hesabın var mı? giriş yap

  • bi 2-3 senedir var bende de bu his. sarkazm yok.

    2-3 sene önceydi işte, yanımda başka bir kaç yıllık mühendis (makina), beraber kimi verilere bakıp bi özet çıkarıyoruz. klavye bende. neyse... işte hazırlarken zırt pırt santigrat derece demek gerekiyor, artı eksi tolerans demek gerekiyor, mikron demek gerekiyor. ben ilgili yere gelince alt 238, alt 241, alt 230 bam bam düşünmeden ilgili simgeleri koyuyorum. adam durdurdu beni nası yaptın nası nası diye.. dereceyi nası çıkardın.. dedim eööö işte beyle?? çok etkilendi. hiç bilmiyormuş öyle bir olay olduğunu. böyle arkasına falan yaslanıp oha yaa diye diye etkilendi yani öyle böyle değil. bana bi havalar geldi tabii. bını biliyon mu? ya bını? peki ya bını? diye diye şoktan şoka koşturdum elemanı. gide gide iyice havalara girdim, kontrolaltdel’i de gösterdim. onu biliyormuş gerçi ama dedi bunu çoğu kişi bilmez bak sen biliyosun tabii ki. dedim ne sandın.

    o gün bugündür it’ye ne zaman yeni bi eleman başlasa, ilk denk gelişte muhakkak bi “pardon bi bakabilir misiniz” diyip çekerim. hemen kontrolaltdel yapıp “yhaa şu uygulama çok kaynak tüketiyo ne bu” diye bi ayak sorusu sorarım “beni bilgisayardan anlamayan saftiriklerden sanma” mesajını vermek için. etkilenmezse “bi de word’de bi şey yazarken” -şıkı şıkı word açarım alt 300 500 bi şeyler yazarım hemen kaş altından yandan yandan keserek- “böyle bi ekran titriyo sankim” diye ölümcül silahımı saplarım.

    eşşek kadar insansın stajyer it’ciye bilgisayardan anlıyorum havası atmaktan ne anlıyorsun dersen.. böyle bir işin uzmanına “biz de biliriz olm bu işleri... heh heh heh... aferim” amcalığı yapmaktan delicesine bir haz alıyorum. yıldızın etrafına dyson küresi ören uzaylıyla tanışsam “ben de evin çatısına güneş paneli kaplattım yaa yeni” diye hava atarım.

  • jüri öncesi gecelerde sabahlarken görülmesinden en çok korkulan renktir. nitekim kendisi gökyüzünde belirdiğinde bu güneşin az sonra doğacağına işarettir. zaman geçmiş, gece bitmiş, sen de bitmişsindir ancak proje bitmemiştir.

  • birçok avrupa ülkesindeki gibi insanların namuslu oldukları varsayımından hereketle dizayn edilmiş sistemler. hırsızlık yapmayı, vergi kaçırmayı, kul hakkı yemeyi adet edinmiş ucubeler turnikelerden atlarken kendilerini çok zeki zannetseler de bu hareketler elin avrupalısının türklerin ne kadar düşkün ve gurursuz olduğuna kanaat getirmesinden başka bir boka yaramıyor.

  • gençliğinde ankaralı bir devrimci olarak istanbul da kurumun genel merkezinde aktif rol almak için gittim
    istanbul daki devrimci çeşitliliği ilk başta beni şoka uğrattı aslında
    herkes devrimciliği kendi dünyasına göre yorumluyor ve ona göre davranıyordu
    evrensel literatürmüş
    devrimciliğin etik anlayışı ve hoşgörüsüymüş
    nerdeeeee
    ev tutmamız gerekiyodu
    bende beşiktaşta bi teras katı buldum
    şahane bi manzara
    binanın sahibi ve sülaleside o binada oturduğu için biraz sorun yaşıyacağımızı düşünerek işe giriştim
    ne devrimciliğimizden nede solculuğumuzdan bahsettim
    eğer devrimciyiz veya solcuyuz deseydim o manzara, o teras yalan olucaktı
    3 kuzeniz hikayesiyle girdim, kurumdan bir arkadaşın anneside geldi kefil oldu
    devrimciyiz deseydik evi vermiceklerdi , çünkü hacı amca devrimcileri sevmezdi diye değil
    devrimcilerin kira borcu takmadığı tek bir yer yok
    hesap ödediği nadir yerler var
    devrimcilik bu değildir çok konuştum kurumda ama anlatamadık açgözlü pinti materyalistlere

