hesabın var mı? giriş yap

  • kotun ve taytın altına ne giydiğiniz pek önemli değil. tayt varsa o kadar aşağılara bakan olmuyor kızlar.

  • 45 bölüm izle 1 ay bekle, nasıl dayanacağız bilmiyorum.

    en iyisi spoiler manyağı olmadan kitaplarını bitirmek bir an önce.

  • orada büyümek. çocukluğu orada geçirmek değil kastettiğim, daha bir ergenken üniversite için gidip oraya yerleşmek. orada olgunlaşmak. bütün ilkleri, güzel anıları orada yaşamak. en sevilen arkadaşları orada tanımak. her sokakta bir iz bırakmak. her yerde bir anıya sahip olmak. hayatın kendine ait olan kısmının tüm temellerini orada atmak. yetişkin hayatının tüm temelleri orada atılmışken sevmemek imkansız oluyor zaten.

  • bu durum bir süre sonra adamı iyice bezgin bekir yapar. her şey cep telefonunu açmaya üşenmekle başlar.

    - cep telefonun çalıyo açmıycak mısın?
    - annemdir, kalkınca bi ara ararım.

    - mesaj geldi sana galiba...
    - bankadandır boşver.

    - *telefon çalıyo, bakayım mı?
    - uğraşma yanlış numaradır.

    - kalk kalk, evde ayak sesleri var
    - sittiret kedidir

    - kapıyı yumrukluyolar duymuyo musun?
    - amaan kapıcıdır

    - baltalı bi adam var kapıda!!
    - boşver ev sahibidir...

  • başıma sıkça gelen bir durumdur. oldukça ilginizi çeken bir konu üzerinde okuma yapmaya başlamışsınızdır. bak ben hiç bu açıdan düşünmemiştim, hay allah ya, çok doğru yerlere değinmiş dersiniz ve birden olan olur. dahi anlamındaki da ayrı yazılmamış, soru eki olan "misin" kelime gövdesinden ayrılmamıştır. işte o zaman size değişik gelen şeyleri dile getiren yazar, sizin için sümüğünü balon yapan bir bebeye dönüşmüştür. bunu sık yaşıyorum. içimde uyanan merak, okumamı heyecanla istese de bir nevi hastalık olan diğer imlacı taraf; yeter lan daha de nerede birleşik ya da ayrı yazılır bilmiyor diyen taraf galip gelip merakımı öldürür. üzücü bir durum, bunu harflerin yerleri karıştığında veya yanlışlıkla eksik yazıldığında hissetmem ama o "da" ayrı olmalı, soru eki gövdeden ayrılmalı, yalnış diye yazılmamalı arkadaş. ayıp oluyor ama.

  • "*bourdieu'ya göre sermaye, sosyal “ayrım'ın* aracı ya da enstrümanıdır. yani, sermayeye erişim, sermayeye sahip olmak vb. yoluyla, sosyal sınırlama ve hiyerarşi vuku bulur. ya da, sermayenin toplumsal sınırlama için bir oyun olduğu söylenebilir”. bu manada sermaye, hem aktörün içinde bulunduğu sosyal alanı hem de aktörün ait olduğu habitusu belirler." kaynak

    deren talu da sahip olduğu beden sermayesini* (ek.) sosyal hiyerarşide yer edinmek için kullanan ve farklı sermaye türleriyle*** piyasada* takasa sokarak genetik sermayesini sosyo-kültürel/ekonomik hiyerarşide** birkaç basamak daha tırmanmak ya da başkalarının tırmanmasını ve sınıf/habitus geçişkenliğini kolaylaştırmak için metalaştıran bir kızımız gibi duruyor. başlığa bakılırsa bu ticaretin alıcısı da var.

    aslında tüm sosyal ilişkiler, etkileşimler, örüntüler -özünde- sahip olduğumuz sermaye türlerinin takası ile ortaya çıkan piyasa faaliyetlerinden başka bir şey değil.

  • chinchilla.

    naif cinslerdir. balkondan salona girmeden patilerini siler, temizler öyle girer. mama kabından dışarı düşen mamayı, eti mümkün değil yemez. suyu musluğa ağzını dayayıp içer. kumu pisse gider yatağın altına sıçar. suç işlediğini bilir ve utanır. bir hafta evin içinde heryere baksanız bile bulamazsınız. sonra canı isteyince çıkar bi yerlerden. ancak kendi isterse sevdirir kendini. bide gelir patileriyle masaj yapar size.