ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yale'de bale okuyan hale
-
(bkz: kaç kişi girdiniz bu şakaya?)
başbakana canlı yayında kapa çeneni demek
-
az önce iş yerinde akpli bir vatandaşa okuduğum haber.
tepkisi; batının ahlâksızlığı demek oldu.
o yüzden türkiye'de olsa demeyin dostlar, türkiye'de olmaz, bizde kraldan çok kralcı soytarılar var.
johnny depp
-
uzun bir süredir gündemi meşgul eden oyuncu.
ancak sözlükten debe entyleri üzerinden, bir de ınstagram'da reels videoları üzerinden bazı şeyler gördüm. yani kim haklı kim haksız bir şey diyemem. sadece bir şey dikkatimi çekti: amber kaltağı, johnny'ye dior sponsorluğu için "dior'un senle ne işi var? onlar tarzı olan bir firma, senin tarzın falan yok!" diyor. johnny depp'e diyor. elon musk'a, james franco'ya vermiş kadın diyor, tekrar ediyorum johnny depp'e diyor.
ulan erkek halimle benim bile johnny'ye veresim geliyor, sen kim köpeksin de adama tarzın yok diyorsun kaltak!?
tamam sakinim.
aziz nesin
-
çanakkale'deki agora meyhanesi'nin duvarında kendisinin
"bırakın olmasın mezar taşımız,
bir okul bahçesine gömsünler bizi.
çocuklar koşsun üzerimizde." sözleri yazılıdır.
onca dizenin arasında ona bakıp bakıp içersiniz hatta, öyle bir güzelliği vardır.
17 şubat 2015 akp'li vekillerin çekiçli saldırısı
-
şöyle biraz geçmişe gidiyorum, birkaç bin yıl kadar önce iskandinav ülkelerinde thor da muhaliflerine çekiçle tepki gösteriyor.
(bkz: ileri demokrasi)
cristian baroni'nin uzaylı kızı kucağına alması
-
hastalığından dolayı farklılığa sahip bir insana uzaylı diyebilecek kadar küçülebilme potansiyeline sahip bir insanın tespitidir.
önce insan olmayı becerebilmek lazım. gülmek kolay.
edit : başlığı açan tuhaf bir insan entry'sini silmiş ya da uçurulmuş, başımıza kalmış. velhasıl silmiyorum, bazı insanların ne kadar çirkinleşebileceğinin göstergesi olsun.
edit yine : başlık ve resim için (bkz: #33564232)
hamile eşini terk eden erkek
-
yaşadım. hamileyken çok anlamsız ve basit bir aile meselesi nedeniyle terk edildim, yalnız bir hamilelik geçirdim. kalp sesini ilk duyduğumda yoktu, yalnızdım. cinsiyetini öğrendiğimde yoktu, yalnızdım. hiçbir şey aşeremedim. şımarıklık yapma, naz yapma hakkım da olmadı, hep yalnızdım. covid olduğu için daha da yalnızdım.
doğum yapacağım sabah erkenden hazırladığım mini bavulu ve ana kucağını arabaya indirdim, direksiyonun başına geçip hastaneye gittim. hastane sessiz ve kimseler yok. lobideki görevliye doğum yapmak için geldiğimi, yatış yapacağımı söyledim. 8 aylık hamile olmama rağmen karnım da yoktu, şaşırdı; doğum mu yapacaksınız, bugün mü, şimdi mi gibi şeyler dedi. odanın hazırlanmasını bekledim, eşyalarımı alıp çıktım. verilen ameliyat önlüğünü giydim, varis çoraplarını giydim, doğumdan sonra ihtiyacım olabilecek şeyleri bavuldan çıkartıp yerleştirdim. ameliyathaneye almaları için beklemeye başladım, ismim odadaki televizyon ekranında göründü. sezaryene geçmeden önce de annem geldi.
doğumdan birkaç saat sonra ayağa kalktım, yürüdüm, eğildim/kalktım, kendi ihtiyaçlarımı kendim hallettim. eşim yoktu. hastanedeki birkaç gecede ve sonraki gecelerde dinlenmeye de fırsatım olmadı. bütün bunlara rağmen yeşilköy'de bir binanın 6. katında bugüne kadar yaşamış olduğum hayattaki en güzel, en farklı birkaç günü yaşadım -bence.
şöyle de emin olduğum bir şey var; yazacak olsaydı eşim de bu başlığa 'ben hamile eşimin elini sıcak sudan soğuk suya sokmazdım, nasıl insanlar var' minvalinde şeyler yazardı. pratikteki insan davranışları farazi bir dünyadaki idealize edilmiş teorilerle uyum sağlayamayabiliyor.
kaçaksaray önünde piknikli eylem yapmak
-
orantılı zekaya muhteşem bir örnektir.
http://webtv.radikal.com.tr/…de-piknikli-eylem.aspx
helal olsun çocuklara. madem orası halkın sarayı, istersem gider piknik yaparım, istersem içini gezer tozarım (limitler dahilinde) kimse de bana karışamaz. ama sen en doğal hakkını kullanmaya çalışan çocukları yaka paça göz altına almaya çalışıyorsan sadece zavallısın demektir.
