hesabın var mı? giriş yap

  • sene 2000. gerizekalı babamın sırf ona buna hava atmak için kefil olduğu senetler ödenmediğinden başımıza patlayınca, haciz gelmesin korkusu ile evdeki tüm değerli eşyalar toplanıp bir tanıdığın deposuna kaldırılmıştı. evde kalan tek elektronik aletler buzdolabı, 1 adet 37 ekran tv ve benim orgumdu. zira o sene org kursuna gidiyordum ve çalışmam gerekiyordu. bir gün ben org çalışırken zil çaldı, gelenler haciz memurlarıydı. o orgu nasıl topladım, nasıl kaldırdım, nasıl yüklük dolabındaki yorganların arasına sakladım hala bilmiyorum. ama tek hatırladığım memurlar gidene kadar "ne olur orgumu bulmasınlar" diye içimden hiç durmadan dua ettiğim, kalbimin deli gibi çarptığıydı.

  • duyan da memlekette yabancıya mülk satılmıyor sanır.

    karadeniz'de araplara satmak için kuyrukta millet, ne iş?

    onlarınki vatan toprağı satmak olmuyor mu?

    üstelik yasalar izin veriyor satışa. siz şimdi devlete ne demiş oluyorsunuz?

  • gecenin bir yarısı hepimizin kopmasına sebep olan okuma hatası.
    şöyle ki..
    yer yamulmuyorsam meşrutiyet caddesi, bir dükkan vatan gazetesinin reklamını tepesine asmış, altta da dükkanın ismi: yakut kırtasiye...
    arabayla önünden geçiyoruz arkadan arkadaş atladı:
    nassı yaa vatan yahut kırtasiye yazmışlaarr...

  • bir cumartesi akşam üzeri, izmir'den aydın'a gideceğiz. çevreyolunda ilerliyoruz, sollamaya çıkmıştım, arkamda bir honda civic inanılmaz taciz ediyor, tecrübesiz biri olsa panikle kaza yaptırır, o kadar diyorum. sollama bitince sağ şeride geçtim, bu araç beni geçince ben de arkasından tepki gösterdim, ya korna çaldım ya selektör yaptım. bu açtı çakarları, sireni bile var ama, arsızlık resmen. iyice taciz ediyor, sıkıştırmaya çalışıyor, "sağa çek" diyor. tesadüf ya, birkaç gün önce polisin dur ihtarına uymamanın cezasının 200 lira civarında olduğunu öğrenmiştim, polis olduklarını düşünmüyorum ama öyleyse bile "en kötü cezayı öderim" diye durmadım. belli çünkü, art niyetliler, egoları zedelendi, olay çıkarmak istiyorlar.

    taciz bir süre devam etti, arabadaki grup arkadaşlarımdan geri zekalılığıyla ünlü olanı "abi kenara çek polis bak" diyor, o kafayla türkiye'de 30+ yaşa kadar nasıl yaşadı muamma. çevreyolunun buca sapağında ayrılıp gitti bunlar, en son biri elinde telsiz gösteriyordu artık, düşünün. ücretli yolun özellikle aydın çıkışında mutlaka polis olur, en kötü "arabayı durdurup ceza yazarlar" diye düşünüyorum, o kadar da arsız olamayacaklarına ihtimal veriyorum çünkü. polisin önünden geçip gittik tabii, kimse bir şey demedi, bizimkiler de plakayı almadığı için şikayet de edemedik ama muhtemelen etsek de bir şey çıkmayacaktı.

    bizim aklı evvele uyup arabayı kenara çeksek biz de ertesi gün sosyal medyada haber olurduk en fazla, yeterince tepki çekilirse failler karakola çağrılır, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırdı. türkiye'de ölmek bu kadar kolay ne yazık ki, başım sıkışınca polisin, adaletin yanımda olacağına inanmıyorum çünkü şahsi tecrübelerimde asla yanımda olmadılar. mahallenin orta yerinde yer alan evimize güpegündüz hırsız girip elinde torbalarla çıktığında da, beş kişi tek başıma bana saldırdığında da, sokağa çıkma yasağı varken apartmanımın önünde tüm gün bağırıp sağa sola küfredenleri şikayet ettiğimde de polisin cevabı hep "bundan bir şey çıkmaz" ve "biz bir şey yapamıyoruz" oldu.

    kaçanın anası ağlamaz arkadaşlar, böyle şeyler gördüğünüzde kaçmaya bakın. türkiye artık eşkıyaların, mafyaların, kabadayıların ülkesi. onlardan olmaya özenmeyin, zira o yolun sonu hep b*k. kendi hayatınızı korumaya bakın, "korkak" durumuna düşmek böyle magandanın birinin kurşunuyla, bıçak darbesiyle ölmekten çok daha iyidir, unutmayın.

  • aklıma komutanımızın "bir kişi de demiyor ki adam orrospu çocuğudur belki." lafını getiriyor.

    yukarıdaki sözü tabii ki de çocuk için kullanıyorum. olayın öncesini bilmiyoruz.

    * belki öğretmen on beş defa uyarmıştır çocuğu,
    * belki oraya gidince çocuk öğretmene onur kırıcı bir laf atmıştır.
    nasıl olsa ses yok sadece görüntü var. bir de kalkıp "öğretmenlerin psikolojik tedaviden geçmesi lazım." diyor lan.

    lan oğlum benim öğretmenlik yaptığım okulda sınıfça bonzai kullanıyorlar lan? evet hep birlikte okul çıkışı bonzai partisi yapıyorlar oğlum? sen bunlara ne anlatacaksın? servet-i fünun mu?

    edit: okulda eğitim yüzünden dayak kalmadı beyler. o eskide kaldı. eğer bu zamanda bir öğretmen öğrenciyi dövmüşse bilin ki öğretmenin sabrı taşmıştır. bilin ki “öğretmenlik kıymeti” yerle bir edilmiştir. bilin ki gururu incinmiştir fedakâr öğretmenin.

    ve şunu da unutmayın: aileler bir çocuklarıyla baş edemiyorlar, biz o öğenciden 40 kişiyle bir sınıfta muhatap olmak zorunda kalıyoruz. annesi değiliz, babası değiliz. adam öğretmeni, bilgiyi, toplumsal değerleri sikine takmıyor. çünkü ona bir şey olmayacağını biliyor.

    yazacak çok şey var aslında ama ne önemi var. nasıl olsa 3 ay tatil yapıyoruz.