hesabın var mı? giriş yap

  • 1964'te şirketini kurduğunda pazar bu kadar büyük değildi. spor ayakkabılar genelde sporcuların kullandığı ekipmanlardı.

    harcanabilir gelir ve boş zamanın artması, spor yapma alışkanlığının yaygınlaşması, spor aktivitelerinin ticarileşmesi ve küreselleşmesi, reklam, tasarım ve konfora yapılan yatırımlarla spor giyimin günlük kullanımının artması pazarı büyüttü. phil knight bu trende katkıda bulunarak hem de bundan faydalanarak büyük bir global marka ve şirket yarattı.

    başından beri spor ayakkabıların iyi satacağına ilişkin güveni tamdı. japon onitsuka'nın distribütörlüğü ile başladığında, pazarda talebin arzdan fazla olduğunu görüyordu. bu güçlü talebi karşılamak için şirketin bilançosunu zorlamaktan çekinmedi. yüksek büyüme oranlarını devam ettirebilmek için tedarikçi ve banka fonlamasını sonuna kadar kullandı. ilk on yıl hep likidite sıkıntısının içinde oldu. bir kaç kez iflasın eşiğinden döndü.

    likidite sıkıntısını aşmak için bulduğu yollardan biri perakendecilerden geri ödemesiz ön sipariş almak oldu. bunun karşılığında %7 iskonto verdi. perakendeciler başta buna yanaşmasa da ürünlerin rağbet görmesi kabul etmelerini sağladı. bu program halen kullanılıyor.

    önceki iş tecrülerinden kurumsal hayattan lezzet almadığını gördü ve etrafında da genelde o hayat tarzından sıkılan 'unemployable' kişiler toplandı. ilk yönetim kademesi bunlardan oluştu. dolayısıyla nike'ın kültürü de.

    en etkin pazarlama yöntemi sponsorluk anlaşmaları olduğu için sporcular ve kulüpler ile yakın ilişkiler kurdu. onlara daha bütüncül bir ürün desteği verebilmek için konfeksiyon tarafına da girdi. bu atılım aynı zamanda mağazalardaki raf alanını ve görünürlüğünü artırdı.

    sıfırdan başladığı yıllarda pazarın en güçlü oyuncuları adidas ve pumaydı. şu anda ise nike'ın abd'deki pazar payı %21 adidas'ın ise %3.5. nike'ın global satışları 31 milyar dolar, adidas'ın 19 milyar dolar. utangaç bir girişimci için hiç fena değil.

    * yazdığı 'shoe dog' adlı kitaptan aklımda kalanlar. akıcı ve güzel bir anı kitabı. tavsiye ederim.

  • sadece ankara'ya özgü olan ve herhangi bir yerde yazılı olmayan kurallardır:

