hesabın var mı? giriş yap

  • türk dizi ya da filmlerinde bütün karakterlerin ismi farklı.

    normalde bir sokakta 3 mehmet 2 mustafa 2 hasan ne bileyim 4 mustafa 5 ayşe bulunurken dizilerde her karakter farklı isimde.

  • bi bok bildiği yoktur,
    çünkü hayat ona güzeldir.

    bilmez ki depresyon, anksiyete ve panik atak aslında güçlü insan hastalığıdır, fazla yükten, sabretmekten, hassasiyetten olur.

    nasıl başın ağrıdığında ilaç kullanıyorsan, ruhun için de kullanmakta hiç bir sakınca yoktur.

  • lan şuna inanana acil ve zorunlu olarak matematik dersi verilmesi gerekiyor. 4 milyar sayısının kaç olduğunu bilmiyorlar.

    biri gelir "biz 200 kişiyle saatte 1200 fidan diktik, neden olmasın?" der, öbürü gelir "bizim köye 10 bin tane ağaç dikildi, neden olmasın?" der.

    4 milyar lan 4 milyar. o dediğin 10 bin tane ağaç var ya, onun gibi 400.000 tane daha lazım. 400 bin tane köy var mı oğlum türkiye'de? baktım 18 bin tane köy varmış. 400 bin köyün hepsine de istisnasız 10 bin ağaç dikeceksin. ya da madem 18 bin köyün var, hepsine istisnasız 220.000 ağaç dikeceksin. kafan alıyor mu?
    ( ha bu arada, bence şikayet et belediyeyi. sizin köye olması gerekenin 22'de biri kadar ağaç dikmişler. git belediyeye, "her köye 220 bin ağaç dikmişsiniz, bizim köye niye sadece 10 bin tane?" diye sor bakalım ne diyecekler)

    ya da efendim neymiş 20 kişilik ekipler varmış. evladım 20 kişilik değil 20.000 kişilik ekip gerekiyor o 4 milyar ağacı 15 senede dikebilmek için. hem de başka hiçbir iş yapmayacak bu 20 bin kişi mesaide, sadece hiç durmadan ağaç dikecek. tüm türkiye'deki belediyelerde çalışan toplam işçi sayısı 148 bin bu arada. her 8 işçiden birisi non-stop ağaç dikiyor demek ki. vay bee.

    ayrıca bu lafın ilk edildiği zaman da gezi parkı zamanı, yani 4 sene önce, yani aslında 15 değil 11 seneden bahsediyoruz. 11 senede 4 milyar ağaç dikilmiş, 15 senede yine 4 milyar. sallamasyonun boyutunu ordan anla.

    ondan sonra niye akp iktidar oluyor. ya kim olacaktı çarpma bölmeyi bile bilmeyen bu seçmenle?

  • okurken kulaklarımda hüzünlü bir 90 lar şarkısı hissettiren zehir zemberek açıklamadır. insanların hayatına bu derece müdahil olan oturduğu yerden sözde haber yapan klavye kahramanlarına yazılmıştır. bazı vurucu cümleler şöyledir:

    --- spoiler ---

    bana bahşedilen yeteneğimi paylaşıyor olmam sizlerde bir aidiyet duygusu mu yarattı ki hayatıma ve mahremiyetime bu denli müdahilsiniz?
    --- spoiler ---

    bu da tam metni.

