hesabın var mı? giriş yap

  • benim sevmediğim bi şeysi var bunun. çok minik, aslında kimse farketmiyo muhtemelen ama, benim biraz sinirime dokunuyo.

    akşam eve geliyorum, yatana kadar ses telleri pasif, yatarken zaten pasif, sabah kalkıyorum, alelacele işe gidiyorum, teller hala pasif. iş yerinde, belki bi 15-20 saattir hiç hareket görmemiş ses tellerim, ilk rasladığım iş arkadaşıma günaydın derken bi garip oluyo, çatallı gibi garip bi ses çıkarabiliyo. yarım öksürük/boğaz temizleme gibi bişiden sonra sorunsuzca günaydın diyebiliyorum ama akabinde.

    bu durumdan zerre haz etmediğim için sabahları işe giderken yolda, bi kere bile olsa mutlaka "aaa eee ooo öööö uuu üüüü ıııı iiii" diyorum. en fazla 5saniyemi alıyo.

    çok küçük hesapların adamı diye milletle dalga geçiyodum. şimdi şu halime bak.

  • başbakan'ın burak yılmaz'dan daha etkili bir forvet olduğunu gösteren maçtır.

    o değil de başbakan topu çaldı diyen ntv spikerini kovmasınlar şimdi :/

  • "bir şeyi uzun süre bekledikten sonra umutsuzluğa kapılıp hiç içine sinmeyen başka bir şeye razı olduğun anda o beklediğin şey çıkageliyorsa ve onu mecburen hiç hak etmediği bir yere koymak zorunda kalıyorsan tetris oynuyorsun demektir."

  • dünya ekonomisini ve çevreyi (ve bizi-hayatımızı) kurtarabileceği öne sürülen durum. ayrıca aile ve arkadaşlarla daha çok zamanın geçirildiği, iş yaşamının streslerinden daha uzak bir dünya demek. beden ve ruh sağlığı üzerine olumlu etkileri var bu nedenle sağlık harcamalarını azaltırken iş verimini yükseltebilir. ayrıca daha iyi yetiştirilen çocuklara zemin hazırlayabilir.
    isveç'te 2015 yılında pilot bölgede denenmiş ve iş verimini, mutluluk oranlarını artırdığı saptanmış.
    abd ve avrupa'da yapılan araştırmalara göre bu durum enerji tüketimini ve doğaya salınan karbon emisyonlarını %20 oranında azaltıyor. abd utah'ta 2007-2011 yılları arasında denenerek de kanıtlanmış. bir teoriye göre bu durum klima, bilgisayar, ve ışıkların kapalı olması ile ilişkilendirilmiş. bu şekilde yılda 12 bin ton karbondioksitin salınımı önlenebilirmiş. sistemden çıkılma nedeni vatandaşların cuma günü devlet dairelerine ulaşamamaktan yakınması imiş.

    bir diğer olay da ileride otomasyon ve robotik sistemler dolayısı ile bir çok işin elle yapılmasına gerek kalmayacağı. 20 yıl içinde mevcut mesleklerin %47-54'ü bu kategori içerisinde ele alınacak.

    venezuela da benzer bir proje üzerinde çalışmakta. yılın iki ayı için başlatmaya karar vermişler.

    ne diyelim desteğimizi sonuna kadar veririz

    kaynaklar:
    http://www.independent.co.uk/…g-hours-a7215421.html

    http://www.travelandleisure.com/…ekends-save-planet

    http://www.deccanchronicle.com/…says-scientist.html

    https://www.theguardian.com/…eekends-nicolas-maduro

    http://theconversation.com/…-world-and-us-too-64503

    edit: konuyla ilgili eklemeler
    http://diply.com/…ay-weekends/3?publisher=budget101

    aynı zamanda iş memnuniyeti artıp stres azalacağı için iş değişiklikleri azalacak ve inovasyon, ekip kararlılığı artacak.

    http://www.sciencedirect.com/…pii/s0140673615602951

    bu da büyük tıp dergisi lancet'te yayınlanan araştırma abd, avrupa, avustralya'da 603 bin kişiyle yürütülen aşırı çalışmanın insan sağlığına zararlılığını ele alan araştırma. diyabet inme kalp hastalığı depresyon anksiyete sinirlilik uyku kalitesizliği gibi riskler barındırıyor.

    https://www.theguardian.com/…es-modern-working-life

    google ceo su da bu duruma karşı değil ve iş verimliliğine inananlardan. ayrıca amazon ve japonya'nın uniqlo firması da bu durumla ilgili pilot projelerini başlatmış.aynı zamanda bu durumun iş yerinde kadın erkek eşitsizliğini azaltabileceği bildirilmiş. bazı araştırmalarda haftada 30 saate varan verimsiz işyerinde bulunma zamanları bildirilmiş.

  • "birilerinin özel kalem müdürü "para sayma makinesini polis koydu" demiş. camideki bira şişesinin selamı var dostum..."

  • "yabancı kızlar için para harcamak zorunda kalmıyorlar."

    türk kızlarını tek cümle ile özetlemiş, tipik türk kızı.

  • vücut geliştirmeciler için en kolayı shake olarak tüketmektir. bir blender'ın içine:

    . 300-400 ml süt,
    . 2-3 çay bardağı kadar yulaf,
    . biraz ceviz, fındık,
    . 1 adet muz,
    . varsa 1 ölçek protein tozu

    bunları blenderda 1 dakika kadar karıştırıp afiyetle içebilirsiniz. yulaf falan kalmıyor zaten ortada.

  • bir de bu çıktı başımıza. özellikle instagram'da bolca görebileceğimiz bir örnek.

    atıyorum 3 tane kız arkadaş var, isimleri ayşe, fatma, necla. ayşe ile fatma bir bara veya cafeye gidip orda fotoğraf çektirir ve bunu instagram'a yükler ve mekanı da yazar. necla ise bir sebepten dolayı gelmemiş veya çağrılmamıştır.

    fotoğrafın altına kaçınılmaz yorum gelir;

    ''bensizzzzzzzzzz :(''

    klasik cevap ise gecikmez;

    ''aşkım bir dahaki sefer beraber mutlaka :) özledimmmmm''

    (bkz: bi bitmediniz amk)

  • içinde her şeyin yeraldığı bir uygulama kaybeder. bu denenmiş bir formül, adına da facebook diyoruz.

    facebook’ta hepsi var, foto atıyor, microblogging yapabiliyorsunuz, özel mesaj yazabiliyorsunuz, video yükleme bölümü var (facebook watch). 2. el alım satım yapabiliyorsunuz (marketplace). vs vs. yani her şey var. peki sonuç? facebook panayır yerine döndü, kimse bakmıyor.

    sadece resim paylaşılan instagram ise kendi kulvarında 1. sırada, sadece özel mesaj atılan whatsapp kendi kulvarında 1. sırada, sadece video paylaşılan youtube kendi kulvarında 1. sırada, sadece kısa metinlerle microblogging yapılan twitter kendi kulvarında 1. sırada.

  • oturma duzenegi nedeniyle gloria'nin starbucks'dan daha sansli oldugu rekabet. gloria'da elinize verdikleri menuden begendiginiz kahveyi "ahanda şu olsun" diye gostererek isteyebiliyorsunuz, starbucks'da telaffuz etmek durumundasiniz :

    - bana bi tane maçarotti..
    - efendim?
    - bi tane makivetti..
    - nasil?
    - nescafe var mi?
    - yok maalesef..
    - sittir, o zaman bi tane makamotti..
    - ne?
    - ver bisi iste canina yandigim..