    daha da rezaletini yaşadım,
    bi sabah evden çıktık
    beni güç bela uyandırdılar ve yarı uykulu yola düştük kuruma gitmek için
    yolumuzun üstünde bir süpermarket var ve ordan kahvaltılık bişeyler alıncak
    girdik içeri bi ton gezdik aldık falan kasaya geldik ben cebimdeki 20 liği arkadaşa uzattım
    gerek yok ya aslı ödüyo dediler neyse ben hala uyuklama modundayım
    kuruma geldik ve kızlar kahvaltı hazırlarlarken, süpermarketin sahibinin bizim kuruma ne kadar çok yardım yaptığını falan da öğrenmiş oldum
    eski devrimcilerdenmiş o da, zamanın hızlılarından...
    kızlar kahvaltıya çağırdığında gözlerime inanamadım
    masada ne arasan var, yuuuhhh naptınız dedim
    pis pis gülüşleriyle aslında sadece ekmek ve peynir parası verdiklerini öğrendim
    vay amk dedim ya
    adam o kadar yardım etsin siz gidin onun marketini soyun
    şakamısınız lan
    bendenizde yüksek tansiyon olması nedeniyle sinirlendiğimden başıma giren ağrıyla balgamlı bi tükrük salladım masaya
    bi kaç gün sonrada 18 saatle doğu ekspresle geldiğim ankaradan
    uçakla 50 dakikada döndüm

    devrimcilik hikayesine de o günlerden beridir girmiyorum

    çünkü bu ülkede gerçekten sosyalizmin ne olduğunu bilmeyen devrimciler
    hayatında nutuk adlı eseri okumamış kemalistler
    kuran açmamış müslümanlar var

  • the fast and the furious: 1994 toyota supra ve 1970 dodge charger
    hızlı ve öfkeli serisinin ilk filminde brian o'conner ve dominic toretto'nun kapıştığı arabalardır. modifiyesiz toyota supra'nın turbo beslemeli motora sahip versiyonu; 3.0 litre 320 beygir ve 420 nm tork değerlerine sahiptir, 0-100'ü 4,6 saniye, masimum sürati 285 km/s'tir. en ufak modifiye ile çok yüksek güçlere ulaşabilen bu aracın filmdeki versiyonunun gerçekte olması durumunda nasıl bir performans vereceğini düşünemiyorum bile. filmde dom'un kullandığı dodge'a gelecek olursak, modifiyesiz versiyonu; arkadan çekişlidir, 6974 cm3 benzinli motora, 425 hp güce, 664 nm torka sahiptir, 220 km/s hızı vardır, 0-100 değeri 5.8 saniyedir.

    death proof: 1970 chevy nova
    filmde sürücü koltuğunda oturmayanların, hatta araca binmeyenlerin bile ölümüne yol açan bu araba gerçekte; 5733 cm3 benzinli motora, 300 hp güce, 515 nm torka sahiptir. makisimum sürati saatte 188 km ve 0-100 değeri 6.7 saniyedir. unutmadan, filmdeki kaza sahnesi hayatımda izlediğim en iyi çekilmiş kaza sahnelerinden biridir. buyrun

    mad max: 1973 ford falcon xb gt351 coupe
    post-apocalyptic sinemanın öncüsü sayılabilecek olan mad max serisinde kullanılan ford falcon, 5,8 litrelik v8 motora sahipti, 481 nm tork üretiyordu ve 260 hp gücü vardı. çekimler bittikten sonra aracın hurdacılara satıldığı daha sonra bir otomobil koleksiyoncusun aracı görüp satın alıp koleksiyonuna dahil ettiği biliniyor.

