ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şeker portakalı
-
''kimseden hiçbir şey beklemiyorum. böylece hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum.''
vasconcelos yazarının en değerli kitabıdır.
kütüphanemin en değerli köşesinde yerini almıştır.
sözlükçülerin kıskandıkları insanlar
bir kadının bir adama gerçekten aşık olması
-
bir cok erkegin pismanligidir, bu kadinlari kaybetmek.
gerçekten asik olmuş kadinlari el altında görüp, "nasil olsa terk edemez" diye hirpaladiniz, aldattiniz, vazgecirdiniz. eğer yoksalar, karsilarina talihsizce cikmis, asik olduklari adamlardir sebebi.
eve gelen tamirci karşısında hissedilen suçluluk
-
altında derin ve karmaşık bir dizi psikolojik faktörün yattığına inandığım korkunç bir his. duşakabinimizin su sızdırmaya başlaması, kombimizin titreye titreye çalışması, buzdolabımızın optimus prime 'a dönüşmesi gibi nedenlerle eve çağırdığımız tamirci karşısında neden çaresiz hissederiz kendimizi? neden sürekli ona yaranmaya çalışırız? neden "ustacığım bir şey lazım mı?" diye sorarız sürekli? o bir cerrah titizliğiyle işini yaparken hissettiğimiz gerilimin sebebi nedir? neden eve gelen usta bizden "kullanılmayan, böyle eski, pis bir bez" ya da "şöyle küçük bir iskemle" istediğinde heyecanlanırız?
çocukken evde bozulan her elektronik alet karşısında "sen mi oynadın lan bununla?" diyen bir baba, hiç anlamadığımız bir konuda tamirata gelen adamın çıkaracağı masrafın belirsizliği, bir şeyi tamir ettirmenin getirdiği mutsuzluk ve gerilim hissi... hepsi ama hepsi bu suçluluğun nedenleri arasında sayılabilir. mamafih akılda tutulması gereken bir başka neden de bazı tamircilerin eve sıradan bir insan, normal bir tesisatçı şeklinde gelmek yerine sorgu meleği kılığında gelmesi olabilir. adam sizinle öyle bir konuşur ki ezilir büzülürsünüz. sizi sorgular da sorgular... sorun ondan önce gelen tamirciler ya da ustalardır. bu asabi ve kıskanç usta tipi adamın ruhundaki suçluluk hissini arttırır.
- usta sorun neymiş?
- kime monte ettirdiniz siz bunu?
- valla eve taşınırken ustalar baktı...
- ....
- ne olmuş abi?
- olacağı olmuş işte... işi bilmeyen adam bunu ekseriyetle böyle monte eder. bunu kompile yanlış monte etmişler...
- tüh ya...
- masraftan mı kaçtınız siz?
- yo...
- masraftan kaçarsanız böyle olur işte...
- abi kaçmadık masraftan...
- geçen bir başka yerden çağırdılar... duşakabini takar takmaz hadi selamunaleyküm... sular alttan banyoyu basmış... masraftan kaçmayacaksın, ustasını bulacaksın...
- valla bilemedik abi... masraftan da kaçmadık ama...
- kaçmayacaksın masraftan...
- yok abi kesinlikle kaçmadık zaten...
***
bu ne lan? yecüc mecüc gelse daha iyiydi... usta mısın csi dedektifi misin? kaçtım masraftan evet... ucuzu tercih ettim... allah belanı versin senin... zona oldu her yanım stresten, gerilimden... evet masraftan kaçtım... evet arkadaşlarla biz monte ettik onu... biz monte ettik... anlıyor musun biz... ucuz olsun istedim çünkü... masraf çoktu, artmasın istedim... suç mu? suç mu bu? amacın beni ağlatmak mı, üzmek mi? özür dilerim tamam mı usta... tamam mı? özür dilerim... allah kahretsin özür dilerim... yeter artık üstüme gelme... ühühühühühühühüh.... ya şimdi yazarken bile fena oldum... sanırım devam edemeyeceğim. burda keselim lütfen...
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
-
ego bileti. eskiden ankara' da ego biletlerine her zam geldiğinde biletler renk değiştirirdi. ve çok küçüktü, kaybolmasın diye korkardım. tipe bak lan, ufacık.
meb'in yavuz bingöl'den 85 bin bağlama alması
-
adamlar aralarında bir grup kurmuş.
ülkenin tüm rantını aralarında paylaşıyorlar.
bunun gibi...
