hesabın var mı? giriş yap

  • esimle gecen sene hollanda'da is bularak yaptigimiz eylemdir.

    kisa yoldan koseyi donmek icin ahlak disi isler yapmadigimiz, ne o tarafa ne bu tarafa yanasmadigimiz, siralara kaynak yapmayi bile beceremedigimiz icin azinlik oldugumuz ulkemizden bir bilinmezlige acildik tutunur muyuz, irkcilikla karsilasir miyiz, aralarina girebilir miyiz diye binbir turlu endiseyle...

    buradaki hollandali arkadaslarimizin tabiriyle 'onlardan biri oldugumuz icin' hicbir irkcilik, kotu tutum, terslik yasamadik. bir an bile pisman olmadik, bilakis bir terslik olur da geri donmek zorunda kaliriz diye milyonlarca b plani yaptik. insanlarin rahat, kasmadan is yaptigi bu ulkede turkiye'den alismis oldugumuz tempoda calismaya devam edip isverenlerimizi hayret icerisinde biraktigimizdan su an ikimiz de belirsiz sureli (permanent) kontrat almis bulunuyoruz ve kesinlikle geri donmuyoruz.

    inandigimiz tek bir hayat var o da bu dunya ustunde, cok kisa ve buradayken cok guzel. uzun yok, onu basa getiren curumus yozlasmis insanlar yok, etini kemigini somurup sirf yurtdisina tasiniyorsun diye yil sonu ikramiyenden para tirtiklamaya calisan etikten bihaber yoneticiler yok, yukselmek icin ustune basmaya calisan iki yuzlu is arkadaslari yok; yolda seni tanimadigi halde gulumseyip selam veren insanlar var, ulkende bomba patladiginda seninle acini paylasan is arkadaslari var, gelismen mutlu olman icin cabalayan yoneticiler var. ve herseyden ziyade bir turkiye'de kadin olmak var, bir de burda... kisacasi yazik turkiye'de gecen 26 seneme.

    imkani olan arkasina bakmadan kacsin.

  • azimli olunca gerçekleşen olay.

    annemde yüksek çıktı. fark etmemiz de biraz ürkütücü bir şekilde oldu. 2 defa bayıldı. beyinle ilgili bir şey var sandık. hastane, doktor gezdik epey. çok şükür ki temiz çıktı ama bu sefer bizi bir düşüncedir aldı "neden oluyor bu?" diye. o ara kan testi yaptırayım bir de diyerek sağlık ocağına gitti ve kolesterol seviyesi oldukça yüksek çıktı.

    ilk etapta ilaç kullandı bir süre ama ona ek olarak çok şeyi değiştirdik. ayçiçek yağını tamamen çıkardık hayatımızdan ve zeytinyağı ile değiştirdik. ilk 1 ay falan çorba ve salatadan hiç vazgeçmedik. yürüyüş zaten sık yaptığımız bir şey. kırmızı etten mümkün olduğunca uzak duruyoruz. tavuk etinin yağsız kısımlarından yapıyoruz yemekleri. peynir, yoğurt ve sütün yağsız ya da yarım yağlısını yiyip içiyoruz. dışarıdan yeme işlerini bıraktık. hamur işi, kızartma, tatlı gibi şeylerden uzak duruyoruz. ben tatlıdan pek uzak duramıyorum gerçi ama anneme sık yedirmiyorum. çok nadir durumlarda bunların dışına çıkıyoruz. arada da omega 3 kapsüllerinden kullanıyor birkaç gün, sonra bırakıyor. kahvaltıda ceviz yiyoruz her gün. sayesine muhtemelen ben de daha sağlıklı olmuşumdur. zaten geçenlerde başka bir konu için kan testi yaptırdığımda tüm seviyelerim normal çıktı. annem de birkaç ay sonra ikinci kez gidip ölçtürdüğünde doktor "naptın sen? çok iyi düşmüş seviyesi." diye sormuş. zeytinyağı ve yürümeye mutlaka devam etmesini söylemiş.

    doktordan önceki durumunu hatırlıyorum: aşırı derecede hâlsiz, gözlerinin feri sönmüş, eli kolu kalkmıyor, bayılmalar da cabası... bu işi hâllettikten sonra kadına resmen can geldi. dışarıya çıkıp saatlerce yürüdükten sonra bile "fazla yorulmadım" diyordu. resmen başka bir insan oldu. ilacı keseli aylar oldu ama maşallah durumu iyi.

    beslenme işi çok önemli ama hareketsiz kalmamak da aynı derecede önemli. spor yapabiliyorsanız ihmal etmeyin. yapamıyorsanız sadece yürüyüş yapın en az iki günde bir. düşüyor bir şekilde ama kararlılık önemli.

    genetiksel olandan falan bahsetmişler yukarıda. o kadarını bilemiyorum. sadece kendi tecrübemizi anlatmak istedim bu durumda olanlar için. umudunuzu kesmeyin.

