hesabın var mı? giriş yap

  • kuşadası nda otururken ve bir bayan arkadaş ile konuşurken babamın attığı
    " sahile yürümeyi öner" mesajı..
    meğersem arkamda oturuyormuş..
    bu mesaj gerçektir. zirve neyinlerde gösterebilirim hala kayıtlı bulunmaktadır..

  • annemin gardiyanı olduğu hapishane. devamlı bu cümleyi kurarak yaşamak istediğim her şeye olması gereken zamanda engel oldu.
    mesela modern bir ailem olsaydı şu an bambaşka bir hayatım olabilirdi. ıyi bir modern dansçı ya da solist olabilirdim. hayatta en sevdiğim şeylerden biridir dans etmek. daha ortaokul yıllarımda müzik öğretmenim yalvarircasina bu kızı konservatuar sınavlarına sokun diye dil döktü ama nerdee.. annem elalem ne der diyerek bana hapishanenin kapısını açtı bir defa. sonra turizm lisesine yazildim. birkaç hafta gittikten sonra içkiyle haşır neşir olacağımı düşünerek beni okuldan alıp normal liseye verdi. tüm hevesim kaçtı okuldan atıldım. sonra hasbelkader okul dışardan bitti, şehir dışında üniversite okumaya gittim. orda ne mi oldu? barda iş buldum. hem içkiyle haşır neşir oldum hem dans ettim hem de şarkı söyledim. belki biraz geç kalmıştım ama istediğimi yaptım. hala dans etmeyi seviyorum. yani beni o hapishaneye atamadı annem. ılk fırsatta kaçtım ve bir daha kimin ne diyeceğini umursamadim. her koyun kendi bacağından demişler banane elalemden. neticede zararim varsa kendime diyerek sallamayin kimseyi. hayat kısa, kuşlar uçuyor.

  • beni ağlatan adamın sözleridir. keşke senin suratın kadar çizmelerin kadar temiz olsa herkesin yüreği..

  • bir arkadaşımın * çeşitli durumlar karşısında ruh halini dile getirmek için kullandığı cümle.
    az sıkıntılı.

    bana dedi ki, beni arkadaş olarak görmüş hep. ben seni arkadaş olarak görüyorum dedi, ben de seni insanüstü görüyorum dedim, az pilav üstü çok döner gibi, mis dedim, o bana dedi ki, arkadaşlığımız bozulmasaymış, çünkü ben çok iyi biriymişim. ben dedim ki madem çok iyi biriyim neden sevgili olamıyoruz dedim. o dedi ki çünkü benim konuştuğum bir çocuk var dedi, ben de dedim ki, çocukla konuşmaktan bir zarar gelmez dedim çocuk o dedim. o da o çocuk değil şapşal benim sevgilim dedi. benim sevgilim dedi, benim sevgilim. benim sevgilim dedi.

    olaysızca dağıldım.

  • kim demiş hani biri demiş ya "ilk perdede silah gözüktüyse ikinci perdede mutlaka patlar" diye. (edit: çehov demiş.*)

    kimse dikkat etmemiş. şebnem dönmez, barış'a ciddi bir iş toplantısı öncesi "kolunuz leke olmuş" dedi. barış da işi gücü bırakıp bir panikle lekeyi silmeye çalıştı. "amaan boşver eve gidince makineye atarım" demedi.

    laf olsun diye mi yaptılar böyle bir şeyi sizce? ne lekesiydi o? barış niye bu kadar paniğe kapıldı da temizlemeye çalıştı?

    ne lekesiydi biliyor musunuz?

    fren hidroliği...

    de gözünü sevdiklerim. bir sefer de fren hortumları kesilmiş arabayı kullanan herif uçuruma gelmeden önce daha şehrin içindeyken bir kere frene bassın da "aha fren tutmuyo la" diyip kenara çeksin. ya da en fazla öndekine falan eklensin. yok abi illa uçuruma gelene kadar frene basmayacak, uçuruma gelince basıp aşağı yuvarlanacak.

  • bugün siparişimden bambaşka ürünler (yaş kedi maması) çıkınca müşteri hizmetlerine canlı bağlandım. birkaç dakika içinde tekrar sipariş oluşturuldu ve mamaları sokaktaki dostlarımızla paylaşmam rica edildi. bir kez daha başka bir ülkede yaşıyormuş gibi hissettirdi. teşekkürler amazon.