zorlamasızca kontrol altına alınması temeline dayanır. bundan sonrası da sözle anlatılamayan bir evren algısını beraberinde getirir.
zihnin kısır döngülerini parçalamak için mondo ve koan gibi paradoksal problemlerin çözümünün bulunması, tokat, sopa kullanımı gibi yöntemlere (!) başvurulur.
zen japonca olmasına karşılık isim çince'den devşirmedir (chán). değişik ülkelerde değişik isimlerle adlandırılır:
çince ismi
mandarin pinyin chán
mandarin wade-giles ch'an
kantonca jyutping sim
şanghayca (wu) zeu
korece ismi
romanizasyon seon
mccune-reischauer son
sanskritçe ismi
dhyana
vietnamca ismi
thien
zen düz yazı yerine mısralarla çok daha iyi ifade edilir, şöyle ki:
görmeden bak,
duymadan dinle,
öğrenmeden bil...
edit: gelen güzel bir soru üzerine dizelerin anlamını bir örnekle biraz açıklamaya çalıştım:
görmeden bak:
burada anlatılmak istenen şey, algılanan nesneyi inceleyerek tanıma oturtma çabasında bulunmamak geretiği aslında. bu şekilde de dışarıda neler oluyor diye bir merak da oluşmuyor. bu ne etki yapıyor? bu şekilde zihnin algılanan veriyi işlemesinin ve aktif konuma gelmesinin önü alınıyor. istemeden her şeyi algılıyoruz sürekli. ama bunlara "görerek", "yorumlayarak" tanım vermeye uğraşıyor zihnimiz. işte tam da bu otomatik aktiviteyi bitirerek arkada olan öz benliğin ve farkındalığın hissedilmesi sağlanıyor. sadece algılayarak bilincimizi aktif tutuyoruz. bu algıları kullanarak hafızadaki ön tanımlı referanslarla karşılaştırmak ya da ne oldukları hakkında düşünmek gibi "zihni dans ettirecek" bir işleme girişmiyoruz .
neden "bakmadan gör" değil?: herhangi bir uyaran/algılanan veri ortada yokken, dışarıda olanı algılama durumunu anlatıyor. bu durum, meselede bir şeyi bilmeye, neler olduğunu anlamaya çalışan bir "zihinsel aktiflik" durumunu tanımlıyor.
400 vekil gelmezse referanduma gidilecek olması
-
şaşırtıcı değil. bir sonraki açıklaması da "referandumla da olmazsa seri penaltı atışlarına gidilir" olacaktır.
26 ekim 2014 ist. başakşehirspor galatasaray maçı
-
"yurtta dört, cihanda dört." --- prandelli*
rakip firmadan teklif alıp zam isteyen çalışan
-
rakip firmadan teklif alıp etik olmadığı için reddettikten bir ay sonra küçülüyoruz bahanesiyle işten çıkarılan çalışandan daha iyi hissediyordur şu anda.
edit: imla.
gürcan bilgiç
düğünlerin olmazsa olmazları
-
masada çantalara göz kulak olmaya terkedilmiş nine.
fatih terim
-
8 sene once yapacagını yaptı. bala gote mucizevi sekilde kupaya katılınca guzel gazlamalar ile biz bitti demeden bitmezlerle bisey mi bekleniyordu acaba.
kendisi en cok maas alan turnuvadaki 3. antrenor. lowden del bosqueden fazla kazanıyor. akıl var mantık var. bu adam ne basardı ki boyle paralar kazanabiliyor. 40 tane ulkeden 24 takımın katılabilecegi sampiyonaya katılmak mı basarıdır yani. joachim low almanyaya dunya kupası kazandırdıgı halde daha dusuk maas alırken, vicente del bosque hem dunya hem avrupa kupalarını kaldırdıgı halde daha az alırken ben terimin bu aldıgı parayı hazmedemiyorum.
her seyin otesinde vatan millet sakarya edebiyatı yaparak savasa gidermiscesine milli gururdur sereftir akan sular durur gibisinden laflarla cebe 3,5 milyon euro indirmek guzel olmalı. turkiyenin ekonomisi belli, ortalama maaslar gelir belli. senin kalibren arnavutluk kadar, romanyanın yarısı polonyanın ucte biri seviyesinde. onların hocası 100bin 200bin 300bin euro alırken sen nasıl oluyorda 3,5 milyon euro alabiliyorsun. isvecin hocası bile 200bin alıyor lan. zaten 60 kusur yasına gelmissin paranın dibine vurdun vuracagın kadar, bu yastan sonra milli gorev icin bunu nasıl utanmadan alabiliyorsun gercekten merak ediyorum. helal olsun.
http://www.kicktv.com/euro-2016-coach-salaries/