  • ilk defa internet'e baglandigimda daha web diye bir sey yoktu, sadece email, ftp falan vardi. ama web ciktiktan sonra agustos 1995'te girdigim ilk site playboy.com'du. o sirada yanimda olan bilgi islem calisanlarindan biri "bayan arkadaslarimiz bunu hos karsilamayabilir" deyip nazik bir dille uyarmisti beni.

  • düz adam cikarimi yapacagim simdi. kore yapimi olan ve globalde cok ses getiren bir diger yapip parazit filmiydi. iki yapimin da ortak konusu fakirlikten kirilan insanlarin zengin olma cabasi diyebiliriz. buradan yola cikarak korede ciddi bir gelir adaletsizligi oldugu cikarimi yapabilir miyiz?

  • hayatta işimizi kolaylaştıran bazı temel noktalar vardır. zaman kaybetmemizi engellerler.

    mesela atalay demirci'yi komik bulan adamla mümkünse mizah konuşulmamalıdır.
    mesela yıldırım demirören'in başarılı bir spor yöneticisi olduğunu düşünen adamla ekonomi, yöneticilik, liderlik falan konuşulmamalıdır.
    serdar ortaç dinleyen adamdan film tavsiyesi bile alınmaz mesela, gönderdiği şarkıyı dinlemek şöyle dursun.

    ve steven gerrard'ın efsane olduğunu reddeden adamla bir kelime daha futbol konuşulmaz. ayıptır, zaman israfıdır. değmez.

    edit: iş bu entry steven gerrard başlığındaki en beğenilen entry olması sebebiyle ekşi sözlükteki varıp varabileceğim en üst kariyer noktası olmuştur. ilk defa böyle bir şey için mutlu olmamı sağlamıştır. sebebi için;

    (bkz: #25831756)

  • israil neden islam topluluklarına üstün geliyor?

    hiç öyle yok nüfus falan demeyin. katar nüfusu ne kadar? 2 milyon. o nüfusla zenginlik o biçim. e ne buluyor bu adamlar hacı? bakın israil'de yapılan çalışmalar ile gelecekte göz tedavisini (miyop gibi uzağı görme sorunu falan) damla ile çözmeyi planlıyorlar.

    islam alemi de ramazanda oruç tutmayan kâfir midir sorusundan öteye gidemedi. halen ramazanda yemek yiyorlar diye dövecek adam arayan primatlar bile var.
    bu kadar müslüman ülkesi bir israil düzeyine ulaşamadı ya çok üzücü.

  • merhaba, ben vedat milor.

    gurme değilim ama yazdığım ve çizdiğim hemen her şey yemek ve yemeğin şarapla olan uyumuyla ilgili. ama takip edenlerin de bildiği üzere, bunlarla da sınırlı değil; elimden geldiğince ve bilgim el verdiğince, konulara sosyolojik ve iktisadi açılardan bakıp, daha genel bir tablo çizmeye ve neden sonuç ilişkilerini de ortaya koymaya çalışıyorum.

    tv’deki programım sona erince sosyal medyaya daha çok zaman ayırma şansım oldu. birçok takipçim ile artık düzenli etkileşime girebiliyoruz. ekşi sözlük’ten de böyle bir etkinlik için davet gelince açıkçası heyecan duydum. ister şekeri bol, isterse de acılı veya asiditesi yüksek olsun, sorularınızı cevaplamayı dört gözle bekliyorum.

    kanıt

    edit: sorular için çok teşekkür ederim. her soruyu cevaplayamadığım için kusuruma bakmayın. ekşi sözlük gerçekten değerli bir topluluk. inanın bana birçok gazetecinin röportajda sorduğundan daha derin ve ilginç sorular sordunuz. yakında tekrar bir arada olmak dileğiyle...

    sorularınıza verilmiş yanıtları görmek için şu bağlantıyı kullanabilirsiniz: (bkz: merhaba ben vedat milor sorularınızı cevaplıyorum/@vedat milor)

    not: soru cevap etkinliğini mobil ve web tarayıcınızdan takip edebilirsiniz.