hesabın var mı? giriş yap

  • kökenlerine dair pek çok rivayet olan, eşkıyalardan farkları belli törelere ve yasalara, isimleri belli bir hiyerarşiye tabi olmalarından kaynaklanan, dönemine göre kanun kaçağı ya da devletin paramiliter gücü olan, türküler ve destanlarda kahramanlık mefhumlarından bahsedilen dağ savaşçıları. kökenleriyle ilgili en olası açıklama, bu teşkilatlanmanın 17. yüzyılda celali isyanları döneminde dağ yollarını korumak (derbent teşkilatı) ve eşkıya takibi için kurulan tüfekli askerlerden oluşma sekbanlardan gelmesidir. zaten orta anadolu'da kullanılan sekban-seymen-zeybek kelimelerinin benzeşmesi bu iddiayı destekler niteliktedir. üstelik benzeri isimlerdeki teşkilatlanmalarda, tüfekli piyadeye dayanan teşkilatlanmaları nedeniyle bu celali isyanları dönemindeki derbent muhafızları olan sekbanların 18. yüzyıldan itibaren zeybek ismiyle ortaya çıkmaları söz konusudur. osmanlı kaynaklarında zeybek kelimesi 18. yüzyılda görülürken, 17. yüzyılda sekbanlardan bahsedilmesi ve sekbanlarında bazen vurgun gruplarına karışması bu iddiayı destekleyen bir başka veridir. 1770'lerden itibaren lağvedilen leventler ismen kaldırılsalar da sonrasında farklı isimler altında varlıklarını sürdürmüşlerdir. 1800'lerin başında görülen "zeybek" ve "zeybek eşkıyası" olarak kaynaklarda geçen kimseler bu leventlerin bakiyeleridir.

    (bkz: levent/@songulyabani)

    zeybeklik sadece ege'ye özgüyken, seymenlik ankara ile özdeşleşmiş, konya, kastamonu, kütahya, afyon gibi anadolu şehirlerinde de zeybekler olmasa da efeler, efe ismiyle varlığını sürdürenler olmuştur. bunlardan seymenler, tıpkı ege'deki zeybekler gibi milli mücadeleye destek vermişlerdir. 1923'te çıkan genel aftan sonra devletle olan çatışmalarını sona erdirip tüfeklerini duvarlarına asıp çiftliklerinin başına geçmişlerdir. seymenler de ve kastamonu efeleri de kurtuluş savaşı sonrasında bu genel sürece uymuşlardır. genel affın ve çetelerin affedilmesinin etkisi olarak dağları kasıp kavuran pek çok çete düze inerek (bkz: düze inmek/@songulyabani) normal yaşamı seçmiş, uyuşamayan bazıları tepelenmiştir. bu tepelenmeyi kemal tahir "rahmet yolları kesti" romanında bir eşkıyanın ağzından anlatır. eşkıyalık devam eder ama efelik veya zeybeklik teşkilatlanması artık söz konusu değildir. günümüzde bunların torunları veya savaş gazileri zeybek ismini taşımaktadır, belli bölgelerde zeybek dernekleri vardır ama bu sembolik bir kurumdur.

    efelerin bir başka versiyonu olan konya efeleri yakın döneme kadar görünürler. gramofon avrat filminde görüldüğü üzere çalan müziklerle konya baranalarını şenlendiren silleli çengileri dağa kaldıran kendi benzerleriyle vuruşmalarından bahsedilmektedir 20. yüzyılın ikinci yarısında. internette okumuşsunuzdur, antep canavarı lakaplı, son kabadayılardan abdullah palaz'ın bursa cezaevine sürgün edildiğini ve nazım hikmet'in ilk görüşmesinde bu sürgünlere su verdiği yazılır. abdullah palaz'ın sürgün edildiği yer konya cezaevi'dir ve sürülme nedeni koğuşundaki konyalı efelerle olan şişli, bıçaklı kavgasıdır. ama bu efelik ismen bir efelik olup belli bir teşkilatlanmadan ileri gelmemektedir. beline fişeklik takanın efelik sürdürmesi durumudur ki işte en son abdullah palaz'ın bu vakasıyla isimleri duyulur sonra diğerleri gibi onlarda tarihe karışırlar. konya efelerinde mavzer ve tabanca ile birlitke saldırma taşıdıklarını, herhangi bir yerde özellikle oturak alemlerinde kadın yüzünden aralarında tartışma çıktığında yere saldırmalarını atıp "nokta" demelerinin ardından ışığı anında kapatıp birbirlerine ateş açtıkları da yine folklor makalelerine dek girmiş mevzulardır. yere saldırma saplama ve kapışmanın böyle başlaması ankara seymenleri arasında da görülmektedir ancak oturak alemlerinden ziyade sokak ortasında yeniçerilerin bıçak altından geçirme ritüeline benzer.

    bektaşilikle ilişkilendirilmeleri, biraz da 1826'daki vakay-ı hayriye'den sonra anadolu'ya kaçan veya buradaki kışlalardan kaçarak eşkıya-kanun kaçağı durumuna düşen yeniçerilerin zeybeklere-efelere katılmalarından sonradır. nitekim tarih kaynaklarında 1826'daki ilgadan kaçan bektaşilerin ve yeniçerilerin 1830'larda ödemiş havalisinde kendi idaresini kuran ilk efelerin efesi atçalı kel mehmed efe'in saflarında tüfek tuttukları bildirilmektedir.

    kendilerine dair şu kaynaklar ve araştırmalar okunabilir:

