hesabın var mı? giriş yap

  • eylemci gençlerden biri ntv mikrofonlarına "biz tatmin olmadık, onlar kendilerini nasıl tatmin ediyorlar?" diyerek, çok haklı ve manidar bir soru sormuştur.

  • kırmızı ışığı iplemeyecek sayıya ulaşan yayaların birden topluca bilinçlenip "arabalara 5 dakika yeşil, bizlere ise 30 saniye!" anlayışına karşı uyandırdıkları üst esemelerinin hoş bir getirisi.

    şimdi arabalar biraz kapitalist patronları simgeliyorlar burda,
    yayalar olarak biz de proleterya gibiyiz bir nevi. bu noktada kimin ne kadar zengin olduğu sorun oluşturmuyor. karşıdan karşıya louis vuitton almaya geçiyor olsanız da fark etmez.
    kırmızı ışık da bize yapılan haksızlık, sorumsuzluk. 80-90 kişi beraber karşıdan karşıya geçiş de devrim gibi bir şey oluyor haliyle. alttan başlayan bir devrim gibi ama. bolşevik usulü değil yani.

    böyle şapşal bir sevinç yaratıyor bu olay benim ruhumda. özellikle karşı taraf da kalabalıksa ve simultane olarak karşıya geçiyorsak komşu bir ülkede de sosyalist bir ayaklanma olmuş havasına kapılıp sevincimi 3'e 5'e katlıyorum. ara sıra karşıdan geçenlere "selamlar olsun yoldaş" dermişçesine şöyle bir gülümseyerek bakıyorum.

    16-17 yaşındayken hiç komunist bir dönemim olmadı. içimde ukte kalmış olacak. keşke yaşıtlarımın çoğu gibi şöyle bir 6 ay filan komunist olsaydım da sistemimden çıksaymış. kabakulak gibi, erkenden geçirmek lazım o evreyi. büyüyünce daha zor oluyormuş bak.

  • her pata pata sesi duyduğunda kafasını kaldırıp “aligopter” geçiyor diye sevinen rahmetli dedemdir.

  • ekrem başkan, biliyoruz ki kindar değilsin, herkesi kucaklarsın başkan olunca...
    ama lütfen, bak lütfen diyorum, bunları kucaklama...

    bu kadar geniş olmak zorunda değiliz, bu kadar iyi olmak zorunda da değiliz, bunlar için gerekeni lütfen yap göreve gelince.

  • karanlık yansıma

    doppelganger, almanca kökenli bir terim olup, bir kişinin ikizini veya çiftini ifade eder. ancak, doppelganger kavramı sadece fiziksel benzerlikle sınırlı değildir; aynı zamanda daha derin ve mistik bir boyuta da sahiptir. doppelganger, bir kişinin kopyası veya hayaleti olarak tasvir edilir ve genellikle kişinin kötü bir öncüsü veya ölüm habercisi olarak kabul edilir.

    **kültürel kökenler:**

    doppelganger kavramı, alman mitolojisi ve folklorunda sıkça görülür, ancak benzer kavramlar dünyanın çeşitli kültürlerinde de bulunabilir. antik çağlardan beri, insanlar ikiz veya ikinci benliklerin varlığına inanmışlardır. alman yazar johann wolfgang von goethe'nin "faust" eserindeki mephistopheles'in faust'un doppelganger'ı olarak tasvir edilmesi, doppelganger kavramının popüler kültürdeki önemli temsilcilerinden biridir.

    **mistik ve doğaüstü özellikler:**

    doppelganger, sadece fiziksel bir ikiz değil, aynı zamanda bir kişinin ruhsal veya doğaüstü bir yansıması olarak da görülür. bir kişinin doppelganger'ı genellikle onun kötü talihinin veya yaklaşan bir trajedinin habercisi olarak kabul edilir. bazı kültürlerde, bir kişinin doppelganger'ını görmek, o kişinin ölümünün yaklaştığına dair bir işaret olarak algılanır.

    **popüler kültürde doppelganger:**

    doppelganger kavramı, edebiyat, film, televizyon ve diğer popüler kültür medyalarında sıkça kullanılmıştır. birçok hikaye, film ve roman, doppelganger'ın gizemli ve tehditkar doğasını vurgular. örneğin, edgar allan poe'nun "william wilson" adlı kısa hikayesi, bir kişinin kendi doppelganger'ıyla karşılaşmasını ve sonuçlarını anlatır.

    **psikolojik boyut:**

    doppelganger fenomeni bazen psikolojik bir açıdan da incelenir. jungian psikolojiye göre, doppelganger, kişinin kendi içsel çatışmalarını veya yansıtılmış korkularını temsil edebilir. rüyalar veya halüsinasyonlar yoluyla deneyimlenen doppelganger'lar, kişinin bilinçaltındaki derin duygusal veya zihinsel süreçlerin bir yansıması olabilir.

    doppelganger kavramı, tarih boyunca insanların hayal gücünü ve merakını uyandıran gizemli bir fenomendir. hem gerçeklik hem de mitoloji, doppelganger'ı birçok kültürde önemli bir tema haline getirmiştir. bu ikinci benlik kavramı, insanların doğaüstü ve ruhsal dünyaya olan ilgisini yansıtırken, aynı zamanda insan psikolojisinin derinliklerine de bir pencere açar.

    witcher evreninde bol bol görürüz.

    aynı zamanda bir kişinin doppelganger olup olmadığını anlamak için işe başlamak ve güzel para kazanmak istiyorsanız size ponpon kuzunun yayınladığı videoyu izlemenizi tavsiye ederim :

    izleyin

    görsel

  • bunu söyleyen adam cumhurbaşkanı başdanışmanı.

    demokrasiyle yönetilen ülkelerde bunu söyleyeni yaka paça gözaltına alırlar. biz saltanatı oylayacağımız için bizlik bir durum yok pek.

