hesabın var mı? giriş yap

  • genellikle acile grip nedeniyle gelip ilaç yazılıp gönderilmesine tepki olarak :
    - bi seron bile takmadınız
    diyenlerin , zorla kendilerine serum taktırmayı başardıklarında , müşahade odasında selfiesini çektikten sonra
    - ay bitmedi bu serum da
    diyerek yapmaya kalkıştıkları eylem.

  • gecenelerde bir arkadas sagolsun 8-10 tane getirdi. abi bunlar solucan bocek filan yiyolar diye de yagladi. neyse kahvaltida gomduk bunlari. olum dedim sen her hafta getir boyle. cevap su:

    "abi tavugun gotu belli"

  • ontario bolgesinde karsilikli anlasmanin oldugu amerika, japonya, kore, avusturya, almanya ve isvicre vatandaslari ehliyetlerini sinavsiz kanada ehliyetine donusturebilirler.

    onun disindakiler once yazili sinava girerler. 20'ser soruluk iki bolumun birinde kurallar, birinde trafik isaretleriyle ilgili sorular vardir. her birinden en az 16 alindigi takdirde g1 ehliyeti alinir. bu sinavin ucreti 10$'dir. kalindigi takdirde ayni gun bile tekrar parasini odeyerek ayni sinava girme imkani vardir. sinavdan gecildigi takdirde ehliyet yerine gecen belge hemen verilir, ehliyet ise eve yollanir. fotograf, muhtardan ikametgah gibi belgelere gerek yoktur, fotografi bile kendileri cekerler. bu ehliyetle tek basiniza arac suremezsiniz, yaninizda en az 4 sene tecrubeli biri olmalidir. kaninizda 0 alkol olmali, otobanlara girmemeli ve gece 12'yle 5 arasi arac surmemeniz gerekmektedir.

    turkiye'de 2 seneden cok tecrubeniz varsa en genis haklara sahip olan g ehliyetinin direksiyon sinavina girebilirsiniz. ama isterseniz daha kisitli olan g2 sinavina da girebilirsiniz. aralarindaki farklar sunlardir:
    - g2'de alkol yasaktir, g'de 80 promile kadar izin vardir.
    - g2'de 9 ceza puaninda ehliyete 60 gun el konulur, g'de 15 ceza puaninda 30 gun.
    - g2'de ehliyete el konulduktan sonra ceza puani 4'e duser, tekrar 9 ceza puanina ulasildiginda ehliyete 6 ay el konulur, g'de puan 7'ye duser, tekrar 15'e ulasinca yine 6 ay el konulur.
    - g2 aldiktan sonra 5 yil icinde g sinavina girip gecmek gerekir, g omur boyu gecerlidir.

    g2 direksiyon sinavi 40$, g sinavi 75$, tek sefer verilen 5 yillik ehliyet bedeli 75$'dir (g1, g2, g farketmiyor)

    g direksiyon sinavinda donus, serit degistirme, meskun mahalde kullanim, kavsakta durma, kavsaktan gecis, otoban, 3 harekette geri donme, paralel park konularinda 20-25 dakikalik detayli bir testten gecersiniz. her bolumde dikkat edilmesi gereken detaylar vardir. 250'ye yakin detaydan 30'unda hata yaparsaniz kalirsiniz. kaza, tehlikeli hareket, trafik kurallarini ihlal, yetersizlik gibi durumlarda gozetmen direk sinavi keserek sizi birakabilir.

    tecrubeli biri icin zorlugu yok ama kanada'ya ozgu kurallara uymak zorundasiniz. dur isaretinde durma, serit degistirirken kor noktalar icin geriye bakma, trafik isiginda ondeki araca cok yakin durmama, cift elle direksiyonu kavrama zorunlulugu gibi turk soforlerine ters gelen kurallara alismak gerekiyor.

