hesabın var mı? giriş yap

  • kilolu biriyle sırf kilosundan ötürü dalga geçme aşağılık bir davranıştır lakiiin;

    bu kişi insanları tiplerinden ötürü itin gtüne sokuyorsa müstehaktır.

  • olum siz bu tahammülsüzlükle bu hayatı nasıl yaşıyorsunuz? böyle basit şekilde muhattap olabileceğiniz sorulara karşın bu denli abartı tepkilerinizin sebebi ne? bunlar nasıl kafalar ağa? hayatsızlar tam kadro amk.

  • yıllar önce ağzına kadar dolu bir iett otobüsünde arkalardan şoföre bir ses yükselir.

    - zaten akraba olduk, daha fazla alma da miras bölünmesin.

  • asıl yanlış olan "özel sektör çalışanlarının cumartesi de calışması"dır.

    ben çalışıyorum memur da çalışsın diyecek kadar malsan, pazar da çalışsan fark etmez zaten.

    edit: 06:58'de ofise girdim. evet cumartesi.

  • türkiye’nin görüp göreceği en iyi komedi dizilerinden biridir. ama asıl üzücü olan farkında olmadan eski türkiye’nin son anlarını yaşadıklarımızdan, türkiye’nin biraz da olsa yaşanılabilir olduğu zamanlardan olması. dizinin karakterleri ve hikayeleri de hep bu yönde gelişmiştir o yüzden.

    mesela tahsin bey son derece ataerkil, taşralı bir zengindir. kızının akşam çıkmalarına, oğlunun/yeğeninin içip eve gelmelerine karşı çıkar. ramazan’da oruç tutar. ama milli bayram kutlamalarında şampanya içer. bu arada doğum günü 29 ekim’dir.

    bülent onaran ortalama bir türk profiline göre oldukça aykırı, elitist, avrupai, zamanın şartlarına göre fazla özgürlükçü bir karakterdir. ama fransa’nın ermeni soykırımını tanıdığı zaman “fransızlara kızıyorum azizim” diyerek tepkisini göstermiştir. çakma solcu değil gerçek bir aydındır.

    burhan dizinin en sahtekar, çıkarcı, paragöz, güvenilmez karakteridir. izzet’in makbule’yi dövdüğü sahneden sonra makbule “dağlısın sen, o beğenmediğin burhan bey saçımın teline bile dokunmaz” der. sonrasında evdekilere morarmış suratıyla yakalanmamak için burhan’ın evine gider. hatta burhan ortalık karışmasın diye makbule’yi dövdüğünü iddia edip sacit’ten dayak yemeyi göze alır.

    sacit demişken, kumarbazın tekidir. sertaç ve tacettin ile arkadaş olduğu sahnede sokaktan geçen iki adam fatoş’a açık giyindiği için laf eder, onlara size ne oluyor deyip kavga ederler.

    kubilay dünyadaki gelişmelerden son derece uzak, aileden varlıklı bir iş adamıdır. apolitiktir. o bile sacit ve osman’ın kara çarşaflı kadın kılığına girip sokak röportajı yaptıkları sahnede fatoş bir kadın olarak buna karşı çıktığını söylerken, kubilay, yuh artık, pes dedirten yakışıklılık, “belki o da kendini öyle rahat hissediyor, niye karışıyoruz ki” der.

    avrupa yakası’nda ramazanda eğlenceler düzenlenir, bayram ziyaretleri son derece önemlidir ama bir yandan yılbaşılarında dansöz çıkartılır, 29 ekim kutlanır. bizim çocukluğumuzdan beri gördüğümüz türk kültürünün televizyondaki son örneklerindendir. kapıcı ailesinden sütçüoğlu rezidansına, taşralı burhan’dan iş adamı kubilay’ına kadar bugün tamamen kutuplaştırılmış laik-müslüman kültürünü bir potada eritmiştir.

    oyuncuların performansı, senaryonun mükemmelliği bir yana, şu an içinde bulunulan toplum şartlarından dolayı bir benzerinin gelmesi imkansızdır. bugün “bizimkiler” den nasıl bahsediliyorsa bir 20 sene sonra da ondan benzer şekilde bahsedilecektir.

  • zaman zaman tuhaf çalışan monologlarına tanık olduğum hazır yemekçi.

    geçenlerde bir şubesinde sipariş ettiğimiz hamburgerler 15 dakika geçmesine rağmen hala gelmemişti. kasadaki kız en sonunda "siz gidin; ben masanıza getiririm" diye bizi gönderdi.

    elinde hamburgerlerle geldiğinde gecikmenin sebebini sorduk. kız aynen şöyle dedi:
    "valla ben de bilmiyorum ki... dalacam bigün hepsine zaten!"

  • işe kabul edilebilmek için farklı bir yöntem deneyen adam. miktar konusunda sıkıntısı var ama. evet.

  • önce eldeki 1 tl uygun bir yerde 75 adet 1 kuruş ve 1 adet 25 kuruşa bozdurulur. bu bir kuruşlar ateşte eritilir, uygun kalıpta soğutulup dövülerek ufak bir mızrak elde edilir. mızrak ile martı avlanır, iki adet dal sürtülerek ateş yakılır ve martının tüyleri yolunduktan sonra dala geçirilip ateşte pişirilir. 25 kuruşla ekmek alınır, ekmek arası martı yapılıp yenilir. afiyet olsun.

  • avrupali kiz sokaga ciktiginda turkiyedeki kadar sapikla, namussuzla karsilasmadigindan haliyle verecegi tepkiler daha iliman oluyor.

    kardesim turkiye'de cocuklara, hayvanlara tecavuz ediliyor her gun; kizlar tedirgin, asik suratli gezmesin de napsin? sapiklara yuz mu versin?

  • patronu acun’un tertip ettiği engizisyon mahkemesi yargıçlarından biri! bütün kibir ve ahmaklığıyla gariban bir çocuğu binlerce insanın önünde küçük düşürme pahasına, bu pespaye tiyatroyu oynamakta beis görmemiştir.

    edit: tekrar edeyim: bir suçu varsa rahatsız olan şikayetçi olur. o da yasalar önünde kendini savunur, cezasını çeker! size mi düşüyor yargılamak! sizi ne ilgilendiriyor bir insanın yemek yapma becerisi dışındaki görüşleri, hayat tarzı, ideolojisi. siz kimsiniz arkadaş! yarın acun çıkın takla atın dese, takla mı atacaksınız reyting için! bu kadar mı aç ve çaresizsiniz! çoluk çocuğunuz var! ayıptır günahtır.

  • hani, milliyetin islam idi? kavmiyet ne?
    sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine.
    "arnavutluk" ne demek? var mı şeriatta yeri?
    küfr olur, başka değil, kavmini sürmek ileri!
    arap'ın türk'e, laz'ın çerkez'e, yahut kürd'e
    acem'in çinli'ye ruçhan mı varmış? nerede?
    müslümanlıkta "anasır" mı olurmuş? ne gezer?
    fikr-i kavmiyeti telin ediyor peygamber

    şiiriyle millyetcilige son noktayı koyan sair.