hesabın var mı? giriş yap

  • ibadet dilleri türkçe olan, yunan alfabesiyle türkçe yazan, çok fazla insanın bilgi sahibi olmadığı, orta anadolu'da yaşamış ve tarihçilerce anadolu'nun türkleşmiş eski halklarından. yunanistan'a mübadele ile göç ettiklerinde yunanca bilmemeleri yüzünden çok zorluk çekmişlerdir. turkos sparos yani türk tohumu diye hakarete maruz kalmışlardır. louis de berniere'in kitabında da karamanlı rumlardan bahsedilmektedir.

  • üstteki arkadaşa harfiyen katılıyorum.. memleket ateş çemberine dönmüşken sikinin keyfine 17-18 yaşında kızı(kendisinden 40 küsür yaş küçük hemde) 4. evliliği yapmak üzere nikahlamak bildiğin hainliktir.. daha bundan öte de yazılacak çok şey var ama gerek yok.
    bir arkadaşın düzeltmesiyle ekliyorum nikahın kıyıldığı günlerde sakarya savaşı devam ediyormuş..
    tekrar düzeltiyorum. 5. evliliğiymiş.. uyaran arkadaşlara teşekkürler

  • bilim ve teknoloji’nin inşaat ve rant ekonomisini nasıl silkip attığının resmidir. o kadar bina yapılacağına 1 tane böyle teknolojik ve bilimsel iş kurulsaydı şuanda böyle olmazdık.

  • yanlis yone yurudugumu farkettigimde cep telefonunu cikarip, sanki yeni mesaj gelmis gibi okuyup sonra yeni bulusma noktasina gider gibi davranirim...

  • bu konuda bilir kişi olabilirim

    istanbul'da zincir bir fast food şirketinde 10 yıl ofiste satın alma müdürlüğü yaptım

    yiyecek içecek sektöründe değişmeyen tek şey kar marjidir.
    üründen ürüne değişir %300 %500 arası olur genelde. tavuklu ve kaşarlı menüler en çok geçirilen üründür.

    yani şöyle düşünün 10 tl ye mal edilen bir ürün
    50 100 tl arası satılır.

    yıllarca neden her sokakta bir büfe açıldığını anlayın artık.
    şimdi ülkenin durumundan dolayı maliyet arttı.
    ama işletmeler %300 %500 kardan vazgeçmiyor.

    olay bundan ibaret.
    almayın aldırmayın gitmeyin demekle olmaz.
    kesin birileri gene gidecek
    kapitalist sistem budur.
    biz de bu sistemin kölesiyiz

    edit: benim yazıma cevap veren kişiler olduğu için editlemek zorunda kaldım.
    bana satın almacı diyerek zaten söze başlayanlar oldu. kamyonla gidip malı alan ben değilim.
    ben bir ürünün belirlenmesini, kalitesini, maliyetini, satış raporlarını, ve son olarak tüketiminden sorumluydum.
    şirketin büyüklüğüne göre alacağınız malzemede kiminle muhattab olacağınız belirlenir.
    ben coca-cola'nin bayi müdürüyle değil
    türkiye ve asya kıtasından sorumlu olan kişiyle görüşürdüm veya pınarın, sütaş' in plasiyeriyle değil genel müdürüyle anlaşma yapardim.
    et ve tavuk ürünlerinin tüketimi inanılmaz fazla olduğu için ve de çok hassas ürünler olduğu için direk sahibiyle görüşürdüm. öncelikle bunu belirtmek istedim çünkü bilgi sahibi olmadan konu hakkında bilgi sahibi olanlara bok atmayın. açık konuşayım bunları yazarken bile ben utandım.