  • görsel - görsel - görsel

    izlanda'daki westman adaları'ndaki bir kaya sütunu üzerine yapılmış olan ?rídrangaviti [karater desteklenmiyor tam yazılışı şurada] (thridrangur) deniz feneri dünyanın tartışmasız en izole deniz feneridir. atlantik denizi'nden 36 metre yukarıda bulunan fener 1939 yılında inşa edilmiştir. henüz helikopterin kullanılmadığı da düşünülünce nasıl inşa edildiğini hayal etmek imkansız hale gelmektedir.

    deniz fenerinin helikopter pisti henüz inşa edilmeden önce sahil güvenlik kayaya yelken açmak ve uçurumu ölçeklemek zorunda kalmıştır.

    bir tanık, deniz fenerinin nasıl yapıldığını şu şekilde anlatıyor:

    “yapmamız gereken ilk şey uçuruma kadar bir yol oluşturmaktı. hepsi westman adaları'ndan olan deneyimli dağcıları bir araya topladık. ardından zincirleri sabitlemek için matkaplar, çekiçler kelepçeler getirdik. dağcılar zirveye yaklaştıklarında kayaya tırmanmanın bir yolu yoktu. bu yüzden, dağcılardan biri dizlerinin üzerine çöktü, ikincisi onun sırtına çıktı ve üçüncü dağcı diğer ikisinin üzerine tırmanarak zirveye ulaşabildi. bu inanılmaz tehlikeli işleme tanık olurken nasıl hissettiğimi anlatmam mümkün değil."

    kaynak: history daily

  • bugün içerenköyde şimşek fırına alışveriş yapmak için girmemle başladı olaylar. ne alsam diye bakınırken yanıma yaşlıca başörtülü bir teyze geldi. önce koluma dokundu ne olduğunu anlamadan irkilmemle birlikte korkma dedi. sonra herkesin içinde bu vaziyette sokağa çıkılmaz, böyle giyinemezsin dedi. ne var halimde deyince görmüyor musun halini dedi. bana göre görülmesi gereken bir durum yoktu çünkü... ince askılı diz hizasında bir elbiseden bahsediyorum. teyze ben de sorun yok sen benden uzaklaş deyince bu sefer kendisine yandaş bulmak için çalışanlara beni gösterip dinimizde bu şekilde giyinmenin günah olduğunu, başımıza ne geliyorsa bizim gibilerden dolayı geldiğini söylemeye başladı. orada çalışanlar ki sonradan biz onay vermedik size yapılana dese bile o zaman neden haddini bildirmediniz? neden ben hakkımı savunurken size hak veriyoruz, sizinle bu şekilde konuşamaz demediniz. kimse kimseyi giydiği kıyafet ile yargılayamaz. istediğimi giyerim buna kimse karışamaz. bu ne kendiniz bilmezlik? bu ne hadsizlik? sen kendinde bu hakkı nasıl buluyorsun?

  • bokun barsaklarda uzun süre kalması kolon kanserine sebep olabilir. hergün boklamak gerekir. bunun için de düzenli beslenmek lazımdır. sabahları kalhvaltıdan önce 2-3 kayısı ve 2 bardak su ile barsakların giderini açabilirsiniz. bunun yanı sıra katı gıdaları daha az tüketerek de bokun uzun süreli barsakları kiralamasından da kurtulabilirsiniz. sağlıklı bir insan günde en az 1 kere bokunu dışarı atmalıdır.

    sağlıklı günler.

  • cem garipoğlu tarafından hunharca katledilmiş cancağızım, rahmetli.

    o dönem otopsi raporunu okumuştum, okuyup ağladığımı hatırlıyorum.
    bir de ismini unuttuğum bir programda, sezen aksu-firuze eşliğinde anılmıştı.
    şimdi ne zaman firuze çalsa, aklıma münevver karabulut gelir.

    "üzüm buğusu gibi..."

    ne zaman protez tırnak taksam, cem garipoğlu'nun evinde, yerde bulunan tırnakları geliyor aklıma, poşetten çıkan kanlı çamaşırlar beliriyor sonra gözümde. sonra testere geliyor aklıma, başının gövdesinden ayrılma sahnesi... daha sonra onun bulunduğu, cenaze için, kafasının gövdesine dikildiği...

    amcası, bileklerinden bahsetmişti bir yerde... "bileklerini telle mi neyle bağladılarsa, bilekleri..." deyip yutkunmuştu adamcağız...

    ölüm anında aklından geçenleri düşünüyorum, ne kadar ürküp, ne kadar korktuğunu...

    allah rahmet eylesin. ben bu cancağızıma hala çok üzülüyorum.