hesabın var mı? giriş yap

  • kahvedeki hikmet dayıyla flört eden yazarın isyanı. kafayı dışarı çıkarınca 500 tl gidiyor zaten amk.

    tostuna eşli batak mı oynadınız?

  • futbol anılarını dinlemek inanılmaz keyifli . sohbeti, anlatma tarzı falan muhteşem zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor insan. futbol kariyerinde yaşadıklarını anlatmasıyla merak edilenler öğrenilebilir. mesela ortega'nın neden fenerbahçe'de tutunamadığını öğrenebilirsiniz. yaptığı yayınla farkında olmadan harika bir işe imza attı bence. futbolcular bu tür yayınlara rağbet gösterebilir serhat akın'ın açtığı yoldan ilerleyerek.

    not: serhat akın'ın ali koç'u desteklediğini de öğrendik.

  • ev sahibi arap. üç hafta önce mesaj attı “her şey iki katına çıktı, ekonomi kötü, kirayı da artırıyorum. ya verin ya da çıkın” dedi. elimizde kontrat var. haklarımızı biliyoruz. isterseniz mahkemeye gidin çıkmıyoruz dedik. adam üç haftadır taciz ediyor. evde huzur kalmadı. gece gündüz arıyor mesaj atıyor, tehdit imalarında bulunuyor. yine de bir zorbaya boyun eğmeyeceğim. çıkmayacağım. yasal hakkım neyse kullanacağım. her şeye rağmen bu ülkede hak var hukuk var. kimse kirayı iki katına çıkaramaz. ama öyle zor ki bu süreç. keşke herkeste vicdan denen şey olsa, dini sadece namaz ve oruca indirgemese. her mesajı allah kuranla başlayıp sonunu tehditle bitirmese.

    edit: arkadaşlar hala zaman zaman mesaj atıp son durumu soranlar oluyor, bu sebeple buraya güncelleme yazacağım. biz kendi evimize taşındık! zaten kiradayken kendi evimizin teslimatını bekliyorduk, tüm bu olayların bu şekilde sonlanması tek güzel şey oldu. eski ev sahibi buraya ilk entry girdiğim dönem birkaç mesaj daha atmıştı. fakat biz çok kararlı durduk ve hatta ters bir mesaj attık sınırlarını aşma içerikli. o mesajdan sonra sustu ama yine de arada bir “evi satacağım, iki ay sonra satacağım, yarın satacağım vs” diye mesajlar yollamaya devam etti. o mesajlara cevap vermedik ve tabii ki de evi satmadı, sadece aklına düştükçe eski sevgili gibi yazdı iş olsun diye. biz taşınacağımızı haber verince de sevinçten havalara uçtu. böyle işte. sonuç olarak biz ev sahibi olayından kurtulduk.

    bundan iki üç yıl öncesine dek ev kredisi altında hayatımı sınırladığımı düşünür ve üzülürdüm. pişman olurdum böyle bir borca girdiğime çünkü arkadaşlarım arabalarını değiştirir, güzel güzel plansız tatillere çıkarken ben hesap yapardım. ama özellikle de bu yaşadığımız şeylerden sonra iyi ki diyorum. iyi ki zamanında cesaret edip bir ev almışız. herkesin önceliği tabii ki farklıdır ama demek ki benim için güzel bir araba veya hesapsız bir tatildense yaşadığım evde kafamın rahat olması daha önemliymiş.

    çok uzattım. bu süreçte abartısız yüz küsür mesaj almışımdır. belki daha fazla. herkes ya yardım etmeye çalıştı bilgisiyle ya da destek mesajı attı. hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. umarım hak eden ve iyi niyetli herkesin hikayesi mutlu biter.

  • 3 sezon ustuste gol kralliginda 2.oldugu donemde ust duzey bir performans sergilemis, fenerbahce taraftarinin sevgilisi olmustu, bir de ic saha, deplasman farketmeden surekli galatasaray'a gol atardi. manchester united'a attigi golden cok 20:45 esprisini galatasaray'in elinde patlatan golunu hatirlarim daha cok. insanligi ve zekasi ile de muthis bir futbolcuydu. fenerbahce'deki son yillarinda formayi moldovan'a kaptirinca ispanya'ya gitti ve la liga'da da cok basarili maclar cikardi. real madrid'e attigi harika bir gol var mesela. 80lerde dogan cocuklarin fenerbahce'de gordugu ilk sampiyonlugun en onemli futbolcusuydu sonucta, unutulmazlar arasindadir.