    çok daha detaylı bilgi verebilirim fakat başınızı şişirmek istemiyorum.

    bir yiyecek içecek işletmesinde 2 kalem maliyet hesaplanir
    1.si ürünün ham maliyeti
    2. si ürünün hazilanma ve sunum maliyeti

    1.sini çıkartırken ürünün içine neler konulduğunu grami gramina hesaplanır.
    buna ürün reçetelemek denir
    yani her ürünün 1 reçetesi vardır.
    100 gr tavuk
    20 gr mantar
    10 gr patates
    20 gr makarna gibi
    bu ürünleri alırken verdiğiniz fiyatı koydugunuz grama bölerek cikartirsiniz

    2. maliyet "işletme maliyeti"
    ama siz patatesi tavuğu alıp direkt müşteriye vermiyorsunuz
    onu önce gidip alıyorsunuz "lojistik maliyet"
    sonra bir dükkana koyuyorsunuz "kira maliyeti"
    daha sonra onu pişiriyorsunuz " enerji maliyeti"
    sonra bu ürünü biri yapıyor birileri servis ediyor
    "personel maliyeti"
    şimdi alt alta yazdım sakın çok maliyet diye düşünmeyin.
    çünkü o dükkana 1 müşteri gelip 1 ürün satılmıyor
    personel günde onlarca kişiye bakıyor.
    kira hiç iş yapmasan veya 100 katı ciro yapsan aynı kalıyor ay içinde

    kısaca kesiyorum
    arkadaşlar iyi bir işletme öncelikle ürünün en kalitelisini alır
    personeline iyi maaş verir bu yüzden müşteriye iyi davranılır. bunlar olduğu sürece biraz da matematik bilgisiyle hayatta kalırsınız.
    çok ama çok daha detay var yazmayacağım
    ama son olarak şunu söyleyeyim
    şu anda yiyecek içecek sektöründe maliyetler arttı
    fakat işletmeler pandemiden önceki dönemden daha çok para kazanıyor.
    maliyet 2 arttiysa fiyatlar 10 zamlandi

    edit2: o kadar çok mesaj geldi ki hepsine cevap vermeye çalıştım.
    anlamadığınız çok nokta olmuş
    size şunu söyleyeyim.
    tavuk dünyası veya belirli bir ürünü alan zincir işletme sizin gibi fiyattan almaz
    mesela pazarda 80 tl olan ürünü boyle işletmeler
    30 40 tl ye alır yıllık anlaşma yapar
    mesela bir keresinde kaşar firmasıyla anlaşma yaptım yıllık olarak 22 tl
    siz o zaman kaşarı 55 tl den aliyordunuz.
    daha fazla yazmayacağım
    bir gün çok detaylı işletme maliyeti enrtysi gideceğim.

    debe editi: bu bilgileri yazarken hiç bu kadar gündem olacağını tahmin etmemiştim.
    burası (bkz: kutsal bilgi kaynağı) kim ne derse desin.
    küçük bir bilgi kırıntısı sağlayabilmek bile insanı mutlu ediyor.

  • - naber abi nasılsın keyifsiz gördüm seni ya?
    - sorma ya dibi gorduk sınavda, 19 almışım...
    - hadi ya ortalama kaç?
    - 45... standart sapma da 18..
    - 3 puan 5 puan yüksek olsa d olcak not abi o, bir soraki sınava iyi çalış, kasarsan a bile gelir...

    (1 ay sonra)

    - vay kanka nasısın ya... niye suratın asık?
    - abi ikinci sınavından 14 aldım ya... keşke rapor alsaymışım
    - abi olur mu, asıl rapor alsaymışın kalırmışın... finale kasacaksın şimdi bak!
    - daha neyine kasayım yahu?
    - finalden 90'ı çaktın mıydı, hoca ne dicek? vaaay dicek... sana b'yi vermicek mi?
    - vericek mi?

    (1 ay sonra)

    - koçero, naber? mutsuzsun, final nasıldı?
    - bok gibi...
    - hep öyle gelir abi... bak ama herkesin kötü geçmiş.. ortalama 20 filan çıkar o sınavda
    - diyosun..
    - tabi abi... bir 25 alsan c bile gelir o ders sana!

    (1 hafta sonra)

    - abi niye neşesizsin noldu?
    - çakmışım dersten.
    - ...
    - eee?
    - ne eeesi?
    - bişey demeni bekliyorum?
    - yarrağı yemişsin abi daha ne diyeyim?
    - ulan ulan ulan...

