ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eski sevgilinin evlenmesi
-
duygu-durumla ilgili winamp listesi şöyledir..
01. orhan gencebay - vazgeç gönlüm
02. ümit besen - nikah masası
03. muppet show - mahnamahna
04. duman - kırmış kalbini
05. nick cave - and no more shall we part
06. muppet show - mahnamahna
07. cengiz kurtoğlu - gelin olmuş gidiyorsun
08. cem karaca - kendim ettim kendim buldum
09. muppet show - mahnamahna
10. sezen aksu - adı bende saklı
11. müslüm gürses - olmadı yar
12. muppet show - mahnamahna
13. portishead - only you
14. alanis morissette - king of pain
15. muppet show - mahnamahna
16. üç hürel - bir sevmek bin defa ölmek demekmiş
17. cranberries - im still remembering
18. muppet show - mahnamahna
19. tori amos - northern lad
(döngü*)
ille ölmek yok olunmak isteniyorsa listedeki panzehir mahnamahna'lar çıkarılır.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''beni öldürmeyen şey, beni küçültür'' - süper mario*
ezberlenen en saçma şey
-
(bkz: evdeki yabanci) diye bir dizinin jenerik sozleri hala aklimdadir.
(bkz: tardu flordun) ne sempatikti *
sisst yabanci! soyle bana sen kimsin?
benim evimde ne isin var?
oyle misin? boyle misin?
annem babama kocam dedim
sokakta gorsem tanimazdim
denize dusen yilana sarilir
ama hic simarma adamim degilsin
hey kadinim! psikolog musun nesin?
iyiki bir oda istedim
herkese kocam bu dedin
yalanlari sen soyledin
aleme rezil olan benim
bu sehrin delikanlisiyim ben
siyah kusak karateciyim
gece çişe kalkıp dönünce kendini yatakta görmek
-
(bkz: astral işeme)
etil alkol satışlarında patlama yaşanması
-
kötü komşu adamı ev sahibi yapar derler.
peki kötü devlet adamı ne yapar?
kimyager yapar, hacker yapar, it yapar, çakal yapar.
evlenecek erkek bulamamak
-
ulan hep tıraş. kültür önemliymiş de, iyi adam kalmamış da, ailesinin onaylaması lazımmış da, salla babam salla. çok düzgün arkadaşlarım var okumuş, kültürlü, iyi niyetli ama aileleri varlıklı değil. gariplerim hepsi yolda yürürken kaldırım parkelerini sayıyorlar.
ülke çok ciddi bir ekonomik krizde ve erkeklerin yalnızca %5-10'u ekonomik olarak iyi durumda. onları match ettiğimizde kadınların %90-95 civarı da otomatik olarak eşleşemiyor işte.
ne kadar meraklısınız la yalan söylemeye...
daytripper
-
fabio moon ve gabrel ba'nın insanı silkeleyen çizgiromanı. edebiyat sanatı böyle bir şey işte. ilk başta çizimler hikayenin önüne geçmeyecek sadelikteymiş gibi gelse de tam da favorim olan keskin çizimleriyle çok kaliteli bir iş. içerik ise aşmış zaten. müthiş bir konu. diğer yandan gerek aile bağları ve ilişkileri, gerekse kalabalık içinde yalnızlık gibi temalarıyla latin amerika edebiyatı’nı da bolca hissettiriyor. daha ilk bölüm ölümle başlayınca acaba geri dönüşlerle mi anlatılıyor diye merakla okumaya devam ederken bir süre sonra asıl olayı kavrayıp kaptırıp gidiyor insan.
--- spoiler ---
her seferin sonunda ölüm olduğunu bile bile okumak garip gelse de sonunda ölüm olduğunu bile bile yaşamaktan garip olamaz herhalde. anlatması güç, ancak okuyarak deneyimlenebilecek çarpıcı bir eser.
--- spoiler ---
“hayat bir kitap gibidir oğlum.
ve her kitabın bir sonu vardır.
o kitabı ne kadar seversen sev…
…son sayfaya gelirsin…
…ve kitap biter.
sonu olmayan bir kitap eksiktir.
ve kitabın sonuna vardığında…
…yalnızca o son kelimeleri okuduğunda…
…kitabın ne kadar iyi olduğunu anlarsın.
gerçek gibi."(s.218)
yaran olaylar
-
yer akmerkez:
altmışlı yaşlarda kodaman bir dayı avmye gelir girişte çantasını xray cihazına bırakır. çanta geçerken güvenlik tedirgin olur. tehlikeli birşey görmüştür çünkü. efendi bir ses tonuyla dayıya sorar:
-beyefendi silahınızın ruhsatı var mı?
-var
der dayı ve çantasını alıp yoluna devam eder. arkadan güvenlik koşturur beyefendi ruhsatınızı görebilir miyim acaba diye. ancak dayı hiç tınlamaz yürümeye devam eder. güvenlikte fazla bulaşmak istemediğinden olsa gerek geri döner. o sırada dayı arkasını döner ve gitmekte olan güvenliğe seslenir:
-hey niye geri dönüyon
-ruhsatı göstermediniz efendim
-göstermediysem senin görevin beni buraya sokmamak değil mi?
-ama efendim:((
dayı hemen çantasını açar ve silahı alıp güvenliğe doğrultur. güvenlik korkudan altına yapacakken dayı tetiğe basar çaattttt.
silahın ucundan bir alev çıkmıştır. dayı:
silah değil bu yeğenim çakmak çakmak.
anneyi üzmek
-
anneyi üzen davranışlar normalden farklıdır.
okulu altı seneye uzatırsınız, kiraya da zam gelir. ama anne bir koli yiyecekle size ev ziyaretine gelir. gülerek evi temizler, alışverişinizi yapar. -olsun- der, -sen mutlu ol da- der.
sonra yaptığı karnıbaharı yemezsiniz anne çok üzülür. bir çatalla biraz ucundan tırtarsanız gene sevinir. bu sevinç bazen mezuniyetinizdeki ile aynı bile olabilir.
anne en çok olmayan şeylere üzülür, olanlara değil;
çalmayan telefonuna, olmayan evlilik hazırlığına, giyilmeyen terliğe, çözülmeyen buzluğa...
olan şeyleri hep atlatır anneler;
ayrılığa alışır, emeklilik hayallerini uzayan okul yüzünden ertelemeye, başta zırtapoz dediği sevgililere.
ayrılık rutine biner. ilk gidiş gözyaşları iledir, sonrakiler otobüse yollanan öpücükle. daha çalışıp kazanması gerekirse önce gider üzülerek kaydını sildirir ahşap boyama kursundan, sonra sevinir daha gencim çalışırım diye. tasvip etmediği sevgiliye bir hafta sonra kaşkollar örmüştür rengarenk.
anneler olmayana üzülür, ya da olmamış gibi yapılana.
hiç kucağında ağlanmamış, hiç saçları yana ayrılmış çocuk bayramda elini öpmemiş, onun cocuğundan iyi matematik bildiği günler hiç olmamış, bu yaşlı adamcağız ona aşık bir filinta asla değilmiş gibi davranılırsa üzülür.
anneyi üzmek, kemalettin tuğcu romanı yazmak kadar zordur, mutlu etmek ise numarasını ezbere bilmek kadar kolay.