hesabın var mı? giriş yap

  • "gözlerimiz farklı bir karışım olan gözyaşıyla, göz kapaklarıyla, korunmasındaki estetiğiyle, görme esnasında gerçekleşen olaylarla eşsiz, mükemmel bir tasarıma sahiptir. tüm bu olayların kusursuz bir şekilde işlemesi elbette ki doğanın marifeti değildir. gözdeki tasarım herşeyin rabbi olan allah'a aittir...şükürler olsun rabbim, şükürler olsun"

    rabbim, gozyasi bezlerimdeki bir sorun nedeniyle gozum fazlasiyla kuru, tabakalardan birinin fazla ince olmasi yuzunden isiga karsi asiri hassas, kapaginin ici iltihaplaninca korunmasinda estetik mestetik kalmiyor. genetik olarak goz tansiyonuna yatkinim, mercegimi basbayagi kotu yapmandan dolayi 3.5 derece miyop, gozumun yumurta gibi olmasindan dolayi 1 derece astigmatim, ilerde nasip eylersen katarakt da eklenecek.

    koca elektromanyetik spektrumun got kadar bir kismini bile dogru duzgun goremeyen bu aletin optik zoom'u yok, gece gorusu rezalet (kim bilir kac tane atam bu yuzden luzumsuz yere acilar icinde oldu, ama tabi sen onlari da cok seversin), gorus alani dar ve frames per second'i dusuk.

    bunlari gectim, uc boyutlu dunyadan gelen fotonlari, malzemeden calmak icin olsa gerek, iki boyutlu bir retinaya dusurup, sonra beyinde signal processing yaparak uc boyutlu goruntuyu tekrar olusturmaya calisan, yani dunya kadar bilgi kaybina ugratan oldukca verimsiz bir sistemi dizayn ettigin, bize bagisladigin icin sukurler olsun. hakkaten de hersey pek mukemmel, pek kusursuz.

    edit: soyle bir yorum geldi: "gördüğün için şükretmeyi denedin mi hiç?"

    yani "o kadar mukemmel ki" den, "sen gorebildigine sukret"e mi donduk? kor olmadigima cok memnunum ama konu gozumuzu sevip saymak, onu sadece dunya optometristler gununde (ramazan 14) hatirlamanin ne kadar buyuk bir vefasizlik oldugunu anlamak degil, "o kadar kusursuz ki ancak evreni yaratan sonsuz gucteki bir tanri'nin eseri olabilir" gorusunu elestirmek. sadece gozun degil butun organlarimizin, hatta tum ekolojik sistemlerin ve hatta galaksilerin bu kadar kusurunu her gun tecrube ediyorken ve tum bu yapilarin evrim cizelgelerini az cok anlamisken, bu argumanin komik oldugunu anlatmak.

    bu ates dedigin kati degil, sivi degil, gaz degil. oyle mucizevi birsey ki olsa olsa olimpostaki tanrilarin isidir, prometheus da onlarin kulu ve elcisidir. efendim, sacma mi? ates bir madde hali degil basit bir exotermik kimyasal reaksiyon mu? canim, sen kisin usumedigine, pismis yemek yiyebildigine sukretmeyi denedin mi hic?

  • bu millete bayılıyorum ya.

    abi siz kendinizi tam olarak ne sanıyorsunuz millet olarak? hani akp'liler diyor ki "almanya bizi kıskanıyor" da siz de bu kafaya girerseniz o latteye yakın zamanda 640 tl de verirsiniz. hatta o latteler bu ülke topraklarından da uzaklaşır yakında...

    işin gerçeği şu. biz millet olarak akp gibi bir partiye, tayyip gibi bir elemana 20 senelik yetki verdik. tek gerçek budur abi. benim yorumum, senin yorumun değil. 20 sene bunlar var başımızda. gerçekler bunlar.

    siz elin cunta rejimiyle yönetilen afrikalı vatandaşına, o vatandaş "ya şöyle güzel son çıkan telefonları, bilgisayarları alayım, avrupa'ya tatile gidelim" dediğinde gerizekalı gözüyle bakmaz mısınız? demez misiniz "lan elinde keleş, boynunda altından zincir, ot içip cümle kuramayacak tipler tarafından yönetiliyorsun istediğin şeylere bak" demez misin?

    o yüzden başa dönüyorum: sen 20 senedir akp rejimi ile yönetilmeyi kabul edip bir de yukardaki afrikalı gibi refah içinde yaşamak düşüncesini mi geçiriyorsun içinden? kimsin abi sen?

