hesabın var mı? giriş yap

  • ilk gece en eğlencelisidir. tüm gün tuhaf bir şaşkinlik içindesinizdir, onlarca kişi ile tanişmişsinizdir. komutaniniz koğuşa gelir, babacan bir ses tonu ile gençler bir süre beraber olacağiz, burada herşey sizlerin rahati, güveni ve konforu için tasarlandi. sizlerin memnuniyetinizden bizzat ben sorumluyum lütfen en ufak şikayetinizi bize bildirin diye bir konuşma yapacak aralara da sıcak bir iki espri katacaktir.

    daha ilk akşamdan koğuşta en az iki üç kafa adam bulacak, artik hayattaki ilgi alanlariniz neyse onun üzerine konuşmaya başlayacaksinizdir. memleketin dört bin yanindan toplanmiş bir mozaik size eşsiz bir kültür sütlaci sunacak. ilk geceniz büyük ihtimalle farkliliklarin çatişmasindan kayanaklanacak, ateşli bir entellektüel etkileşime sahne olacaktir.

    o sirada koğuşunuza dalacak olan yardimsever ve sizin duygularinizi en iyi anlayacak olan üst tertipler size inanilmaz dostane şekilde yaklaşacak, askerlikle ilgili tüm tüyolari verecekler, hatta kendi aralarinda popüler şarkilarin yaylalar versiyonu şekline getirdikleri küçük rondu sahneleyecek sizi sıcak ve güvenli bir ortamin içinde bulunduğunuza ikna edeceklerdir.

    bu uzun sohbetlerin ve tatli kaynaşmalarin olduğu ilk akşamda, yastik kavgalari, ebelemeç, bazen sobelemeç gibi çocukluğunuzu andiran oyunlar yer alacak sabahin ilk işiklarina kadar koğuştan kahkahalar yükselecektir.

    uyumadan önce isterseniz 24 saat sicak suyun hazir olduğu süper steril duşlarda yikanabilir kendinize gelebilirsiniz. ertesi sabah ordunun sizin için hazirladiği egzersiz programi, içtima eğlencesi ve özel görevlere hazirlik için bir kaç saat deliksiz uyumaniz gerekecek.

    merak etmeyin arkadaşlarinizi taniyacak ve iyice kafa olanlarla toplanip ayri bir koğuşa geçmek için komutana dilekçe vermeniz için önünüzde daha uzun zaman olacak. askerliğinizin tadini çikarin.

    henüz askere gitmedim, ama sanirim buna benzer bir sistem uygulaniyordur.

  • yazının bulunması mö 3500 civarı olmasına rağmen batı dünyasında sistematik noktalama işaretlerine antik yunan dönemine kadar rastlanmamıştır. hatta uzun bir süre boyunca kelimeler arası boşluk dahi yoktur. latincede 600 yılına kadar kelimeleri boşlukla ayırmak akla gelmemiş. antik çin'de ise cümlenin ve bölümün bittiğine dair işaretlere rastlanılmış ancak song hanedanlığına kadar sistematik bir noktalama yokmuş.

    antik yunan döneminde ilk noktalama işaretleri tiyatro eserlerinde duraklamaları belirtmek için kullanılmış (tire, çift tire, üçlü tire). sonrasında aristophanes bunu üst nokta (·), orta nokta (·) ve alt nokta (.) olarak ayırmış. üst nokta noktaya, orta nokta, noktalı virgüle, alt nokta ise virgüle tekabül ediyor. eğik çizgi (/) virgülün evrimi sırasında ve öncesinde farklı amaçlar için kullanılmış. latin alfabesine geçişi sonrasında zamanla şu anki hallerine evrilmiş. ingilizce'ye geçişi 16. yüzyıl civarı olmuş.

    soru işaretinin batı dünyasında kullanımına ilk olarak ms 700'lü yıllarda atıf yapılmış. ilk hali sağdan solda doğru bir şimşek işaretiymiş. sonrasında nokta üzeri eğik çizgi (ünleme benzer) bir hal almış. daha sonra ise kıvrımlı bildiğimiz haline evrilmiş. bir diğer zayıf iddia da latince quaestio (soru) kelimesinin kısaltması qo olmuş. qo da q üstte, o altta olacak şekilde işaretleştirilmiş.

    ünlem işareti ingilizce'ye 15. yüzyılda girmiş ama sık kullanılan bir işaret değilmiş. parlaması reklam endüstrisinin yükselişiyle ortaya çıkmış (daha fazla bilgi için netflix explained bölümü mevcut, zaten onu izledikten sonra diğer işaretleri de merak ettiğim için araştırmış bulundum).

    tırnak işareti ilginç bir şekilde çift olarak (") ortaya çıkmış. ilk kullanımı ise 15. yüzyılda yazıdaki önemli yerlere vurgu yapmakmış. 17. yüzyılda alıntılar için de kullanılmaya başlanmış. 19. yüzyılda fransızlar niyeyse "" "" yerine << >> olarak da kullanımına başlamışlar.

    kesme işareti ilk olarak 1496'da fransızca bir eserde ortaya çıkmış ve ingilizce'ye geçmiş. ilk kullanımı ses düşmelerini belirtmek içinmiş (ı am yerine ı'm gibi). sonrasında ingilizce'de çoğul ve sahiplik takısı -s ekini ayırmak için de kullanılmaya başlamış.

    parantez işaretinin ilk hali ? ? buymuş. sonra erasmus hilal şeklinden esinlenerek ( ) haline dönüştürmeyi akıl etmiş.

