ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
20 ekim 2023 kılıçdaroğlu'nun aday gösterilmesi
-
seçilsende seçilmesende chp kapanıp dernek haline gelene yada senin o dinozor tayfan yok olup gidene kadar, ne benden ne bir yakınımdan oy moy yok.
yaran olaylar
-
arkadaşlarla kafeye gidilir, bir şeyler içilir, muhabbet edilir daha sonra hesabı ödemek için kasaya gidilir hesap ödenir ve ;
a: arkadaş
k: kasada duran adam
k: memnun kaldınız mı efendim?
a: evet yıllardan beri buraya geliriz zaten.
k: ... (gülümser)
a: belki sizden bile eskiyizdir burada.
k: ben buranın sahibiyim.
a: ...
pakdemirli'nin sakladığı skandal
-
gazeteci barış pehlivan'ın ortaya çıkardığı durum;
" pakdemirli’nin sakladığı skandal
“çakmak çaksalar yakalıyoruz.”
tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli’nin bu sözünü duymamla telefonumun çalması bir oldu. arayan, bakanlıkta güvendiğim isimlerden biriydi.
“neler gizleniyor, bir bilsen” diye söze başladı. iddia üstüne iddia anlattı:
meğer bakanlığa ait tüm bilişim sistemleri birkaç gün önce siber saldırıya uğramış. maalesef ki, ülkeye ait tüm tarım ve hayvancılık verisi de kaybedilmiş.
açık söyleyeyim; inanmadım. doğrulamak için web adreslerini verdi.
girdiğim her sayfa ya açılmıyordu ya da “bakımda” deniyordu.
sözün özü: bu satırlar yazıldığı sırada hayvancılık ve tarım bilgi sisteminden veterinerlerin ilaç takip sayfasına kadar onlarca hizmete erişilemiyordu.
yangından etkilenen çiftçilerin kayıtları bile sorgulanamıyor, afet bölgelerindeki arazi ve hayvanın verisine ulaşılamıyordu.
hatta ve hatta bakanlık ile bağlı kuruluşlar arasında resmi yazışma bile yapılamıyordu.
bakanlık kulisleri bu iddialarla kaynıyordu. öyle ki konuşulanlar şu yöndeydi:
tarım ve orman bakanlığı’na bağlı kurumların bilişim sistemlerinin merkeze taşınması için 2020’de karar alındı. bu karar doğrultusunda geçen hafta süt üreticileri birliği’nin sistemleri taşındı. normal şartlarda uygulamadaki açıkları görmek için sızma testi yapılması lazımdı. ama iddia o ki; o güvenlik testi yapılmadan sistem çalıştırıldı.
sonra da kaçınılmaz sonuçla yüzleşildi.
bilinmez mi, hacker grupları kamu sistemlerini sürekli didikler ve açık arardı.
ama işte liyakat sahibi insanları sorumlu koltuklara oturtmazsanız, olacağı buydu. öyle ya bu bilişim sistemlerinden sorumlu entegre idare ve kontrol sistemi daire başkanı son yıllarda kaç kez değişti?
sona geleyim. şimdi ne mi olacak?
iddia o ki, saldırganlar cryptolocker adı verilen zararlı yazılımla bakanlığın tüm veri tabanını şifrelemiş durumda. fidye istiyorlar ve böylesi saldırılarda ödeme yöntemi takibi zor olan bitcoin aracılığıyla gerçekleşiyor. cumhurbaşkanlığı dijital dönüşüm ofisi’nin ve türksat’ın da devreye girdiği ileri sürülüyor.
acı olan şu ki, kaybolan hazine değerindeki verilerin yedeği de elde yok.
düşünün; şu an biri sorsa tarım ve orman bakanı’na “ne kadar hayvanımız ve ekilebilir alanımız var” diye...
bakan güncel bilgiyi paylaşamaz. "
ankara soğuğu
-
nordik şehirlerinden daha soğuktu bu sabah accuweather dan baktım. işte bir hayat düşünün ki iskandinavlardan daha çok üşüyorsunuz ama dikmendesiniz.
slim fit gömlek
-
göbekli genç berberlerin ve street fashion (çakmacı) dükkan sahiplerinin vazgeçilmezi.
atatürk'ün 2450 adet tavuğu
-
bugun milyonlarca koyunu olan liderler varken cok da abartilmamalidir.
down on the upside
-
hiçbir zaman anlayamadım soundgarden seven insanların neden bu albüme üvey evlat muamelesi yaptığını. hem şu grunge denilen dipsiz kuyuya bakarsak, zero chance, overfloater, applebite, switch opens, never the machine forever gibi parçalarla aşık atabilecek ne çıktı ki karşımıza o zamandan* beri?
