hesabın var mı? giriş yap

  • insan kaynakları birimi olan bütün şirketlerde çalışanların hayatlarında en az bir kere yaptıkları şey. bunun sebebi bütün insan kaynakları birimlerinde mutlaka aylin hanım diye birinin olmasıdır. aylin hanım diye birinin çalışmadığı insan kaynaklarından şüphe etmek gerekir. fason şirket olabilir.

  • cok sey bildigini sanan insan sanrisi. bak aci bir gercek soyleyeyim, 2000 yil once yasayan insan temel yasam konusunda senden bilgilidir. modern insan cok sey biliyor ancak kendisini hayatta tutacak, medeniyet olmadan da yasamini surdurecek bilgilerin pek azina sahip.

    200 yil onceye aynen bugunku bilgilerinle gittin mesela, hangi bilgin sana ustunluk saglayacak. hadi muhendis, doktor falan olursan bir nebze. iibf mezunu olup da hangi bilginle ustunluk saglayacaksin?

    modern insanin kendisini bir bok sanmasi beni bitiriyor yani.

  • ağızları 30 karış açıkta bırakan cv'dir. öyle cv mi olur lan?

    yalnız bu cv ile yeme içme işine girmesi cidden ülke açısından kayıp olmuş, büyük bir üniversitede büyük bir hoca olabilirmiş. ha istese şu dakika da olur, tutan yok. demek ki adamın her şeyi hazmetmiş ilginç bir kişiliği varmış, helal olsun.

    galatasaray lisesi, boğaziçi üniversitesi, london school of economics, berkeley, brown, princeton, stanford, georgia, koç...

    insan sayarken yoruluyor.

    bunların birisine bile uğrayan (bakın okuyan demiyorum, 3 aylığına da olsa parayı bastırıp şöyle bir uğrayan) kendini eşi bulunmaz adam sayıyorken, vedat milor'un böyle mütevazı kalması takdire şayan.

    bir de bonus olarak dünya bankası diyor, dünya bankasında çaycı olmaya razı ekonomistler var lan bu dünyada!

  • bunun bir açıklaması var. daha iyi bilen arkadaşlar mutlak yazacaklardır ama ben genede dilim döndükçe anlatayım.

    uykuya dalan beyin yavaş bir şekilde solunumu, dolaşımı, sindirimi ve bilumum olayı yavaşlatır. sonrada gene bu beyin denilen şey, ulan ölüyorum herhalde deyip basar sinirlere uyarıyı ve bir anda insanı sıçratır. sonra da tamam lan geçti geçti, yokmuş bir şey deyip uyumaya devam ettirir. manyak lan bu beyin.

  • yaklaşık 15 yıldır türk televizyonlarında arz-ı endam eden dizi.
    15 yıldır diziyi izlerken, bizde haliyle büyüdük, fikirlerimiz zaman zaman değişti. hep aynı vz olarak, izlemedik, her izleyişimde farklı farklı insanları hatalı buldum. ama bu defa artık, kesin kanaatimi vereceğim.

    dizinin en büyük suçlusu gerçekten ve gerçekten karaktersiz köpek olan behlül.
    atalarımız ne demiş; kime iyilik yaptıysan, ondan koru kendini. adnan'ın yıllar öncesindeki iyi niyetinin bedelini, karısı ve kızına mâl oldu. behlül'ü eve getirerek en büyük kötülüğü yapmış oldu aslında ailesine. hep iyi niyetten bunlar.
    ailesiyle büyümeyen insanlar, dışardan her ne kadar başkaları tarafından sevilip, ailelerine dahil olsalar bile asla tam olamazlar. behlül gibi.
    düzeysiz bir bencillik geliştirirler. ve bunu anlamak imkansızdır. neyse, konuyu dağıtmayalım.

    matmazel, behlül'ü nihal'e karşı uyarıyor. ona nihal'in aşkından bahsediyor. ama behlül, bunu bile bile üstüne gidiyor. ciddiye almasa da, gururu okşanıyor.
    çünkü her kadın ona aşık olmalı, istediğini hep almalı ...
    nihal'e mezuniyet dönüşü aldığı gülü, çöp kovasında gördüğünde, vazgeçilme hissini dibine kadar yaşadı. gururuna yediremedi çünkü; nihal'in ondan vazgeçmesi demek, adnan'ın da imkanlarının kısıtlanması demek, evde artık göze batacağını bilmek demek.
    onun için, yine bihter'i kızdırarak, nihal'e gitme yolunu açtı.
    adnan'ın imkanlarına sırtını dönemezdi.