  • bakış açıları farklıdır.
    kopek: "bu insanlar beni aldılar, hergün seviyolar, yemeğimi veriyolar, sıcacık bir evdeyim, istediğim zaman benle oynuyolar. vay be bu insanlar tanrı olmalı"
    kedi: "bu insanlar beni aldılar, hergün seviyolar, yemeğimi veriyolar, sıcacık bir evdeyim, istediğim zaman benle oynuyolar. vay be ben tanrı olmalıyım"

  • tesla sadece elektrikli spor araba uretmesiyle degil, is ve satis modeliyle de diger araba sirketlerinden cok daha farkli bir yol izliyor. aradaki farki aciklayayim.

    1.) mesela ford amerika'da urettigi arabayi amerika'da satmak istiyor olsun. kentucky'deki ford fabrikasindan cikan escape model araba portland'daki ford galerisine satiliyor. ford sirketi ford galerilerinden hicbirine sahip degil ve bu galerilerin tamami ucuncu parti sahislar tarafindan isletiliyor. yani ford 10 bin dolara urettigi arabayi galeriye 15 bin dolara satiyor, galeri de arabayi 20 bin dolara musteriye satiyor. boylece 20 bin dolara satilan arabanin kari ford ile galeri arasinda 5'er bin dolar olarak paylasiliyor. iki taraf sadece kari degil zarari da paylasiyor. ekonomik kriz olup arabalar satmayinca ford da galerici de esit oranda zarar ediyor.

    tesla tum satislarini internet uzerinden yapiyor ve sirket tum satis merkezlerinin sahibi durumda. yani tesla bir arabayi 30 bine uretip 40 bine sattiginda 10 bin dolarlik karin tamamini cebine atiyor. tesla karini kimseyle paylasmiyor ama ekonomi kotuye giderken ve araba satislari azaldiginda zararini da paylasmiyor. bu hem inovatif hem de riskli bir secim. ford bugun araba urettiginde galeri sahiplerinin cikarlarini da gozetmek zorunda ve onlara zarar ettirecek bir harekette bulunamaz ama tesla'nin boyle bir sorunu olmadigi icin eli daha ozgur.

    2.) diyelim ki satin aldiginiz ford marka araba bozuldu. arabanin garanti suresi henuz bitmediyse arabayi ford yetkili servisine goturuyorsunuz, oradaki tamirci arabayi tamir ediyor ve faturayi ford sirketine yolluyor cunku ford yetkili servisler de ayni galeriler gibi ford sirketinden bagimsiz hareket ediyor. bu durumda atiyorum bir tamir isleminin masrafi 500 dolarsa ve yetkili servis uzerine 200 dolar kar koyarsa ford sirketi bu tamir icin 700 dolar odemis oluyor.

    tesla tum yetkili servislere sahip oldugu icin tamir isini de kendisi hallediyor. hatta bir cok tamir isi internet uzerinden arabaya update yani guncelleme yollama seklinde (over the air) gerceklesiyor.

    peki galericileri ve ucuncu parti yetkili servisleri aradan cikartilarak yapilan satis modeli neden onemli? cunku bugun amerika'da bir gm galerisine gidip sirketin elektrikli arabasi bolt'u satin almak istediginizde galericiler o arabayi size satmamak icin bin dereden su getiriyorlar ve sizi diger arabalari alma konusunda ikna etmeye calisiyorlar cunku bolt'un onlar icin kar marji dusuk ve tamir ve bakim masraflari az oldugu icin yetkili servise pek isiniz dusmuyor yani galerinin elinde size elektrikli araba satmamak icin kendince gecerli bir motivasyonu var. tesla ucuncu partileri aradan cikartip halka direkt internet uzerinden satis yaparak bunun onune gecmeye calisiyor.

    zaten teksas dahil bir cok eyalette galericiler tesla'yi bu yuzden mahkemeye verdiler ve galericilerin aradan cikartilmasi sayesinde milyonlarca amerikalinin isini kaybetme tehlikesiyle karsi karsiya oldugunu iddia ettiler. bu yuzden bazi eyaletlerde tesla'nin direkt satis yapmasi halen yasakli durumda. diger araba firmalari her yil belli sayida, belli modellerde ve belli konfigurasyonda arabalar uretip bunlari galerilere satiyor ve galerilerin bunlara musteri bulmasi bekleniyor. tesla'ysa urettigi tum arabalarin once siparisini aliyor, daha sonra arabayi uretiyor. boylece daha araba fabrikadayken hangi musterinin evine gidecegi bellidir ve onun ozel isteklerine gore konfigure edilmistir. bununla beraber tesla'nin diger sirketlerden farklilastigi bir konu daha var. ford, bmw, toyota gibi sirketler her yil reklama milyarlarca dolar harcarken tesla'nin gazetelerde, televizyonda ve dergilerde hicbir reklamini goremiyoruz. sirket zaten surekli medyanin onunde olan elon musk'u reklam yuzu olarak kullaniyor ve tek kurus harcamadan reklamini yapiyor.

