754 entry daha
  • bence annelerimizin çok çok sürreal bir dünyaları var.

    kıymetli refikam, bunun ilk belirtilerini daha hamilelik zamanlarında gösterip, karnındaki 3 aylık sabi adayına yekten gılgamış destanı'nı okumaya başlamıştı. niye diye sorduğumda da "e bir yerden başlamak lazım" demişti. aramızdaki sonsuz sevgi ve resmi nikah ilişkisine binaen "kardeş bing bang'den başlasaydın" diyememiştim ya, hala içimde uktedir.

    lan ben oğlana adeta bir ed stafford gibi, bear grylls gibi hayatta kalmayı, kozalaktan ateş yakmayı, hindistan cevizi ile tuzak kurmayı öğretiyorum, akşam bir eve geliyorum, bizimki sevdiceği için elindeki etamine kalp ve çiçek işliyor. bak 3 yaşından beri eline matkabı, dekupaj testeresini veriyorum, evde kullandığımız nice masa, sehpa, köşe takımını birlikte yaptık, duşakabinde omuz omuza beraber silikon sıktık; herifçioğlu ne ara öğrendi bilmiyorum, evin içinde "satrançta vezir gambiti mi hint savunması mı daha estetik?" diye geziyor.

    bu dünya vahşi, bu dünya zalım. yerler bu çocuğu dış dünyada yerler. yahu, biz geleceği ön görüp çocuğu valla kanyonu'na götürüyoruz, ılıca şelalesi'nin buz gibi sularında yüzdürüyoruz, ayı postundan çadır kurmayı öğretiyoruz, amcası ile tandoğan asker çarşısından işlemeli rambo bıçağı alıyoruz; bir arkamızı dönüyoruz, bizimkisi tiyatroya, istanbul modern'e sergiye, bilim şenliğine gidiyor. ben eve yakın ninja okulu buldum çocuk hakiki dojoda bujinkan eğitimi alacak diye sevinip eve geliyorum, kapı duvar, kimse yok, müzeye gitmişler müzeye!

    neyse dün akşam bizim 6 yaşına gelmiş beyefendi ile play station'da fifa17 oynayacağız, bizimki cristiano ronaldo hastası. hep real madrid ile oynuyoruz. kolay olsun diye de hep irlanda ligi'nden yarım yıldızlı rakip seçiyoruz, bohemians, cork city, bilmemne rovers falan. dün yine bir takım beğendi; forması dali'nin favori renkleriymiş. bak bak. "sen dali'nin eserlerinde en çok neyi seviyorsun?" dedim, "bıyıklarını" dedi. ama aslında joan miro'cuymuş. onun renkleri daha güzelmiş. lan fifa oynayacağız bu ne biçim bir ortam demedim, e biz de karamürsel sepeti değiliz, yazıya boşuna sürreal ile başlamadık; "o zaman sen niye barcelona'yı tutmuyorsun? biliyor musun onların armasını joan miro tasarladı" dedim. sanki şakkadanak 10 milyar dolar satmışım gibi şaşırdı kaldı kerata. karşında kim var lan senin?

    bu çocuk futbolcu olup kendini kurtaracak kardeşim, ben annesinin karnındayken üçlü çekip atkı şov yapsın diye tezahürat yaptım, niye vivaldi dinletip kafası karıştırılıyor? biz damarlarına gegenpress, tiki taka, total futbol enjekte etmeye çalışıyoruz, lakin gizli gizli lidya tarihi ve altının önemi öğretiliyor. vallahi sonunda çocuğu alıp iddaa bayiine gideceğim, "yap lan bir kupon eşşoğlueşek, ne olur palmeiras-ponte preta maçı" diye ensesini tokatlayacağım ama konu kesin ikinci dünya savaşı'nda brezilya futbolundaki politik baskılara gelecek, çocuğun içinden bir ali ece çıkacak, bayideki ergenlere rezil olacağım.

    lan gerçi annem de böyleydi ya, uzun süreliğine göreve giderdim, "sen gideli meyveler hep çürüyor, çöpe atıyoruz" derdi. ya annem tamam özledin biliyoruz da "sen yokken sadece bir ekmek alıyoruz yavrum" ne demek ya. anneler, kurban olayım dönün dünyaya.
345 entry daha
hesabın var mı? giriş yap