yıkılacaksın erdoğan, korkunun ecele faydası yok!
edit: videonun girişindeki atletli abinin polise karşı hala rol kesmesi, polisin önünde karpuzlu topla oynamaya çalışmaları muazzam ya. bugün polis canlarını yakmış olabilir ama dirençleri ve soğuk kanlılıkları ile polisleri mala bağlatmışlar, acınacak duruma sokmuşlar. bunun zevkini yaşayıp mutlu olsunlar.
edit 2: bu video daha güzel bir çekime sahip ve daha detaylı; https://m.youtube.com/watch?v=sfqks-d_wfc
veni vidi vici
-
galya valisi olduğu dönemde jül sezar'ın amacı, galya'da kendine bağlı bir ordu kurmak ve roma'nın üzerine yürüyerek diktatör olmaktı. romalıların yüz yirmi yıl içinde sadece güney bölgelerini ele geçirebildikleri galya'nin tamamini, jul sezar, 8yıl gibi kısa bir süre içinde roma imparatorluğu sınırları içine kattı.
m.ö. 50 yılında, kasım ayının ilk gününde sezar, sekiz lejyondan kurulu ordusuyla, alplerden güney'e doğru inmeye başladı. roma, bu haber karşısında oldukça şaşırdı ve sezar'a askerlerini hemen terhis etmesini, geriye yalnızca bir lejyon bırakmasını ve galya valiliğinden istifa ederek, roma'ya sıradan bir yurttaş olarak girmesini emretti.
sezar ise bu şartları kabul etmedi ve roma üzerine yürüyüşe geçti. pompeus, hazinesini bile almaya vakit bulamadan, taraftarlarıyla birlikte adriyatik denizindeki donanmasına binerek epir'e kaçtı.
donanması dahi olmayan sezar hızlı bir yürüyüş ile karadan dolaşıp yunanistan'ın epir bölgesine girdi. sezar'ın ordusu, pompeus'un ordusuna nazaran çok küçüktü fakat savaş, yalnızca jül sezar ve pompeus arasında geçmiyordu. bütün roma imparatorluğuna yayılmış bir iç savaş, bir baş kaldırış haline gelmişti.
sonunda ise sezar,yunanistan'da farsalos bölgesinde pompeus'un ordusunu darmadağın etti. pompeus, mısır kralı ptolemeus'un yanına kaçtı, orada ise kendisini bekleyen; kafasının kesilmesi ve sezara gönderilmesi gibi hazin bir sondu. roma artık direk olarak sezar'ın yönetimindeydi.
m.ö. 47 yılında ise anadolu'ya girerek pontus kralı pnarankes'i yendi. bu savaş beş gün sürdü. sezar durumu roma senatosuna şu üç kelimeyle bildirdi:
"veni, vidi, vici." (geldim, gördüm, yendim.)
yaran olaylar
-
-istanbul ankara arası bir yolculukta ya$anan bir olaydır
adam otobusle giderken, bolu dagi'nda verilen molada korkunc siki$tığı için tuvalete ko$turmuş. bo$ kabin bulup kendini oraya atmı$. tam oturmu$ ki yan kabinden bir ses gelmi$.
-merhaba
-adam $askin bir şekilde cevap vermi$ "merhaba"
-ses devam etmi$ : nasilsin?
-ilk defa ba$ina boyle bir $ey geldiğinden, yine $a$kin $a$kin yanitlamı$ : sagol iyiyim. sen nasilsin?
- ne yapiyorsun?
-bir an tereddut gecirmi$ zira adam onun tuvalette oldugunu bildigi icin mutlaka ne yaptigini da biliyormu$ baska bir$ey anlatmak isteyip konuyu deği$tirerek, ben istanbul'dan ankara'ya gidiyorum. sen nereye gidiyorsun?
adamin sonraki cumlesi bu muhabbeti sona erdirmi$:
-hayatim, telefonu kapatiyorum. yandaki tuvalette bir gerizekali var. sana sordugum sorulara yanit verip duruyor. ben seni sonra ararim. *
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: aile içi kriz yaşandı dün gece beyler yardım
entry: gece yarısı oturduk bizim aile bi de amcamın ailesi sohbet ediyoruz. kahkahalar, çekirdekler havalarda uçuşuyor.
sonra amcamın 5 yaşındaki oğlu uyanmış geldi içeri. anlamsız anlamsız bi eliyle gözünü kapatmış diğeriyle etrafına bakıyor.
amcam 'ne bakıyon lan ibne göstersene amcana çükünü' dedi gülüşmeler içinde. bu da sol eliyle sıyırdı hemen pijamasını çükü salladı sağa sola. ulan biz gülerken babam 'o ne lan bamya gibi' diye bi çıkardı malafatı. çocuk sapsarı oldu amk. yengem çığlık çığlığa kaçtı. amcam 'birader' diyebildi sadece. annem de eliyle tutmuş içeri sokuşturmaya çalışıyor. babam itti annemi 'dalga gör dalga' diyo hala çocuğa doğru. zavallı çocuk gözlerini bile kırpamadı yarım saat :(
(yarim altin ?, 22.06.2012 22:28 ~ 22:29)