    tesla'nin diger araba firmalarindan farkli yaptigi ucuncu seye gelince aslinda en onemli sey de bu. sonunda basarili olabilir mi olamaz mi bilemem ama tesla kendi enerji ekosistemini kurmaya calisiyor. simdi ford musteriye bir araba satinca musterinin o arabaya nereden nasil benzin koyacagiyla ilgilenmez cunku ford enerji isinde degildir. siz arabanizi alirsiniz, sonra araba firmasiyla iliskiniz biter ve petrol firmalariyla iliskiniz baslar. sizin ne yeyip ne ictiginizle, nereye sictiginizla ford ilgilenmez. araba endustrisiyle petrol endustrisinin birbirini destekledigi soylenir ve genelde birbirlerinin tekerine comak sokmamaya calisirlar.

    tesla'ysa kendi ekosistemini kurmaya calisiyor. oncelikle arabalarindaki pilleri panasonic'le ortaklasa da olsa kendisi uretiyor ve kendisi konfigure ediyor. ayrica tesla araba sahiplerinin arabalarini garajlarinda hizlica sar edebilmesi icin gerekli alet edevatlari ve powerwall gibi araclari satiyor. ayrica abd'nin karayollarinda her 100-150 milde bir denk geldiginiz tesla super-sarj istasyonlari mevcut. model s ve model x sahipleri buradan sinirsiz yararlanirken model 3 sahipleri kilowat basina para oduyor.

    daha da onemlisi tesla ayni zamanda bir gunes enerjisi sirketi ve evlere gunes enerjisi sistemi kuruyor. simdi catinizda tesla gunes enerjisi olsun, buradan gelen elektrik garajinizdaki tesla powerwall'a elektrik aktarsin ve buradan arabaniz bedavaya sarj olsun. uzun yola ciktiginizda da tesla'nin sarj istasyonlarinda arabaniz sarj olsun. aha simdi tesla ekosisteminin icindesiniz. ayni iphone alanlarin apple'in ios ekosistemine girdigi gibi. ucuncu bir sirkete muhtac olmadan arabanin bakimindan tamirine, hatta sarjina kadar tesla ustleniyor ve ekosistemden disari cikilmiyor. ornek vermek gerekirse bugun abd'nin en buyuk araba firmalarindan ford'un piyasa degeri 40 milyar dolarken petrol ve benzin firmasi exxon'un piyasa degeri 500 milyar dolar. iste tesla hem uretici, hem satici, hem enerjici hem de tamirci olmaya calisiyor.

    peki yukarida neden "tesla'nin bu konuda basarili olup olamayacagini bilemem" dedim? cunku boylesine bir ekosistemi sifirdan kurmak inanilmaz derecede pahali ve bir start-up icin imkansiza yakin. tesla su ana kadar 14 milyar dolar harcadi ve onumuzdeki 3-4 sene icinde bir 15 milyar dolar daha harcayacak. harcanan ve harcanacak olan para koc holding'in tum piyasa degerinden daha fazla. sifirdan sirf borsadan topladiginiz paralarla bir koc holding kurdugunuzu dusunun, iste tesla bunu yapmaya calisiyor (yalniz feci bir sekilde anlatim bozuklugu oldu; bir alamanci turkcesi konusmam eksikti).

    birkac sene once model s'in tabani yere cok yakindi ve yoldaki ufak taslara veya diger arabalardan dusmus parcalara carparak kazaya sebep oluyordu. bir anda tesla'nin 100 binden fazla araci geri cagirip yerden yuksekligini arttirmasi gerekmisti. sirket bunu cok kolay bir sekilde halletti. arabalarin hepsine internet uzerinden guncelleme yolladi ve arabalar otomatik olarak yerden yukseldi. sorun da halloldu zira arabalarin icine otomatik olarak yuksekligi ayarlayan bir mekanizma ve software koymuslar ama sadece sirket bunu manipule edebiliyor. ford boyle bir sey yapmaya kalksa ve arabadaki sorunu yazilim uzerinden internet yoluyla duzeltmeye calissa dunyadaki tum ford yetkili servisleri "bizi ekmeginden etti" diye isyan cikartirdi. tesla'nin bu konuda bir endisesi olmadigi icin daha cok risk alabiliyor ve daha inovatif takilabiliyor.

    daha tesla'nin birkac sene icinde piyasaya surmeyi planladigi "surucusuz uber" projesi var ki ona hic girmeyeyim bile.

    simdi gelelim en onemli soruya. dunyada tesla logosunun en cok yakistigi plaka hangisi?

    cevabi asagida:

    https://s1.eksiup.com/6b66d49ee50.jpg (resimdeki benim degil)

    hoop konu yine dondu dolasti nereye geldi...demek ki entry'i bitirme vakti gelmis.

    artik demir almak gunu gelmisse zamandan,
    mechule giden bir gemi kalkar bu oregondan

  • kadınlar ben bununla gelecek kuramam eninde sonunda ayrılırız diye düşündükleri kişileri er ya da geç terkederler sevgili sözlük kişileri. çoğunlukla temelde buna dayanır.

