hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: white noise) adı verilen ve genelde bebek uyutmak için kullanılan ses kaydıdır. uzun olmasının sebebi uyurken de açık bırakmalarıdır.

    hayır çocuğum yok.

  • yaklaşık 1,5 saattir halk tv'de konuk olan tip genel başkanı

    son zamanlarda o kadar popüler oldu ki, cumhurbaşkanı adayı olsaydı muharrem'in 3 gündür toplayamadığı imzayı 2 günde toplardı eminim.

    konuşması güzel ve birleştirici. aday olmak varken, potansiyel oyu da varken aday çıkarmadı ve millet ittifakı'na desteğini belirtti. önceliğimiz akp'nin gitmesi diye bas bas bağırıyor ve ona göre de davranıyor. öte yandan 5 sene önce tayyip'in karşısında aday çıkan muharrem efendi cumhur ittifakı'nın ekmeğine yağ sürmekle meşgul.

    bir oyum dedeme bir oyum tip' e

    not: alemin gözü yaşlı erkan baş da beşiktaşlı.

  • sonucu ne olursa olsun maçın adamının ronaldo olduğu maç. ulan adam şahsi olarak ve klüp bazında nirvanaya ulaşmış almadığı başarı kalmamış milli takımda finalde takımımı sırtlayamayacağım diye kariyerini tehlikeye atıp oynamaya çalışıyor, olmayinca kederinden hüngür hüngür ağlıyor. biz de barcelona'da 4 maça çıktım diye kendini türkiye'nin ilahı görenlere ağlayalım.

  • bu norveçlilere baktıkça neşem yerine geliyor, adamlar çok acayip bir dünyada yaşıyor. hala aynı dünyada aynı türe ait olduğumuzu aklım almıyor.

    önce bir önbilgi verelim. bu norveç'te zorunlu askerlik var. şaka gibi ama ciddi ciddi bir yıl askere alıyorlar gençleri.

    sistem şu şekilde işliyor. devlet herkesi askere almıyor. her genç erkek norveç devletine bir mektup yazıyor ve askerliği isteyip istemediğini, askerlik yapmasına engel bir durumu olup olmadığını, hobilerini, eğitimini, güçlü-zayıf yanlarını falan belirtiyor, buna göre ordu bir tür seçim yaparak istediklerini askere çağırıyor ve bir yıllık bir eğitim veriyor.

    burada genç bir norveçli çocuk var. tam bir viking torunu. 1.90 boyunda, yağsız, kaslı, futbolcu, sigara yok, 20 yaşında 5 dili ana dili konuşuyor. disiplinli, zeki, çevik, ahlaklı. sağcı partinin gençlik kollarında lider konumunda ama bizim özgürlük kuşlarımız, en entel geçinenimiz bu çocuk yanında tayyip kalır. koyu norveç milliyetçisi, her fırsatta viking boynuzları falan giyiyor, eğlenceli bir eleman.

    "vsop, dünyanın sonu gelecek . seni donduracağız ve insan ırkı ileride senden türeyecek, bu göreve hazır mısın?" deseler "mal mısınız? bu adam dururken beni mi göndereceksiniz?" derim öyle bir tip.

    bu adam askere gitmeyi çok istiyor, zaten böyle askeri eğitim, güç-engel parkuru, pentatlon falan deyince gözleri parlıyor elemanın. mektuba da döşüyor, döşeniyor bekliyor.

    sonuç: bu kardeşimiz ve bunun takımdan benzer arkadaşlarının hepsine cevap aynı: "teşekkür ederiz. norveç ordusunun şu anda size ihtiyacı yok"

    kim gidiyor? alkoliği, keşi, obezi, askerden kaçmak için rapor ayarlayanı falan alayını alıyorlar askere. alıyorlar, bir yıl koşturup, süründürüp, ayakta dikip adam ediyorlar.

    adamlar o kadar dertsiz ki, orduyu sadece bir adam etme mekanizması olarak kullanıyorlar. bunun için de uğraşıp aradan ne kadar kıl-tüy adam varsa seçiyorlar. bunun için okul kayıtları, detaylı sağlık taraması, sicili, otu boku herşeyini araştırıyorlar.

    ilk duyduğumda "vay anasını" dediydim, hala da hatırladıkça derim.