    sevmediği halde, sırf sevildiğini bildiği için, yaşam standartını düşürmeme yolunu seçti.

    gelelim bihter'e;
    güzelliği ve belki eğitimi dışında adnan ziyagil'e hiç uygun bir eş değildi. adnan'ı taşıyamadı. sürekli kaprisli, asabi ve sorunluydu.
    eve ilk geldiğinde, mutfak takımıyla takıştı. gerçek bir hanımefendi asla böyle davranmazdı. üstten üstten ve kibirli konuşarak hükmedebileceğini düşündü ama hep yanıldı. zaman zaman firdevs hanım'ın dolduruşuna geldi. buradan da manipüleye ne kadar açık ve olgunluktan çok uzak birey olduğunu görüyoruz.
    adnan'ın da zamanla, gerçek bihterle tanışması ve çocuklarına " sizi birşeylere zorladım mı?" gibi sorularla esasen, kendisini sorgulaması pişmanlığının başlangıcıydı.
    bihter de en başında, annesine haddini bildirmek ve standartlarını düşürmemek uğruna baba şefkati bulduğu adnan'a sığınmasaydı, sonu böyle acıklı olmazdı.

    yine de bu hikayenin en kötüsü kesinlikle behlül. ona el uzatmış, kendi evlatlarından hiç ayırmamış* büyütmüş bir adama, kardeş gibi görmesi gereken aynı evde yaşadığı kadınlara ihaneti behlül'ün ne kadar sömürgeci kişilik olduğunu gösteriyor.
    hep o sevilmeli, evler, tekneler, arabalar havada uçmalı. ihanetten de geri kalmamalı.

    15 yıllık birikmiş yorum, burada sonlandı.
    iş bu entry 2008 yılında yayına girmiş olan uyarlama için eleştri entryisidir.

  • üst edit: mecburi anket (çoklu seçim yapılabilir).sandığı koyduk milletin önüne. kefenimizi giyip çıktık biz bu yola.

    üst edit 2:milletimiz yüzde 33 gibi ezici bir çoğunlukla gereken cevabı sandıkta vermiştir. neyse ben balkon konuşmasını hazırlıyorum beni rahatsız etmeyin. özellikle avukatlar. yarın debede gereken açıklamaları yapacağız. milletimiz müsterih olsun. tabi gece yarısı sandıklarda bir katakulli olmazsa.

    avukatlara neden yeşil pasaport veriliyor? kanadadan velayet davası alıyorlar da gidemiyorlar mı yoksa? çok gereksiz bence. yarın bütün meslek grupları talep edecek. ben boşuna mı derece derece yükselip hakettim bu zıkkımı. olmaz olamaz kabul edilemez bir durum. neden fırıncılar değil de avukatlar?
    edit:mesaj kutumu yeşillendiren avukatlar. la oğlum siz nasıl avukat oldunuz. bir ikisi hariç geri kalan alayı kendini savunmaktan aciz. siz nasıl milleti savunacaksınız anlamadım ki. kamu hizmeti sayılıyormuş da anayasanın zırt maddesinin f bendine göre söylemiş de. ben de diyorum ki özelde çalışan doktorun mühendisin ne eksiği var sizden. x mühendisi de devletin yolunu yapıyor. 15 senede hizmeti var. o niye alamıyor.

  • içine kapanık biri olmasının ve çevresiyle neden konuşmadığının nedeni zaten çok açık. çevresinde dünya görüşü olan bir tane insan olmadığını bilmesidir. etrafında böyle yobaz, cahil cühela takımı varken ne yapacaktı çocuk? tabii ki, telefonla daha farklı dünyaların içinde kendisine bir hayat kurmaya çalışacaktı. olaydan sonra durumunu çok iyi anladık demiş bir de, ulan anladıysan bütün ekşi s*ksin beni.

    ''ben bu cemaatin 25 yıldır içindeyim. kaldığı yerde hiçbir sorun yoktu.'' sorunun zaten ne olduğunu anlayacak zihniyete sahip olmamanız en büyük sorun.

  • bu mudur erkeklik? bu mudur delikanlılık? bir adama kaç kişi dalmışlar dövmüşler yuhhajajajjahhhahahaha

    "nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" vecizesinin gerçekleştiği olay

    edit: ilk satırlarda geçen "erkeklik" "delikanlılık" kelimelerinin bir üst entry ile daşşak geçmek için ironi içerdiğini anlamayan dallama yazarlara selam olsun...

    dallamedit : içimin yağlarını eriten görüntülere sahne olan olay