5 temmuz 2021 metropoll gençler anketi sonuçları
-
demek ki sadece yaşlılarımız değil gençlerimiz de mal
tek başına yaşamanın dezavantajları
-
benim sevmediğim bi şeysi var bunun. çok minik, aslında kimse farketmiyo muhtemelen ama, benim biraz sinirime dokunuyo.
akşam eve geliyorum, yatana kadar ses telleri pasif, yatarken zaten pasif, sabah kalkıyorum, alelacele işe gidiyorum, teller hala pasif. iş yerinde, belki bi 15-20 saattir hiç hareket görmemiş ses tellerim, ilk rasladığım iş arkadaşıma günaydın derken bi garip oluyo, çatallı gibi garip bi ses çıkarabiliyo. yarım öksürük/boğaz temizleme gibi bişiden sonra sorunsuzca günaydın diyebiliyorum ama akabinde.
bu durumdan zerre haz etmediğim için sabahları işe giderken yolda, bi kere bile olsa mutlaka "aaa eee ooo öööö uuu üüüü ıııı iiii" diyorum. en fazla 5saniyemi alıyo.
çok küçük hesapların adamı diye milletle dalga geçiyodum. şimdi şu halime bak.
eski sevgiliyle yeniden başlamak
-
ayrılan insanların yitirdiği en önemli değer, saygı oluyor. artık saygı duymadığım, önemsemediğim bir insanla yeniden yakınlaşmayı anlamsız buluyorum.
eğer eski sevgilisiyle yeniden başlayacaksa insan, birbirlerine hala saygı duyup duymadıklarını iyi tartmalı. bunu açıkça konuşmalı. birbirlerini artık ne kadar önemsediklerini sorabilmeli.
saygının olmadığı ilişkilerde laçkalık başlıyor. 7 kere ayrılıp 8 kere barışan insanlara dışarıdan baktığımda saygı duymuyorum, çünkü birey olarak kendilerine saygıları yok.
reddettiği erkeğe nasılsın diye sms atan kız
-
-nasılsın ?
-iyidir. pes oynuyoruz arkadaşlarla.
-hmm. üzülmemiş olmana sevindim.
-ha yok yok iyiyim.
-hmm. peki. neyse madem sana iyi eğlenceler.
-sağol görüşürüz.
-ya bişi sorcam. semih senin yakın arkadaşındı dimi ?
-evet. niye sordun ki ?
-ya ben ondan hoşlanıyorum !!
- hmm.
- üzüldün sanırım biraz ?
- evet bu biraz koydu. üzüldüm
-oleyyyy. bye bye
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ege (4,5 yaş) öğle uykusu zamanını geciktirmek için her şeyi yapmaya hazır.
ege: anne çişim var.
romica: tamam git yap.
ege: anne süt verir misin?
romica: tamam.
ege: anne madagaskar'ı açar mısın?
romica: açtım.
ege: yok ben nemo izleyecektim.
romica: peki.
(istekler karşılandıkça taleplerin ardı arkası kesilmez...)
ege: anne kalkıp oynayabilir miyim?
romica: olmaz.
ege: lütfen anne, azıcık, minicik oynayacağım.
romica: ı-ıh!
ege: karınca kadar oynayacağım.
romica: hayır.
ege: karınca yavrusu kadar?
romica: olmaz dedim.
ege: karınca yarusunun ayağının izi kadar?
romica: ege!!!
ege: ya! karınca yavrusunun ayağının izinden daha küçük nasıl oynayabilirim!
romica: yat çabuk!
ege: karınca yavrusunun ayak izinin gölgesi kadar?
romica: la havle!
makam aracının içi su dolu teslimi
-
"kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,
sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak, işlenmesi halinde,
fail hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."
(bkz: tck madde 152)
2 nisan 2023 fenerbahçe beşiktaş maçı
-
yaşım 40'a dayandı benim. hayatımda izlediğim en sansasyonel derbi galibiyetlerinden birini izledim az önce. haksız yere penaltı gölü ye, aleyhine ikinci penaltı çalınsın ve kırmızı kart gör. sonra git deplasmanda fenere 4 gol at. nerden baksan tebrik edilesi. beşiktaş gövde üstünde baş, baş üstünde akıl bırakmadı, esti geçti. tebrik ederim.
not: gs.
the lighthouse
-
dün rexx'te gördüğüm film. ilginç bir filmdi, hem form olarak hem hikaye olarak. metaforlar ve semboller sık sık kullanılmış. iki denizfeneri bekçisinin kafayı sıyırması çok garip yollardan anlatılmış. bu atmosferde, bu oyuncularla ve bu hikayeyle çok daha iyi bir film olabilirdi bence. oyunculuklar efsaneydi. sanat filmlerini seviyorsanız, gerilimden de hoşlanıyorsanız izleyip sevebileceğimiz bir filmdir bu.
benim puanım: 6.5/10