  • doğum gününde annenin parasız olması sebebiyle cepte 1 lirayla dershaneye gitmek ve en yakın arkadaşın öğle tatilinde ' ya kusura bakma x, hediye alamadım onun yerine yemek ısmarlasam olur mu? ' demesi akabinde gözyaşlarına zorlukla hakim olmak ve içinden ' lan esas hediye bu be. ' demek. bu olayı hatırladıkça hüzünlenmek.

  • suriye sınırındaki mayınlar temizlenirken sesi çıkmayanların bu sefer de sesi çıkmayacak. biz yine söylediğimizle kalacaz. fanatik bir ermeni'nin(sanki fanatik olmayanı varmış gibi) ülkenin göbeğinde canlı bomba patlatma ihtimali bir suriyeli'den fazladır. göğüsünden haç çıkan pkklılar ingiliz değillerdi. asala hiçbir zaman bitmedi, o kapıları açarsanız bunu acı tecrübeyle anlayacaksınız.

  • cok ciddi bir toplantıda "zorlayacağım şartları" diyecekken "şorlayacağım zartları" diyerek toplantının ciddi olma ozelligini sabote etmek.

  • bizim oğlanda iki sene önce ilkokula başladığında, okulunun koridorundaki satranç köşesinde akran öğrenmesi vesilesi ile bir satranç sevdası yeşerdi. her akşam eve başka bir arkadaşı ile yaptığı maçların hikayeleri gelmeye başladı. bir akşam biz de bir maç yaptık, ben tabi acımam affetmem bak diye önden göz korkutmak için " ortaokulda turnuvada üçüncü olmuştum*" dedim buna. sonra da maçta tokatladım zibidiyi. adam rocky balboa gibi, günden gün iyice kaptırdı kendini.

    önce youtube'da satranç eğitim videoları izledi. bütün taşları, hamleleri, açılışları, terimleri öğrendi. ekran karşısında adeta kung-fu yüklenen neo gibiydi. bir süre sonra satranç uygulamalarına dadandı. evin içinde "vezir gambiti mi hint savunması mı daha estetik?" diye gezmeye başladı. (bkz: #87953133)

    son seviyede artık kasparov'un, karpov'un, carlsen'in eski maçlarını seyretmeye başladı. "orada fil g5'e mi oynanır yeaa?" diye edepsiz yorumlarda bulunuyordu. iş artık 1851'de oynanan maçların hamlelerini ezberlemeye ulaştı. artık hemen her akşam maç yapıyorduk ve beni yeniyor ya da yenemese bile çok zorluyordu.

    pandemi döneminde çocuklara sokağa çıkma yasağı başlayınca, daha önce yüz yüze satranç dersi aldığı bir satranç kulübünün başka bir eğitmeninden çevrimiçi eğitim almaya başladı. skype'taki derste önce öğretmenle tanıştılar. ardından öğretmen muhabbet açılsın diye sordu:

    - ünlü oyunculardan kimseyi biliyor musun?
    + babam var.
    - aaa kim ki?
    + bir kere turnuvada üçüncü olmuş.

    var ya, işte o an, öğretmenin çaresizliğini falan boş ver, kasparov'un carlsen'in tüyleri nasıl ürpermiştir, anderssen ve kieseritzky aynı anda nasıl ters dönmüştür mezarlarında. lan sen bütün satranç külliyatını hatmet ama gelen ilk temel soruda bilal oğlan gibi "babacım" diye mırıldan. yok yani babacı da değil ibiş:

    - deniz, ara tatilde ikimiz ankara'ya gidelim mi?
    + annem de gelsin ben onsuz yapamam çok özlerim.
    - bak ya! siz ikiniz gidin o zaman bence.
    + ee valizleri kim taşıyacak??