hesabın var mı? giriş yap

  • ben burada ortağa değil katil olan adama aciyorum keşke ikisinin de dünyasını mahkemelerde karartsaydi ama başa gelmeden konuşmak kolay

  • evlilik bir çok işlevi olan bir kurum. hukuki, sosyal ve psikolojik yönlerden insanların belirli ihtiyaçlarını karşılıyor.

    evlilikle kastım nikah değil elbette, kast ettiğim şey hayat arkadaşlığı. insan insanla yatışır, temasla, iletişimle, sevgiyle...
    insanın evlenmesindeki temel psikolojik motivasyon yatışmaktır.

    aşk evliliği de yapsanız, ömür boyu aşık kalmayacaksınız ama sağlıklı bir ilişkide sevgi devam eder. zaman zaman birbirinize tekrar aşık olursunuz. bazen uzaklaşırsınız. güvenli bağlandıysanız bunlar sizin için sorun teşkil etmez. birbirinizi yatıştırmayı bilirsiniz.

    insan yalnız ölmeyeyim diye evlenmez ancak yaşlandığınızda, çevrenizde insanlar azaldığında eşinizle yanyana olacağınızı bilmek güzel bir düşünce. iyi bir evliliğiniz varsa, zor zamanlarınızda yanınızda olacak, hastalandığınızda sizin için çorba yapacak, ameliyat olsanız kapıda bekleyecek birisi olduğunu bilirsiniz ve bu sizi yatıştırır.

    ölüme gelince...
    ölümün ne zaman ve nasıl geleceği belli olmasa bile şu kesin, yalnız öleceksiniz, siz ölürken elinizi tutan biri de olsa bu yolu yalnız yürümek zorundasınız. yine de bir ömrü birlikte geçirdiğiniz adam/kadının o sırada elinizden tutuyor olması hayatınızın son anlarında yaşamak isteyeceğiniz bir güzellik doğrusu.

  • osmanli padisahlari ozellikle 15. yy dan itibaren turk soyundan gelen asil ailelere mensup kisilerle evlenmediler.

    bunun temel sebebi elbette kizini aldiginiz ailenin yukselecegi statüdur. osmanli hanedani tarih boyunca kendisine alternatif olabilecek bir klik yaratmaktan dogal olarak cekinmistir. bunun bazi istisnalari olmakla birlikte ( az sonra deginecegim ) padisahlar genel olarak cariye denen saraya köle olarak girmis , hediye olarak sunulmus veya satin alinmis , tutsak edilmis kadinlar icerisinden haremlerini olustururlardi.

    bunun en onemli istisnalarindan biri ikinci osman (bkz: genc osman) in seyhulislam hocazade esad efendi nin kiziyla evlenmesidir. genc osman hakikaten devrinin onunde bir hukumdar ancak hem yaşi cok genc hem de yasadigi devir tam bir kurtlar sofrasi . 13 - 14 yaslarinda hukumdar olup , yenicerinin en cafcafli en gozu kara ve pervasiz donemlerinde daha biyiklariniz bile terlememisken , tutup ordunun basinda sefere gitmeler (bkz: hotin seferi) , orada yeniceriyi begenmeyip ben bunlari kaldiricam hacca gitme bahanesiyle de yenisini kurucam falan demeler pek akıl kari isler degil tabi. ancak nihayetinde ne kadar zeki olsa da kendisi henuz daha cocuk sayilabilecek bir yasta oldugu icin yeniceriler icin kolay bir hedef oldu diyebiliriz.

    neyse biz hatunlardan konusuyorduk. bunun bir ornegi daha vardir osmanli tarihinde. sultan abdulaziz 1863 te yine tarihte gorulmemis is yapip buyuk buyuk dedesi yavuz sultan selim den sonra ilk defa misir a giden osmanli padisahi olmustur. yavuz un da oraya savasmak ve fethetmek amaciyla gittigini dusunursek bir osmanli padisahinin durduk yere kalkip taaaa misirlara gitmesi baya ilginc olmus tabi. o siralarda misir hidivi olan ismail pasanin guzelligi dillere destan olan bir kizi varmis , tevhide sultan. iste sultan aziz bu hanima vurulmus ve onunla evlenmek istemis . 1866 da bayram ziyareti vesilesiyle istanbul a gelen ismail pasa nin kizini orada gormus ve cok begenmis. o yillarda misir hidivlerinin ve cesitli valilerin pasalarin istanbul a bayramda seyranda gelip el etek opmesi seyahet etmesi olagan bir istir. sultan karsi taraftan da ayni duygulari hissedince evlenmek istemis ve bu durumu sadrazam kececizade fuad pasa ya bildirmis.

