hesabın var mı? giriş yap

  • giresun ve ordu için konuşabilirim, rize'nin durumunu pek bilmiyorum. fındık para etmiyor. otlak ve mera alanları kısıtlı olduğu için bölgede kalabalık küçükbaş sürülerininin idaresi zor. bölge coğrafyası, balıkesir, bursa gibi ya da güneydoğu'daki gibi entegre tesislerin kurulmasına uygun olmadığı için koca koca çiftlikler yapıp besiler, mandıralar kurulamıyor yani büyükbaş hayvancılık da karlı değil. yem ve bakım maliyetlerini hiç söylemiyorum. bölge halkının elinde bir çay kalmıştı; onda da maliyetlerin artmasının yanında çaykur ve diğer kooperatiflerin alım fiyatları da düştü. diğer yandan sadece tarım girdileri değil, her şey pahalandı. kaldı ki çay gibi ekimi ayrı dert, toplaması ayrı dert, saklaması ve satışı ayrı dert olan bir üründen bahsediyoruz. senin emeğinin karşılığı, eksperlerin, kooperatiflerin veya tüccarların paşa keyfine kalmış.

    bir 20 yıl önce iş alternatifi azdı, köylü daha da sadeydi, daha mütevazi idi. 15-25 yaşlarında bir insansın mesela, baban seni çayın, fındığın parasıyla yetiştirmiş, o parayla okutmuş. babanın babası da öyle. ve bu, sülalenin çoğu için geçerli. her iş, birlikte yapılıyor. malın para ediyor, toprağın da. giderin de olmayınca kıyıya köşeye bir şeyler atabiliyorsun. amcan, zamanında tarlaları satmış, istanbul'a gitmiş ama o parayla iş kurmuş. toprakla, inekle, keçiyle uğraşmak istemiyorsan, senin için en iyi alternatif, onun yanına gidip ortak olmak. belki sen de tarlanı satarsın ya da kiralarsın, o kıyıya köşeye artığını da ekleyince istanbul'dan ev almaya, iş yapmaya yeter. orada tutunursun, tutunamazsın, orası sana ve şansına kalmış. eğitim alıp başka meslekler, beceriler kazanan insanları dışarda tutuyorum tabii.

    ama günümüzde böyle değil. tarımdan ve hayvancılıktan kazandığınla giderin hemen hemen aynı. kendi yetiştirdiğin mısırı, lahanayı, fasülyeyi yiyip kendi peynirin ve tereyağınla karnını doyuruyorsun. başka bir şey yok. ama yeni nesil istemiyor bunu, cefa çekmek istemiyor. belki sadece özendikleri için belki de gerçekten artık bu düzenin geleceği olmadığını gördükleri için, dedesinin, babasının yaptığı şeyleri yapmak istemiyorlar. haklılar da bence.

    "makas tutmayı bile bilmiyor." diye kızdığınız gençler, suçlu değil. tarımda, ekonomide sürdürülebilirliği sağlayamayanlar, halkın emeğini sömüren tüccarlara, komisyonculara "dur!" diyemeyenler suçlu. önceden fındıkta doğulu işçiler çalışırdı, bu insanlar, kendi toprağı olmayan, sanayi yatırımı olmadığı için fabrikalarda da çalışamayan, kamyon kasalarında gelip kamyon kasalarında yatan insanlardı. durumları kötüydü ama en azından onlar da hasat döneminde kazandıkları yevmiryelerle kendi tenceresini kaynatabiliyorlardı. şimdi onlar da yok çünkü artık karadenizlinin onlara verebileceği para, onların tenceresine de yetmiyor. suriyelilere, gürcülere kaldı iş, onlar da ölümü gördüğü için sıtmaya razı olmuş insanlar.

    nasıl kendi diyarbakır karpuzumuzun, mercimeğimizin tohumunu bile kaybettiysek, bu gidişle kendi çayımızın fidelerini de kaybedeceğiz. tarlalar kuruyacak belki su basacak, baş edemediğin bilmem ne böceği gelecek belki de yerine birileri bir şeyler dikecek. 20 yıl sonra da çayda dışa bağımlı olursak, ben hiç şaşırmam.