    1- klasik trafik kurallarına uymak esasen yaşlılar ve ahmaklar için geçerlidir. yaşlı olup olmamanın yaşla bir ilgisi yoktur, kendinizi genç hissedip hissetmemekle ilgilidir.
    2- trafik kurallarına uymak tüm aptal vatandaşların görevidir.
    3- bir kavşakta trafik ışıklarının kırmızı yanıyor olması o kavşaktan kontrollü bir şekilde durmadan geçebileceğiniz anlamına gelir. turuncuysa hızınızı hiç azaltmadan geçebilirsiniz, ışık yeşilse bu gazı sonuna kadar kökleyin manasını taşır.
    4-yol üstünde bir yerde durmak istediğinizde sağa sinyal vermenize veya dörtlüleri yakmanıza görek yoktur. zira sinyali öyle olur olmadık yerlerde zırt pırt çalıştırırsanız akünüz bitebilir. ayrıca sağ kolumuz da gereksiz yere yorulabilir. durmak istediğinizde yapmanız gereken şey varış noktasında frene asılmaktır. fren mesafesini koruması gereken arkanızdaki pezevenktir.
    5-karşı şeritte bulunan araca kendinizi göstermek kaydıyla istediğiniz yerden istediğiniz zamanda, hatta yolun tam ortasından u dönüşü yapabilirseniz. eğer kapalı kasa kamyonet veya iş makinası kullanıyorsanız kendinizi göstermek gibi bir zorunluluğunuz dahi yoktur.
    6- ankara yollarında ekseriyetle şerit bulunmaz. olmayan şeridin ihlali de söz konusu olmayacağından dilediğiniz sıklıkta ve serilikte şerit değiştirebilirsiniz. şerit değiştirirken sinyal verip vermemeniz ihtiyari bir konudur. yani skinizin keyfine kalmış. esasen sadece ihtiyarlar şerit değiştirirken sinyal verirler.
    7-kavşaklarda döneceğiniz tarafa doğru yaklaşmanın pratikte bir anlamı yoktur. sağa dönecekseniz en sol şeride, sola dönecekseniz en sağ şeride yaklaşıp ani bir hareket yakpmak ve herkesten çabuk davranmak suretiyle istediğiniz yöne dönebilirsiniz. diğer sürücüler bu durumu anlayışla karşılamak mecburiyetindedir. korna çalan olursa size selam veriyordur, siz de çalınan korna süresinden daha uzun bir süreyle kornaya basarak bu selamı hakettiği biçimde yanıtlayabilirsiniz. eğer selamına el kol hareketi yaparak vücut dilini eklemek isteyen sürücülerle karşılaşırsanız bu hareketleri benzer jest ve mimiklerle yanıtlamanız önerilir.
    8-herhangi bir yerde park etmeniz gerektiğinde eğer boş park alanı yoksa, park yeri aramak için keriz gibi dolaşmak yerine arabanızın görünür bir yerine kartvizitinizi veya telefon numaranızı bırakmak suretiyle en yakın park etmiş aracın yanına veya arkasına aracınızı öylece bırakabilirsiniz. bu noktadan sonra sizi arayıp bulmak önünü kapattığınız araç sahibinin görevidir. dörtlüleri yakarak hemen dönecekmişsiniz gibi yanlış bir intiba yaratmayın. eğer araç sahibinin acelesi vardıysa o park etseydi böyle. bu arada eğer sivil polisseniz araca kart bırakmanıza da gerek yoktur, çünkü çevredeki herkes sizi tanımak ve aracın size ait olduğunu bilmek zorundadır. bilmeyen de er ya da geç kim olduğunuzu öğrenecektir.
    9- eğer hatlı bir minibüsünüz varsa tüm trafik kurallarından muafsınız.
    10- ankara'da yol çalışması yapılacağı zaman elbette ki trafiğin yoğun olmadığı zamanlar seçilebilir ve vatandaşın mağdur olması önlenebilirdi. bu da bir seçimdir. fakat böyle yapılırsa vatandaşın belediyenin çalışmaları konusunda bilgi sahibi olması mümkün olamazdı. bu yüzden yol çalışmalarının ankara'da yapılması için en ideal zaman sabah insanların işe gittikleri veya akşam işten dönüş anlarındaki trafiğin en yoğun olduğu zamanlardır. böylece belediyenin yol çalışması yaptığına tüm vatandaşlar şahit olur.
    11-metro elbette ki çağdaş bir ulaşım aracıdır ve ankara trafiğini azaltmak için sayısız faydaları vardır. belediye de bu konuya gereken önemi vermekte ve bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir (yaklaşık 15 yıldır). ankara belediyesi metro yapımı konusunda diğer belediyelere de örnek olan yap-işlet-devret modelini benimsemiştir. diğer bir deyişle belediyemiz metro ha yapıldı ha yapılacak diyerek halkı işletmekte ve sorunu çözmeden bir sonraki belediyeye devretmektedir.
    12-nasıl ki yol çalışması için en uygun vakit trafiğin yoğun olduğu vakitlerse, yolun ortasındaki refüjlerde bulunan yeşillikleri sulamak için en uygun saat de akşam üzeri havanın en soğuk olduğu ve yolda buzlanma ihtimalinin en yüksek olduğu zamanlardır. belediye bu yöntemle otomotiv tamircilerini ve yedek parçacılarını da kalkındırmayı hedeflemektedir.

  • o değil de normal hızda konuşan, diksiyonu aksansız; bildiğin normal düz genç insan siyasetçi gördüm ilk defa ülkede. tarif edemedim kelimeyle, bünye alışık değil.

    toplantıda gerekirse atarım diye lipton getirip, olaylar kopunca millete fırlatmak nasıl bir tepki şeklidir lan shshdh. başarılı. approved.

    derhal bir kaç yıl ülke yönettirilsin.

  • ethem sarısülük'ün abisi mustafa sarısülük tarafından twitter hesabından bu tweet'le duyurulmuş tahliyedir.

    '' ak saray'a, ak parti'ye ve tayyip'e daha fazla katil lazım olduğundan kardeşimizin katili serbest bırakılmıştır.''

    başka söze gerek yok sanırım.