  • ilişki iki kişi arasında yaşanan özel bir şeydir ve başkalarını buna karıştırırsan artık senin kontrolünden çıkar. maşallah kozan ailesi evinde ne var ne yok ilişkilerinde ne oldu herkesle paylaşıyorlar. yani kozan ailesinin ağzında bakla ıslanmıyor. misal,

    esma ağlamış, üzgün bir surat ifadesiyle kapıyı çalar. anne kapıyı açar.
    - aaa esma ne işin var kızım sabah sabah.
    - hiç anne........anne
    - efendim kızım
    - anne ben birkaç gün burada kalabilir miyim?
    - tabii kalabilirsin güzel kızım benim. (yanağını okşar) da ne oldu esma neden burda kalmak istiyorsun? selim’le tartıştınız mı yoksa?
    - yok anne ya daha kötü.
    - ne oldu kızım yaa annene de mi anlatmıycaksın?(kızgın)
    - anne......selim.......bu sabah...........osurdu
    - neeee?
    - duydun işte. ben de çıktım buraya geldim.
    - aaaa. tamam kızım sen git elini yüzünü yıka ben de kahvaltıyı hazırlıyayım.

    biraz sonra yatak odası,
    - cemal kalk canım esma geldi.
    - canım kızım benim.... ama suzan neden gelmiş ki sabah sabah.
    - cemal......bu sabah selim.............osurmuş. esma da....
    - kalkmış buraya gelmiş. ah suzan ah suzan. hiç büyümüyecek senin bu kızların.....................gerçi alışkın değil bizim kızlarımız böyle şeylere. biz hiç osurmadık onların yanında.
    - cemal ne yapacağız şimdi boşanırsa bunlar.
    - ah kadınım bu kadarcık şeyden boşanılır mı?

    biraz sonra telefonda,
    - alo çiçek uyandınız mı kızım?
    (çiçekle kocası yatakta oynaşıyorlardır)
    - uyandık tabii annem benim.......anne ne oldu sabah sabah kötü bir şey mi var.
    - kızım bu gün işin var mı?
    - önemli bir işim yok anne. ne oldu anlatmıyacak mısın?
    - esma geldi bu sabah......
    - eeee kötü bir şey mi var yoksa?
    - selim osurmuş esma’nın yanında çiçek.
    - neeee.. koskoca selim arhan.
    - neyse sen gelde bir konuş kızım kardeşinle.
    - tamam anne ben birazdan ordayım.

    necati-çiçek,
    - ne olmuş hayatım kötü bir haber mi?
    - sayılır. selim esma’nın yanında osurmuş.
    - hahahahaha çiçek bu mu yani?
    - ne var necati biz alışkın değiliz böyle şeylere
    - ama hayatım ben senin yanında hep osururum.
    - (sevgiyle bakar) ben seni çok seviyorum o yüzden de....
    - yani esma selim’i çok sevmiyor mu diyorsun?
    - (kızgın) ben gidiyorum necati!

    tekrar evde,
    - anne ben dayıma yardıma gidiyorum.
    - tamam oğlum.
    - anne bir şey mi oldu?
    - yok oğlum ne olsun?(küçükler her şeyi bilmez)
    - anne.....esma ablam neden gelmiş?
    - gelemez mi oğlum burası onunda evi.
    - gelir de ağlıyordu sesini duydum ondan soruyorum.
    - oğluuumm......bu sabah selim ablanın yanında osurmuş.
    - neee....
    - evet oğlum ablan da buraya gelmiş.
    - anne ben gidiyorum akşama konuşuruz. vay terbiyesiz.....

    biraz sonra arhan’ların mutfağı,
    (suzan durgundur, dalıp dalıp gidiyordur)
    - abla neyin var bugün senin durgunsun.
    - yok bişeyim nazlı sen pirinçlerini ayıkladın mı?
    - ayıkladık ya demin beraber abla.......abla senin birşeyin var anlatmıyorsun.
    - yok birşeyim kızım sen ordan bana bir domates versene.
    - ablaaaaaa
    - tamam tamam. esma geldi bu sabah.
    - eeeee
    - selim sabah yanında osurmuş.
    - inanmıyorum abla ya selim bey.
    - evet selim bey
    - valla hiç beklemezdim abla yaaa.

    bu sırada ozan’la dayısı köfte arabasının başında,
    - ozan neyin var be dayıcım. ceylan’la kavga filan mı ettiniz?
    - yok dayı allah korusun.esma ablam gelmiş bu sabah.
    - eeee
    - selim abi....sabah ablamın yanında osurmuş.
    - eh be dayım bu mu yani sorun
    - ya dayı ya osurmuş diyorum sana.
    - bu çok normal insansal bir davranış. gel sana evlilikte osurugu siradanlastirma sureci anlatayım........

    işte böyle kozanlardan birinin evinde biri osursa* bütün herkes öğreniyor bunu.

  • ülkenin evlatları bırak evlenip çocuk yapmayı, gss prim borcunu nasıl ödeyeceğini düşünürken, suriyeli muhacir kardeşlerimizin durmadan çalıştığını gösteren fotoğraftır. akp'nin ülkeye attığı en büyük kazıklardan birisi işte.