    bi kere o yillarda osmanli - misir iliskileri cok fazla degisken iceriyor. sultan aziz in babasi ikinci mahmut ve hidiv ismail in dedesi olan kavalali mehmet ali pasa doneminden kalma bi ton problem var. tabi bir de dis gucler ingiliz mudahelesi vs derken osmanli - misir düzlemi cok kaygan ve kirilgan. misir o yillarda resmiyette osmanli topragi olmakla birlikte fiili olarak bagimsizliga cok yakin veya hafiften ingiltere ye bagli bile denilebilir.

    cok uzatmadan devam edecek olursak sultan aziz tevhide sultan la evlenmek istiyor. tabi babasi hidiv ismail pasa nin bunu reddetme luksu yok. koskoca padisah kizinizi istemis bundan buyuk devlet kusu mu olur ? kendisi de bunu biliyor ve bunu bir firsat olarak goruyor.

    ancak bu mutlulugun karsisina bi anda sadrazam fuad pasa cikiyor. saraydan gelen evlilik talebine ; "böyle bir izdivac devletin başına sıkıntılar açar . sultanın kayınpederi makamına yükselecek olan ismail paşa bundan böyle her istediğini yaptırir , prenses tevhide de evlendikten sonra her kafası estiğinde mısır a gidip ailesini ziyaret edemeyeceğinden huzursuzluklar doğar, boşanma gibi bir durum söz konusu olursa da prensesin başka biriyle evlendirilmesi hoş karşılanmaz " diyerek padişahın isteğine taş koyar.

    simdi bugunun kafasiyla dusununce koca padisahin evlilik istegine kici kirik sadrazam kim oluyor da karisiyor diyebilirsiniz ancak o isler oyle olmuyor. bugun bile mesela ingiliz kraliyet ailesinin evlilikleri ingiliz kabinesinin onayindan gecer. kraliyet ailesi uyesiyseniz oyle caninizin istedigiyle evlenemezsiniz. mesela kralicenin amcasi olan sekizinci edward in evliligine ingiliz hukumeti izin vermeyince adam tahttan cekilmis bunun uzerine bugunku kralice ikinci elizabeth in babasi tahta cikmistir. tarih ilgincliklerle ve kelebek etkileriyle doludur. kral edward bi kadin icin tahti birakmasa suan kralice olan elizabeth muhtemelen uzak bir kalede az unlu , hanedana uzak akraba bir ingiliz soylusu olarak örgü falan örüyor olacakti. ama gel gor ki kralice oldu ve 100 yasina merdiven dayamis durumda.

    her neyse biz sultan aziz e donersek tabi hukumete ragmen bu evlilik gerceklesmemis ve sultan aziz askini kalbine gommus ancak sadrazam fuad pasayi da affetmemis ve sadrazamliktan el cektirmistir.

    sonuc olarak osmanli hanedanina bir ailenin gelin vermesi demek o ailenin durduk yere guclenmesi ve diger beyler vb aristokrat aileler arasinda haksiz rekabet saglamasina yol acacagindan bu tarz evlilikler gerceklesmemistir diyebiliriz.

  • 1965-1968 yılları arasında 10,5 metrelik kısmet adlı teknesiyle dünya turu yapması ile tanınan, amatör türk denizciliğinin en ünlü ismi. kendisinden sonra gelen türk denizcilerinin piri.