  • ilk otomobillerin yollara çıkmasından kısa bir süre sonra ilk trafik kazası da gecikmeden gerçekleşti. bunları önlemek için birçok şehir ve büyük kasabalarda, yoğun kavşaklardaki trafiğin düzenlenmesi için trafik kuleleri yerleştirildi.

    görsel - görsel
    istanbul 2018, dünya tütünsüzlük günü için kalp şeklinde yanan trafik lambaları.

    trafik görevlileri bu kulelerde manuel olarak yaptığı ışıklarla kavşakta hangi yöndeki araçların bekleyip, hangilerinin geçeceklerini tayin ediyorlardı. bugünkü modern ışıklara göre oldukça ilkel olsa da bu yöntem işe yarıyordu.

    ancak, sürücülerin hangi rengin dur, hangi rengin geç demek olduğunu benimsemesi için trafik kurallarının standartlaşması gerektiği anlaşıldı. trafik polisleri/görevlileri ilk başlarda renkleri seçerken tren yollarındaki renkleri seçtiler. buna göre beyaz ışık geç, yeşil ışık dikkat ve sarı ışık dur demekti.

    ancak ışıkları renklendirmek için kullanılan lenslerin düşmesi yanan ışık ne renk olursa olsun beyaz görünmesine neden olduğu ve kaza ile sorunlara yol açtığı için bu renklerin yeniden düzenlenmesi gerekti.

    1953, stockholm'de bir trafik ışığı.

    1920'de william potts adlı bir trafik polisi detroit'te, woodward avenue ve fort street'in kesiştiği kavşaktaki dört yönlü trafik lambasını geliştirdi. icadı iyi karşılansa da yine bir görevlinin ışıkları açmak için trafiği gözlemesi ve anahtarları çevirmesi gerekiyordu.

    1920'lerin ortalarında mucitler otomatik trafik lambaları geliştirmek için çalıştılar. bir mucit, kavşağa yaklaşan sürücülerin kornaya basması ile değişen trafik lambasını icat etti. ancak bir sorun vardı, tüm arabalarda korna bulunmuyordu ve aynı anda iki araç kornaya bastığında sorun yaşanıyordu. ayrıca bu trafik lambaları ıslık vs. gibi etkenlerle de değişiyordu.

    sonunda trafik lambalarını otomatikleştirmenin en etkili yönteminin ışıkların bir zamanlayıcıya bağlanması olduğu görüldü. bu sistemin dezavantajı bazen diğer yönde bir araç yokken de ışığın yeşile dönmesini beklemek zorunda kalmanızdı. (halen öyle değil mi?) ancak olabilecek en etkili çözüm buydu ve tüm dünyada halen kullanılan trafik lambalarının temelini oluşturdu.

    kaynak: histroydaily

  • - arkadaşlar duşumuzu aldık gidiyoruz. lütfen.
    - hocam duşu birlikte mi aldınız peki?
    - evet. sonradan gözlemci arkadaş da katıldı hatta bize.
    - vay ibneler!

  • gecenin bir yarısı hepimizin kopmasına sebep olan okuma hatası.
    şöyle ki..
    yer yamulmuyorsam meşrutiyet caddesi, bir dükkan vatan gazetesinin reklamını tepesine asmış, altta da dükkanın ismi: yakut kırtasiye...
    arabayla önünden geçiyoruz arkadan arkadaş atladı:
    nassı yaa vatan yahut kırtasiye yazmışlaarr...

  • bir dönemdir (yaklaşık 3 sene olacak) kendimi sadece işe vermiştim. bu pandemi süreci başladığından bu yana da resmen işte yatıp kalktım. ama gelin görün ki covid pozitif olduğumu öğrendim beş gün önce.

    bir şeyim yok hafif atlattım, bel ve baş ağrısı oldu sadece, o da birkaç gün.

    10 gün evdeyim, bu yüzden ve sosyal medyayı takip ediyorum, ama izlediğim bir video gerçek anlamda ciğerimi dağladı. kalbim acıdı, çok acıdı arkadaşlar.

    video

    teyze 65 yaş üzeri olduğu için otobüsten indirmek istiyorlar, ve teyze konuşmaya başlıyor.

    - maske takılı, hasta da değilim. 3 tane merdiven sildim geldim ben. 3 tane merdiven sildim, hasta adam siler mi? benim işim var, ben çalışmasam açım!

    daha ne olsun, bu dünya hala nasıl ayakta duruyor, hala nasıl yıkılmıyor aklım almıyor.