hesabın var mı? giriş yap

  • sevinçten kalbim 200 filan atıyordu dakikada o yavaşladı geldim. başlıktaki cahil yorumlar umuyorum trolldür. açıklamaya utanıyorum zira.
    - sağdaki gösterge inen stage1e değil uyduyu taşıyan stage2ye ait.
    - yayının kesilmesi beklenen bir olaydı defalarca yayında söylendi. duyduğunu anlamayan adamlar gelmiş fake filan diyor.
    roketteki yayının kesilme sebebi yatay açıdan dolayı direkt bağlantı kurulmasının mümkün olmaması.
    gemiden uydu bağlantısı ile yapılan yayının kesilme sebebi ise iki faktörden kaynaklı, birincisi titreşim, roket inerken yaptığı landing burnde gemiyi çok sallıyor, mantıklı gelmiyorsa balkondaki anteni sallamayı deneyin * ikincisi ise yanan roket yakıtının havayı iyonize etmesi ki bu sinyali blokluyor.
    - inmesi çıkmasından kısa sürdü diyen oldu; newton mezarında ters döndü. (bkz: yerçekimi)

    edit: inişten sonra duman görmedik yazılmış, roketler mazotla çalışmadığı için duman yok, yanmanın temizliğini önceki inişleri izleyerek görebilirsiniz

    edit2: önceki görevlerden farkı merak edilmiş, bu bu görevde kullanılan roket geçen yıl nisanda gönderilip geri indirilen roket. ilk defa bu yörüngeye çıkabilen bir roket kullan at değil yeniden kullanılabilir olarak tasarlanmış ve kullanılmış oldu.

    edit3: cahil kelimesi ve kullandigim uslup icin gerek alttaki entrylerle gerek ozel mesajlar ile linc eden tum arkadaslara sevgilerimi sunuyorum*. bu entryde bilmeyenleri degil; bilmedigi konuda kesin ahkam kesenleri elestiriyorum.

    son edit(okuyan da kalmadi ama yazayim): entry burn sonrasi sagdaki izgara sekilli yaniyor gibi gorunen sey ayaklik degil manevra icin kullanilan zimbirtilardan, yani komple erimis olsa bile(ki zor erir) inmesini engelleyecek bir sey degil.

  • salvador dali'ye resimleri ve görünüşüne bakıp da; "deli, egzantirik bir kişi işte" diyip geçerek o mükemmel sürrealist çizgilerin altındaki isyanı anlayamayanların mutlaka seyretmesi gereken film. aynı cinsiyetteki bir ruh eşinin varlığının yarattığı ikilem, bu çekime karşı koymanın verdiği acı, çeşit çeşit maskelerle geçirilmiş bir hayat.. insanın, robert pattinson'dan soğumak bir yana; oluşturduğu karaktere verdiği ruh ve canlılıktan dolayı onu daha da çok takdir etmekten başka bir şey gelmiyor içinden.

    --- spoiler ---
    if i'm going to be anything more than average, if anyone is going to remember me, then i need to go further, in art, in life, in everything!
    --- spoiler ---

  • dünyanın en asap bozucu şeylerinden biri. ilk sorulduğunda babamın mesleğini söyleme gafletinde bulunmuştum "pikocu" diye. sonra muhabbet "pikocu ne?", "nasıl yani terzi mi?", "overlokçu mu oluyor o?", "hele bir anlat şunu" diye öyle uzamış ve ben anlatmayı başaramadıkça o kadar canımı sıkmış, beni sınıfta öyle rahatsız edici derecede ilgi odağı haline getirmişti ki sonraki senelerde "emekli", "serbest meslek" diye geçiştirmeye başlamıştım. onlarda bile öğretmen tatmin olmazsa "nasıl serbest meslek? öyle geziyo mu yani?" diye dalga geçebiliyordu. sonunda bir sene "bilmiyorum" bile dedim artık dayanamayıp. "bilmiyor musun? babanın yaptığı işi bilmiyor musun?" raddesine gelmişti ama o kadar sıkılmıştım ki gönül rahatlığıyla "bilmiyorum" demeye başlamıştım. o beni rahatlatmıştı.

    işin ironik tarafı 14 yıldır ekşi sözlük'te pikoyu ve pikoculuğu anlatan yegane entry'ler bana ait.

    edit: "terzi diyeydin ya" demişler. terzi demeyi denedim, "terzi gibi" dediğim oldu ama düz "terzi" diye sallamayı içime sindiremedim. veteriner babayı doktor diye tarif etmek gibi olacaktı. sanki babamın mesleğinden utanıyormuşum da yalan söylemeye ihtiyacım varmış gibi hissedecektim. o yüzden "terzi" demedim "terzi gibi" dedim ama o daha çok probleme yol açtı.