    "istediğimiz sonuç çıkmazsa iç savaş çıkar" demekle, kim jong un'un tek aday olarak girdiği seçimde %100 oy alıp sevinmesi arasında hiçbir fark yok. baktığınız zaman ikisi de demokrasi.

  • dün imamoğlu, “6 aydır cumhurbaşkanından randevu istiyorum, şu anki 10 yıllık otobüsler miadını doldurdu, her biri milyon km’ye sahip, ancak alacağımız 300 otobüs bir türlü cumhurbaşkanlığı tarafından imzalanmıyor.” demişti.

    tevfik bunun külliyen yalan olduğunu, bizzat kendisinin bu otobüslerin alınması için uğraştığını ve cumhurbaşkanının imzası ile onaylandığını söyledi.

    ardından gürkan hacır, ibb’nin chp’li meclis üyesinden gelen mesajı okudu. tevfik 180 derece kıvırarak “bu otobüsler için 90 milyon euro dış kredi gerekiyor. cumhurbaşkanlığı şu anda büyükşehirlerin hiçbir dış kredisini onaylamıyor bütçe açığı sebebiyle” dedi.

    gürkan’dan “ee büyükşehirlerin zaten neredeyse tamamı chp’li” gülüşü gelince sırıtarak “yok urfa, antep falan da var” şeklinde yanıt verdi.

    adam 2 dakika içinde 20 yalan söyleyip, bir de başkalarını yalancılıkla suçlayabiliyor. gerçekten inanılmaz.

  • 2001'de bulunan enkazı ingilizler'de inanılmaz bir hayal kırıklığı yaratmıştır. şöyle ki, kurtulan 3 kişiden biri olan ted briggs'in anlattığına göre geminin 3. taret cephaneliği bismarck'ın 5. salvosundan gelen tek bir zırh delici top mermisiyle havaya uçtuğunda gemi ortadan kırılıp batmış ve dolayısıyla da yıllarca herkesin aklında gemi enkazının tıpkı titanic gibi 2 parça halinde deniz dibinde yatmakta düşüncesi ve beklentisi vardı.

    oysa ki enkaz keşfedilince gerçek oldukça vahim çıktı. gemiden geriye büyük parça olarak sadece gözetim kulesinin olduğu orta kısım kalmış, o da yüzüstü yatıyor. patlama o kadar şiddetli olmuş ki o büyük parçanın patlama tarafındaki kamaralarin hepsi içten dışa doğru katlanmış(ınside out). burun ve kıç güvertelerinin sadece uçları var, gerisi yok. kıç güvertesinde dümenlerin sola 20 derece dönüşe kilitli olduğu, dolayısıyla geminin tam da dönüş manevrasını yaparken vurulduğu ortaya çıkmış. debris alanı muazzam derecede geniş, binlerce küçük parçadan oluşuyor; parçaların hemen hiç biri tanımlanabilecek halde değil. enkazı keşfedenlerde bu şok ile karışık şaşkınlık yaşanırken bir soru herkesin aklında belirmiş: geminin ön tarafı nerde? burun var, tamam. ama ya devamı?

    bismarck'tan kurtulan 4 subaydan biri olan 4. topçu subayı burkard von müllenheim, "bismarck, a survivor's story" adlı kitabında hms hood'un patlaması ve batışı anındaki yaşadığı şoku anlatırken net bir şekilde şunu belirtmişti: "bu ünlü geminin böyle acı ve korkunç bir sonla suya gömülmesini şok ile karışık izlerken o an hayatımda asla unutamayacağım bir şey gördüm. geminin 90 derece havaya dikilmiş ve hızla suya gömülmekte olan ön güvertesinden yükselen simsiyah dumanların arasından 2 adet turuncu ışık belirdi. bunlar top mermisiydi ve hood, kanının sonuna kadar mücadele ediyordu." yine ted briggs de bunu röportajlarında hep belirtmişti çünkü geminin ön güvertesi 90 derece havaya dikilmiş batarken o da tam yanında ve o anda birden su yüzüne çıkmıştı.

    enkazda yapılan incelemede ön güvertenin burun ile a taretinin arkasına denk gelen nokta arasındaki yapının tamamen yok olduğu ortaya çıktı. yani ön güvertede bulunan a tareti havaya uçmuştu. bu da hood'un sadece 1 değil, 2 volkanik patlama yaşadığını, 3. taret cephaneliğinde meydana gelen ilk volkanik patlamanın ardından büyük ihtimalle o ünlü son top atışının yapıldığı ön tarette cephanelik kapısı açık kaldığından su altında barınç ve ters dönme etkisiyle ön cephaneliğin de havaya uçmuş olduğu anlaşıldı.

    hms hood'un askeri olarak tek başarısı 3 temmuz 1940'ta o zamanki fransız cezayiri'nde üslenmiş olan ve dunqerque ile richelieu gibi birkaç güçlü gemisi bulunan, ingilizlerin kendilerine gördüğü tek rakip olan fransız donanmasını demirlendiği yerde top atışları ile etkisiz hale getirmek oldu. ömrünün geri kalanı tamamen ingiliz devlet erkanı için uluslararası diplomatik taksi olarak geçti. üretildiği 1919 tarihi için bile teknoloji olmasa da tasarım olarak antika kalmış olan bu gemi, tarihin en şanslı mermisine kurban gitmesiyle kalmamış, tuz buz olmuştur.

    belki o 20 derecelik dönüşü biraz daha geç yapsa, bismarck'ın mermilerine karşı koyabilecek zırhlı yan panelleri sayesinde böyle vahim bir son ile yüzleşmeyecek ve en azından gerçek bir mücadele verebilecekti.