hesabın var mı? giriş yap

  • acun firarda programında, acun'un yurtdışında bir barda önüne gelen kıza sarkıntılık yapıp yılışan bir tipi gösterip, "görüyorsunuz sayın seyirciler magandalık sadece türklere özgü degil, avrupa'da da magandalar var" demesi, ardından o kişinin gelip, "abi nasılsın? ben de türküm" demesi.

  • "yeri gelirse, ben müdahale ederim."

    evet, cümle bu şekliyle hiç karizmatik değil, amma velakin buyrun söylendiği yere bakalım:

    bundan 8 yıl evvel, hava harp okulu sınavlarına girilmeye hak kazanılmış ve toplu mülakat aşamasına kadar gelinmiştir. 20 kişilik aday grubu bir odaya alınır, saçma sapan bir konu verilir ve 10lık 2 grup halinde konunun tartışılması istenir. grubun biri konunun bir kısmını ikna etmeye çalışırken, diğer grupda diğer kısmını ikna etmeye çalışır. bu grubuda izleyen binbaşılar, pilot (rütbeleri hatırlayamıyorum) vs. vardır.

    tartışma başlamış ve 10-15dk geçmiştir ama zatı muhterem ben, henüz tek bir kelime bile etmemişim.
    ordan komutanlardan biri bana sorar, delikanlı sen hiç konuşmayacak mısın ?

    ben: "yeri gelirse, ben müdahale ederim."

    sonuç: 19 kişi o mülakatta elendi, ben geçtim. buda ömrü hayatımda verdiğim en karizmatik cevap olarak tarihe geçti.

    edit: gelen bir çok mesajdan dolayı, not düşeyim, hikaye 2002'de yaşanmıştır . ayrıca subay olup olmadığım soruluyor, hayır değilim, bu olayların olduğu son hafta check-up'ta elendim, hikaye sona erdi, bir daha askeriye ile işim olmadı, askerlikte yapmadım, bedelliden yararlandım.

  • benim gibi vadelide türk parası tutan başka süzme salak var mı diye bi bakmaya geldim ama yok sanırsam

  • ateşin düşmediği ocaklar elbette bi şekilde normale dönecektir. hayat devam ediyor sonuçta. ya ateş düşen ocaklar? onların normali başkalarının normali gibi olmayacak hiç.

  • bu epey bilindik bi hikayedir aslında:
    adam gece radyoda istek programını arayıp m.f.ö'den "mustafa" isimli şarkıyı ister,dj "valla ben böyle bir m.f.ö şarkısı hatırlamıyorum ama arşivleri bi araştıriym" diyip gider,tabi bir süre arayıp bulamadıktan sonra adama geri dönüp "malesef bulamadık bu şarkıyı biraz mırıldanır mısınız nasıl bir şeydi?" der ve adam bombayı patlatır:
    "mustafaa yağmur var istanbul'da..."

  • birebir çalışmış bir insan olarak diyorum ki nurgül yeşilçay haklıdır. bilen bilir onu kupası hep doludur, bir şeyler içer. bazen çok neşeli olur sağı solu öper bazen kızgın olur yoldan geçene saldırır. sabahtan akşama öküz gibi çalışırsın bir de bu tipi beklersin. geldiğinde hep kıpkırmızıdır ve bir ton pudra mudra bir şeyler gerekir.

  • üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen yeni duyulan, cezasız kalan, yapanın yanına kar kalan, mağduru cezalandırılan silah mevzusu sürekli açarak mertçe davranan adam.

    o eleştirdiği tip tam da sensin, tüm ilkelerini bir spor kulübüne endeksleyen sığ adam sen oluyorsun.

  • -15 temmuz 2016'da eğlenmeye gidip, sevgilimle kavga etmiştim. zar zor eve geldim ki arkadaşım aramış. darbe oldu dedi. e dedim telefon çalışıyor lavuk.. bu nasıl darbe? açtım twitter'ı evet olmuş. lan dedim twitter facebook her bok çalışıyor...
    - twitter ne dede?
    -o zamanın iletişim şeysi işte evladım... neyse dedim ki tv'ye bakayım. açtım, fetöcüler darbe yaptı diyor.
    -fetöcü ne dede?
    *beyle i..e gibin p..t gibin bişey evladım. neyse, dedim ki "eğer bu darbe başarılı olursa, bu fetöcüler, akp'lileri skertir. yok başarılı olamazsa akp bunları skertir... demek ki benlik bir durum yok. yesinler birbirilerini. o esnada camiden sela verilmesin mi?
    -cami ne dede?
    -o da işte o zamanın alışkanlıklarından biri...

  • veliler resim öğretmeninin doğru düzgün resim öğretmesini istemek yerine o ders saatinde test çözmesini istiyor maalesef. yani boşa geçen bir zaman olarak görüyorlar. çünkü eğitim sistemimiz (dershaneler kaldırılsın veya kaldırılmasın, sınav sistemi değişsin veya değişmesin) üniversite sınavı odaklı.

    ayrıca resim öğretmenleri deyince aklınıza idealist tipler gelmesin. çoğu, bir fizik veya matematik öğretmeni olmaktan daha kolay diye o bölümü tercih eden yurdum gençleri. dolayısıyla iyi birey yetiştirmekten ziyade günü kurtarmaya bakıyorlar. bahane olarak da "çocuk yeteneksizse ben ne yapayım" diyorlar. oysa bilmiyorlar ki üst düzey bir sanatçı yetiştirmelerine gerek yok, taban oluşturacak bir görme eğitimi ve basit teknikler (perspektif, anatomi 101 veya ışık-gölge gibi) gösterseler yetecek o seviye için.

    esasında mevzu türkiye'nin köyden kente henüz geçmiş-geçme aşamasında olan bir ülke olması veya neoliberalizme bile bağlanabilir ama gerek yok. yukarıdakiler resim öğretmeninin neden genellikle resim öğretemediğini cevaplıyor bence.

    tabii ki işini hakkıyla yapan resim hocalarını tenzih ediyor, ellerinden öpüyoruz.