hesabın var mı? giriş yap

  • akıl verirken önce aklınızı sorgulayın lütfen. elektrik yerine gazlı fırın tavsiye etmiş beyni uçkurunda olan arkadaş, gaz ucuzmuş gibi… odun diyip italya ile kıyaslamış. odun fırını kullanabilmek için güzel bir havalandırma sistemi ile birlikte fırının kurulabileceği geniş bir alan olmalı. tavsiye vermeden önce fazla alan işgal etmeyen 2 kapaklı buzdolabı büyüklüğünde elektrikli fırını neden kullanamıyoruz diye sorgulaman gerekiyor. işletmecinin bu hesapları detaylı yapıp akıcı bir şekilde bize aktarabilimiş olması tüm ihtimalleri değerlendirmiş olmasını düşündürüyor. şu aşağılayıcı her şeye negatif yaklaşan kişiliklerinizi bir kenara bırakın da insanları anlayıp mantıklı fikirler vermeye çalışın. ayrıca odunun tonu 2 bin türk lirasına dayanmış onu da belirtmiş olayım. bugünün şartlarında fırının enerji tüketimini hesaba katmasanız bile kaliteli malzemelerle hazırlanan pizzanın maliyeti 40 lirayı geçecektir. diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar kötü bir haldeyken italyanları örnek göstereceğinize lütfen yalnızca darbe attığız yerle ilgilenin.

  • 5000 yıllık ata müziğimiz rap'le, ötüken folklörümüz hiphop'la kültür koruma savaşına girişmiş cengaver.

    dine sardıkça iyice kafası dumanlanmakta. allah sonunu hayretsin.

    (bu arada kendisi bir zahmet gavur icadı miladi takvimden hicri takvime geçsin, bir daha da 2000'li yılları ağzına almasın, çok rica ediyorum.)

  • kanunun ne açık ceza evine geçişine izin verdiği, ne de izinli olarak dışarı salınmasına izin verdiği bir pisliğin ifadesidir.

    13 sene önce çocuk öldürmüş birinin açık ceza evinde ne işi var allahaşkına bilen bir hukukçu kardeşimiz şu hukukçu kardeşine açıklasın mevzuyu. cinayet lan bu cinayet. nasıl oluyor da daha senesi dolmadan adamı açık ceza evine koyuyorsun? anlamadığım esas nokta 2018 yılında yakaladığın adamı tutuklayıp yargılamaya başladın, hangi ara işlediği onca suçla ilgili açılan davalar kesinleşti de bu adamın tutukluluk durumu sona erip mahkum statüsünü kazandı, sonra da açık ceza evine geçiş hakkına sahip oldu?

    bu adamın dışarıda olması nedeniyle kimler hakkında soruşturma açıldı öğrenmek istiyorum.

    ordu valisi katilin yakalanması sebebiyle hafifleyen acısının yüzünde yarattığı tebessümü bir kenara koyabilirse bir zahmet şu işle de ilgilense...

  • izleme tarak kafalı, netflix kullanma mesela. bak çözümü basit.

    edit: sözlükteki bazı yazarlar entryden rahatsız olduğu için family friendly hale getirildi.

  • aman zaten zararlı, içmeyiverin diyenler için şimdiden gelsin: allah sizin de belanızı versin!

    insanların iki gram keyfi vardı, o da kalmadı.

  • --- spoiler ---
    açık açık söylediler dizinin konusunu. beğenirsin beğenmezsin ayrı ama durum belli. verildi cevaplar.

    dizinin konusu ve adanın olayı belli; ab-ı hayat.

    ada; ab-ı hayat'ın saklandığı yer.

    tarih boyunca bir çok kişi tarafından aranılan ab-ı hayat, adanın içinde yer alıyor. ab-ı hayat'ın özelliği insanlara sonsuz bir yaşam ve gençlik vermesidir. bu durumda önce jacob'ın sonra richard'ın içtiğini gördüğümüz şaraba benzeyen koyu renkli o sıvı, ab-ı hayat.

