hesabın var mı? giriş yap

  • bu olayı desteklemeyen sistemlerde bilgisayarın haşin yollardan kapanmasına ve zarar görmesine yol açar..
    şöyle bir örnek vereyim rahat olsun..
    sizin uyumanız gerekiyor şimdi..
    bende elimde bir sopayla geliyorum..
    çötenk diye indiriyorum kafanıza sopayı..
    tataam.. baygın haldesiniz.. uyuyorsunuz..
    kafaya aldığınız darbenin zararını uyanınca algılayacaksınız..

    işte bu olayı desteklemeyen bilgisayarı öyle langadanak kaparsanız böyle zarar görür alet..
    (bkz: evet)

  • ara ara dahil olduğum durumdur.arkadaş olmadığınızı bilirsiniz .ara sıra görüşürsünüz yok yere,öperken belinizden tutar. bir şey yapacaksa size de danışır. telefonda konuştuysa yanınızda,hele de kadinsa konuştuğu aciklama yapma gereği duyar çocukluk arkadaşım diye. bir hafta içinde birkaç defa yazar, halinizi hatrınızı sorar. küçük jestler yaparsınız kitap, albüm vs. alırsınız. tatlı bir flört vardır fakat bazen sinir bozucu olur. her istediğinizde yazamazsınız, sarılıp öpemezsiniz,yanında olamazsınız kıskanırsınız arkadaslariyla vakit geçirdiğini görünce çünkü sizin onunla görüşmeniz için ya biraz zaman geçmesi gerekir yada bir nedenin olmasi.arkadaş desen değil sevgili desen hiç değil. tatlıdır, hoştur fakat oldukça yorucu ve kafa karıştırıcıdır.

  • rahatsiz olmus bunu da belirtmis. muhabir de saygi gostermis duruma. bu kadar abartilacak bir durum yok.

  • biraz kendim birazda araştırma sonucu birinci sezon için kafadaki sorulara bulabildiğimiz cevaplar şöyle ;

    ---spoiler---

    son bölümde büyük jonas gençliğine sığınaktaki odada kapalıyken olayların büyük bir kısmını açıklıyor. sığınaktaki elektrikli sandalyeye benzer şey bir zaman makinası prototipi. o sığınağın altından ise mağaradaki solucan deliği geçiyor. solucan deliğinden çıkan enerji tam olarak noah'ın zaman makinasının olduğu odadan geçiyor. noah o elektrikli sandalye ile enerjinin geçtiği sırada çocukları denek olarak kullanıp zamanda yolculuğu ele geçirmek ve kontrol etmek istiyor böylece istediği gibi dünyanın ve insanlığın seyirini değiştirebilecek.

    çocukları mağaradaki solucan deliğini kullanarak kaçırıyorlar ama çocukların ölümünden de anlaşıldığı üzere zaman makinası hala prototip ve tam anlamıyla çalışmıyor. ölen çocukların cesetlerini helge aracılığı ile solucan deliğinden diğer zamanlara gönderiyor ki o sığınağa yakın yerlerde bulunmasınlar. mesela yasin isimli kayıp çocuğu 8. bölümdeki 1953 yılının nükleer inşaat alanında başka bir çocukla birlikte buluyorlar.

    mikkel ve gretchen'in(claudia'nın köpeği) yolculuğu enteresan mesela. çünkü köpek 1953'te mağaraya giriyor ve 1986'da claudia'nın yanına geliyor. zaten claudia orada parçaları birleştirmeye başlıyor zamanda yolculuk ve mağaradaki solucan deliğiyle ilgili. o tarihten sonra claudia'nın eylemleri tamamen gizem. hadi mikkel yanlışlıkla buldu diyelim solucan deliğini peki köpek nasıl o kapıları açıp 33 yıl ilerisine yolculuk yaptı.

    noah ve claudia zaman yolculuğunu kontrol etme savaşındaki iki taraftır. noah'ın da dediği gibi bir taraf iyi diğer taraf karanlıktır. her ne kadar noah kendini iyi taraf olarak bartosz'a tanıtsa da izleyici olarak hissettiğimiz noah kötü claudia ise iyi taraf gözükmektedir. noah'ın aksine claudia'nın gençliğini 1953 yılında görürüz ama noah'ın nereden geldiği nasıl büyüdüğü belli değildir. bartosz'un kendisinin gençliği olduğu yani arabada gelecek için kendisini safına kattığı düşünülmekte ama bunu kanıtlayan güçlü kanıt bulunmamakta.

    noah'ın şeytan olduğunu simgeleyen en büyük gönderme 4. bölümde okulda sınıfta geçen johann wolfgang von goethe muhabbeti. goethe'nin en bilindik eserlerinden biri "faust". faust(bartosz) şeytana(noah) bilgi ve güç karşılığında ruhunu satar. eserde olan diğer karakterler şeytanın yardımcısı mephistopheles(helge) ve faust'un sevgilisi gretchen(claudia'nın köpeğinin ismi). bu kadar benzerlik ve gönderme noah'ın şentanın ta kendisi olduğunu büyük oranda kanıtlıyor.