    & (ve işareti / ampersant) ilk olarak 1. yüzyılda romada kullanılmış. ampersand kelimesinin kökeni de "and per se" yani "and by itself" (türkçeye çeviremedim)

    matematiksel işaretlere gelirsek, artı ve eksi kullanımı ilk olarak antik mısırda görülmüş ama işaretler sağa veya sola giden bir çift bacak olarak işaret verilmiş. 14. yüzyılda + işareti görülmüş ama 15. yüzyıl itibariyle + için p (plus), - için m (minus) kullanılmış. 1494'te venedikte yazılan bir matematik eserinde + ve - olarak kullanımı başlamış ve yaygınlaşmış. eşittir işareti 1557'de ortaya ingiltere'de ortaya çıkmış. çarpım işareti (x) 1618 yılında ingiltere'de, bölme işareti ise 1659'da isviçre'de ortaya atılmış. bunlar dışında şu an kullandığımız birçok modern notasyon (bilinmeyenlere x,y,z, katsayılara a,b,c, toplam için sigma, irrasyonel sayılar için i, fonksiyonlar için f(x) gibi) euler'e borçluyuz.

    daha yazamadığım işaretler için başka bir zaman vakit bulursam ekleyebilirim.

  • abd'de olsa "murder & armed robbery 80 years " şeklinde ceza alıp bir daha gün yüzü göremeyecek barbarlar türk hukuk sistemi sayesinde 3 yıl sonra aynen devamke şeklinde takılıyor.

  • ilber ortaylı cv:

    -1969 yılında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'ni ve ankara üniversitesi dil, tarih ve coğrafya fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi.
    - viyana üniversitesi slavistik ve orientalistik bölümü'nde öğrenim gördü.
    - yüksek lisans çalışmasını chicago üniversitesi'nde yaptı.
    - ankara siyasal bilgiler fakültesi'nde "tanzimat sonrası mahallî idareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "osmanlı imparatorluğu'nda alman nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu.
    - 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. bu dönemde viyana, berlin, paris, princeton, moskova, roma, münih, strazburg, yanya, sofya, kiel, cambridge, oxford ve tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı.
    - 1989'da türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'nde idare tarihi bilim dalı başkanı olarak görev yaptı.
    - 2002 yılında galatasaray üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise bilkent üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti.
    - şu anda galatasaray üniversitesi hukuk fakültesi ve bilkent üniversitesi hukuk fakültesinde türk hukuk tarihi derslerini vermektedir.
    - galatasaray üniversitesi senato üyesidir.
    - uluslararası osmanlı etütleri komitesi yönetim kurulu üyesi ile avrupa iranoloji cemiyeti ve avusturya-türk bilimler forumu üyesidir.
    - ilke eğitim ve sağlık vakfı kapadokya meslek yüksekokulu mütevelli heyeti üyesidir.
    - 2005 yılında topkapı sarayı müzesi başkanı oldu.

    ortaylı; türkçe;
    ileri seviyede almanca, fransızca, ingilizce, italyanca ve rusça;
    orta seviyede kırım tatarca, slovakça, romence, sırpça, hırvatça, boşnakça, arapça, farsça, latince, ibranice, bulgarca, antik yunanca, ve yunanca bilmektedir.

    serkan inci cv:

    1987 mayıs ayında istanbul da doğdu. ilk, orta ve lise öğrenimini istanbulda tamamladıktan sonra umut kullar ile bulgaristan da mühendislik ve denizcilik eğitimi almaya gitti.
    bu sırada inci sözlüğü kurdu.

    ve ikincisi birinci hakkında balondur diyecek özgüveni kendinde buluyor.yazık bu ülkeye yazık, kimler ünlenliyor kimler toplum önderi gibi açıklamalarda bulunuyor.

  • "zekaca kimseden aşağı değildi. tertemiz billur gibi bir ruhu vardı. asil heyecanları olan bir insandı. ama hiçbir şey yapmadı"

    her hatırlandığında tıpkı lise yılları gibi hüzünlü bir tat bırakıyor insanda bu kitap. sayfalar geçtikçe oblomov ile bütünleşiyorsunuz, onu daha iyi anlıyorsunuz. anladıktan sonra da onun, her şeyden vazgeçen bir tembel değil tam tersi hayatta bir anlam arayan ama ne yazık ki bunu bulamayan, bulamayınca da kendi haline dönen bir insan olduğunu keşfediyorsunuz. oblomov'un içinde hala hayata tutunabilmek için bir istek olduğunu ve bunun için sonuna kadar mücadele etmekte kararlı bir heyecana sahip olduğunu görüyorsunuz. bu enerjiyi açığa çıkaran da olga. ama bu son hevesi de yarım kalıyor oblomov'un, bir daha da hiç uğraşmıyor hayatla.
    "şu hayat bir türlü yakamı bırakmıyor" sözü bu yüzden çok anlamlı işte.

    okuyun, okumadığınız her dakika çok şey kaçırıyorsunuz demektir. mükemmel bir kitap, harika bir felsefe. okuduktan sonra oblomov zaman zaman aklınıza gelecek ve hüzünlendirecek sizi.

  • "cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgur bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumda seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacagını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!"

  • "sanırım evrene yolladığım tüm mesajlar kenan evren'e gidiyor. darbe üstüne darbe yiyorum resmen"