hesabın var mı? giriş yap

  • genelde kanser teşhisi konmakla sonuçlanır. lakin bende hep tutuyor.

    ılk defa araştırma yaptığımda 16 yaşındaydım, kendime varikosel teşhisi koydum ve ürolojiye gidip "bende varikosel var." dedim. bi böburlenme aşaması, "biz boşuna mı bunun okulunu okuyoz" tribini yiyip muayeneye geçtik. sonuç: 1 ay sonra varikosel ameliyatı için masaya yattım.

    sonrası uyku apnesi tanısıydı. gittim ve bende uyku apnesi olduğunu ama neyden kaynaklı olduğunu bilmediğimi söyledim. burnumda et çıktı, ilaç verdi. apne için de uyku bozukluğu merkezine git dedi ama hala gitmedim. gidersem orada apne teşhisi konacak adım gibi eminim.

    en son da spor sonrası çarpıntı problemi nedeniyle 3 ay önce kardiyolojiye gidip internet araştırmalarımdan aldigim güvenle "bende mitral kapak prolapsusu var." diye dikildim kardiyologun karşısına. ekoya gönderdi, hakikaten de 1. derece mvp çıktı.

    birkaç seneye youtube'dan ameliyat videoları izleyip evde kendimi ameliyat etmeye başlayacağım kısmetse.

  • şu dakikalarda kendisine yapılan protesto ve istifa çağrılarının sosyal medyaya yansımaması için üniversitenin internetini kesen bir rektöre sahip üniversite.

    bu tip rektörleri komik buluyorum. yahu sen interneti kessen ne olacak , kesmesen ne olacak be adam. 3g denen bir şey var yahu. ilkokul talebesi misin be adam?

  • iq seviyesi oda derecesi ile yarışacak düzeyde mühendistir.

    aynen kanka, almanya'da mercedes gibi bir dünya devinin ar-ge çalışanı mühendistin; tasarımı italyan, motoru alman, bilmem hangi parçası çin olan yerli ve milli otomobil için geri döndün.

    biz de geri zekalıyız yedik bunu.

    edit : aktroll saldırısına ugramamak icin nickini gizli tutmamı isteyen bir arkadaşın mesajini buraya copy paste yapıyorum.

    --- spoiler ---

    bu arkadaşın xing denilen portaldaki profiline baktım. tuhaf bir kaç bilgi var. hala mercedeste çalışıyor gözüküyor. belki aktualize etmemiş olabilir.
    mercedesteki rolü bölüm müdürü asistanı ki powerpoint ve excel sunumu hazırlama dışında pek teknik derinliği olmayan bir bölüm. tüm mercedes tecrübesi 3-4 yıl olan biri. fatih ve yusuf ile kurduğu firma niocycle togg dan ihale almış.

    bateri teknolojisi çok geniş laboratuvar ve donanım gerektirir. yeni mezun 3 mühendisi katbekat aşar bu iş. togg için umutluydum ama işleri böyle çocuklar yürütüyorsa bu araba yürümez yürüse de yolda kalır.

    en ilginç olan şey de stuttgart bölgesinde bir diyanet camisinin gençlik kolları başkanı ki burdan nasıl bir bağlantısı olduğu anlaşılmakta.
    --- spoiler ---

  • almanya'daki exchange sırasında:
    alman: - türkiye'de itfaiyeci var mı?
    türk: - hayır dev battaniyeler var onlardan örtüyoruz biz yanan binalara ormanlara..

  • devletin en üst düzeydeki güvenlik toplantısı dinlenmiş, ses kayıtları youtube'a düşmüş, istihbarat teşkilatı ve dışişleri'nin başbakanın bilgisi dahilinde kendi toprağına, kendi askerlerine saldırı düzenleyerek komşularından biriyle savaş çıkarmak için gerekçe yaratmaya çalıştığı ortaya çıkmış, ağzımız açık bunu algılamaya çalışıyorken, yarım saat sonrasında başbakanın helyum çekmiş gibi bir sesle düzenlediği mitingi izleyip katıla katıla gülmeye başlamamız sonucunda ortaya çıkan durum. son 3,5 ayda yaşadıklarımızla iyi bile dayandık aslında. fazla hunisi olan var mıydı?