    -mehmet başaran, aysun sarıbey haykıran ve ali özçelik ,atçalı kel mehmed efe-batı anadolu'da eşkıyalık ve zeybeklik
    -halil dural, bize derler çakırca
    -sabri yetkin, ege'de eşkıyalar
    -çağatay uluçay, atçalı kel mehmed

  • japon mafyasına patentini satmayı umduğum yeni silahım.

    görmüşsünüzdür samuray kılıcı (katana) şeklinde şemsiyeler var. gören önce bir "noluyoruz, herif kılıçla dolaşıyor" diye şaşırıp sonra şemsiyeyi farkedince gülüyor.

    benim icadımda ise gören önce kılıç sanıyor şaşırıyor, sonra şemsiye olduğunu anlayıp gülmeye başlıyor, sonra şemsiyenin içinden çıkan kılıçla ikiye bölünüp gülümsemesi yuzünde donuyor.

  • vücuda (patojen proteini veya inaktif patojen yerine) patojenin proteinini kodlayan mrna'nın verilmesi şeklinde bir aşı. bu biçimde vücudun tanıyacağı ve bağışıklık geliştereceği proteini gene vücudun kendisi üretiyor. diğer aşılara karşı avantajı kitlesel çapta rna üretiminin kitlesel çapta protein veya inaktif patojen üretiminden daha hızlı/kolay ve ucuz olması.

    ana dezavantajı rna'nın vücutta hızla parçalanabilir bir molekül olması, o sebeple genelde taşıyıcı başka moleküllerin içinde veya modifiye biçimde veriliyor. kanımca ciddi bir falsosu da vücudun verilen rna'ya (veya yardımcı maddesine) karşı bir bağışıklık yanıtı üretme ihtimali. bu gerçekleşirse hem gereksiz bir inflamasyon tetiklenir ve hem de aşının fonksiyonelliği iptal olur. herhalde bunu engelleyecek yollar geliştirmişler ki insan deneylerinde gözüken bir olay değil*.

    (edit: bir dezavantajı da son günlerde belirtildiği gibi rna'nın bozulmaması için aşının -70 c altında saklanması ve taşınması gerektiği, ve bu taşıma sisteminin epey pahalı ve zahmetli olduğu. durum böyleyken rna'yı hızlı üretebiliyor olmamızın avantajı bu taşıma ve saklama dezavantajını sıfırlıyor mu bilemedim)

    bu metodun insan denemeleri olsa da resmi olarak onay almış bir rna aşısı henüz yok. eğer pfizer'in covid-19 aşısı bnt162b2 onay alırsa, o ilki olacak.

    edit: yan etkilerinin moleküler mekanizması hakkında teorik yazı: #125715896

  • niyork ile özdeşleşmiş arzdan buhar fiskirmasi hadisesi sadece menhetın'da bir nevi 'mason dixon line' işlevi gören 96'nci sokagin guneyinden vol sıtrit civarina kadar gözlemlenir. yani harlem ovasi, spanish harlem düzlüğü, apır vest sayd platosu bu artistik görüntüden yoksundur. misal kolumbiya öğrencilerinin gözlerine buhar banyosu çekmek için gurbet ele, yani midtown'a downtown'a gelmeleri gerek ki çok azı niyork'taki tahsil yaşamları boyunca böyle uzun bir seyahate çıkabilecek olanağa sahip olur.

    siyetıl'dakinden farkli olarak niyorkun buhar bacalarında doganin dahli yoktur. thomas edison'un torunu con edison yapar bunu. 96'nci sokagin guneyinden merhum ikizlerin oldugu alana kadar yaklasik 2 bin menhetın gokdeleninin tüm ısınma ve soğutması bu buhar şebekesi ile sağlanır. con edison, buhar şebekesinin sahibidir.

    ancak işte nerdeyse 100 yıllık bu eskimiş buhar boru hattı, istisnasız hergün bazı şebeke kavşaklarında basınç oluşturur ya çatlaklardan sızıntı yapar. con edison gelir patlamasın diye vanaları biraz gevşetir. ya da yağmurlu karlı günlerde veya atık sular buhar boru hattı ile temas ettiklerinde ekstra buhar oluşturur. ve bunlardan biri sözkonusu olduğunda bizler "rogar kapağından buhar çıkması" olayıyla karşı karşıya kalırız. çıkan buhar trafiği etkilemesin diye rogar kapağının üstüne yerleştirilen kırmızı beyaz bacalarla buhar yoldan 4-5 metre yükseğe bırakılır. olay niyork'ta geçtiği için kısa sürede o baca meşhur olur, rogar kapağı holivuda atar.

  • pitbull larin toplum için ne kadar tehlikeli bir varlık olduğunu gözler önüne seren bir videodur.

    bu videodaki gibi bir at a değil de bir çocuğumuza, evladımıza saldırdığını düşünün bu canlının? düşünmesi bile korkunç. bu köpek bir halk sorunudur, tehlikelidir ve agresiftir. istisnaların tabii ki vardir, çok uysal ve eğitimli olanları da vardir lakin bu durum pitbull larin ne kadar tehlikeli olduğunu değiştirmez.

    defalarca at tarafından savrulmasina rağmen kaç kere saldırdığını siz de gördünüz. hayvanda vazgeçme yok, takıntı yapıp bir çocuğumuza saldırsa allah korusun.

  • alenen aptallık yapan kadındır. kocamın ayaklarını gerekiyorsa yıkarım, sağlıktır hastalıktır.

    ancak beni böyle çekip sosyal medyada yayınlarsa dalga geçer gibi, ağzına sçarm.