    jacob'ın elinde sınırlı miktarda bulunan sıvının kaynağı muhtemelen ışığın merkezindeki yer. kadını ışığa bakarak şöyle söyledi; bütün insanlar bu ışığın peşinde oysa hepsinin içinde biraz var ama kimseye yetmiyor, yaşam ve ölüm orada. bütün insanlık yüzyıllardı ölümsüzlüğün, sonsuz hayatın peşinde ve aslında gerçekten hepimizde biraz olan tek şey bu; hayat. var ama yetmiyor, fazlasını istiyor insanoğlu. bu ab-ı hayatın kaynağı bulunursa bulan insanlar insanlığı bitirir. pek çok inanç sisteminde inanılan şudur; tanrı, yaşam kaynağı, ışık demeti, evren artık hangisini seçerseniz; büyük güç, enerji, ışık, yaşam herkesin, her canlının içinde vardır.

    bizim hikayemizde bu ab-ı hayat bir adanın içine saklanmış duruyor. gelip geçen bulamasın, hiçbir insan sahip olamasın diye. fakat engellenmek istense de bir şekilde insanların yolu oraya düşüyor. bazen bir gemi kazası bazen bir uçak kazası. teknoloji değiştikçe geliş yolları değişiyor. işte bu insanlar adaya geldiği zaman ab-ı hayatı ele geçiremesinler diye bir bekçiye ihtiyaç duyuluyor.

    bu bekçide aranılan şartlar; tercihen adada doğmuş olması, ab-ı hayat içmiş olması, özünde iyi bir insan olması.

    jacob'ın ve isimsiz evladın annelerini öldüren kadın da aslında bir emanetçiden fazlası değil, öldüğü zaman teşekkür ediyor çünkü artık bu döngünün dışına çıkmış yerine vekil atamış durumda. ada artık o'nun ölmesine izin veriyor ve tıpkı richard gibi o da ölmeyi uzun zamandır istiyor.

    jacob'ın ve desmond'ın ortak bir özelliği var. ikisi de tam sebebini bilmedikleri halde adayı korumak için odaklanıyorlar. desmond 108 dakikada bir deli gibi butona basarken dünyayı kurtardığını düşünüyordu. jacob da, ab-ı hayatı saklarken dünyayı kurtardığını düşünüyor. ikisi de haksız sayılmaz.

    özel ve seçilmiş ölü bedenlerin yerini alan black smoke'un bir özelliği var. bedenine girdiği kişinin bazı hareketlerini ve sözlerini yaşatıyor. locke'un bana ne yapmam gerektiğini söyleme civarında bir lafı vardı ve black smoke, locke'un bedenine girdikten sonra bu sözü kullanmaya devam etti. sahil kenarında oturan ve anası isim vermeden öldüğü için isim açısından piç kalan eleman da, annesinin ve kendisinin sözlerini tekrarlıyor. insanlar gelirler yıkarlar...

    bu ab-ı hayat durumu bize, çok zengin insanların hani sayid'in dünyayı dolaşarak vurduğu insanların ve widmore efendinin aslında neyin peşinde olduğunu anlamamızı da sağlıyor. ilana gibi jacob'a bağlılığı ile bilinen insanlar widmore'un karşısında yer alıyorlar çünkü widmore'un o ışığı gördüğünü ve amacının adayı, jacob'ı kurtarmak değil de black smoke olayına girmeden o sıvının, ışığın kaynağına ulaşmak olduğunu biliyorlar. hatırlayın ilana ekibindekiler minibüste söylemişlerdi yanlış taraftasın diye... öyle değil mi ama bir düşünün tarih boyunca gerçekten çok zengin insanlar, krallar ve widmore gibiler yani elde edebilecekleri her şeyi elde eden insanlar neyin peşinde olurlar? ölümsüzlüğün.

    bu arada tamam jacob'ın yerine biri geçiyor ve o görev devrediliyor da arkadaş harbiden salaksınız ha bu kavuk olayı black smoke geleneğinde yok hala uyanamadınız. dumanın özelliği şu; o ışığı korumakla görevli kimseler ölürse onların bedenlerine yerleşebiliyor. deli teyzenin amacı neydi? adayı koruma görevini piçe vermek, aday o'ydu yani. o ölünce bedenine girebildi black smoke tıpkı, locke gibi bir başka seçilmiş aday ölünce bedenine girebildiği gibi.

    adadaki manyetik alanın özelliği falan filan hep aynı çünkü adanın içinde ab-ı hayat var ve bu enerji kaynağı çok güçlü...

    peki ölüler niye dolanıyor?

    hayatın ve ölümün kaynağı olan yerden bahsediyoruz. bilumum inanışa göre ölen ruh, enerji aslına rücuu eder yanı o kaynağa geri döner. o enerji ise bazılarının öldüğü halde işlerinin bitmediğine inanıyor ve içine almıyor. o kimseler serbest salınıma devam ediyor.