  • her ne kadar başlık sahibi linç edilmeye çalışılsa da katıldığım önermedir.
    anlatayım: öncelikle çocuk bu ağlar, zırlar genellemesine katılmıyorum. uzun yıllar amerika’da yaşadığım için buranın çocuklarını referans gösterebilirim. geçen markette 5 yaşındaki bir çocuk babasıyla sakince kendisinin istediği şekerlemeyi neden almadığı konusunda 10 dakika tartıştı. haksız olduğunu anlayınca da sustu. buradaki birçok çocuk böyle. yani bir çocuğun ailesinin yanında derdini anlatmak icin seçtiği zırlama yöntemi tamamen anne ve babasının yanlış iletişiminden kaynaklanmaktadır. lütfen şu çocukları düzgün yetiştirin.

  • 2 ay önce tekrardan seferlere başlayan ama halen zorbalıklarla karşılaşan firmaya destek olacağımız kampanyadır.
    bilindiği üzere ankara'nın değerli belediye başkanı, esenboğa havaalanına ulaşım için kullanılan pazarı tek başına domine etmek için havaş firmasına yapmadığını bırakmadı.
    sırf benim karşılaştığım bir kaç köpekçe oyun bile oynandı. (havaş aracına polis çevirmesi yaptırmak, müşterileri uçaklarına 15 dakika geç bıraktırmaya çalışmak vs..)
    bunun yanında kendi sundukları belkoair tamamen dolmuş mantığında çalışmakta, kafalarına göre güzergah uydurmaktadırlar.
    daha dün karşılaştığım olayda; şöföre soruyorum kızılaya uğruyor mu zamanım az ona göre hareket edeceğim diye, bilmiyorum vs.. diyor. amk 5 dakika sonra yola çıkacaksın senin güzergahın nasıl belli oluyor? sonra uğramaz diyor, sonra yolda telefon gelip kızılaya dönüyor ve ben kavga ediyorum bütün çalışanlarla. uçağa saliselerle yetişsem bile yaşadığım sinir harbi beni 2 sene yaşlandırıyor.
    dönüşte bir baktım, kapıda o özlem duyduğum havaş aracı duruyor. abi dedim hayırdır; 2 ay önce başladık ama halen zorbalık yapıyorlar bize, istediğimiz güzergahtan gidemiyoruz, çevre yoldan gidiyoruz dedi. (40 dakikaymış bilginiz olsun.)
    senin ağzını burnunu yerim diyerek havaşa atladım.
    şer..sizlere 5 kuruş daha kaptıracağıma, bundan sonra her zaman havaşa bineceğim.
    siz de 1 kuruşunuz bile bu yolda gitmesin diyorsanız;

    ankara aştiden; yine yarım saatte bir; 154 no lu perondan.. (gelen otobüs peronu.. şer..sizler onda bile en köşe peronu vermiş adamlara)
    esenboğa'da zaten kapı çıkışında. (kaldı ki bu belkoair çalışanları havaalanında müşterileri diğer tarafa çekmek için çığırtkanlık bile yapıyor. gülüyordu havaş çalışanları, şu kepazeliğe bak diye.)

    tamam arakadaş rekabeti anlarım, fiyat avantajı ve kalite sağlar müşteriye. ama bu mafya vari yaklaşım, bu şerefsiz yaklaşıma destek olmayalım lütfen.
    azıcık daha yürüyelim aştide 154 no lu perondan binelim.
    tekrar ediyorum, havaalanı aşti arası 40 dakikadır havaşla. belkoair dolmuşu ile dün 1 saat 10 dakika sürdü
    destkelerinizi beklerim.
    başka bilgi olursa editlerim.

    kullanabileceğim en düzgün dil buydu, kimse kusura bakmasın!

    edit: ücret 8 tl'dir.

    edit 2: aştiden kalkış saatleri çeyrek kala ve çeyrek geçe imiş.

    deep edit: ulan yorumların bazıları cidden komik. hee amk bi siz biniyorsunuz 15 senedir uçağa. lan havaşın tekel olduğu zamanlarıda biliyoruz, herşey tıkır tıkırdı, evet pahalıydı ama hizmetinin karşılığının ederiydi. bunu şimdi çok net görür olduk.

    deep edit 2: ulan belediye geldi belediye geldi fiyatlar acaip ucuzladı diyenler; belediye otobüsünden bahsedersen anlayacağım(55 tane durak olan, 40 dakikalık yolu 1 buçuk saatte ayakta gidebildiğin), ama amk belkoairi bunu 8 lira yaptı zaten, aradaki 2 lira için hayatını verenleri görüyorum. diyecek lafım yok lan size, size her şey reva amk, sürünün amk.