  • öncelikle; (bkz: #30296870)

    lise 2'de babamı kaybettim.

    babam çok okurdu ve okuduklarını mutlaka bana verirdi okumam için, okumazdım, havaiydim. belki de ergenlik diyelim. halbuki orta2'ye kadar birçok klasiği bitirmiş, sayısız kitap okumuştum. ama artık okumuyordum.

    tam bir şımarık, liseli ergen tavırlarında, tüm hayatım eğlence üzerine kurulmuşken babamı kaybettim. 17 yaşındayım.

    bir iki sene sonra eşyaları toplarken babamın bana okumam için verdiği kitaplardan biri dikkatimi çekti. kitabın adı "başarılı olmak bir tercihtir" idi.

    kitabın kapağına babamın el yazısıyla şunları yazmış olduğunu gördüm;

    "tanrı'nın insana ilk emri oku! babanın senden ricası lütfen oku!"

    kapağı açtığımda gene el yazısı ile şöyle yazmıştı;

    "sevgili oğlum,

    öncelikle şunu hiçbir zaman aklından çıkarma,

    sana en çok kızdığım zaman da, en çok takdir ettigim zaman da aynı şiddette seviyorum.

    teknoloji bir çok bilgiyi sana bir anda sunuyor. belki bu yüzden okumaya gereksinim duymuyorsun.

    ama onların sana duygu yükleme şansı yok. dolayısıyla okuma senin için bir ihtiyaçtır.

    ancak böylece sen de bir makina olmaktan kurtulursun.

    lütfen beni anla, seni sevdiğimi anla, seni yarına hazırladığımı gor.

    arkadaşın baban."

  • şaraplık üzümü, sofralık veya kurutmalık üzüme göre ayıran en önemli fark daha dirençli yapıda olmasıdır. üzümün içinde bulunan iki asitten biri olan malik asit, olgunlaşma döneminde şaraplık üzümlerde belli bir oranın altına düşmez. ki aynı zamanda bu, şarabın yıllanma sürecinde de etkili olacak maddelerden biridir. şaraplık üzümler, ince kabuklu olmaları, daha fazla şıra verme kabiliyetine sahip olmaları, kabuklarında bulunan renk pigmentlerinin yoğunluğu, gene kabuklarında taşıdığı karakteristik aromaların sofralıklara göre daha karakteristik olması ve çekirdeğinden geçerek ona burukluk kazandıran tanen adlı maddenin varlığı ile birlikte sofralarda tükettiğimiz üzümlerden bu noktada farklılık gösterir.

    türkiye'de yetişen üzümlerin çoğu kurutmalık olarak yurtdışında ihraç edilmekte, ona yakın bir kısmı sofralarda tüketilmekte, sadece %5'lik kısmından şarap üretilebilmektedir.

  • "düğünde tüm gözler üzerindeyken çıkışta eniştesinin kartalına binip annesinin kucağında eve dönen genç kız gibi bakıyorum hayata..."

  • "patronuma yeni arabanız çok güzel dedim. eğer kendine hedefler koyar, çok çalışır ve işini iyi yaparsan gelecek sene kendime daha iyisini alabilirim dedi"

  • bıyık fincanının ortaya çıkışı viktorya döneminde gerçekleşmiştir. 1800'lerin sonlarına doğru sosyal statü fark etmeksizin neredeyse tüm erkeklerin bıyığı vardı. otoriter bir görüntü yarattığı için de ingiliz ordusu üniformasının zorunlu bir parçası haline gelmişti. bu akım ingiltere'den avrupa'ya, oradan da kuzey amerika'ya büyük bir hızla yayıldı.

    bıyık bakımının dikkat edilmesi gereken pek çok hususu mevcuttu pek tabii. ideal bıyık; sıkı, sert ve çok uzun veya çok kısa olmamalıydı. bıyıkların bakımına fazlasıyla özen gösteren bazı erkeklerin gün boyu yanlarında küçük bir tarak taşımasıyla da karşılaşılmaktaydı. hatta daha iyi bir görünüm için çoğunun bıyıklarını boyadığını da söyleyebiliriz. bıyıkların sabit durması için balmumu kullanımı çok yaygındı. özellikle sıcak içeceklerin tüketimi karşısında balmumunun dayanıksızlığı büyük bir problem oluşturmaktaydı. çay ve kahve içerken balmumunun sıcaktan erimesi ve bıyıklara içeceğin bulaşması sorununa çözüm getirmek için 1860 yıllarında ingiliz çömlekçi harvey adams bıyık fincanlarını icat etti. bıyık fincanları bir anda öyle popüler bir hal almıştı ki adams yaklaşık 15 yıl sonra emekli olmuştu. bıyık fincanının özelliği fincanın içine yerleştirilen, kelebek şeklinde, içinden içmek için bir deliği olan aparat ile tasarlanmış olmasıdır. bu aparat bıyıklara destek vererek onları ısıdan ve sıvıdan korumaktadır.

    fincanların tasarımında genel olarak çini desenleri hakimdir. ilerleyen zamanlarda fincanın sahibinin adı veya baş harfleri ile özelleştirilebilir modeller de geliştirilmiştir. sadece fincan ile kalmayıp tabakları da eş olarak tasarlanıp satışları yapılmıştır. bir süre sonra normal fincanlara takılabilir parçaların üretimine de başlanılmıştır.

    ancak birinci dünya savaşı başlayınca bıyık bakımının imkansız hale gelmesiyle fincanlar gözden düşmüştür. bir dönem büyük bir amaca hizmet eden bu fincanlar şimdi antikacıların raflarını süsleyen ya da koleksiyoncuların eşsiz parçası olan objelerdir.