    minority report: lexus 2054 concept
    steven spielberg'ün azınlık raporu filmi için dizayn edilmiş konsept bir araç. filmde kullanıldığı sahne çok güzeldi. buyrun

    the italian job: 1968 mini cooper s
    michael caine'in oynadığı 1969 yapımı italian job filminde kullanılan 1968 model mini cooper'lar yerlerini, filmin 2003 yılında yeniden çevrilen versiyonunda 2003 model mini cooper'lara bırakmışlardır bknz. 1968 model mini cooper s; 1275 cm3 motora, 76 hp güce, 157 km/s hıza sahipti.

    gone in 60 seconds: 1967 shelby mustang gt500
    yer yüzünde sahip olmak istediğim tek araçtır efendim kendisi. 2000'li yılların başında çekilen gone in 60 seconds filminde görüp aşık olmuştum. filmdeki tek güzel şeydi, angelina jolie'den bile güzeldi. şimdi gelelim özelliklerine; 6997 cm3 hacminde v8 motoru var, 355 hp güce, 570 nm torka sahip, 0-100 hızlanması ise 6 saniye.

    cobra: 1950 mercury monterey
    filmlerdeki efsanevi arabalar arasında, 1986 tarihli cobra'da sylvester stallone'un canlandırdığı marion cobretti'nin kullandığı 1950 model mercury'nin yeri farklıdır bende. filmdeki takip sahneleri müthiştir. cobretti arabayla alevlerin içinden geçerdi, öndeki aracı yakalamak için nitroyu açardı, biz ekran başında mest olurduk.

    goldfinger: 1963 aston martin db5
    sean connery'nin oynadığı 3. james bond filmi altın parmakta kullanılan, en ünlü james bond aracı olan 1963 aston martin db5; 3996 cm3 motora sahiptir, 282 hp ve 391 nm tork değerleri vardır. en yüksek hızı 231 km/s'tir. bu filmden 42 yıl sonra çekilen james bond filmi casino royale'de kullanılan araç ise 2007 model aston martin dbs v12'dir bknz. bu araç ise 6.0 litrelik v12 motora sahiptir, 570 nm tork ve 302 km/s maksimum sürati vardır.

    drive: 1973 chevrolet chevelle
    filmde, tıpkı kendisi gibi, karizmatik ve nadir bulunan bir araç kullanır ryan gosling. müzikleriyle, başrol oyuncusuyla ve tabii ki filmde kullanılan araba ile izlediğim en iyi filmler arasındaki yerini almıştır. 5025 cm3 motor, 115 hp, 278 nm tork ve 163 km/s en yüksek hıza sahiptir bu araç.

    back to the future: 1981 delorean dmc-12
    sinema tarihindeki en meşhur arabalardan biridir delorean. back to the future filmi ile tüm dünyada tanınmıştır. gerçekte ise çok tutmamış, sınırlı sayıda satılmış, başarısız olmuş bir araçtır. aracı üreten firma dmc bu aracın başarısız satış rakamlarından sonra iflas bayrağını dikmiştir. tasarımcısı giergotto giugiaro'dur. 2,8 lt'lik renault - volvo - peugeot ortak yapımı v6 motora sahiptir, 130 hp, 207 nm tork ve 209 km/s maksimum sürati vardır.

  • apo posterleri asilirken, hainlerin ellerinde satirlarla, sopalarla savunmasiz ogrencilere saldirirken ortada olmayan cevik kuvvetin, bu hainlere karsi duran ogrencilere mudahalesi durumu. oz vatanimizda parya olma durumu.