  • simdi efendim deniz urunlerine olan duskunlugumu bir kenara birakiyorum.. oldum olasi hangi mevsimde hangi baligin yenilecegini bilen adamlara hem sempati hemde giciklik duymusumdur.. supermarketlere gidip balik reyonlarinin onunde durdugunuz vakit sizi olur gozlerle seyreden baliklara ve degisik isimlerine tanik olur, isimden baligi pic etme potansiyelinizi tartar, utanmadan en asortik olanlari sorduktan sonra da ciftlik cipurasi alir cikarsiniz.. hadi size bok atmiyim .. ben cikarim sahsen..
    ben orada kivranirken kimi amcalar ayni standin onune gelip sanki farkli seylere bakiyormuscasina bir suru maval okurlar..
    - abi su baliktan vereyim mi?
    - ciftlik mi denizmi?
    - ciftlik abi..
    - e denizi olmaz tabi onun bu mevsimde bu mevsimde ebeminamina konan sinegin yumurtasindan cikan larvanin baligi olur gibi cok carpici ve detay dolu aciklama yaparlar.. ve bunu eni konu hepsi icin yapmaktan cekinmezler.. o artislikten sonra ceker giderler ve siz bir hafta gunes altinda beklemis havuc gibi burusur ve kararirsiniz.. istaha kacirir pezevenk.. bu mevsimde ciftlik alinmazmis der sizi de almaktan vazgecirirler..

    netice itibari ile fazla uzatmiyim.. benim gibi bu durumdan muzdarip olan, yada hangi mevsimde hangi baligin pesinden kosucam aga? diye merak hezeyani icinde durulmayi bekleyen dimaglar icin asagiya bugun artik yaziyorum kardesim..

    ahtapot : bu kodugum hayvani yilin 12 ayi lezizdir kardesim.. korkma her an hic cekinmeden alabilirsin..

    akya : haziran-temmuz-agustos-eylul-ekim bu baligin en lezzetli oldugu zamandir.. ocak-subat-mart-nisan-mayis aylarinda ise ortalama bir tadi vardir..

    alabalik : bu tatli su baligi kardesimizin de ahtapottan farki yoktur.. her mevsim paso alabilirsin..

    barbun : ahh.. bundan 4 tane.. bir de 35'lik.. peynir.. az salata.. tadimlik.. cerez gibi.. bu balikta guzel kardesim agustos-eylul-ekim-kasim'da tam tadindadir.. o zaman anasini aglatabilirsin.. geriye kalan 8 ayda tadi vasat civarlarindadir..

    cinekop : nazlidir bu.. temmuz-agustos'ta en guzel zamani.. geri kalani yenebilir ama ayni tadi vermezdir..

    cipura : agustos-eylul baligi.. kalan 10 ay standart tadindadir.. (amcanin ciftlik hesabi)

    **cipura ciftlik : bu balik 12 ay boyunca vasat bir tat verir..

    dil baligi : ekim-kasim.. bunun olayi bu iki ay.. diger aylarda rutin.. ayni tadi vermezmis..

    hamsi : kasim-aralik-ocak-subat.. bu aylarda yedin yedin.. baska aylarda denk gelirsen yuzune bakma.

    iskorpit : ekim-kasim-aralik en leziz oldugu aylar.. diger aylarda yenmez diye birsey yok ama tadi olmazmis..

    istavrit : ezginin gunlugu albumu ile ayni adi tasiyan baligimizin zamani ise ocak-subat-mart-nisan.. bu dort ayin haricinde aldiginizda tadi negatif yonde degisiklik gosterebiliyormus..

    izmarit : en verimli ayi subat-mart-nisan.. mayis ayinda yine de yenebillirligini koruyor ama onun disinda kesinlikle almayin..

    kalkan : ocak-subat-mart-nisan en super zamani.. mayis ayini idare ediyor ama kalan aylarda "eve sokmayin".. kalkar..

    karagoz : en iyi zamani ekim-kasim.. sonraki 10 ay boyunca yine yenebilir.. tadindan ayni randimani beklemezseniz tabi..

