hesabın var mı? giriş yap

  • 2002: hesabı hatun kişiye ödetmek

    2006 edit: yapilabilir neden olmasin

    2014 edit: hesabi hatun kisiye odetmek

    uzaydan gelen edit: hesabı sürekli hatun kişinin ödemesi ve bundan memnuniyet duyması

  • ilk defa 1970 yılında gordon gallup tarafından, insan dışındaki canlıların kendisini tanıyıp tanıyamayacağını test etmek için yapılmıştır.

    deney yapılırken, canlının normalde göremeyeceği bir yeri deri renginden farklı bir boyayla boyanır, boya kuruduktan sonra hayvanın önüne bir ayna getirilir ve davranışları gözlemlenir. eğer hayvan boyalı yerine dokunup, incelerse karşısındakinin başka birisi olmadığını, kendisi olduğunu anladığı kabul edilir.

    1970 yılında gallup, yetişkinlik yaşına ulaşmamış iki erkek ve iki dişi şempanze üzerinde bir deney yapar. daha önce hiç ayna görmemiş olan bu şempanzelerin her biri, tek başına farklı birer odaya koyulur. daha sonra önlerine büyük bir ayna koyulur ve 80 saat boyunca bu ayna periyodik olarak şempanzelere doğru yaklaştırılır. ilk başlarda şempanzeler kendi görüntülerini görünce bunu bir tehdit olarak algılar ve saldıracak gibi davranırlar ama daha sonra aynadaki canlının kendi davranışlarını taklit ettiğini görünce farklı davranmaya başlarlar. ayna yokken hiç yapmadıkları bazı davranışlar, kendi tüylerini düzeltme, değişik yüz şekilleri yapma veya baloncuk çıkarma gibi davranışlardır.

    gallup daha sonra bu deneyini ilerletmeye karar verir. şempanzelerin görünüşlerini değiştirerek nasıl davranacaklarını izler. ilk etapta şempanzelerin kaşlarının üzerine ve diğer taraftaki kulaklarının üstüne kırmızı bir boya sürer. boyalar kuruyup, herhangi bir koku veya deri üzerinde his kalmadığında davranışlarını tekrar izlemeye başlarlar. aynalar olmadığında şempanzelerin boyalı yere dokunma sıklığı sadece 1 dir. aynalar getirildiğindeyse 30 dakika içinde şempanzeler boyalı bölgelerine 4 ile 10 kez arasında dokunmuştur. şempanzeler boyalı bölgelerini temizlemeye çalışmış, boyalı yere dokunduktan sonra parmaklarına bakmış ve boyalı bölgeyi daha iyi görebilmek için aynaya farklı açılardan yaklaşmıştır.

    aynada kendini tanıyan canlılar, dört aşama geçirir.
    1 - sosyal karşılık verme
    2 - fiziksel inceleme
    3 - karşıdaki canlının aynı davranışları yaptığını test etme
    4 - kendisini gördüğünü fark etme

    benzer bir deney filler üzerinde de gerçekleştirilmiştir. 2006 yılında üç dişi asya filinin normalde göremeyecekleri yerleri deriyle aynı renkle ve deriden farklı renkle boyanmıştır. sadece bir fil kendisini incelerken, diğerleri hiçbir şey yapmamıştır. ancak bu deneyin yetersiz olduğu ileri sürülmüş, çünkü aynaların yeterince büyük olmadığı belirtilmiştir. bunun üzerine 2.5m - 2.5m bir ayna kullanılarak deney tekrar yapılmıştır. bu deneyde filler arka taraflarını incelemiş ve bir fil yemeğini yemek için aynaya yaklaşmıştır. fillerde kendini tanımanın kanıtı ise, happy ismindeki filin alnına çizilen kırmızı x işaretini hortumuyla incelemesiyle sağlanmıştır. aynı bölgenin yakınlarına renksiz bir boyaylada işaret koyulmuş ve filin koku veya deri üzerinde oluşan hisse yönelmediği, kendi yansımasında gördüğü kırmızı boyaya dikkat ettiği kanıtlanmıştır.