    --- spoiler ---

  • - metallica son 20 yılda ne yaptı lan ha ne yaptı !!!!
    + çıkardığı 6 albüm de listelere 1. sıradan giriş yaptı, dünyada bu rekora sahip tek grup
    - cliff öldüğünden beri dinlemiyorum ben !!1
    + abi sen o zaman doğmamıştın bile, 92 doğumlusun
    - olsun !!!!!!!1111

  • çok basit. bantın altında bir çalışan var. ürün geldikçe alttan çekiyor makarayı. bazen kasiyer size "bant çalışmıyor, ürünleri iter misiniz" diyor ya, o sırada sigara molasında oluyor o arkadaş.

  • (bkz: #58071398)'den devam.

    nukleer serpintiyi siginakta karsiladiniz ve anlatilmaz yasanir bir zorlukta iki hafta civarinda bir sure iceride kaldiniz. bundan sonra ne olacak? nereye gideceksiniz? nasil gideceksiniz, nasil gitmeyeceksiniz, yolda basiniza neler gelebilir bir bakalim.

    * oncelikle artik hayatiniz degisti. cocuklarin mutlu bir sekilde kostugu sokaklar artik dunku dunyaya ait olan seyler ve malesef ani olarak kalacak. yeni hayata ne kadar kisa surede adapte olursaniz o kadar az sikinti yasarsiniz. herkes uzgun herkes saskin, ama hayatiniz halen size ait. yapabildiklerinizle kendinizle beraber ailenizi de buyuk ihtimalle kurtardiniz en muhimi de bu. evdir yanar, arabadir patlar. gidenlerin pesinden uzulup isinizi daha cok zorlastirmayin.

    * su asamadan sonra olabilecek milyonlarca senaryo var ama basit olarak gecmek gerekiyor. cok bilindik iki ana branstan gidelim. turkiyede nukleer silahlarla bastan sonra dumduz etmeleri nukleer bir savas sirasinda bile beklenmeyen bir durumdur. ancak hepimiz turkiye'de yasamiyoruz daha ciddi dusmanlari olan ulkelerde cok ciddi nukleer senaryolar aciga cikabilir. cikar.

    * eger isid gibi olmeye oldurmeye merakli bir gucun elinde boyle bir silah varsa bunu sinirlandirilmis saldiri / limited-exchange kategorisinde degerlendiriyoruz. tek veya birkac bombanin en yogun insan hayatinin yasadigi yerlerde yerde patlamasi gibi bir durum aciga cikiyor. pakistan kuzey kore gibi ulkelerin bu derece uluslararasi aktorlere nukleer baslik verip proxy bir sekilde dusmanlarina indirekt zarar vermesi cok ihtimal haricinde olan bir sey degildir.

    * limited exchange nukleer senaryolarda bir devlet mevhumu saldiri sonrasinda hala vardir. altyapi tam anlamiyla bozulmamistir. atiyorum ankara'ya bir bomba dusmustur ve sehir mahvolmustur ama ankara'da pek cok devlet gorevlisinin olumuyle turkiye cumhuriyetinin komple teslim olmasi beklenmemektedir. yonetimi ele alacak ama sivil ama askeri bir hukumet hemen ardindan karar mekanizmasini isletmeye baslayacaktir. yan idareler, karayollari, demiryollari, ulusal basin agi vs limitli bir nukleer saldirida isleyisini surdurecektir. hayat bildiginiz gibi olmasa da bildiginize yakin bir sekilde islemeye bu senaryoda devam eder. kotunun iyisi budur.

