hesabın var mı? giriş yap

  • hayatım boyunca haksızlığa karşı böyle isyan edip konuşan bir kaç kişi gördüm

    londra'ya yürüyen iskoçların feryadı. ingiltere madenlerinde ölümüne çalıştırılan işçilerin öykünüşü desem... "oo nasıl böyle bir şey olabilir, nerede insan hakları, silerler böyle işi" gibi bir çok tepki oluşturdu.

    bu adamlar soma'lı madenciler. sen, ben yani. yeter artık, birileri tepki koymalı. ister sosyal medya, ister sınıf, ister kahve ve yahut ev. ünlemlerle konuşma zamanı geldi.

    devleti yönetenler zenginleşmek için çırpınırken halk eziliyor. ölüyoruz merkez. kimsenin haberi yok...

  • haftalık not yazılabilecek masa takvimleri çok işlevseldir. eşim emekli olduğunda da bu takvimleri çok kullandı. dün kendisini toprağa verdikten sonra kullandığı 2016 yılına ait takvimde bir sayfaya bakmam gerekti. takvimin başına söyle bir not düşmüş : "takvimin umut olduğunu öğrendim. geleceğe bir bilet gibi. okşadım. son yaprağını görmeyi,kullanmayı diledim. bu umudu bana maral (maral erol) getirdi. birlikte görmeği diledim. "

    ve eşim son yaprağını kullanamadı ise de gördü.takvimde yazılandan habersiz ben de ölümünü facebook'tan bildireyim diye söyle yazdım " 2017 yılını gördü. o çok sevdiği kokinaları da gördü.rahat uyu artık yoldaşım"

    takvimler bir anlamda tertip düzen yapma anlamı da taşır.hatta ahsen-i takvim ,
    en güzel tertip ve şekil yani mecazen insan demektir.

    evet takvim umuttur.

    not : eşimin ölümü nedeniyle yazan,mesaj gönderen tüm sözlük arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

  • --- spoiler ---
    değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez. ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz.
    --- spoiler ---

    işte budur başkanım. işte budur be!

    t: sonuna kadar haklı olan açıklamalardır.

    her zaman arkandayız chp seçmenleri olarak…

  • başlık: mangonun kapısının önünde sigara içerek bekliyorum.

    1. içeride sevgilim var alışveriş yapıyor havası yaratıp gelen geçene hava atıyorum.
    yan keski | 11/04/2010

  • - her seferinde aynı şeyi söylüyorum biliyorum ama fırınımız önceden ısınmış olmalı. her fırının sıcaklığı ve nem oranı farklı oldugundan kendi fırınınızı tanımak için mutlaka ısınmış fırında birkaç deneme yaparak kendi ideal derecenizi bulursunuz.

    - ideal fırın derecesini ve süresini bulduktan sonra "- bütün tarifleri deniyorum olmuyor" diye artık sağda solda ağlamayacaksınız. sabırlı olun. bazen hamur olur, bazen taş gibi, çogu zaman içi pişmez. anladık.

    - bütün malzemelerimiz oda sıcaklığında olacak.

    - un ve nişastayı elekten eleyerek ekleyin. bu şekilde topaklaşmayı önlersiniz.

    - nişasta ekleyecekseniz un ile birlikte ekleyiniz ve un miktarının 5/1 ini geçmesin.

    - yine her zamanki gibi önce yumurta ve eşkeri 90 saniyeyi geçmeyecek şekilde cırpıyoruz.

    - erimiş yağ kullanmıyoruz. tereyağı kullanıyoruz. ağzınızda dağılmasını istiyorsunuz ya hani, işte bu tereyağının keyfine bağlı.

    - konveksiyonlu fırınlarda 11-12 dakika yeterli aslında ama rezistanslı fırınlarda bu bir- birbucuk dakika farkedebilir. bazı fırınlarda 20 dakikayı bulabiliyor. ilk kez pişirecekseniz başında bekleyin. fırındaki kurabiyenizi kaldırdıgınızda altı hafif kırmızı- turuncu renk almışsa pişmiştir. lütfen şunlara kürdan batırmayın.

    - kurabiye hamurunuzu mümkünse elle yoğurun fakat işin püf noktası elleriniz soguk olması gerek. bunun için sık sık soğuk suya tutmalısınız. diğer püf noktası elinizi her seferinde kurulayın. amaaan bununla mı uğraşıcam diyorsanız tahta spatula kullanın.

    - kurabiyeleriniz her seferinde taş gibi oluyorsa fırından geç cıkarıyorsunuz demektir. piştiğinden emin degilseniz fırınınızın kapagını açıp öyle sogumasını bekleyin. unutmayın 12 dakikada pişen birşeyden bahsediyoruz. fırından tepsinizi aldıgınızda pişirme işlemi devam ediyor.

    - o kabartma tozu denen şey kuranbiyeyi çatlatır efendim. az miktarda kullanın.

    - hamurunuzu yaptıktan sonra serin bir yerde 15 dakika kadar bekletin.

    görüşmek üzere..

  • sanırım insanoğlunun öğrenme merakından gelen kaygı. tabi bunun tadına bir kez bakmak gerekir. ölmeden önce ne kadar öğrenirsek, o kadar iyidir düşüncesi. dünyaya bir kez geliyoruz, en azından dolu dolu bir hayatım olur demek için belki. aynısını sinema filmleri için de söyleyebilirim. düşünsenize; kubrick, kurosawa, bergman, tarkovski, hitchcock, tarantino, leone, filmlerini izlemeden ölüyorsunuz. bu; dünyadan bomboş gitmek değil midir?

  • türkiye aslında kız açısından kaynakları kendi kendine yetebilen 7 ülkeden birisi. ama malesef bazı dış güçler kızlarımızı kaynağından çıkarmamıza müsade etmiyor. bakın komşu yunanistan çatır çatır kız çıkarırken iki adım ötede bizim topraklarımızda hiç kız yetişmiyormuş gibi bir hava yaratılıyor. bu teknik olarak mümkün mü? hayır, değil. ancak malesef dış güçler ve onun yerli işbirlikçileri kaynakları işlememize müsade etmiyor. ne zaman ki kendi kaynakları sona erecek; ancak o zaman bizim kaynaklara sıra gelecek ama o zamana kadar çoktan bu kızlar birilerine peşkeş çekilmiş olur bile. biz de sağ elimizle başbaşa kalırız.
    vatanını ve vatanının kızlarını seviyorsan acil listendeki herkese forwardla!

    edit: şimdi aklıma geldi; geçenlerde banu avar manisa-izmir arasında bugüne dek görülmemiş büyüklükte bir kız cevherinin keşfedildiğini, ama ulusal basında buna hiç yer verilmediğini, hemen ardından bu bölgedeki işletme hakkının 49 yıllığına uluslararası bir konsorsiyuma devredildiğini yazdı. hangimizin bundan haberi var?

    gerçek edit: başlık başıma kaldı. bu haliyle de çok anlamsız oldu. üstte türkiye'de kız yokluğundan bahseden bir entry vardı, ondan şeyetmiştim.

  • kampüste bildiri okuyan devrimci delikanlının ezan okunmaya başlayınca söylevine ara vermesi. ülkücülerden önce alkış alması sonra dayak yemesi.

  • çok iyi yapan çalışandır. adı üstünde mesai saati ve bitmiş, ne yapsın gitmeyip. ben mesela her gün 16.59'a alarm kuruyorum ki dalgınlığıma gelip de fazladan oturmayayım.