    bir deneyde karıncalar üzerinde yapılmıştır. karıncaların üzerine mavi bir boyayla nokta koyulmuş ve daha sonra kendilerinin karşısına ayna getirilmiştir. karıncalar mavi noktayı temizlemeye çalışmış, kendileriyle aynı renkte olan kahverengi noktalarlaysa ilgilenmemiştir.

    saksağanların boğaz kısmına kırmızı, sarı ve siyah renkte kağıtlar yapıştırılarak deney yapılmıştır. saksağanların kağıtlardan rahatsız olmadığı, buna karşılık renkli kağıt yapıştırılan saksağanların aynayı görünce kağıttan kurtulmaya çalıştığı ama kendi tüyleriyle aynı renkte siyah kağıt yapıştırılan saksağanınsa hiçbir müdahalede bulunmadığı gözlemlenmiştir. şimdiye kadar kuşlar üzerinde yapılmış deneylere göre, saksağanlar kendisini tanıyabilen tek kuş türüdür.

    ayna testini geçen canlılar şöyledir ;
    asya fili
    şempanze
    bonobo
    borneo orangutanı
    yunus balığı
    katil balina
    saksağan
    karınca

    ayna testini geçemeyen canlılarsa şöyledir ;
    deniz aslanı
    panda
    goril
    gibon
    makak
    al yanaklı şebek
    kapuçin maymunu
    habeşistan maymunu
    gri afrika papağanı
    küçük karga
    ahtapot

    birde şöyle bir video bulunur, çeşitli kedigillerin aynada kendilerini görmeleriyle ilgili ;
    youtube

  • türk hava yolları covid döneminde iptal ettiği uluslararası uçuşumdaki 2 biletime (yaklaşık 2000 usd) çöktü.

    o iletişim merkezi, vs. çalışmıyor güvenmeyin.

    yıllar sonra biz tüketici mahkemesine başvurduk, umudumuz pek kalmasa da.

    siz bekletmeden bunu yapın..

    malesef eskilerin güvenilir thy si iki kuruşumuza göz dikmiş durumda.

  • pek muhterem kadın arkadaşlarım.
    malumunuz olduğu üzere yaz mevsimi hızla yaklaşıyor. bu cihetle pek çoğunuzun evlilik planları olduğunun, yeni bir yuva kurmak üzere haldır haldır planlar yaptığının farkındayım. sizlerle gelinlikleriniz hakkında biraz konuşmak istiyorum. tane tane yazayım ki akılda kalsın.
    • biz erkekler gelinlikten anlamayız, ben şahsen birkaç bin düğünde yer almama rağmen tek bir gelinlik hatırlamıyorum. o binlerce model arasından beğendiğiniz, yakası düz mü olsun, dantelli mi olsun diye kamuoyu araştırması yaptığınız gelinlikleri düğün başladıktan 15 dakika sonra çoktan unutmuş oluyoruz. ha bu demek değildir ki gelinlik hakkında bir fikrimiz olmayacak. devamı aşağıda:

    • evvela yabancı moda dergilerinde, internette gördüğünüz uzun boylu, solaryumla karartılmış kızların üzerlerindeki gelinlikler ekseriyetle “yabanci” tasarımcılar tarafından “yabanci” gelinler için tasarlanır. o gelinliklerin şıklığına aldanmayınız. zira yabancının düğünü bizimki gibi değildir. yabancının gelini kuğu gibi süzülür. babasının kolunda kiliseye girer, damatla 5 dakika ayakta durur, söz veriyorum, gelini öpebilirsin, buketi salla, bitti gitti... gerisi kokteylvari bir şeyler (filmlerden gördüğüm kadarıyla). peki bizim gelinler öyle mi? bizim gelin masa masa gezecek, eltiyi kaynı öpecek, halaya duracak, ankara havası oynayacak, kasap oynayacak, dolanacak da dolanacak. peki düğünde toplam 300 kalori yakacak cenifır için tasarlanan gelinliği güzide anadolu’mun güzeller güzeli gelini giyince ne olacak. düğünde yakılan 5000 kalori, öpülen 2000 akraba, takılan yarım küp altından sonra o gelinlik ne hale gelecek? hesaplayın bunları...

