hesabın var mı? giriş yap

  • yediği haltı önce salih bozok'un farkettiği sakar kişi. şimdi diktatör denilen ve özellikle giyim konusunda son derece titiz bu adama yapılanı kışladaki başçavuşa yap bakalım yarma şeftalinin çekirdeğini sonra nerenden çıkıyor?
    not: bilerek adam dedim çünkü bu aralar o kadar zor ki adam gibi adam görmek...

  • benim bir arkadaşım var, tanıdığım en kişilikli ve düzgün adamlardan biri. kadıköy'de tekel bayisiyken biri aklına girdi bar açtırdı bu adama. adam tuncelili, öyle bar ortamını gece hayatını bilmiyor, sevmiyor da... neyse, saflığı (salaklık anlamında değil, oldukça cindir kendisi) ve samimiyeti sayesinde açtığı yerin müdavimleri oluştu dört yılda...

    bir şeyler oldu, 3-4 ay uğrayamadım, neyse sonunda gittim yanına. dedim, nasılsın? dedi, sorma çok fenayım. dedim, hayırdır? dedi, çok fena bir şey olmuştur bana... dedim, delletme insanı, ne oldu yahu, anlatsana? başını öne eğdi, "aşık oldum" dedi utanarak...

    memlekete gittiğinde bir kadına vurulmuş. barı kapatıp kapatıp memlekete kaçıyormuş.

    "geçen eve gidiyordum. minibüsten inemedim, bir baktım sabiha gökçendeyim. ilk uçağa atladım elazığ'a gittim, oradan dersim'e geçtim. sevdiğim kadını iki saat görüp geldim..."

    adam her hafta tunceli'ye gidiyor. hiçbir şey beklemiyor, sadece bir ihtimal sevdiği kadın da onu sever diye umuyor.

    biz de dinlerken yutkunuyoruz arkadaşımla... "maltepe-beylikdüzü arası mesafe çok şekerim" diye lokasyon sorunu yüzünden başlamadan biten ilişkiler geçiyor gözümüzün önünden...

    adam gözümüzde adeta "parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği" diyen bir yarı tanrı, adeta bir vecihi, o paraya öküz alırız diyen anasını sallamayan bir feyzo, sevda'ya sevdalı bir muhsin bey...

    her kazıktan sonra, "aşk ne ki, hofff!" desek de var böyle bir şey, böyle yaşayanlar...

  • iki sinek pencerinin camında iş üzerindedirler; bunu gören evin küçük çocuğu elinde sinek teliyle başlarına dikilir ve annesine seslenir:
    "annea! sineklerin erkeği olur mu?"
    "olur evladım..."
    "annea! peki bu sineklerin dişisi olur mu?"
    "(bir sonraki soruyu tahmin eden anne cevap verir) olmaz yavrum..."
    sanki bu cevabı bekleyen küçük çocuk sinekleri bir hışımla öldürür...
    "ibnelerrr!!!"

  • çok yerinde açıklama. öldürüldü gibi gösterilen şehzadeler ise yurt dışına okumaya gönderildi. ama orada karıya kıza alkole verdiler kendilerini ve geri dönmediler.

    bugün pek çok avrupalı da aslında bu şehzadelerin torunu.

    ayrıca osmanlı'da hiç taht kavgası da yaşanmamıştır. şakacıktan onlar hep, gavur kafir ülkeleri yanıltmak için.

  • gelir uzmanı olarak cevaplıyorum, bir kuyumcu dahi bir memur kadar vergi ödemiyor. esnafla konuştuğumda ödediği bağ-kuru bile vergiden sayıyor. bir sürü vergi ödediğini iddia ediyor. ancak yılda toplam 1500 tl'yi geçmiyor verdiği vergi. benim bir memur olarak yılda yaklaşık 10.000 tl civarı, beyaz yakalı eşimin de yaklaşık 15.000 tl civarı vergi verdiğini duyunca şok geçiriyorlar. siz vergi mi veriyorsunuz? diye soran bile var. adam sıfır matrah gösteriyor, 50 tl'lik damga vergisi veriyor diye vergi verdiğini falan zannediyor. sonra da bize gelip senin maaşını ben veriyorum diyor. ancak görünen o ki benim maaşımı diğer memur arkadaşlar veriyor gibi.

    edit: aldığım mesajlar ve yazılanlar sonucu ulaştığım sonuç şu ki esnaf ciddi ciddi vergi verdiğini zannediyor arkadaşlar. olay da şu kaynakta kesilen vergiler. şimdi kaynakta kesilen vergiye yapılacak pek bir şey yok. adam işçi çalıştırıyor. o işçinin devlete ödemesi gereken vergiyi sorumlu olarak kendisi veriyor diye onu vergi verdim zannediyor. ya da adam yüzde 18 kdv kesiyor. aldığı o kdv'yi devlete ödemek üzere alıyor. sonra gidiyor devlete ödüyor diyor ki ben vergi verdim. kardeş sen zaten o parayı tüketiciden aldın. millet araba falan diyor da ya arkadaşlar size yemin ediyorum sturbucks'da 10 liraya kahve içip hiç üşenmeyip onun fişini saklayıp 1 lira dahi etmeyen kdv'yi düşen var.