şüphesiz ki louder than love, superunknown veya badmotorfinger çok iyi albümler; ama bu albüm her şeyiyle, yüzde yüz bir soundgarden albümü. hem de kapağından şarkı sözlerine, ben shepherd'ın leziz bass partisyonlarından kim thayil'ın uçuk gitar sololarına kadar. ve bence en büyük özelliği, eşi benzeri olmayan superunknown'un tamamen zıttı olması. şarkı sözlerini de dikkate alınca down on the upside'da hiçbir soundgarden albümünde bu şekilde işlenmemiş olan kasvet, karamsarlık ve öfke göze çarpıyor. her şarkıda ısrarla vurgulanan ruh sıkıntısı ve kafayı sıyırma temaları da cabası.
sonuçta superunknown bir les fleurs du mal olabilir. ama down on the upside'ın her şeyiyle le spleen de paris olduğunu da unutmamak lazım*.
şişli'de sustalıyla boğaz kesen kişinin videosu
-
haberde en çok "özel ekip kuruldu" kısmına güldüm. sanki filmlerdeki jason amcamız gibi tipler son teknolojiyi kullanarak suçluları yakalayacakmış gibi bir izlenim veriyor ama doğrusu birkaç kişilik ekip ile civar güvenlik kamerası izlenip ağzında sigara ile ekranda parmağıyla gösterip "bah şoraya gacıyor o kamaraya da bakah" diyen göbekli polisler suçluyu yakaladıktan sonra göç idaresine gidip işlem yapması uzun ve meşakkatli olacağı için uyarı yapılıp serbest bırakılıyor.
bebeğini bırakıp tatile giden çift
-
ya yine salak salak başlık açılmış yorum yapılmış. ya kardesim büyük ihtimalle zaten 1 5 yıldır tatilde bırakacakları büyükanne bakımı için destek oluyorudur. annenin ve babanın mental sağlığı için böyle aralar iyidir. kısa tatile gidecek ana babalar buradaki gerizekalı yorumlara kulaklarını tıkasınlar.
tanım: mal beyanıdır.
ekleme: yani bu konu ruhsuzluğa nasıl bağlanmış inanılmaz. çocuk yetiştirmenin anayasal kuralları yoktur. her aile, her çocuk kendine hastır.istisnaları saymıyorum ama her çocuk anası babası için biriciktir, onların canıdır, ciğeridir. insanlar kim oluyorlar, hangi hadle o aileleri ruhsuzlukla itam edebiliyorlar çok enteresan. 3 günle 5 günle ne çocuk bağlanma problemi yaşar ne de krize girer hele ki bakımına doğumundan dahil edilmiş bir büyükanne ile kalıyorsa. sağlıklı çocuklar sağlıkli ebeveynlerle mümkün. saçmalamayın.
gramı 332 liradan 313 gram altın alan beyaz yakalı
-
e olm e hadi benim param var altın aldım sen niye ampir ampir konuşuyorsun etrafta derse ne diycen?
game of thrones
-
--- spoiler ---
bu bölümün sonunda ben şunu anladım arkadaş. ne kadar game of thrones izlesem, spn sevsem, himym takip etsem de türk dizileriyle büyümüşüm. mal mal jaime ile brienne'in beraber olması gerektiğini düşünürken buldum kendimi.
"ay bak etini kesmesine de yardım etti zaten, yalan söyledi etti kızı da tecavüzcülerin elinden kurtardı. oooh geçen bölümde de beraber aynı küvetteydiler."
benden adam olmaz lan dağılın. öyle bir geçer zaman ki izlemeye gidiyom ben.
--- spoiler ---