    * all out exchange ise beterin beteri bir senaryo kategorisi oluyor. burada amerika gibi bir ulkeniz varsa rusya veya cin gibi potansiyel dusmanlariniz elinde ne var ne yok size atmis ve siz de o fuzeler dusmeden siz de kendi fuzelerinizi onlarin hedeflerine gondermissiniz, dunyada bir anda 26 bin nukleer basligin patlamis olmasi gibi kutsal kitaplarda okunanlardan beter bir felaket ortaya cikmis olmasi durumudur. meteorolojik kisma gelmeden idari babta incelersek bu senaryoda siginaginizdan ciktiginizda tam anlamiyla baska bir hayata cikmis oluyorsunuz. o andan sonra hersey tam anlamiyla bir hatira oluyor. devlet idaresi kalmiyor, herkes basinin caresine baksin gibi bir durum ortaya cikiyor. hukuk kanun bu asamadan sonra hak getire oluyor. fallout evreni ile max max arasinda bir durumdan bahsetmis oluyoruz. anarsiye hos geldiniz, icinde cop torbasina sctiginiz siginak o anda gozunuze disaridan daha guzel gelmeli. insanligin son demleri artik onlar.

    * ana senaryo olan sinirlandirilmis nukleer saldiriya donelim. siginaginizdan ciktiniz ve ortalik tam anlamiyla bir ana baba gunu olacaktir. sehrin siluetinde buyuk degisiklikler soz konusudur. patlama noktasina baktiginizda yogun ve siyah bir duman sehrin merkezinden goge yukseliyor olacak. radyasyon tolere edilebilir seviyeye indigi icin nereye baksaniz hala suren yanginlar cayir cayir siren sesleri sokaklari arsinlayip sehirden cikmaya calisan insanlar goreceksiniz.

    * bu asamada sehre girisler yasaklanacaktir cunku tarkovsky filmlerindeki gibi bir bolge / zone kavramina dahil olmus bulunacaksiniz. bu da tek saldiri senaryosunda mumkun olan bir sey. bu asamada aklinizdan cikarmamalisiniz ki sizin kentinizde bir atom bombasi patladi ve serpinti azalsa da halen suruyor. sehre yeni girisler hemen durdurulmak zorunda ki iceri girenler de ayni saglik sorunlarina maruz kalmasinlar. sari beyaz musamba nbc kiyafetli gaz maskeli tipler goreceksiniz. bu sevindirici bir gelisme cunku devlet fonksiyonunun varligina bir isaret. eviniz bu zone icinde kaldiysa yapabileceginiz cok fazla bir sey yok, hayatin sizin icin baska yerde baska planlari olabilir. bu noktada ya yiyecek ve suyunuz bitecek ve bunlari aramak icin artik siginaginizi kendiniz terkedeceksiniz ya da devlet gorevlileri kapi kapi arastirmalarina baslayarak olen ve kurtulanlari tasniflemeye baslayacaktir. radyasyonun durumuna gore evinizden tek bir parca esya almadan oradan zorla tahliye edilebilirsiniz.

    * siginak ve radyasyon konusunda sizin kadar akilli davranmayan ve evde normale yakin yasamlarini surduren komsulariniz bu asamada henuz olmedilerse oluyor olacaklar. radyasyon zehirlenmesi bir hastalik degildir. bulasici hic degildir. ancak bu raddede onlara yardim icin yapabilecek bir seyiniz de bulunmuyor. yuksek doz radyasyon zehirlenmelerine bagli olarak tanidiginiz insanlari boyle gormek kabuslariniza girer. mideniz kaldirmiyorsa ortalarda mal mal dolasmayin. kendilerine igretiyle falan bakmayin.

    * siginaktan kendi imkanlarinizla ayrilacaksiniz insan hayatinin zayif radyoaktif ortamda 3lu kuralini hatirlayin. 3 dakika havasiz, 3 saat siginaksiz, 3 gun susuz ve 3 hafta yiyeceksiz hayatta kalamazsiniz. siginaginizi terketmek sizi serpinti parcalariyla dogrudan bir araya getirdigi icin disarida siginakta oldugunuzdan cok daha fazla radyasyona maruz kaliyor olacaksiniz. gamma isimasi bu noktada zayifladigi ancak alpha decay bitmedigi icin soludugunuz ve yuttugunuz tozlardaki alfa ve beta parcaciklari sizi bir anda radyasyon zehirlenmesiyle bir arada birakabilirler. en unlu* alfa kaynaklarindan olan polonyum 210 siyanurden ikiyuz elli bin kat daha zehirlidir. gramin milyonda biri bir zerresi insani uc gunde oldurur. kendisini susturma amaciyla cayina bir kasik po 210 katilan eski kgb ajaninin hikayesi icin (bkz: aleksander litvinenko) ozetle : havadaki tozlar buyuk bir tehlike tasiyor. ne yediginize ne soludugunuza dikkat etmek zorundasiniz. bu en az 140 gun boyle.