    'medya ve toplumların acımasız merceği altında yaşamak nasıl bir şeydir bilir misiniz?
    her gün hakkımda yazılan, çizilen, söylenen asılsız haberlerin karşısında susmanın ağır yükünü taşıyabilir misiniz?
    hiç empati yapıp anlamaya çalıştınız mı?
    bana bahşedilen yeteneğimi paylaşıyor olmam sizlerde bir aidiyet duygusu mu yarattı ki hayatıma ve mahremiyetime bu denli müdahilsiniz?
    en insani hakkım olan özel hayatıma saygıyı gözden çıkarmak mıdır şöhretin bedeli?
    evlilik kararı aldığım haberlerinin kamuoyuna yansıdığı günden bu yana, hem benimle ilgili hem de eşim, hayat arkadaşım olacak pınar dilek'le ilgili gerek basında, gerekse sosyal medyada söylenenler, yapılan yorumlar yakışık almakta mıdır?
    bir insanı iftira ve yalanlarla lekelemeye, kirletmeye çalışmak bu kadar kolay mıdır?
    hiç tanımadığınız bir insanı böylesi incitici yalanlarla tanımlayıp üzmeniz reva mıdır?
    bu, her şey bir yana, en başta kendisine sonra da bana yapılan bir ayıp ve saygısızlık değil midir?
    onun da bir kalbinin, onurunun olduğunu, hem kendisinin hem ailesinin üzülebileceğini hiç düşünmez misiniz?
    bir başkasının gözyaşına sebep olacak iftiralarla, gönül kırıcı yalanlarla reyting yapmak nasıl bir habercilik anlayışıdır?
    bu asılsız haberleri okuyup onlara itimat eden, yangına körükle giden insanların yüreğinde sağduyu ve merhametten de eser kalmadı mı yoksa?
    demokrasi (!) adı altında yaşadığımız bu ülkede şöhretli insanlara yapılan bu haksızlık da insan haklarının bir ihlali değil midir?
    özel hayata müdahalenin bir sınırı olmalıdır.
    mesleğime, dinleyicime olan sevgim, saygım ve iyi niyetimle yürüdüğüm şöhret yolunda karşılaştığım bu acımasızlıklar, haksızlıklar hiç son bulmayacak mı?
    magazin medyasının ve toplumumuzun özel yaşamlarımıza daha saygılı, daha duyarlı olmalarını rica ediyor ve kişisel haklara olan tacizkâr zihniyetin değişmesini temenni ediyorum..
    sevgiyle
    tarkan'

    edit: imla.

    debe editi: allah belanızı versin sizin siz beslediniz bu köpekleri siz verdiniz silahları yazıklar olsun !!
    başın saolsun türkiyem.
    kahrolsun işid kahrolsun pkk kahrolsun terörizm kahrol uzun adam!

  • çok ilginç özelliklere sahip, adını trajik bir olay sonucu almış olan yerdir.

    ölüm vadisi adını 1800'lü yılların ortasındaki altına hücum esnasında bir öncü grubunun california sınırını geçerek yolllarını kaybetmesi sonucunda kaybolmaları ile almıştır.

    grup ilk başta altın alanlarına bir kestirme yol bulduğunu sanmıştı. ama geldikleri yer deniz seviyesinin 86 metre aşağısı olan bir vadi idi. yiyecekleri tükenmek üzereydi ve vagonlarını çeken öküzler açlıktan ölüyorlardı. gruptan william manly ve ortağı john haney rogers, mojave çölü'nde yaklaşık 900 km giderek los angeles, california yakınlarındaki rancho san fernando'ya, ölüm vadisi'nde hapsolmuş ailelerin tahliye yolunu bulmak için yürüdüler. orada, meksikalı köylülerden yiyecek ve at tedarik ettiler ve grubu kurtarmayı başardılar. bu yolculuk esnasında 13 kişi hayatını kaybetmişti ve grup vadiden çıkarken içlerinden biri; "hoşçakal ölüm vadisi" diyerek bu amansız yere adını vermiş oldu.

    dünya üzerinde kayıt edilmiş en yüksek sıcaklık; 56.7 c olarak, 10 temmuz 1913'te ölüm vadisinde ölçülmüştür.

    bu vadinin en ilgi çekici özelliklerinden biri de ünlü yürüyen taşlarıdır. bu taşların gizemi geçtiğimiz yıllarda çözüldü. bir kış sabahı, eriyen karın bölgeyi kaplaması videosu kayda alındı. bu video ile birlikte vadiyi kaplayan suyun, kayaları rüzgarın da etkisi ile sürüklediği anlaşıldı. suyun buzlu olması da bu işi kolaylaştırmaktadır.

    su, kayaları çok düşük hızlarda hareket ettirdiğinden, kayaların hareketini gözle takip etmek mümkün değil. ancak bu videonun varlığı, kayaların nasıl hareket ettiğini açıklamak için büyük bir kaynak olarak görülüyor. sıradan bir kum yapısında olmayan ve taşlaşmış bir yapısı olan yüzeyin sürünme izleri, sertlikten ötürü silemiyor. ayrıca kayalar yeterince ağır ve sert oldukları için, hareket ederlerken bu toprağın üzerinde iz bırakıyorlar. böylece kayaların bıraktıkları izler buzlu su çekildikten sonra metrelerce takip edilebiliyor.

    kaynak
    kaynak
    kaynak