    • hanginizle konuşsam istisnasız “çok abartı sevmiyorum, sade bir şeyler olacak ama çok da düz değil” diyorsunuz, sonra da taşıyla danteliyle tülüyle çiçeğiyle çelenk gibi geliyorsunuz. ne çok damat gelinlik görünce 10 kasım’ı, atatürk büstünün önüne bırakılan çelenkleri hatırlıyor bir bilseniz, aklınız şaşar. biz erkekler olarak danteli, çiçeği, tülü, ve parlak taşları sadece evin salonunda görmek istiyoruz. (aslında o da tartışılır da neyse işte) bu cihetle evin salonunu üzerinize giyip gelmeniz cidden yorucu olabiliyor. kabarık, taşlı, dantelli, çiçekli bir elbise sade değildir, olamaz. rica ederim kendimizi kandırmayalım.

    • tarlatan, tarlatan tarlatan... anlamını bilmeyen erkekler için izah edeyim, gelinliğin alt tarafında yer alan, giderek genişleyen, gelinliğin –ve gelinin- kocaman görünmesini sağlayan çemberli yapıya tarlatan diyoruz. gelinlerin görkemli ve göz alıcı görünmelerini sağlayan bu yapı pek çok damatta “lan galiba bir firkateyn ile evleniyorum” hissi yaratıyor. adam sizi gelinlik ile gördüğü ilk anda, birkaç saniye sessiz kalıp gözleri dalıyorsa biliniz ki bu durum göz alıcılığınız yüzünden değil, “bu şey tanıdık geliyor ama tam çıkaramıyorum” diye düşündüğü içindir.

    • “hayatımda bir kez giyiyorum, biraz da gösterişli olsun canım, kalabalığın arasında fark edilsin” diyorsunuz. hakkınızdır, hatta benzer bir deneyimi biz erkekler de sünnet esnasında tecrübe ediyoruz. bizi de tüylü şapkalar, pelerinler ve ucu topuzlu asalar ile oyalıyorlar. fakat o salona gelen insanların hâlihazırda sizin düğününüzü izlemeye gelmiş, insanlar olduğunu, eşiniz, dostunuz, akrabanız, komşunuz olduğunu, o düğünün öznesinin gelin ile damat olduğunu rica ederim gözden kaçırmayınız. siz kot pantolon da giyseniz o düğünün başrolünde olacaksınız. bu cihetle uzaydan görünmenize gerek yok, sizi kutlayacak, sizin için mutlu olacak herkes zaten gözünüz ile seçebileceğiniz mesafede olacak.

    • son olarak mutluluklar dilerim.

  • izlediğim en iyi romantik komedilerden biri. başından belli olsa bile hatunun kiminle olacağı tadı harikaydı filmin. keyifli bi seyirdi. zırlatıyor bide azıcık haberiniz ola.

  • nedenini anlamak çok da zor değildir.

    araştırma görevlisi demek, eli henüz para görmüş yeni mezun demektir. para da öyle çok matah bir para değildir ama "almışken" felsefesini kısmen uygulamanıza izin verir. kışlık bot alsanız, yazın sıkıntı çekersiniz. yazlık ayakkabı alsanız kışın sıkıntı çekersiniz. abiye ayakkabı alsanız, bir anda gardırobunuzu değiştirmek zorunda kalacağınız için pahalıya patlar. hem spor ayakkabı olacak hem her mevsim olacak hem spor giyinmenize uygun olacak hem de trekking vs hafta sonu kaçışlarına uygun olacak. eh, işte 10 fonksiyonu yerine getirdiği için elde de para var, artık öğrencilikteki gibi değilsiniz, bastırıp parayı alıyorsunuz en iyisinden bir dağcı ayakkabısı.

    işe git, uyumlu. oradan çıkınca bara git cool. oradan çıkınca eve git, çıkarmadan yat, terletmez. hafta sonu atla trekking'e git, şukela.

    ben dağcılık ayakkabısı giymeyen araştırma görevlisine iyi gözle bakmam.

  • okula girişte kılıf kıyafet kontrolü yapılmaktadır. arkadaşım halı saha ayakkabısı giymiştir ama arkama saklanarak gizli gizli girmeye çalışmaktadır.

    müdür: gördüm seni maradona. gel buraya.