    * yine kendi imkanlarinizla cikarken iki sebepten bunu yapiyor olun. 1- siginaginizdan daha guvenli bir yer oldugunu biliyorsunuz ve oraya varmak icin bir planiniz var, 2- baska bir careniz yok, yiyecek ve su bitiyor veya bilinmeyen hesaplanmayan baska bir tehlike bas gosterdi ve/veya bombanin tek bomba olmadigini bir sekilde ogrendiniz devletten yardim gelemeyecek. o durumda da baska careniz yoktur.

    * kendi imkanlarinizla siginaktan cikarken su ihtiyaciniz minimal seviyelerde karsilanamaz. 10 gun uc litre degil artik cok daha fazlasina ihtiyaciniz olabilir (eger yuruyorsaniz daha da cok). bu durumlarda evde termosifon gibi bir seyiniz varsa icindeki suyu kullanabilirsiniz. yiyecek icinse cok daha fazla dikkatli olmalisiniz. agzi patlamadan once paketlenmemis, acilmis sonra tekrar kapanmis hicbir seye guvenemezsiniz. snickerslar bountyler tadelleler sizin yine post apokaliptik dunyada yardiminiza kosuyor. komsulariniz olmuslerse yiyecekleri konserveleri vs sizden sonraki yagmacilari beklemesin girip alin.

    * istanbul gibi bir sehir merkezindeyseniz yeralti tunelleri ve metrolarini guvenlige erismek icin kullanabilirsiniz.

    * disari cikarken ne giyeceksiniz? radyoaktif toz halen havada ucusuyor dedik. bu durumda en iyi olasiliginiz musamba ve naylon kapsonlu yagmurluk. eldiven, cizmeler, yuzunuze gaz olmadi toz maskesi. o da olmazsa bir havlu, tshirt veya esarp. tozun saclariniza girmemesi icin kapson surekli kafanizda olacak. o anda size zarar vereceginden degil daha sonra bu tozu guvenli ortama girdiginizde etrafa sacmamak icin kapatacaksiniz. kisaca anlatmak gerekirse butun vucudunuzu kapatacaksiniz. acik gorunen kisimlari bantlamayi bile dusunebilirsiniz. mutlaka ve mutlaka goz koruyucu takmaniz lazim. gozleriniz nemli oldugundan toz cekecek ve beta emitter bir parca gozunuzu hemen yakmaya tahris etmeye baslayacaktir. sabunlu suyla gozlerinizi o ortamda yikamak bir dert, sabun ve goz gibi iki oksimoronun bir araya gelmesi bir dert. takin o yaz denize gitmek icin aldiginiz deniz gozlugunu bitsin. tatil falan kalmadi artik.

    * silah. bireysel silahlanmanin gerekliligi ile ilgili tartismak isteyenler dumani tuten sehirden arta kalanlara tekrar bakabilirler. eskiden yollar tehlikeli idiyse simdi cok daha beteriyle karsilasacaksiniz. medeniyet ac insanin olmadigi yerde vardir derler. bir nukleer saldiri sonrasi marketler yagmalanir, benzinciler yagmalanir, evlere girilip yagmalanir cunku ciddi coklu bir saldirida altyapi coker. marketlere yiyecek gelmez olur. halk ac kalir. ac kalan ve kendi basinin caresine bakmak zorunda kalan halkin oldugu yerde de medeniyet inise gecer. bu durum ortaya cikarsa besin piramidinin ortalarinda kalan siz olabilirsiniz. daha iyi argumanlari (silahlari) olan insanlar kendi baslarinin caresine bakmak icin sizin yiyecek ve suyunuzu almaktan imtina etmezler. silaha en ihtiyaciniz olan zamanlardan birinde yasiyorsunuz. eger varsa geride birakmayin.

    * mumkun oldugu kadar asfalttan, kaldirimlardan, tas zeminden hedefe yuruyun. tarlalardan geceyim topraga basayim derken serpintiye maruz kalmis bomba bulutundan cikmis tozlarla daha fazla muhatap oluyorsunuz.