    dizideki başka bir ilginç nokta ise claudia ve yunan mitolojisindeki ariadne benzeşmesi. yunan mitolojisinde ariadne crete'li kral minos'un kızıdır. adada bir labirent bulunmaktadır ve minos kızına bu labirentin sorumluluğunu verir. labirentin ortasında minotaur(yarı insan yarı boğa canavar) bulunmaktadır ve kurban etme törenlerinde kullanılmaktadır. rivayete göre theseus adında bir şövalye minotaur'u öldürmek için labirente geliyor ve ariadne bu şövalyeye aşık oluyor. theseus'a labirentte kaybolmaması ve geri çıkabilmesi için bir top iplik veriyor. birlikte crete'ten kaçıyorlar ama theseus ariadne'yi terk ediyor. hatırlarsanız martha(ulrich'in kızı) okulda tek kişilik bir tiyatro gösterisi sergilemiş ve sonunda göz yaşlarına boğulmuştu. oradaki monoloğunda şöyle bir kısım geçer;

    "çıkrık bir yuvarlak içinde döner de döner. bir kader diğerine bağlıdır. amellerimizi bölen bir iplik, kan kırmızısı. kimsenin çözemeyeceği düğümler.

    ama koparılabilirler. o bizimkini en keskin kılıçla kopardı. ama geriye koparılamayacak birşey kaldı. görünmez bir bağ."

    claudia ve jonas arasında da tematik olarak yunan mitolojisindeki hikaye'ye benzerlikler var. claudia mağaradaki solucan deliğinin koruyucusu gibi gözükmekte. jonas'a mağarada solucan deliğini bulması için yardım ediyor.(kırmızı iple yol takip etme aynı ariadne'nin theseus'a labirentte kaybolmaması için verdiği iplik gibi) jonas sonrasında theseus gibi labirentin ortasındaki canavarı(solucan deliği/noah) kendisinin öldürmesi gerektiğini hissediyor. ayrıca martha'nın halası olduğunu öğrendiğinde aralarındaki bağı koparıyor ve martha'yı terk ediyor. bölümlerden birinde büyük jonas'ın otel odasındaki duvardaki koparılmış bir resimde ariadne, labirent ve ortasında theseus'un minatour ile savaşı gözükmekte.

    kafada sorular hala mevcut ve mevcut kalacakta zaten dizinin en güzel yanı bu kısmı. bir bölümü izlerken bile her dakikasında kafanızda sorular ve cevaplar ile boğuşuyorsunuz.

    son bölümde büyük jonas solucan deliğini yok edeceğini düşünerek mekanizmayı çalıştırdığında aynı mekan ama farklı zamanlarda olan küçük helge ve genç jonas arasında bir solucan deliği açılıyor. bir birlerine dokunduklarında küçük helge 1986 yılına jonas ise bir 33 yıl daha ileri giderek 2052 yılına gidiyor. helge'nin yaralı halde prototip zaman makinası odasına gidip noah'ın yardımcısı olduğunu çıkarabiliriz ama jonas'ın nasıl 2052 yılına gittiği ve çevrede olan nükleer felaket hakkında bir sonraki sezonu beklemek zorundayız.

    ---spoiler---

    gerçekten ses ve müzikleriyle verdiği gerilim ve sinematografisiyle almanlar müthiş bir iş çıkarmış. her bölümü sürükleyici ve temponun bir an bile düşmediği bu enfes diziyi kesinlikle kaçırmayın.

    bir sonraki sezonda beyinlerin yanmasını iple çekiyoruz.

  • orhun yazıtlarından beri kullanıldığını sandığım türk özdeyişi.

    - tonyukuk, abi "orhun yazıtları" diyelim mi bu yazdırdıklarımızın adına?
    - yazıt mı? çince $½§ã yerine mi?
    - evet abi.
    - hmm.. yazıt.. yok yahu, olmuyor; bu $½§ã'nin türkçe'de tam karşılığı yok sanırım.
    - ulan herhalde olmayacak, ilk defa biz bir şeyler çizittiriyoruz taşa, biz bir şeyler bulmazsak karşılığı olmaz tabi.
    - değil ama, aynı tadı vermiyor, yazıt ziyadesiyle ajite edici, çok diskonnektivitant, çok maskülen.
    - bak sen.

  • sucukçuluk ve otobüs şoförlüğü dışında bir niteliği olmayan, ortalama kahvehane müdavimi çapında, cahil, hırsız, hilebaz, ahlaksız ve rüşvetçi bir bayır turbunu savunmak için nasıl saçma başlık açacağını şaşıran muhteremden evladır.

  • hayatta işimizi kolaylaştıran bazı temel noktalar vardır. zaman kaybetmemizi engellerler.

    mesela atalay demirci'yi komik bulan adamla mümkünse mizah konuşulmamalıdır.
    mesela yıldırım demirören'in başarılı bir spor yöneticisi olduğunu düşünen adamla ekonomi, yöneticilik, liderlik falan konuşulmamalıdır.
    serdar ortaç dinleyen adamdan film tavsiyesi bile alınmaz mesela, gönderdiği şarkıyı dinlemek şöyle dursun.

    ve steven gerrard'ın efsane olduğunu reddeden adamla bir kelime daha futbol konuşulmaz. ayıptır, zaman israfıdır. değmez.

    edit: iş bu entry steven gerrard başlığındaki en beğenilen entry olması sebebiyle ekşi sözlükteki varıp varabileceğim en üst kariyer noktası olmuştur. ilk defa böyle bir şey için mutlu olmamı sağlamıştır. sebebi için;

    (bkz: #25831756)