  • "sennnnn... sennn kiii, düşmanlarıııı..." diye nara atan çocuk iticiliği. saçının birkaç telinden tutup indireceksin aşağı, düşmanı görsün.

  • bana gore kendisi telefonla konusurken, durup dururken, dur bak sana kimi veriyorum diyerek telefonu uzatip, 32 dis siritan insandir.

    kendi kafasi oyle guzel ki, senin de mutlu olabilecegini dusunuyor.

    kas goz yapip bozmayin su guzel adamlari ya.
    canim canim.

  • basarili 2 (ingilizce, isvecce) basarisiz 1 (allahin belasi fince) yabanci dil ogrenme girisimi ve dil ogrenmenin kendisine dair bazi okumalardan sonra bu konuda kendimce cikardigim notlar:

    - insan beyni haftada 10 saatin altinda bir dil ile hasirnesir olmuyorsa o dili cozemiyor. yogun ve saglikli bir ogrenme icin ise min. 20 saat gerekiyor. yani haftada 10 saatin uzerinde ayiramiyorsak zaten dil ogrenemiyoruz.

    - dil ogrenmek icin cok farkli yontemler mevcut. herkesin beyni ve ogrenme yapisi ayni olmadigi icin bunlarin bazilarini deneyip kendisine uygun olanlarini (olanini degil, olanlarini) bulmasi gerekiyor. kendimize uygun olmayan bir yonteme saplanmissak dil ogrenemiyoruz.

    - öncekiyle baglantili olarak: tek bir yontem asla ise yaramiyor. sadece duolingo’dan dil ogrenen varsa sapka cikartirim. onun yanina kelime calistiracak baska app bulmak, onun yanina da dilin akisini, ritmini kavramaya yarayacak dinleme ve pratik kaynaklari eklemek gerekiyor. tek bir kaynakla, kaynak iyi bile olsa, dil ogrenemiyoruz.

    - insan beyni yeni dili ogrendigi kaynagin yontemine alisip bir sure sonra, istemeden de olsa, o yontemin kisayollarina yoneliyor. bunu asmanin yolu yine test icin birden fazla kaynakla hasirnesir olmak. yeni ogrenme, ve soru tipleri gormek. zira beynimiz konfor bolgesinden cikmadikca dil ogrenemiyoruz.

    - kitap okumak onemli, lakin kitaptaki en buyuk sorun ”sadece dil ogrenme amaciyla” kitap secmek. icindeki hikayeyi/bilgiyi merak etmedigimiz kitabi salt dil icin okuyunca bir noktada sikilip birakiyoruz. dil seviyesi cok daha zor da olsa enteresan buldugumuz bir kitabi okumaya calismak daha mantikli. icerigi ilgimizi cekmeyen okumalarla dil ogrenemiyoruz.

    - insanin hayatinin bir kismini o dilin kulturune de adamasi gerekiyor. ogrendiginiz dildeki dizilerle, sinemayla ve edebiyatla ilgilenmemiz gerekiyor. kulturune zerre ilgi duymadigimiz dili ogrenemiyoruz.

    - hangi dili ogreniyorsaniz intermediate asamasindan itibaren tum isletim sistemlerinizi o dile gecirin derim. gunluk yasantimizdaki bazi pratikleri o dile geciremiyorsak dil ogrenemiyoruz.

    - pratik yapma imkaniniz yoksa kendi kendinize konusun. konusmayi sevdiginiz konulari secin. orada kendinize biseyler anlatin. sonra biraz dinlenip ayni seyi bir daha anlatin. 6 aylik askerligimde kendi kendime konusmaktan adim deliye cikmisti ama son gun girdigim ielts sinavini da gecip yurtdisina gidebildim. en sevdigimiz muhabbeti bile o dile uyarlamaya kasmiyorsak dil ogrenemiyoruz.

    - yogun calismak iyi ama uzun vadede surekli yogun calismak da beyni yoruyor. 3 ay yogun calisip 1 ay hafifletmek genelde daha saglikli. ayrica dil calismaktan bikmamak icin de iyi bir ritm. psikopata baglarsak ve arada rahatlamazsak da dil ogrenemiyoruz.

    benden bu kadar. hemen dil calismaya geri donuyorum.