    * siginabilecek ve geceyi gecirebilecek bir yer bulunca elbiselerinizi cok dikkatle cikarmak zorundasiniz. disi toz kapli oldugundan sadece icine temas ederek mumkunse gozunuzde gozluk ve agzinizda maskeyle bu islemi gerceklestirin. elbiseleri degistirmek daha az beta parcacikli bir hayata giden yolun ilk adimidir. bu da yeni hayatinizda kansersiz fazladan bir 10 yil demek olabilir.

    * cocuklarinizi yurutmeyin, omuzlarinizda donusumlu olarak tasiyin. onlar radyasyona sizden cok daha dayaniksizdir. toz topragi da bilmeden vucutlarina daha kolay alirlar. yerden yuksekte tozdan uzakta tutmak ise yarar. daha da onemlisi neye dokunuyorlar neyle oynuyorlar biliyor olursunuz.

    * ilk gun gidebildiginiz kadar uzaklasmak ve ancak yorgunluktan bayilacakken durmak sizi beklediginizden cok daha uzaga goturur. ertesi gunler bu ilk yolculuk gunu kadar kolay olmayacaktir. ilk gun ne yol katederseniz sizin yarariniza olur. yiyecekleriniz ve kiyafetlerinizi de guvenli bir yerde mumkun oldugu kadar uzun bir sure tutmus olursunuz.

    * tum dunyanin nukleer fuzelerle birbirine girdigi bir senaryoda ise hayatta kalmaniz planiniza bagli. buyuk bir ihtimalle de o planiniz tek atimlik bir barut. eger gerceklestiremezseniz, hedefinize varamazsaniz, varip umdugunuz sonucu yakalayamazsaniz; atiyorum istanbul'dan sag cikmayi basardiniz ve ulkenin iclerine yolculuk ediyorsunuz. bursa eskisehir ankara'nin da yolda nukleer fuzelerle dumduz oldugu haberini alirsaniz ruzgarda savrulan bir yaprak gibi dimdizlak kalacaksiniz. boyle bir senaryoda zaman cok onemli bir faktordur, cunku dunya genelinde binlerce nukleer fuzeden bahsediyoruz. tum dunyadan kalkan radyoaktif toz atmosferin daha once gitmemis yuksekliklerine gidecek. stratosferde radyoaktif toz birikmesi olacak ve en son krakatoa patlamasinda yasanmis doga olaylarini goreceksiniz. ornegin toz yuzunden gun batimlari en az 6-7 yil boyunca inanilmaz bir guzellikte kirmizi olacak. bunun beraberinde toz dunyaya gelen gunes isigini da oldukca kritik bir sekilde soguracagi icin siginaginizdan ciktiginiz andan sonra sizi bekleyen en guc kosullari goreceksiniz. yani nukleer kis

    * nukleer kis, dunyada en az 100 sehrin ayni anda tamamen yanmasiyla ortaya cikan atmosferdeki toz duman ve partikullerin gunes isigini cok uzun yillar bloke etmesiyle yasanacak olan (kesin degil ama cok olasi) bir hipotetik ekstrem mevsim. bu senaryoda tam bir winter is coming hadisesi oluyor. kis sicakliklarinda deniz kiyilarinda -20 dereceler cok olasi, kara iklimin hukum surdugu yerlerde ise benzeri gorulmemis -60li sicakliklar gorulebilecek. yaban hayatindan tutun ormanlara kadar hersey bu ani iklim degisikliginden cok etkilenecek. insanlik yeni bir buzul cagi yasamasa da altyapinin tarimin olmadigi bu sartlarda cok buyuk bir insan populasyonunu hayata nasil tutunacagi bir muamma. zira tarihte belli donemler oldugunu biliyoruz ki bazi yillar yaz mevsimi hic gelmemis. nukleer kis senaryosu bunun birkac yila uzanmis bir versiyonu. atmosferdeki radyasyon da tum dunyaya yayilacagi icin dunyada bitki ortusunun tamamen yok olmasi gibi korkunc durumlarla karsilasilacagini iddia edenler de vardir. ancak cernobil ve pripyat bugun bir wasteland olmamissa umut vardir diyebiliriz. yine de ben olsam madenleri denerdim.

