ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
" türkiye'nin 90%'ı calgon kullanıyor " dedikleri halde, calgon'un 10% için verdiği mücadeleyi takdir ediyorum.
türkiye'de gereksiz yere pahalı olan şeyler
-
bana göre damacana su ve gsm bu şeylerin başını çeker.
suyu kaynağından alıp şişeliyorsunuz, şişenin depozitini alıyorsunuz, hani diyecem birçok işlemden geçiriliyor, o da yok. birçoğunun test sonuçları vasatın altında. neredeyse ham maddesi yurtdışından gelen, şişesi depozitsiz kola fiyatına satanlar var bunu.
hele gsmi anlamak mümkün değil. konuşsanda konuşmasanda o baz istasyonları bilgisayarlar vs hep faal zaten. belli bir aidatı anlarım ama konuşmayı ücretlendirmenin bir anlamı yok. şebekeler yetersiz kalır desen zaten kontrolsüzce her tarafı baz istasyonlarıyla donatmışsın belki yüzde 50 kapasiteyle bile çalışmıyorsun. 50-60tl fatura mı olur yani at alırız o paraya be.
hiç tanımadığınız bir erkek size çiçek verirse
-
başımdan geçen bir rezilliği hatırlatan reklam sloganı.
motosiklet kaskı ve uzun saç yüzünden bir beyaz şahin tarafından yarım saat kovalanıp gişelerde kıstırlmak sureti ile tarafıma bir öbek sümbül verilmişti. kaskımı çıkartıp teşekkür edince de bir yarım saat daha kaçmak zorunda kaldım.
31 ağustos 2014 türkiye abd basketbol maçı
-
ntv'nin gerçekleri sakladığı maç. halk tv'de milli takım önde. halk tv'yi açın.
evli bir kadının forumda sorduğu korkunç soru
-
5bin alıyorsa 4.5 alırsın bacım. 3 nedir?
sofya
-
bulgaristan'ın başkentidir.
istanbul'daki, ismi "kutsal bilgelik" (ing: holy wisdom) anlamına gelen, aya sofya'yı inşa ettiren imparator birinci jüstinyen altıncı yüzyılın ortalarında sredets (ing: serdica) şehrinde istanbul'da inşa ettirdiğiyle aynı isme sahip bir kilise inşa ettirmiştir.
daha sonrasında bu kilise sredets şehrine adını vererek sofya yapmıştır. yani bugün sofya olarak bildiğimiz şehrin ismi, istanbul'daki aya sofya'yı inşa ettiren imparatorun bu şehirde inşa ettirdiği aynı isimli kiliseden gelmekte.
popüler bir inanışa göre aya sofya'nın mucizevî güçleri yapıyı yüzyıllar boyunca doğal afetlerden ve istilalardan korumuştur. kilise de günümüze kadar gelmiştir. arada bir camiiye çevirilmiş, sonra tekrar kiliseye çevrilmiş.
kedi fiyatlarının iyice çıldırmış olması
-
mustehak size amina koduklarim. millet almaya devam ettikce bitmez bu hayvan ticareti.
moderatörlerin olan biten'de duyuru yaptığı günler
-
ne günlerdi be. sarı ışık yanar, sık yapılan hatalar konusunda moderatörler esprili bir dille yazılar yazardı. arada bazıları bokunu çıkarardı ama olsun. format vardı en azından. troll'ler bile bazı kavramlara saygılıydı.
evlenen, kitabı/albümü çıkan, tv'ye/radyoya çıkan yazarlar duyurulurdu. o kadar fakirdik ki mum ışığında entry girer, karmayı karneylen alırdık.
sonra işin içine para girdi. daha çok para girdi. israil tohumuyla ekilmiş domatesler gibi tadı tuzu kaçtı buraların.
kasa kuyruğunda az ürünü olana öncelik vermek
-
ben bunu yapıyorum. bana yapılınca da teşekkür ediyorum. hoş bir davranış bence.
ancak bir kaç defa benden az ürünleri oldukları için bana bir şey söylemeden önüme geçenler oldu. sanırım bunu kendilerinde hak gördüler. bu terbiyesizlik cidden.
enjoy i'm vaccinated yerine yazılabilecek cümle
-
ben ve dostlarım için dışarıya bir kap su bırakır mısın?
yemek yapan kadına arkadan sarılan erkek
-
çocukluğumdan aklımda kalan garip fotoğraflardan biri.
yaşım 12-13. karşı apartmanda - ama nası karşı bak, tam bizim evin hizasında. bizim evin ayna görüntüsü gibi düşün- birlikte yaşayan fantastik bir çift oturuyor. şimdi bundan 11 sene öncesine git. bak bakalım orda birlikte yaşayan çift denen şeyden kaç tane var. çevrede yarattığı yankıyı düşün. erkek olanın adını jose mariano koymuştum. (o zamanlar yayınlanan salak dizilerden birinin jönüydü ehehea) o yüzden bundan sonra kendisinden jose mariano diye bahsedeceğim.
şimdi bunlar çevredekilerden oldukça farklı bir çiftti. zira evli olmadıkları için, evde bir aşk havası süzülür dururdu. o yaz, açık balkon kapısından, onların hayatına dahil olmuştum. hatta sitece olmuştuk ahahaha. ama bunlardan onların haberi yoktu sanırım. çünkü öyle davranıyolardı. akşam olurdu, jose kapıdan koskoca bir çiçekle eve girer, karşı evde bir fransız güncel dizi filmi mutluluğu yaşanırdı. abla mütemadiyen jose'nin kucağındaydı. kucağa atlandıktan sonra, evde mutfaktan antreye, antreden yatak odasına doğru ışık geçişini takip etmek zor olmazdı. aynı zamanda tasarrufsever de bir çiftti bunlar.
gene gecelerden bir gece, abla mutfakta yemek yapmaya başladı. yere kadar olan jaluzi sayesinde görünmediklerini zannediyolardı fakat biz hepsini görüyor, god bless their love diyerek ellerimizi birleştirip tanrıya yakarıyorduk. abla tezgahta bişeyler doğrarken (oha detaya gel) jose mutfağa girdi ve yemek yapan o kadına arkadan sarıldı. 1-2 sallandılar. sonra ne mi oldu? mutfaktan antreye, antreden yatak odasına bir ışık geçişi. yemekten haber alınamadı.
bu saadet bir kaç yıl böyle sürdü. hatta üst komşunun oğlunun dediğine ve bizim de şahit olduğumuza göre (hohoahah kaçmaazz) o evde çok daha çılgın hikayeler yaşandı. diğer başka ablalar gibi. sonra, aniden evlendiler. eve bi mutsuzluk çökmüştü. çocukları oldu. aşk bitmişti. ne yemek yapan ablaya arkadan sarılma kalmıştı, ne çiçek, ne ot, ne kucağa alma ne de ışık geçişleri.
hayatımda ilk kez bi aşkın ölümüne, bir ikilinin macerasever genç bi çiftten "amca ve teyze"ye geçişine şahit olmuştum. ilişkilere bakışımı etkileyecekti bu.