    1960'ların şartlarında, ne gps, ne gelişmiş navigasyon, ne otopilot, ne o ne bu olmayan şartlarda, küçük bir tekne ile okyanusları aşıp dünya turu atmak her babayiğidin harcı değildi elbette. türkiye'de böylesi bir turu ilk tamamlayan olması bir yana, dünyada da adı anılan, bilinen öncü isimler arasındadır.

    dünyayı gezerken, bir yandan kaleme aldığı anılarının, gezisine sponsor olan hürriyet gazetesinde peyder pey yayınlanması ile dünyanın, hele hele pasifik adalarının bilmem nerelerin hiç bilinmediği o yıllarda çok büyük ilgi görmüş, türkiye'ye dönüşünde milli kahraman gibi karşılanmıştır.

    bir de tabi kendisinden sonra dünya turu yapmış -istisnasız- tüm türk denizcilere ilham kaynağı olmuş olması durumu vardır. gidip onunla konuşmadan, önerilerini ve hatta icazetini almadan bu işlere kalkışan ve onun pupa yelken'ini okumadan dünya turu hayaline kapılan olmamıştır. denizle falan hiç alakası olmasa bile, o kitabı okuyup kendi teknesine sahip olma ve uzaklara açılma hayaline kapılmayan var mıdır? hiç zannetmiyorum.

    2011 yılında, eşi oda ve 70'lerde yaptıkları ve abd'ye gidip geldikleri ikinci atlantik seferleri esnasında ölen kedileri miço'nun da yer aldığı büyük bir heykeli kadıköy belediyesi tarafından kalamış'a dikilmiştir. bu heykelde diğer dünya turunu tamamlamış türk denizcilerin de isimleri ve rölyefleri yer alır. yenileri için de bol bol yer vardır.

    bizde ölmeden değeri bilinen adam azdır malum. sadun boro bu değeri layığıyla yaşamında görmüştür. bunda denizcilerin vefası ve dünyaya, karadakilerden daha farklı bakmalarının etkisi vardır muhakkak.

    sadece denizciler için değil, türkiye için hakikaten çok önemli bir isimdir. hayatını denizlere adamış, bu memleketin yetiştirdiği hakiki değerlerden birisidir sadun boro. böyle isimler hiç ölmez.

    bir de yaşamındaki en büyük isteğini yerine getirebilir, o dünya güzeli koylarımızı betonlaşmadan, saçma sapan inşaatlardan ve bitmek bilmeyen kirlenmelerden koruyabilirsek, işte o zaman neptün'e hakkını verip kadehimizi martılara doğru kaldırırken keyifle diyeceğiz ki "çok yaşa sadun ağabey".

  • şerefsiz almanlar golden sonra sevinmiyor, sevinsenize oç’ları! nerden baksan 2-3 dakika kazanırız her sevincinize.
    adamlar direkt santraya gidiyorlar aq!

  • işe girme duası:

    void main(void) {
    printf("hello world\n"); // 10 bin kere kopyala
    ...
    }

    hayırlı olsun.

  • bana dava açan başbakandır. bugün gerekçeli karar açıklanmış, ben de cumhuriyet gazetesinden öğrendim:

    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=356270

    --- spoiler ---

    mahkeme yargıcı mustafa kara, gerekçeli kararını açıkladı. kararda, politikacılara hoşgörülü olmaları mesajı verildi. kararda; referandum öncesinde erdoğan dahil tüm siyasi parti temsilcilerinin siyasi eleştiri kapsamında birbirlerini sık sık eleştirdiğini anımsatan kara, “siyasetin doğası gereği de bu ‘sert, kırıcı ve incitici’ eleştiler karşılıklı olarak tolere edilmiş ve hiçbir siyasi tarafından da hakaret olarak değerlendirilmemiş ve katlanılmıştır” dedi.

    aihm ve yargıtay’ın düşünce özgürlüğü konusundaki kararlarına dikkat çeken kara, şunları kaydetti:

    “sanığın yazı içeriği kaleme aldığı düşüncelerin ifade ve eleştiri özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı, siyasi bir kişilik olarak toplum önünde bulunan ve her söz ve davranışının kamunun eleştirisine açık olduğu kabul edilen müştekiye ve müştekinin genel başkanı olduğu partiye hakaret kastı ile hakaret etmediği kanaatine varılmıştır.”

    --- spoiler ---

    mutlu olduğum bir başka nokta da şu: benim dava, benimki gibi (sırf blog yazıları değil, twitter ve facebook paylaşımları gibi) eleştirilere açılan davalarda emsal olarak gösterilebilecek.