    * anti radyasyon ilaclari olup olmadigini soruyorsunuz, potasyum iyodur / potassium ionide alip radyasyondan korunamaz miyiz? o konu sikintili ki soyle. evet potasyum iyodur bir nukleer saldirinin size zarari olacak pek cok ozelliginden bir tanesinde cok yardimci oluyor. nedir o? iyot 131 notralizasyonu konusu. bir atom bombasi patladiginda cikan radyoaktif partikullerin %3 kadari iyot 131 denen bildigimiz iyotun radyoaktif hali olarak cevreye saciliyor. iyot 131 bir beta parcacigi emiteri, yani gamma isinindan cok beta parcalari saciyor. bu da sadece yutar, uzun sure deriye temas ettirir veya solursaniz size ciddi hasar verecek bir sey. ancak isin kotu yani vucut normal iyot ile iyot 131 arasindaki farki bilemiyor. radyoaktif iyotu da normal iyotmus gibi tiroid bezinizde depolamayi surduruyor. tiroid kanseri hastalarinin da radyoaktif iyot aldigini dusunursek eger ilerlememis bir tiroid kanseriniz varsa gote bala atom bombasi patlamasiyla kendiliginizden tedavi bile olabilirsiniz. ama eger yoksa bir sure sonra tiroid kanseriniz olabilir. cernobil santrali patladigi zaman tiroid vakalarinin yuzlerce kat artis gostermesi hep bu iyot 131 yuzundendir. potasyum iyodur iyi ve doyurucu bir iyot kaynagidir tiroid bezinize yerleserek daha fazla iyot alamayacak hale getirir. dolayisiyla radyoaktif iyot tiroidinize yerlesemez. nukleer saldiri sonrasi kanserlerin en hizli kendini gosterenine karsi kendinizi boyle belese korumus olursunuz. ancak kolay erisilebilen bir ilac da degildir. fukushima patlamasi sonrasinda karaborsaya dustugu bile olmustu.

  • üste ki sayın yazarında dediği gibi "muhalif olacağım diye gerizekalılık yapmaya gerek yoktur."

    ülkemiz 3 tarafı denizlerle çevrili cennet bir vatan. ege denizinde son günlerde yunanların deniz millerini 12'ye çıkartması cesaretinden tutun, akdeniz de yaşanan petrol arama krizi ile birlikte (karadenizde beklendiği gibi bir hareketlilik yok.) ülkemize ait güçlü bir donanmanın kurulması için rahmetli (bkz: özden örnek) çabaları ile tekrardan başlatılan (bkz: milgem) projesinin tepe noktalarından birisi tcg anadolu. kendisi ilk olarak bir uçak gemisi değil, bir amfibik çıkarma gemisidir. üzerinde bulunan pisti sayesinde dikine iniş kalkış yapan uçaklara helikopterlere, ve ihalara ev sahipliği yapması onun tam anlamı ile bir uçak gemisi olacağı anlamına gelmiyor. bir uçak gemisi için yanlış hatırlamıyorsam 1 tam hava filosu taşıması gerekiyor. tcg anadolu sayesinde özellikle akdeniz ve ege de ciddi gözdağı vereceğiz. sürekli bu tarz bir gemi geliştirmediğimiz için yerlilik oranı %65 olarak sınırlanmış. sonuç olarak (bkz: mavi vatan) için son derece gerekli ve yapımı ile ciddi derecede üstünlük sağlayacak bir gemi tcg anadolu. bir muhalif olarak sonuna kadar destekliyorum. kaynak işçisinden, mühendisine kadar herkesin ellerine sağlık şimdiden.

  • zengin ve evli adamla ilişki yaşayıp çocuk sahibi olan bir kadının karşı tarafı masum, kendini de haklı çıkarmak için yaptığı röportaj...nikahlı, nikahsız, ahlaklı veya değil bu benim zerre umurumda olmaz, herkes istediği gibi yaşasın bana ne ama şu ''ama çok aşık oldum bik bik'' lafı yok mu yalanın tillahı...parası olmayıp, dağda çoban olsa yüzüne bakılmayacak adamlar için aşık oldum lafını eden böyle kadınların aşağılanmasına da gram üzülmüyorum...sarayda padişahtan hamile kalmak için sıraya girenlerden farkı olmayan, ikinci, beşinci, ortanca her neyse olmayı kabul etmiş bir kadın için çok bir şey söylemeye gerek yok zaten....