    kefal : ekim-kasim-aralik-ocak-subat-mart-nisan-mayis.. ondan bu balik her zaman tezgahta.. demek ki yaz aylarindan eve sokmuyoruz kendisini..

    kilic : agustos-eylul en iyisi.. sonraki aylarda denk gelecek olursaniz ayni tadi yakalayamamaniz mumkun..

    kirlangic : efendim bu baligi istediginiz zaman emrinize amade edebilirsiniz.. korkmayin.. her mevsim bunun mevsimi..

    kolyoz : kirlangic'in aynisi..

    kupes : haziran-temmuz-agustos-eylul en iyi donemi.. sonraki aylarda yenilebilirligini korusada damak zevkinize kalmis..

    lahos : en iyi zamani agustos-eylul.. geri kalan aylarda yine de yenebilir..

    levrek : subat-mart-nisan-mayis.. geri kalan 8 ay boyunca "eve almayin".. birakin disarda yatsin..

    lufer : agustos-eylul-ekim tadindan yenemeyecegi zamanlar.. diger aylarda da yenebilitesi sabit ama bu 3 ayki kadar lezzetli olmayabilir..

    melanur : eylul-ekim en iyi zamani tartismasiz.. haziran-temmuz-agustos fena olmadigi zamanlar..ama ocak-subat-mart-nisan-mayis'ta sakin almayin..

    mercan : korkmayin.. 12 ay yiyin..

    mezgit : subat-mart-nisan-mayis'ta yiyin.. gerisini bosverin.. seytan gorsun yuzunu..

    murekkep baligi : mercan'la ayni olgunluktadirlar..

    orfoz : haziran-temmuz-agustos-eylul-ekim'e kadar superdir.. sonrasinda da yemenizde sakinca yoktur.. tadi kesinlikle bozmaz ama ayni da olmaz..

    palamut : ekim-kasim-aralik.. bu balik kis baligidir.. ocak-subat-mart'a kadar idare eder.. nisan-mayis-haziran-temmuz-agustos-eylul periyodunda sicar..

    **palamut çiftlik : bu baligin da leziz sayilabilecek zamani agustos-eylul'dur.. gerisi vasattir.. ciftlik zaten vasattir.. dusunun iste..

    pisi : ismi super sempatik olan bu baligin yeme zamani da pek bi hostur.. 12 aydir..

    sardalya : haziran-temmuz-agustos-eylul en super tadi oldugu zaman.. baska zaman sakin almayin..

    sazan : bu insan canlisi baliklarin ise tereddutsuz tuketilecegi ekim-kasimdir.. sonrasi yenebilir sadece..

    sinarit : temmuz-agustos-eylul baligidir.. sonrasi icin tadina a uzerinden b verilebilir..

    tavuk baligi : kasim-aralik-ocak-subat en harika zamani.. mart-nisan-mayis-eylul-ekim yenebilecek zamani, haziran-temmuz-agustos uzak durulacak zamanidir..

    torik : ekim-kasim-aralik-ocak-subat'ta doruktadir.. mart ayinda soyle boyle.. nisan-mayis-haziran-temmuz-agustos-eylul periyodunda ise asla yanasilmayacak durumdadir.. direk almayin..

    tranca : haziran-temmuz-agustos-eylul-ekim'de 10 numara tadi vardir.. kalan 7 ayda ise tadi b sinifidir..

    turna : kasim-aralikta korkmayin yiyin.. begenmezseniz sonraki 10 ay vasat halini yersiniz..

    uskumru : ekim-kasim baligidir.. sonra tadi vasata yakindir..

    hep bunu yapmak istemistim..

    (bkz: yiyin gari)

  • (evde su bitmiş, misafirler gelecek, acele bakkala su için yollanıyorum)

    - abi bi büyük su alacaktım...
    - buyur yiğenim... (1 litrelik su uzatır)
    - daha büyüğü yok muydu abi?
    - onun daha büyüğü osman abi'nde eheehaha...

    (bu esnada osman adlı yaşça daha büyük olan esnaf köşede bir taburede oturup, zevkten dört köşe olmuş sırıtmakta, aynı anda da çayını karıştırmaktadır)

    nasıl bir övgü anlayışıdır hala anlam veremem...