    edit: entry, debe'ye ve ekşi şeyler'e çıktığı için imla düzeltmeleri yaptım. mesaj atan herkese teşekkür ederim.

    bölgenin yerlisi değilim ancak ordu ve giresun'da yeteri kadar bulunduğumu düşünüyorum. durumları kötüye gittikten sonra işini bırakıp eynesil'e dönmek zorunda kalan, çok yakın bir arkadaşımızın bahçesinde, 4-5 yıldır dönemlik olarak, arkadaş grubuyla çalışıyoruz. hem ziyaret hem tatil hem de aileye yardım amaçlı. öte yandan, kendi ailemde zeytincilik ve seracılık yapan akrabalarımız var. gözlemlerim, bunlara dayanmaktadır. sürçü lisan ettiysem ve yanlışım varsa affola, düzeltebilirsiniz.

  • 57 yıl önce vefat etmiş reşat nuri güntekin'in çalıkuşu kitabı d&r kitabevi'nde 33 lira. nereye gidiyor lan bu 33 lira?

    orhan pamuk'un masumiyet müzesinin ingilizce çevirisi istanbul'da 16 lira (8 dolar) iken, türkçesi 25 lira.

    tamam, emek, ekmek önemli kavramlar da, asgari ücretle çalışan insanın emeğinin saati 3 lira mıdır?

  • herkes bu adamı çılgın dahi, huysuz ihtiyar vb. diye güzelliyor ama katıldığı programda fatih altaylı'nın fransızca bildiğini hesaba katmayacak kadar aptal bir adamdır gerçekte.

    bilmeyenler için hatırlatayım, fatih altaylı'nın programında yusuf halacoğlu ile tartışırken, fransızca bir kaynaktan çeviri yaparken, o metinde yazmayan şeyleri uydurmuş ve kendi argümanlarını bu şekilde desteklemişti. daha sonra fatih altaylı metni görmek istemiş, burada böyle bir şey yazmıyor diye düzeltmiş ve sevan nişanyan da gak guk diye kıvırmıştı.

    herhangi bir tartışmada haklı gözükmek için muhatabının bilmediği dilde hikayeler uyduracak kadar ahlaksız ve moderatörün kim olduğunu bilmeyecek kadar da aptal bir adam bu. gözünüzde çok büyütmeyin.

    ekleme: @trulli, @amat ve @haberk2002'ye teşekkür ederim, videonun linkini bulup göndermişler:

    https://www.youtube.com/…atch?v=0xkrrysu9og&t=2824s

  • oyun: warcraft 3 (footmen mod'u)

    durum: oldukça deneyimli ve iyi bir oyuncu olan ev arkadaşıyla multiplayer oyunu atılmaktadır. daha önceki oyunlardan ev arkadaşını konvensiyonel yollarla yenmenin imkansız olduğuna, oynanan oyun 5 dakika da 5 saat de sürse eninde sonunda ele alınacağına kanaat getirilmiştir.

    strateji: ev arkadaşı oldukça iyi bir oyuncu olsa da zayıf bir tarafı vardır: ekran kartı dandik, bilgisayarı ise eskidir. bel altına çalışılması gerektiğine kanaat getirilir:
    oyunun başından itibaren tüm para cancanlı savunma kuleleri yapmaya harcanır. normalde rakibinizin eninde sonunda sizi ezip geçmesiyle sonuçlanacak saçma bir taktik olsa da durulmaz, üse yakın toprakların hepsi kule yapımına harcanır.

    sonuç: ev arkadaşının ekran kartı o kadar kuleyi aynı ekranda görmeyi kaldıramaz ve planlandığı üzere çöker. hükmen galip olunmuştur.

  • 1000 tl maaş almasına rağmen lacoste'den giyinen erkeğe göre biraz daha vizyonlu bence. vizyon önemli bir şey. keşke herkes vizyonlu olsa.

  • ''bir şey almayacaksan dükkanın önünü kapatma, müşteri gelmiyor senin yüzünden'' demek ile eşdeğer isyan cümlesi.