  • bir süredir takip ettiğim tattoo sanatçısı. uygun koşullar sağlandığında muhtemelen kendimi dövdüreceğim sanatçı. berlin'de ikamet ediyor ve önümüzdeki iki yıl dolu. işin tuhafı sadece 2-3 senedir dövme işi ile uğraşıyor ve sanırım akademi vs mezunu da değil. ama motifleri, vücuda konumlaması... olağanüstü

    websitesi;

    http://www.dotstolines.com/

  • bu ülkenin insanının keyif aldığı her şeyi mahvetmeyi kendine görev edinmiş tiplerin, son şahaseridir..

    yurt dışına son 4 senede giden oyuncu sayısı, 50 senedir gidenden fazla. neden? çünkü türkiye'de kalsa 4 katı maaş alamayacağını biliyorlar artık. üstüne de yeteneksiz türkler yerine, çok daha uygun fiyata çok daha iyi oyuncular izliyoruz. haliyle de anadolu takımları bu sayede aşırı güçlendi. sonuç? lig, hiç olmadığı kadar çekişmeli geçiyor son yıllarda..

    peki, ne yapmak lazım? hemen bunun önüne geçmek lazım. zira allah muhafaza memlekete faydalı bir işiniz dokunur..

    allah'ınızdan bulun, allah belanızı versin falan derdim ama artık ona da inancım kalmadı. biliyorum ki hiçbir şey olmayacak, yaptıklarınızın tamamı yanınıza kalacak.. yine de insan demeden edemiyor..

    çok basit bir örnek verelim mesela bu durumun neye yol açacağına dair; normal şartlarda beşiktaş, genç kalecisi ersin ve genç sol beki rıdvan'ı satmayı planlıyordu. peki, şimdi ne olacak? bu sene en az 3, 3 sene sonra ise en az 5 türk'ün her maç ilk 11'de olması lazımken, hangi yönetici bu riske girip bu adamları satabilir?

    hadi onu da geçtim. siz 20 yaşında bir genç olsanız, doğup büyüdüğünüz yerde 5 lira alırken, hiç bilmediğiniz bir yerde 2 lira verildiğinde gider misiniz? hadi diyelim siz gidersiniz, peki siz totalin yüzde kaçına denk geliyorsunuz?

    sözün özü; yıllar yılı kulüplerin iliğini sömüren utanmaz tiplere yine gün doğdu. zira mecburiyetten dolayı her takım en az 10 tane türk futbolcuya ederinin 4 katı para verecek ve o oyuncuların bir çoğu da bundan dolayı bir daha kendini geliştirmek için en ufak bir çaba sarf etmeyecektir..

    tekrar söylüyorum, allah belanızı versin..

    yaklaşık 25 dakika önceye kadar, salih uçan'a beşiktaş'ın teklifi yıllık 7 milyon tl deniyordu son 15 gündür. siz salih uçan olsanız, gidip 7 milyona imza atar mısınız şu saatten sonra? ağanın eli tutulmaz deyip kırdır 3 büyükleri birbirine, sonrası allah kerim. 15 olur 20 olur, allah bin bereket versin..

    ya da sözleşmesi yenilenmeyecek ve futbolu bırakacak denilen genç yetenek gökhan gönül olduğunuzu varsayın bir an için. 3 senelik kontrat istersiniz bu saatten sonra..

    buradan gerek şu anki yayıncıya gerekse de yeni ihaleye girmeyi düşünen diğer yayıncılara sesleniyorum. bu karar geri alınmazsa, bu ligi izlemek için 1 lira bile vermem bu saatten sonra. bunu bilin, ona göre fiyat verin bu lig için! benimle aynı fikirde olduğunu bildiğimiz milyonlar olduğunu da unutmayın!

    iyi yabancıların olduğu maçları izlemeye son 4-5 senedir alışmışken, neden gideyim de zaten 30 sene boyunca bize kan kusturan utanmaz ve vurdumduymaz oyuncuların at koşturacağı bir lige para vereyim? hadi eskiden güzelini bilmiyorduk, el mecbur katlanıyorduk. ama artık öyle değil. bu ülkenin futbolseverleri artık iyi maçları izlemeye alıştı. 5 senelik kontratları alıp sonra da mangalcı göbeğiyle maça çıkan ahlaksızlıkları bu saatten sonra kimseye izletemezsiniz!

    bir kez daha söylemeden bitirmek istemedim; allah belanızı versin!

  • gidersin, adamı bir temiz döversin sonra adli makamlara bildirirsin.

    savunulacak hiçbir yönü olmayan bir bir olaydır. gerçekleştirenler ağır ruh hastasıdır.

  • niye ? çünkü devletin eksiğini oy verenlerine göstererek devleti müşkül duruma düşürdü. en ufak oy kaybına tahammülü yok tabi yönetenlerin.